"Nereden Çıktı Bu MH-P"

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Sevda EĞER

 



 


 

1958 senesinde Özel Harp Dairesi kuruldu.

Amacı: Ülke bütünlüğünü tehlikeye atacak durumlarda gerilla yöntemleriyle halk arasında direnişi örgütlemek.

 


1958 senesinde Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi kuruldu. Türkeş kurulduğu günden itibaren desteklediği CKMP’ye resmi olarak 1965’de geçti ve 1969’da partinin ismi Milliyetçi Hareket olarak değiştirildi. Alpaslan Türkeş 9 ışık kitabı ile birlikte genel başkanlığa yerleşti. İlk söylediği söz şu cümle olacaktı: Harekat başladı! Bir askerden de başka söz beklenemezdi!

 

1917 yılında Ekim Devrimi’ni gerçekleştiren Lenin’in bir isteği vardı! Tüm dünyaya komünizmi yaymak! Almanya, Japonya, Fransa, İtalya, Macaristan, Bulgaristan ve Norveç’de ciddi taraf bulan sosyalistler; İngiltere, ABD gibi liberal ülkelerde, Baltıklarda yahut Polonya, Finlandiya gibi burjuva ülkelerinde hızla yükselen milliyetçilik akımlarıyla baş etmek zorunda kaldı. Zaman içinde tüm Avrupa’ya ve Baltık Ülkeleri’ne yayılan aşırı milliyetçi tavır Lenin’i az gelişmiş ülkelere yönlendirdi.



 

Genel bir fikre göre 1939 yılında II. Dünya Savaşı başladı. Türkiye son iki ayda Birleşmiş Milletler tarafında savaşa katıldı. Türkiye ile Mihver Devletleri (Almanya, İtalya, Japonya) arasında ilişki kuran Rusya, Türkiye ile olan Kars Antlaşmasının ateşkesini bozdu. Rusya ile arası açılan İnönü, ABD’ye yaklaşmak durumunda kaldı. Ardından Menderes, Kore’ye asker göndermek suretiyle NATO’ya üye olmamızı sağladı (1952) ve böylece emperyalist ülkelerin -stratejik anlamda- Türkiye’yi parmağında oynatma dönemi resmen başlamış oldu.

 

II. Dünya Savaşı sonunda sınırları yeniden çizilen dünyayı, coğrafi keşiflerin ardından uluslararası sömürü politikasının boyut değiştirmiş hali bekliyordu. Yeniçağ’da, sanayi için gerekli hammaddelere sahip ülkeler emperyalist memleketlerin dikkatini çoktan çekmişti. Yapılması gereken açıktı. Savunma mekanizması çökmüş, endüstri donanımı güçsüz hammadde zengini bu ülkelerin tüm inisiyatiflerini ele geçirmek!   

 

Ancak bu planın işlemesine mani olan bir engel vardı. Sosyalizm! SSCB’nin sosyalizm propagandası sömürüye muhatap olan-olmak istemeyen, emperyalizmin sömürü düzenine karşı olan tüm ülkelerde hızla taraftar bulmaya başlamıştı. Karşı ataklar geç kalmayacaktı tabii! Söz konusu ülkelerin gerek din, gerek ırk, gerek kültür zaafları kullanılarak karşı cepheler geliştirildi. Milliyetçilik, çoktan ırkçılık boyutuna gelmişti ve tüm sosyalist hareket görülen ülkelerde, komünizm propagandası yapan örgüt ve şahıslar trajik müdahalelerle lağvedildi. Bir yandan da gerekli organizasyonlar kuruldu. Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, CENTO, NATO, IMF, AT, Gümrük Birliği bunlardan bazılarıdır. Bu örgütler hem liberal ekonomi sistemini dayatmak hem de SSCB karşısında organize bir güç olmak düşüncesiyle kuruldu ve açık tehditlerle üyelerini edindi.

 

Pek tabii, iş uluslararası örgütlerle bitmeyecekti. Ülkelerin kendi içinde de teşkilatlar oluşturulmalıydı, sosyalizm dalgasına karşı! Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de bu anlamda kurulan ilk teşkilat Özel Harp Dairesi’dir. 1978 yılına kadar finansı bizzat CIA (ABD) tarafından sağlanan bu kurumun tek amacı, sosyalist gelişimi önlemekti. Sosyalizmden korktuğundan değil SSCB’den korktuğundan, ABD’nin tüm istekleri sorgusuz sualsiz yerine getirilmişti.

Bir yerde İnönü’nün en baştan ‘denize düşüp yılana sarılmasını’ sonraki hükümetler yanlış anlayıp, ‘yılanla akrabalığa’ kadar işi götürmüştür.

 

Ancak Özel Harp Dairesi’nin bir taşerona ihtiyacı vardı. Kimdir bu taşeron? MHP!

MHP aslen bir parti değildir. Partiler demokrasi gereği kurulur. MHP sosyalizm gereği kurdurulmuştur. MHP adı üstünde bir harekettir. Liderinin eski asker olması da tesadüf değildir.

 

1978’den sonra kontrgerilla adını alacak olan Özel Harp Dairesi, MHP ve alt apısı olan Ülkücü Hareketin hiyerarşik liderlerini tam yetkiyle donatmıştır. Zira CIA’nın emri odur ki ‘her ne pahasına olursa olsun sosyalizm Türkiye’de nefes almayacaktır!’

 

Ülkücü gençlerin –kafasının karışmayacağına kanaat getirilene kadar- kitap okuması yasaktır! Sadece verileni ezberlemekle mükelleftir bir ülkücü! Emredileni yapmakla! Dini zaafı olana ‘sosyalizmin dini yıkacağı aşılanırken’, Mustafa Kemal düşmanlığı olanlara ‘Yeni Osmanlı’ müjdeleri verilmiştir. Her belinde silah taşıyanın kahraman olduğu memlekette, Ülkücü Hareket cahil kesime karşı hem korku, hem de kendi çapında bir karizma oluşturmuş, çocuklar üzerinde kayda değer bir heves peydah etmiştir! Ve iş bu hevesli güruh 14-15 yaşına geldiğinde ağabeyleri gibi eli silahlı bir ülkücü vatansever(!) olacaktır!

 

İktidarın kolluk kuvveti görevini üstlenen MHP, hükümetin memleketi emperyalistlere her bir adım daha yaklaştırdığında tek bir muhalif sese tahammül göstermemiş, adeta emperyalizmin etrafına etten duvar örmüştür. Sosyalizmin her çıkışını üzerine alınan Ülkücü Hareket, sömürünün karşısında olmaktansa bizzat yanında durmuştur. Bu durum, elbette kuruluş itibarı göz önüne alınınca normal olmaktadır. Hem sosyalizm atağına karşı gerilla gücü olarak CIA tarafından yıllarca masrafları, maliyeti ödenen bir organizasyon olacaksın, hem de sol’a hak vereceksin! Tabiî ki olacak iş değildir.

 

Peki şimdi?

 

Memlekette sosyalist düşünceye sahip herkesi gözünün yaşına bakmadan ve daha önemlisi ‘anlayamadan’ öldürmüş, işkencelerden geçirmiş, fişlemiş, meslekten yurttaşlıktan çıkarmış, evinden yurdundan etmiş bu kolektif organizasyonu son on yıldır sakinleşmiş görmekteyiz. Bıyıklar, hilaller, kurtlar tarihe karışır oldu, neden dersiniz?

 

Nedeni açıktır. Tıpkı PKK gibi MHP’de miadını doldurdu. Hareket olmaktan çıktı. Zorbalık devri kapandı. İnsanlar artık iftiralara kanmıyor. Eskiden bir yere bomba atıp ‘solcular bombaladı’ diye insanları kandırıp üç gün boyunca bir şehirde kadın çocuk 510 kişiyi doğramak mümkündü! Artık değil! MHP hareket edemiyor!

 

Tabii tüm bunlardan daha önemlisi MHP –esas olması gerektiği gibi- liberalliğe doğru kayıyor. 70’lerin 80’lerin okumaz yazmaz, silahlı, sopalı, ırkçı kalabalığı o dönemin koşullarında iş bitirici konumunda iken artık bu tiplerin yerini, entelektüel lümpen liberaller aldı. MHP hareket olmaktan çıkıp demokrasi icabı kurulmuş partiler gibi iktidara oynamak istiyor. Ama işin kötüsü parti de olamıyor. Adeta sudan çıkmış balığa döndü. CIA desteğini çekeli 13-14 yıl oldu. Genç ülkücü takım ise geç de olsa okumaya başladı. Okudukça, çelişmeye ve belki de gelişmeye!

 


 

 iletisim@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Üstad der ki;

Necip Fazıl üstadın bir sözü;

Aklımı ve yüreğimi hep sağ elime verdim,
Hiç görevi olmasaydı sol elimi keserdim...

Ülkücüler kitap okudukça Üstadı rahmetle anıyor kimse merak etmesin...

Yazdıklarımdan bu mu çıktı!

İşin doğrusu bahsettiğiniz tipde mazoşist eğilimlerimiz yoktur. İsteyen sağ görüşlü, tüm sol uzuvlarını asit döküp yakabilir. Mani olacak değiliz.

Bünyenizde tuttuğunuz bir değerin zarara yahut kara olması ne amaçla kullandığınıza bağlıdır. Misalen yukarıdaki yazıyı sağ elimle yazdım!

İdeolojileri uzuvlara kadar indirgerseniz, pencereyi bir kol ebatına düşürürseniz hiç bir meseleyi geniş açılarıyla ele almayı mümkün kılamazsınız ve işin kötüsü karşınızada bu anlamda olanak sunmazsınız.

Diyeceksiniz ki mecaz var! İşte o zaman iş daha vahimdir. Öfkenin, kinin, elinde olsa yapabileceklerinin boyutu daha çarpıcı bir dehşetle karşımıza çıkmaktadır.

N.Fazıl'ın mazisi ortadadır. Şahıs şahıs gitmeye kalkarsak benim için hiç mesele yok yalnız, siz bu işten zararlı çıkarsınız!

Atgözlüğü politikasına karşı At gözlüğü

Yazınızı okurken sinirlendiğimi öncelikle itiraf etmeliyim. Ne de olsa diyorsunuz ya eli silahlı , sopalı çocuklar diye... Her neyse... Ben doğma büyüme bir Ülkücü olarak adlandırıyorum kendimi ve şu an bu hareketin yeterince içinde olduğumun farkındayım. O nedenle farkında olmadan biraz duygusal bakmamı maruz görün. Herneyse konuya dönelim. Öncelikle birkaç sorum var ciddi mahiyette merak ediyorum çünkü.
-9 ışığı okudunuz mu?
-Alparslan Türkeş'in hayatını can dündarın 40 dk belgeseli dışında araştırdınız mı?
-Ebulfeyz Elçibey hakkında bir duyumunuz var mı?
-Alparslan Türkeş'in ''biz Mustafa Kemal'in askerleriyiz!'' sözünü hiç duydunuz mu?
-Bahsettiğiniz öldürülen sosyalist gençlere karşı 5.500 ülkücünün çeşitli zorbalıklarla hatta bazılarının namaz kılarken öldürüldüğünü biliyor musunuz?
-Gün Sazak adını hiç duydunuz mu?
-Sultan Galiyev'i hiç duydunuz mu?
-Zeki Velidi Togan'ı hiç duydunuz mu?
-Sizce her hükümetin Cia desteği ile geldiği bu ülkede Cia 'nın kurduğu bir siyasi parti neden hala iktidar olamadı? (halk iradesi bir gün bunu yenecektir benim gözümde ama hala durum bu malesef)
Bu soruları sormamın nedenini cevaplarını araştırıp 'objektif bir şekilde' bulduğunuzda anlayacaksınız.
Ben şu anda üniversiteli bir bozkurtum... Siz hiç meraklanmayın , hilal bıyıklarımız da odalarımızda bozkurt heykelleri de duruyor hala... Kitap okuma konusuna gelince... Ernesto Che Guavera'nın neredeyse bütün kitaplarını okumakla birlikte , ''gerilla savaşı'' ve ''motorsiklet günleri'' kitaplarını defalarca okudum. Lenin'in , Putin'in Türk kökenli olduğunu ve sizin 'Faşo' olarak tanımladığınız hareketimizin birçok ismi ile yakın ilişkiler içerisinde olduğunu da bilecek kadar kitap okuduğum için ve 20 metrekarelik odamın her santimetre karesi kitap dolu olduğu için kendimle övünüyorum sizin aracılığınızla. Peki ben bunları okurken , siz Hüseyin Nihal Atsız'ın hiçbir kitabını okudunuz mu? Ya da İnönü dediğiniz vahşiyatın Atsız , Türkeş , Necdet Sançar,Fethi Tevetoğlu vb. gibi birçok isme yaptığı işkenceleri hiç araştırdınız mı? Ve de en önemli nokta şudur ki sizce oyuna gelen cahli cüheyla kesim ülkücü harekettir de sosyalistler en samimi duygularla mı filistin kamplarında eğitim görmüştür? ki buna rağmen Deniz Gezmiş,Mahir Çayan gibi isimlerin zamanında silahlı eylemler yapmış olmasına rağmen Ülkücü Hareket ile girdiği tek bir çatışma gösterebilir misiniz? Deniz Gezmişin katledilişinden sonra tüm solun PKK'ya kayması neyin göstergesidir?
Alparslan Türkeş Mhp kongresini:

“Dört nala gelip uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde
Dişler kenetli
Ayaklar çıplak
Ve bir ipekli halıya benzeyen bu toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim.”

diyerek açtmıştır. Ve unutulmamalıdır ki ''bizler asla emperyalizmin uşağı olamayız, bizler yanlızca Milliyetçi Sosyalistleriz.'' diyen de ''Her türlü sömürü düzeninin karşısındayız'' diyen de Türkeştir. Ve o yıllarda Ülkücülerin açtığı bir pankart hala görevli olduğum bakırköy ülkü ocağında çerçevelenmiş halde fotoğraflıdır. Bizler ne ABD uşağıyız ki işte pankartın üzerinde '' Dökülen kan , alınan can bizim, yıkılsın liberal kapitalizm'' yazıyor... Napalım işte biz böyle bir güruhuz... İşin garip yanı ise sanki inönü yapmamış gibi Nato'dan da bizim sorumlu tutulup , mhp ile bağlantı kurulmasıdır. SSCB yıkıldığında Nato'dan çıkma teklifini ilk veren parti bizizdir... Bir de bir sorum daha olacak , eğer komünizm akımına karşı konulmasaydı, Türkiye SSCB sınırları içerisine dahil olmayacakmıydı? Yani bağımsızlığımız, bayrağımız , dilimiz, milliyetimiz elimizden alınmayacakmıydı? Peki aksini düşünüyorsanız , Gorbaçov'un '' bizim yıkılışımızın iki nedeni var birisi Afganistanda kaybettiğimiz savaş, diğeri de Türkeşin gençlerine karşı kaybettiğimiz savaş'' sözünü nasıl açıklayabilirsiniz ... Tabi bu da ülkücü hareketin efsanelerinden biridir sizin nezdinizde... Eee hani o kadar cahildik, gorbaçovu nerden biliyor bizim zırh cahil abilerimiz ya... Evet herneyse... Lütfen hakaret etmeden büyük bir merak ve sadece samimiyetle sorduğum soruların cevaplarını biraz düşünün... Gerek yok böyle ATGÖZLÜĞÜ fikirlere ... Çıkarın artık şu gözlükleri... biz hiçbir zaman sizin tarif ettiğiniz gibi olmadık... O hilal bıyıklılar , bayburtda, diyarbakırda, van da tuğlalar la çimentolarla okullar yaptılar , içlerinde Türkçe dersleri verdiler, Ziya Gökalp kitapları okutturdular çocuklara... Ne zaman ki kılıçlar çekildi evet hepsi acımasız birer katile dönüştüler... Mantıklı düşünüldüğünde , normal bir insan vahşetle karşılaşmadığı müddetçe bir katile dönüşemez ve can alamaz... O zamanki 2.600.000 (5.500 ü öldürüldü,1.000.000 u da ağır işkencelerden geçirildi.) ülkücünün hepsinin akıl sağlının bozuk olduğunu idda edemeyeceğinize göre, neden o psikolojiye girildiğini düşünürseniz, birtakım oyunlara gelenin yanlızca biz olmadığını anlarsınız.Saygılarımla.

Bulut..

Bilip bilmediğimi soruşturduğunuz tüm şahısları tanıyorum, durum ve olaylarıda biliyorum.
Siz de iyi bilirsiniz ki bu tip yazılar donanım olmadan, gelişine yazılamaz. Tartışacağız elbette.
Fakat yukarıdaki makaleyi tamamlaması bakımından ve bazı sorularınızıda aydınlatacağı fikriyle 'Cumhuriyet Tarihine Kronolojik Bakış 3' yazımı da inceleyin. Sonra devam edelim.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.