PKK'ya Gayrinizami Harp'i Kim Öğretiyor?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

   Şu an Türkiye’nin PKK terör örgütüyle yürüttüğü “gerilla savaşının” iki ismi daha vardır. Bunlardan ilki politik söylemle; “düşük yoğunluklu savaş”, diğeri askeri literatürdeki adı “gayrinizami harp”tir. “Gerilla savaşı” terimini kim ya da nerede kullanır derseniz; aslında gerilla, bu savaş taktiğiyle savaşan kişilere denir. Ben bu yazımda bu savaşın “gayrinizami harp (GNH)” adını kullanacağım.

   Hangi terimi kullanırsanız kullanın, GNH çok zor bir savaş taktiğidir. Düşmanla savaşmanın yanında zorlu arazi şartları ve çetin hava koşullarıyla da savaşmanız gerekmektedir. Aynı zamanda yiyecek ve içecek kaynaklarının yerlerini iyi bilmeniz ve doğada aç kalmama taktiklerini de üstün bir disiplinle uygulamanız gerekmektedir. Ancak bu şartları ne kadar yerine getirirseniz getirin, savaştığınız bölgedeki halktan veya başka bir yerden yiyecek ve cephane yardımı alamazsanız GNH taktiğiyle en fazla 6 ay savaşabilirsiniz. Bu sebepten GNH ile savaşma taktiği aynı zamanda bölge halkının üzerinde psikolojik baskı ve propaganda yapma yeteneğini de gerektirmektedir.

   GNH silah gücü bakımından küçük olmasına karşılık, yıkım gücü bakımından büyük çapta yıkımlar yapılabilecek bir savaş taktiğidir. Bu savaş taktiğiyle düzenli ordular dağıtılabilir ya da en azından düzenli orduların yerlerinden kıpırdayamamasına veya moral bozukluğuna yol açar.

   Yazılı kaynaklara göre ilk modern GNH taktikli savaşı İspanyollar Napolyon’un ordularına karşı kullanmışlar ve bunda başarılı olmuşlardır. Bundan sonra bu savaş taktiğiyle ülke kuran Mao Zedun’u görmekteyiz. Vo Nguyen Giap da bu savaş taktiğiyle Vietnam’da ABD’ye büyük kayıplar verdirmiştir. Ve en son olarak da Ernesto Che Guevara... Che Guevara, GNH taktiği ile savaş konusunda kitaplar yazmış ve bu savaş taktiğini oldukça geliştirmiş bir kişi olarak GNH taktiğiyle savaşan toplum veya örgütlerin atası olmuştur.

   Peki tarihinde birçok savaş görmüş ve yapmış bir halk olan Türkler, GNH taktiğiyle ne zaman karşılaşmışlar ve uygulamışlardır?

   GNH taktiğiyle savaşla, ilk olarak Fatih Sultan Mehmet, Akkoyunlularla giriştiği Otlukbeli Savaşı’nda karşılaşmış,  neredeyse kaybetmek üzere olunan bu savaşı yeni geliştirdiği havan topları sayesinde zor da olsa kazanmıştır. İstanbul’u fethederek Bizans İmparatorluğu’nu yok eden Fatih, Akkoyunlular karşısında zorlanmasından ötürü kaçan birlikleri takip etmeye cesaret edememiştir. Tam olarak yok etmediği Akkoyunlular, taht kavgaları yüzünden kendi kendilerini yok edene kadar (yaklaşık 1 sene) GNH taktiğiyle Fatih’in ordularını oldukça yıpratmıştır.

   Fatih’e karşı kullanılan GNH taktiğiyle savaşı, 1911 yılında Osmanlı, Trablusgarp’ta İtalyanlara karşı kullanacaktır. Osmanlı’nın İtalyanlara karşı yürüttüğü GNH taktikli savaşan gerillaların başında Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşa, Fuat (Bulca), Nuri (Conker) ve Fethi (Okyar) bulunacaktı. Bu paşalar Trablusgarp’ta aşiretleri örgütleyerek İtalyanlara karşı GNH taktiğiyle başarılı bir savaş gerçekleştirmiş, 1 yıl boyunca İtalyan askerlerinin sahilden içerilere kıpırdayamamaları sağlanmıştır.

   1.Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin doğusunda zaman zaman ayaklanmalar çıkmış, Türkiye Cumhuriyeti tartışmalı müdahalelerle (Dersim Olayı) bu ayaklanmaları bastırmayı başarmıştır.

 

   PKK’nın Doğuşu

   1980 Darbesinden sonra çoğu silahlı eylemci Doğu ve Güneydoğu bölgesine, Irak’ın kuzeyine, Suriye’ye İran’a ve Beyrut’a kaçtı. Bu sıralarda Ortadoğu dört büyük ve önemli olaya sahne oldu: İran'da Şah'ın devrilmesi, Sovyet Rusya'nın Afganistan'ı işgali, Irak-İran Savaşı... (1)

   ABD’nin Ortadoğu’da aktif rol alması da bu zamanda başladı. İran-Irak savaşını başlatarak azalan dolar rezervlerini tekrar eskisi haline getirdi. Afganistan’ın Rusya’ya karşı direnişini sağlamak için sonradan Taliban’a dönüşen “Afgan mücahitlere” askeri eğitim, silah ve patlayıcı yardımı yaptı. Afganistan’a yaptığı patlayıcı maddeler öyle çoktu ki, her Afgan mücahidine 1.200 kilo patlayıcı düşüyordu.

   Ve Tabii ki Bekaa Vadisi...

   Bekaa Vadisi, Suriye'nin kontrolüne geçmesiyle birlikte, bölge uluslararası terörün bir eğitim merkezi durumuna gelmişti. Bu kamplarda Japon "Kızıl Ordu Fraksiyonu"ndan, Tayland'lı "Şetani Kurtuluş Cephesi"ne, "Eritre Kurtuluş Hareketi"nden, POLISARIO'ya, Ermeni ASALA'dan Kürt PKK'ya kadar dünyanın dört bir köşesinden gelen birçok terör örgütünü barındırıyor, besliyor, koruyordu. Hatta Yunanistan'da sosyalist Papandreu iktidarının Bakanlarından Safis Valirakis, Vasilis Konstandineas ve 1988'de Yunan İstihbarat Teşkilatı'nın Başkanı Kostas Tsimas'ın da Bekaa'da eğitildikleri biliniyor. Bunlar ve daha başkaları PASOK Partisi iktidara geldikten sonra, Yunanistan'ın kapılarını uluslararası terörizme açtılar. Suriye'nin, 1983'te uluslararası terörizme yeni bir yön verdiği gözlendi. O tarihten sonra Şam yönetimi, Muhaberat ajanlarının terör eylemlerinde doğrudan yer almalarına bazı sınırlamalar getirdi. Suriye'nin bir devlet olarak itibarının korunması yani bir "terör devleti" olduğunu gizlemesi gerekiyordu. Uygulamaya başladığı bu yeni terör politikasıyla, ajanlarını terör eylemlerinden çekmiş, devreye Bekaa vadisinde topladığı terör militanlarını sokmuştu. (2)

   Peki Suriye Bunu Neden Yapıyordu?

   Suriye rejiminin PKK’ya göz yummasının arkasındaki en önemli motivasyon, Türkiye’ye karşı manevra imkânlarını geliştirmek istemesinin yanı sıra, İsrail’in Lübnan’a dönük saldırılarına karşı PKK’nın bekçilik görevini üstlenmesidir. PKK, İsrail’e karşı savaşan ilk Kürt örgütü olma niteliğini, 1982 yılında İsrail’in Lübnan’a saldırmasıyla elde etmiştir; Prof. Ümit Özdağ’ın verdiği bilgilere göre, bu çatışma sırasında 11 PKK militanı ölmüş, 13 tanesi de İsrail’e esir düşmüştür. (3)

   PKK’nın Türkiye’deki İlk Eylemi

   PKK, ilk büyük eylemini 15 Ağustos 1984'de yaptı.

   Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Şemdinli ilçesini basan PKK'lılar, karakollara ve askeri lojmanlara saldırdılar. Her iki ilçeyi bir süre kontrol altında tutan örgüt militanları, ilçe meydanından ve cami minaresinden bir süre propaganda yaptı ve daha sonra da teröristlerin Kuzey Irak'a döndükleri bildirildi.

   Sadece Eruh'ta bir askerin hayatını kaybettiği olay, ölü sayısının az olmasına da bakılarak ilk anda çok önemsenmedi. O dönemde bazı siyasetçiler eylemi gerçekleştiren PKK için “bir grup eşkıya” diyerek olayın çözüleceğine dair inançlarını dile getirdiler. Son birkaç yıldır zaman zaman ve yer yer görülen vur-kaç eylemlerinden biri sanıldı. PKK sonraki her 15 Ağustos'u önceleri "ilk kurşun günü" sonra da "Diriliş Bayramı" olarak yeni eylemlerle kutlama kararı aldı. (4)

   Bazı siyasetçilerin bu olaya “bir grup eşkıya” boyutunda bakmaları PKK’nın yıllar içinde büyüyüp gelişmesine sebep olmuştur. Daha da kötüsü TSK’nın bile olaya bu boyutta bakması, GNH taktiğiyle savaşan bu örgütle ne şekilde savaşacağını yıllarca öğrenmemesine sebep olacak, bu yüzden binlerce Mehmetçik şehit olacaktır...

   TSK’nın GNH Taktiğiyle Savaşmayı Öğrenmesi

   TSK, yıllarca GNH taktiğiyle savaşan PKK ile yıllar sonra GNH taktiğiyle savaşmayı akıl edecek, bunun için GNH taktiğiyle savaşmayı iyi bilen Özel Kuvvetleri terör bölgesinde görevlendirecektir.

   Bugünkü Özel Kuvvetler Komutanlığının çekirdeği; 2’nci Dünya Savaşını müteakip, Sovyetler Birliği’nin Türkiye için büyük bir tehdit oluşturması üzerine, Silahlı Kuvvetlerin harekatını, düşman gerisinde icra edilecek faaliyetlerle kolaylaştırmak maksadıyla; 1952 yılında, zamanın Yüksek Savunma Kurulunun karan ile Milli Avcı Birlikleri şubesi olarak kurulmuştur. Kurulduğu günden itibaren, gelişimini modem çağın gereklerine uygun olarak sürdürmüş ve TSK’nın reorganizasyonu kapsamında 1992 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığı adını almıştır. Özel Kuvvetler Komutanlığı Özel Birlikler, Okul ve Destek Birlikleri şeklinde teşkilatlanmıştır. Özel Birliklerin temeli her biri kendi konularında uzman timlerden oluşmuştur.

   Bordo Bereliler, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin değişik sınıf ve rütbelerdeki subay ve astsubaylarından oluşan, iç ve dış tehditlerin bertaraf edilmesine karşı her türlü arazi ve iklim şartlarında görev yapabilecek nitelikte üst düzey eğitime tabi tutularak yetiştirilmiş özel askerlere verilen isimdir. Bu askerler aynı zamanda devlet büyüklerinin yakın koruma görevini de yerine getirirler. Dünyanın en iyi askeri özel timleri sıralamasında 3. sırada yer alır. Ününü Abdullah Öcalan'ın yakalanma görevinde duyurmuştur. Bordo Berelilere üye olan askerlerin adları soyadları MİT tarafından korunur. (5)

   Ancak son zamanlarda PKK ile savaşmış bu özel askerler “Ergenekon Terör Örgütü” üyesi oldukları iddiasıyla gözaltına alınmış, kimlikleri basın tarafından deşifre edilmiştir. Bu da son zamanlarda PKK’nın silahlı eylemlerini arttırmasına olanak sağlamıştır.

   TSK-PKK Savaşı 1993-1995

    Özel Kuvvetlerin terör bölgesinde görevlendirilmesi PKK’ya büyük kayıplar verdirmeyi başarsa da bunlar lokal başarılar olarak kalmıştır. Büyük başarılar elde etmek için TSK’nın topyekun savaş haline bürünmesi gerekmekteydi. Bunun için üç ay komando eğitimi almış erler de kullanılmaya başlanmış, binlerce GNH taktiğiyle savaşan askerler ve yüzlerce gezici birliklerle PKK’ya bölgede göz açtırılmaz olunmuştur. GNH taktiğiyle savaşan bu askerlere aynı zamanda hava desteği de verilerek büyük başarılar sağlanmıştır. PKK ve TSK’nın topyekun savaşı 1993-1995 yılları arasında çok yoğun bir şekilde yaşanmıştır.

   PKK’nın Eylemlerini Arttırdığı Zamanlar

   PKK, 15 Ağustos 1984 yılında yaptığı ilk silahlı eyleminin ardından eylemlerini arttırarak sürdürmüştür. PKK’nın 1984 yılından itibaren artarak sürdürdüğü bu silahlı eylemler 1992 yılında kuruluşundan bu yana en yüksek seviyesine ulaşmış, 1993-1995 savaşında TSK’nın başarılı operasyonları sayesinde PKK neredeyse dağılma sürecine girmiş, hatta liderleri Abdullah Öcalan’ın yakalanmasıyla da bitme noktasına gelmiştir. Ancak PKK’nın günümüzde silahlı eylemlerinde tekrar gözle görülür bir artış olmaktadır.

   PKK’nın Şansı

   Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, son zamanlarda artan PKK’nın silahlı eylemleri dolayısıyla bir televizyon programında şu ifadeleri kullanmıştır: “PKK aslında şanslı bir örgüt. Tam çökme noktasına, çözülme noktasına geliyor ama maalesef konjonktürel durumlar hep lehine cereyan ediyor. Bir diğer önemli tespit ise, ne zaman terör eylemleri azaldı veya hiç olmadı, biz bunu yanlış algıladık. Sanki terör örgütü bitti dağıldı. Aslında dağ kadrosu duruyordu ama eylem sayıları düşmüştü. Örnek 1999’dan 2004 yılına kadar eylem yok ancak örgüt bitmedi. Örgütün dağ kadrosu yine duruyordu. Burada bir algılama yanlışlığımız oldu. Biraz daha doğru algılasaydık o dönemde daha sağlıklı tedbirler alabilirdik.”  (6)

    Peki PKK’nın şansı, silahı, eğitimli gerillaları nereden geliyordu? PKK’nın gerilla toplamak için cahil köylü halkı kandırıp dağda GNH savaşı öğrettiği biliniyor. Peki bu kadar zor bir savaşı köylülere kim öğretiyor? PKK’nın bünyesinde bulunan bu kadar cahil elemanlar GNH taktikli savaşı nasıl öğreniyorlar, kimlerden öğreniyorlar? 25 yıldır cephaneyi, yiyeceği nereden temin ediyorlar? PKK’nın yardım görmemesi için TSK’nın boşalttığı köyler varken, PKK yine de yiyeceği nereden buluyor?

   Tabii ki tüm bu soruların mantıklı cevapları var: uyuşturucu ticareti, Kuzey Irak’ın karışık siyasi durumu, Avrupa ülkelerinin yardımları…

   Ancak ben burada sizin dikkatinizi başka bir devlete çekmek istiyorum. PKK’nın ana sponsoru...

   PKK’nın Ana Sponsoru ABD!

   PKK’nın eylemlerini arttırdığı zamanlara dikkatlice bakarsanız ABD’nin Ortadoğu’yu karıştırdığı zamanlara denk geldiğini hayretle göreceksiniz. PKK’nın silahlı eylemlerini arttırdığı dönemlerde Ortadoğu’da hep ABD vardı...

   PKK’nın emeklediği zamanlar olan 1980 sonrasında ABD’nin İran Şahını devirdiği ve Saddam’ı da kullanarak çıkarttığı İran-Irak savaşından 4 yıl sonra PKK, Türkiye’ye savaş ilan etmiştir.

   1990-1991 yılları arasında Saddam’ın Kuveyt’i işgali ve ABD’nin Irak’a müdahalesinden 1 yıl sonra PKK kuruluşundan bu yana Türkiye’ye karşı en kanlı eylemlerini gerçekleştirmiştir.

   Ve şimdi...

   11 Eylül saldırılarından sonra “kimyasal silah var” bahanesiyle işgal ettiği Irak’a askerlerini yerleştirmesinden yaklaşık 7 yıl sonra PKK’nın silahlı eylemlerinde artış başlamıştır.

   Gördüğünüz gibi PKK’nın silahlı eylemlerini gerçekleştirdiği dönemlerde hep Ortadoğu’da ABD varlığı söz konusu...

    ABD, PKK’ya Eğitim Veriyor!

   Her ülke PKK’ya yardım yapabilir ancak her ülke bire bir PKK gerillalarına eğitim veremez. Gerilla eğitimi savaşılan bölgede verilir. Bunun için de eğitmenlerin savaşılan bölgede olmaları gerekmektedir. Yani Ortadoğu’da...

   GNH savaşı sadece dışarıdan ya da içeriden silah-cephane ve yiyecek teminiyle değil, aynı zamanda iyi eğitilmiş nasıl pusu atılacağını bilen, kaçış yollarını öğrenen, mayın yerleştirmeyi, bubi tuzağı kurmayı, propaganda yapmayı bilen kişilerce gerçekleştirilir. Bunları da emin olun ki cahil köylüler birbirlerine öğretiyor olamaz...

   Afganistan’da Ruslar ile savaşması için Afgan mücahitleri (Taliban’ı) eğiten, İran’da Şahı devirmek için propaganda yapan, Saddam’a karşı Barzani ve Talabani’yi eğiten kim ise, PKK’yı da eğitenin o olduğundan hiç şüphem yok...   

Umit.Minel@PolitikaDergisi.com

Kaynaklar:

(1): www.gazetemuz.com (1970-1980 Türkiye Ve Ortadoğu Senaryoları)

(2): www.temha.net (Suriye ve Terör)

(3): www.odatv.com (PKK TEKRAR SURİYE'YE Mİ YAKINLAŞIYOR?)

(4): www.haberpan.com (PKK’nın adını duyuran eylem: Eruh baskını)

(5): askerenes.blogcu.com (ÖZEL KUVVETLERİN TARİHÇESİ)

(6): www.bugun.com.tr ('PKK şanslı bir örgüt')

 

 

 

 

 [Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 24’te yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi salık veririz. Sayı 24’ü indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.