PKK-BDP Kucaklaşması ile AKP-OSLO Kucaklaşması Arasında Ne Fark Var?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Başbakan son günlerde BDP’lilere çatıp duruyor, kucaklaştılar diye PKKlılarla..Sanki Habur’da o teröristlerin ayaklarına devletin hakimini, polisini, istihbaratçısını gönderen kendisi değilmiş gibi..!

Ama bir de her ne kadar ortaya çıktığından beri tartışılsa bile  kendi görevlendirdiği ve daha sonra bir gecede yasa değişikliğiyle koruması altına aldığı MİT 

Müsteşarının ve Oslo görüşmelerini gerçekleştiren ekipte bulunanların PKKlılarla nasıl kucaklaştığına tartışmanın eksik kalan taraflarıyla bakalım. Oslo görüşmelerinden çarpıcı bölümler:

Hakan Fidan(Dönemin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı):

-Ben öncelikle merhaba diyorum tanıştığımıza memnun oldum. Bu ekibin yeni üyesiyim. Afet Hanımın da dediği gibi yaklaşık bir ay önce İmralı’da Sayın Öcalan’la bir araya geldik.

-Sayın Başbakanımızın özel temsilcisiyim.

-Sayın Başbakan bu noktada ciddi olduğunu samimi olduğunu siyasi riski de yüklenmeye hazır olduğunu birkaç defa söyledi. Bu çerçevede biz arkadaşlarımızla beraber çalışmaya başladık. Orada Sayın Öcalan’la iki saatten fazla bir görüşmemiz oldu odasında.

-Türkiye’de kim yerel televizyon ve radyo kurmak isterse müracaatını yapıyor başbakanlığa. Başbakanlıkta ilgili kurumlardan verileri topluyor görüş oluşturuyor. İşte benim Başkanlığımda bir komisyon toplanıyor atıyor imzayı gönderiyor. Şimdi bir il Güneydoğuda. Oradan bir şey geldi dört tane isim var. Dört ismin dördüne de örgüt mensubudur sempatizanıdır diye görüş var. Haklarında Valiyi aradık dedik ki eskiden benle beraber çalışıyordu. Dedim hayırdır ya dedim ben sana bir şey soracam şimdi nedir böyle böyle bir talep var. Dedi efendim zaten olmayan yok ki dedi ‘verin gitsin’ dedi. Şimdi tamam dedik öyle verdik gitti.

-Adamın adı işte bilinen örgüt sempatizanıdır destekçisidir şudur budur bir noktaya kadar bunların hepsi yönetilir tolere edilebiliyor.

-Artık şu getirilmiş aşamadan itibaren ben meşru bir hareketin bir engelle karşılaşacağını düşünmüyorum. Onun için bence önderliği bu konuda ben bu çizgide görüyorum Sayın Öcalanı.

-Taktik konularda anlaşılabilir yani aramızda bir kriz yönetimi yapılır. Kriz hattı kurulur.

Afet Güneş(Dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı):


-Önderliğin yol haritası elimde. Maddeleri de belli. Haydi buyrun müzakere edelim.

-Habur da sizin de çok iyi bildiğiniz gibi hukuk ihlal edildi. Her şey yok edildi. Amaç size verilen bir takım sözlerin tutulmasıydı.

İşte PKK Temsilcileri ile Oslo’da yapılan görüşmelerin bir kısmı böyle..Başbakan’ın görevlendirdiği kişiler bu görüşmede Başbakan gibi defalarca Teröristbaşı’na Sayın diye hitap ederek, önderliğini tasdikleyerek ve İmralı’da ki görüşmelerde zihninin son derece sağlıklı çalıştığını ve kendisini oldukça geliştirdiği şeklinde ona övücü sözler söyleyerek PKK ile sıcak bir iletişimde olduklarını gösteriyorlar. Hatta BDPlilerin Şemdinli’de PKK’lılarla karşılaşıp ettikleri sohbetten daha sıcak bir ilişki.! PKKlılarla öyle Şemdinli’de falan tesadüfen değil, bir kriz hattı kurarak süreklilik arz edecek şekilde iletişim kuruyorlar.. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, PKK ile yapılan görüşmeler için "Siyasi talimatlarla yapılmış gizli görüşmelerdir" sözü de zaten bu iletişimin başka bir kanıtı!

Ses kaydı dinlenildiğinde karşılıklı iltifatlar ve sıcak diyaloglar BDP-PKK kucaklaşmasını bile masum bırakacak nitelikte! Terör sempatizanlarına ve belki de üyelerine ‘zaten bu bölgede herkes öyle’ diyerek tv ve radyo kurmalarına izin verilmesi, Oslo görüşmelerinin içeriğine ve hedeflerine zarar verecek PKKlılara ve sempatizanlarına hoşgörülü davranılması ve davranışlarının tolerize edileceği söylemlerinin BDP’lilerin PKKlılarla kucaklaşmasından ne farkı var? Birlikte yemek yemeler ve hoş sohbetler de cabası…!

İşin diğer ve Türk Milleti bakımından acı olan kısmı ise  her iki taraf açısından da hayati bir mesele olan bu konuda ve bu görüşmelerde PKKlıların daha ciddi, daha motive ve daha ilkeli olduğu gerçeği. Konuşmaların en önemli anlarında Afet Güneş’in hadi bu kadar konuştuğumuz yeter deyip yemek yemeyi teklif etmesi, Öcalan’a gönderilecek mektupların kısa tutulmasını talep etmesi ve Öcalan mektupları okurken onu beklemekten usanması, sıkılması ise yıllardır terörle dağ tepe bayır demeden savaşan, şehit olan ve karda kışta, o çetin şartlarda saatlerce nöbet tutan askerlerimizin emeğine, fedakarlıklarına, kanına, canına ve ailelerine hakarettir..!

Netice itibariyle benim önerim şudur ki, Başbakan’ın bundan sonra görüşmelere bizzat kendisinin katılması.! 10 yıldır artan teröre, binin üzerinde şehide ve en az bir o kadar gaziye, Habur Manzaraları’na ve bu Oslo görüşmelerine rağmen milyonları ikna edebiliyor ve oylarını her dönem arttırıyorsa eminim Öcalan’ı da Oslo’da ki PKK temsilcilerini de ikna edecektir..Ama şu bir gerçek ki bu savaşı kim daha ciddiye alırsa ve daha ilkeli davranırsa o kazanacaktır!

 

Oğuz Kemal ÖZKAN

oguzkemal.ozkan@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.