Rumların Yanlış Stratejisi (3/4)

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Bu 3 örnekte de görüldüğü gibi, Kıbrıslı Rum yöneticiler "Türkiye'yi yok sayarak" attıkları her adımdan sonra bir şeyler kaybettiler, kazanım elde edecekleri yerde. Hem de geri dönüşü olmayan kayıplar oldu bunlar.

 

Şimdi aynı hatayı Rum lider NikosAnastasiadis yapıyor. Türkiye'nin tüm uyarılarına rağmen, Türkiye'yi yok sayarak tek yanlı Münhasır Ekonomik Bölge ilan eden Anastasiadis, Türkiye'yi bu sulardan atmaya çalıştı, ABD, İngiltere ve AB'ye güvenerek. Herkesin kendi yanında duracağını sandı ama gene çok yanıldı.

Türkiye'nin I. (1958) ve II. (1960) Deniz Hukuku’na göre ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgesi III. (1982) Deniz Hukukunu imzalamadığı için halen geçerli. ABD de III. Deniz Hukuku’nu imzalamadığı için Türkiye'yi haksız bulamıyor. Aksi takdirde kendisi de kendi konusunda haksız duruma düşecek.

 

Uluslararası Deniz Hukukuna göre Kıbrıs Rum tarafı Türkiye ile Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması imzalamadığı müddetçe yaptığı Münhasır Ekonomik Bölge ilanı tek taraflı statüsünde kalacak. 

 

Anastasiadis'in bu yanlış siyasi davranışının sonucunda,  ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgenin tek yanlı olduğu ve Türkiye ile imzalaşmadığı müddetçe geçerli olamayacağı ortaya çıkacak. ABD ve İngiltere konuya taraf olmazken, AB'de kerhen konuya taraf olacak ve Türkiye aynen 1974 Barış Harekatı sonrasında nasıl adanın üçte birini ele geçirdiyse bu defa da 1958 yılında ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgenin geçerli olduğunu kabul ettirecek. Söz konusu sularda da doğalgaz ve petrol araması meşrulaşacak. Kıbrıs Rum tarafının gözle görülür bir kazancı olmayacak ve söz konusu Münhasır Ekonomik Bölgeyi Türkiye ile paylaşmak zorunda kalacak.

 

Yakın gelecekte olabilecekler;

  • Sıcak savaş çıkmayacak ama Rumlar gerginliği devam ettirmeye çalışacak.
  • Kıbrıs Rum tarafının AB'nin ve BM'nin baskısı, ABD'nin de ara buluculuğu ile gerçekte var olmayan bir kazanç açıklaması ile masaya geri dönecek veya da geri dönmenin yollarını arayacak, bu amaçla araya aracılar koyacak.      
  • Kıbrıs Rum Yönetimi tek yanlı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgeyi Türkiye ile paylaşmak zorunda kalacağını çok iyi kavrayacak.
  • Çıkacak doğalgazı, müzakereler bitsin veya bitmesin Kıbrıslı Türklerle paylaşmak zorunda olduğunu anlayacak ve bu doğrultuda adım atmak zorunda kalacak.
  • Kıbrıs Rum Yönetimi, her konuda olduğu gibi, geçmişte yaşananları ve sonuçlarını da göz önüne alarak bundan böyle bölgede atacağı her adım da Türkiye ile istişare etmesinin kendi faydasına olacağını anlayacak ve o şekilde davranacak. 

 

Uzun gelecekte gerçekleşecek olan, günümüzde belki de bir hayal gibi gözükmesine rağmen Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan'ın Türkiye ile bir "Federasyon" veya da yeni bir çeşit ortaklık kurmak düşünceleri olacak.

 

Bu iki ülkenin geçmişteki kısır çekişmeleri bir kenara itip, Türkiye ile bir araya geldiklerinde ekonomik, politik ve askeri büyük bir gücün içinde yer alacaklarının ve bölgedeki düşmanlıkların da sona ereceğinin farkına vardıkları zaman, Federasyon veya da benzeri bir ortak devletleşme yönünde girişimler başlatacakları kesin. Bunun benzerini Mısır devlet başkanı Cemal Abdül Nasır, PanArabizm felsefesi ile 1958 yılında Suriye ile birleşerek "Birleşik Arap Cumhuriyeti"ni kurmayı denemişti....(Devam edecek)

 

Ata ATUN

ata.atun@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.