Okus / Pokus... Ya da Yerel Gündem 21...

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Her zaman ve her yerde ve her dönemde kafasında birden çok şapkası olan... Ve bir elinde dibi delik bir torba, diğer elinde bu torbaya sokup kaybedeceği tavşan bulunan bir takım insanlar olmuştur; oluşmuştur...

Düşüncede Avrupa Birliği ve gönülde STK adını verdikleri demokratik kitle örgütleri… Yerel Gündem 21 felsefesi, “Kent Meclisi“ pratiği, tisman tisman Lozan’dan Sevr’e doğru sürüklenmeye çalışılan bir zamanların tam bağımsız Türkiyesi…

Her zaman ve her yerde ve her dönemde kafasında birden çok şapkası olan... Ve bir elinde dibi delik bir torba, diğer elinde bu torbaya sokup kaybedeceği tavşan bulunan bir takım insanlar olmuştur; oluşmuştur...

Düşüncede Avrupa Birliği ve gönülde STK adını verdikleri demokratik kitle örgütleri… Yerel Gündem 21 felsefesi, “Kent Meclisi“ pratiği, tisman tisman Lozan’dan Sevr’e doğru sürüklenmeye çalışılan bir zamanların tam bağımsız Türkiyesi…

Bakınız sayın seyirciler… Şu elimde tuttuğum bir torba, sadece dibi delik bir torba… Elimi sokuyorum içine, işte görüyorsunuz, diğer yandan çıkartıyorum.

İşte bu da tavşanımız sayın seyirciler…

Hooop...

Tavşan torbaya, torba bir aşağıya, bir yukarıya... Okus ve popus...

Ve biraz da minare gölgesi, zencefil suyu, hani ya da benim sihirli dualarım...

Minca-yı, münca; torbanın içine koyunca... Vanna-minna... sukurite, fen’mincim... domos...

Tü-tü-tü... Ve işte!..

İşte, gördüğünüz gibi tavşan yok oldu….

İşte kafasında çok şapkalı, elinde hokkabaz torbası ve diğer elinde tavşanı ile, “2010 Gündem 21” insan tipi!...

Tü-tü-tüüüü...

Nasip ya vallah, yürrü ya kulum...

Köşeyi dönerken azami hız 180 Amerikan milidir; dikkat, bindiğiniz arabayı devirmeyin!..

İnsan insanın kurdudur, demiş kapitalist dünyanın manevi mürşitleri... Kanaat önderleri…

Turşucu Hurşit, Türkiye’nin en çabuk köşeyi dönen üstadı azamı olduktan kelli... Neye yarar ıspanağın 150’ye pazarlanması?..

Değil mi, pazarlamacı kardeşler?..

Ülkenin bağrına artık hançer dayayan yok...

Geçti o günler, mirlerim; geçti o delikanlıca göğüs göğse savaşlar...

Artık ülkenin dört bir yanı, “proje” ismi ile üzeri örtülen dış kaynaklı ulufe-hibelerle beslenip, gürbüzleştirilen “sivil toplum kuruluşları” aracılığı ile teslim alınmaya çalışılıyor.

İsmi üzerinde... Artık “resmi” üniforma yok. Modaya uygun “sivil” giysiler var…

Mehter marşı çalıp, al bayrağı koluna dolamak yok.

Savaş olabildiğince sessiz.

Olabildiğince sinsi.

Ve olabildiğince kalleşçe...

İçeriden oyuyorlar ülkenin kentlerini, kasabalarını, köylerini.

Kent meclisleri ile... Olmadı baştan, Kent Konseyleri ile…

Statülerini kendilerinin yapıp, kendilerinin denetlediği derneklerle.

Bu derneklerin birleşmesinden meydana gelen yeni yeni kuruluşlarla.

Gündem 21’lerle...

Hatta, 22, 23, 24, 25 gibi’lerle...

Ve bütün bu olup bitenleri ya görmeyen, ya içine sindirebilen ya da “proje hamili yakinimdir,” biçiminde notlar taşıyan kartvizitler aracılığı ile öğütülen inanç, ahlak ve sair benzeri şeylerin katkıları ile sindirilmeye çalışılan bir garip ve bir grup ademin eli ile… Yiyip bitiriyorlar memleketin içini, dışını, kabını / kacağını...

Öte yanda “kent”in (ve ülkenin) gerçek sahiplerinin) önemli bir kısmı, ne yazık ki… Ve ne acıdır ve ne hazindir ki:

“Ne atom bombası,

Ne Londra Konferansı

Bir elinde cımbız,

bir elinde ayna,

umurunda mı dünya!” …vaziyetlerinde, bilakis ve ne/tekim, yaşayıp gitmektedirler, ot gibi örneğin…

Ve de mesela yani!..

 

Faruk.Haksal@PolitikaDergisi.com

 

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:

www.soruyusormak.com

www.dnm-ler.com

www.kitlecizgisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.