Mezopotamya

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

   “Bu ülkeye atalarım binlerce yıl önce göç etmişler. Ne zaman, neden göç ettiklerini, o zamanlar yazı bilmediklerinden yazamamışlar. Fakat atadan ataya, kulaktan kulağa anlatılan bazı hikâyeler var. Yazımız icat edilip geliştikten sonra, meraklı saray yazıcıları ve arşivciler, şu veya bu konuyu yazarken değinmişler bunlara. Kuzeydoğu yönünde ki dağlık bir bölgeden gelmişler. Fakat bir kısmının da doğuda “Dilmun” denilen bir yerden deniz yoluyla geldikleri söyleniyor. Göçlerinin nedeni de, sıcak ve yağmurlu olan ülkelerinde, her nedense büyük bir kuraklığın başlamasıymış. Ne tahıl üretebilmiş, ne hayvan besleyebilmişler. Bakmışlar ki açlık ve yoksulluktan ulusumuz yok olacak, gruplar halinde ülkelerini bırakıp çeşitli yönlere doğru göç etmeye başlamışlar. Benim atalarımın grubu da güneye doğru inmiş. Fakat bu yolculuk hiç de öyle kolay olmamış. Geldikleri yer çok uzakmış; yolda, aşılması pek zor dağlar varmış. Hayvanları, çoluk çocukları ve çadırlarıyla yıllar sürmüş yolculukları. Yollarda bazen su, bazen yiyecek bulamamışlar; çeşitli hastalıklara tutulmuşlar. Ölenler kalanlar olmuş. Nihayet güç bela bugünkü topraklarımıza ulaşmışlar. Bir de ne görsünler; iki büyük ırmak şırıl şırıl akıyor, etrafları göz alabildiğince dümdüz bir ova. Fakat her taraf bataklık, sazlar ve kamışlarla kaplı. Bazı yerleri ise kupkuru...”
 
Böyle yazmış Mezopotamya için 4000 yıl önce Sümerli Ludingirra...
 
Ludingirra ayrıca şunları da yazmış ama!
 
“Bu güzel ve uygar ülkemize her taraftan göz diktiler. Göklere uzanan basamaklı kulelerimizin, görkemli tapınaklarımızın, dümdüz uzanan yollarımızın, bol ürün veren tarlalarımızın, nehirlerimizde ve açtığımız kanallarda salına salına yüzen teknelerimizin, dolup taşan iskelelerimizin, her tür bilgiyi veren okullarımızın ünü uzak ülkelere kadar yayıldığı için; ilkel olan bu ülkelerin halkları kıskandı bizi. Fırsat buldukça üzerimize saldırdılar. Kentlerimizi yakıp yıktılar. Biz yaptık onlar yıktı, biz yeniden yaptık, onlar yeniden yıktı. Halkımız, hatta krallarımız tutsak oldu. Ailelerimiz dağıldı. Tarlalarımız, bahçelerimiz bakımsızlıktan kurudu. Hayvanlarımız açlıktan öldü ve böylece kökü binlerce yıl önceye dayanan ulusumuz yoruldu, dayanamıyacak hale geldi ve içimize yavaş yavaş sızıp bizi yiyen yabancıların kucağına bırakıverdi kendini. Onlar yönetiyor bizi şimdi...
 
...Hep korkuyorum, bir gün gelecek adımız da uygarlığımız da unutulacak... Onun için yazıyorum... Unutulmasın diye...
 
Ludingirra, Mezopotamya’da kurdukları uygarlık için de bunları yazmıştı. Aradan 4000 yıl geçti... Mezopotamya, halen Ludingirra’nın bıraktığı gibi... Aileler halen paramparça, halen üretim yok, orada yaşayanlar yorgun ve kendileri değil, başkaları yönetiyor onları...
 
4000 yıl önce Ludingirra’nın topraklarında ki medeniyeti kıskanan barbarlar, şimdi aynı toprakların altındaki zenginlikleri kıskanıyorlar...
 
Ancak...
 
Ancak unutulmadın Ludingirra... Senin, kil tabletlere yazdığın bu bilgiler, senin ulusunun bilgilerini 4000 yıl sonraya taşıdı... Ve biz artık biliyoruz ki, Mezopotamya’nın ilk sahipleri sizlermişsiniz... Ama son sahipleri kim olur orası halen belli değil...
 
Kaynak: Sümerli Ludingirra (Muazzez İlmiye Çığ-Kaynak Yayınları)
 
umit.minel@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.