Sadaka Kültürü

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Yamaç KONA

   Türkiye'de yerleştirilmeye çalışılan sadaka kültürü demokrasinin ve bireyin en sinsi ve en azılı düşmanıdır. Sadaka kültürünü emperyalizmin, kapitalizmin büyük rol oynadığı yeni hükümdarlık formülü olarak ele alabiliriz. Yani yıpranan mandacılığın yeni jenerasyonu.

   Peki, sadaka kültürü bir ülkeye nasıl yerleşir? Bir ülkenin vatandaşı nasıl sadaka kültürünün pençesine düşer?

   Sadaka kültürü bir ekonomi üzerinden hakimiyet kurma yöntemidir. Sadaka kültürünün yerleşimi ülke ekonomisinin kapitalizme teslim edilmesiyle başlar.

   Halk fakirleşir, muhtaç hale getirilir.

   Temel ihtiyaçlara zam üstüne zam yapılır. Halk, zamlar altında ezilir. Sesi soluğu kesilir, muhtaç kalır.

   Ardından kahraman iktidar gelir! O kurtarıcıdır. Kömür dağıtır, bulgur dağıtır, pirinç, portakal, olmadı yardım kuponları. Zaten faşizm ile sindirilmiş, din ile beyinleri yıkanmış, düşünme yetisi kaybettirilmiş halk iktidara şükreder. 2 torba kömüre hakkını satar, demokrasiyi satar, oyunu satar...

   Suç halkın değil! Bu geniş bir oyun, geniş bir aldatmaca. Kapitalizm ülkeyi işgal ederken, ülke içindeki hayınlar halkın düşünce gücünü yok ediyor. Baskıyla muhalif medyayı sindiriyor, halkı sindiriyor, demokrasiyi hiçe sayıp tek ses oluyor, takiyecilik yapıyor, halkı kandırıyor. E halk ne yapsın?..

   Kapitalizm Türkiye Cumhuriyeti ekonomisine tam anlamıyla hükmetmektedir. Ülke hayınlar tarafından peşkeş çekilmekte ve halk aşırı zamlar nedeniyle yaşam mücadelesi yükünün altında ezilmektedir.

   Halk muhtaç duruma getirilmiştir. 

   Seçim yaklaşırken, sermaye ve AKP bu çalışmalarının meyvelerini topluyor. Yine halkın vergilerini, yine Türkiye'nin kaynaklarını kullanarak sosyal belediyecilik adı altında oy satın alıyor. Demokrasinin hiçbir manası kalmıyor.

   Türkiye Cumhuriyeti'nin bireyleri, bireylikten çıkıyor, sermayenin bir kulu oluyor!

   Türkiye Cumhuriyeti'nin kasasından, AKP'nin seçim oyunları için 3,5 milyar YTL'yi aşkın para çıktı!

   Halk yardımı alıyor, 2 ay bilemedin 3 ay bir miktar rahata eriyor. Sonra ne oluyor? Yine zamlar, yine açlık, yine yoksulluk, yine sefalet ve yine sömürü...

   Asıl nokta şu, halkın anlaması gereken şu: AKP bu kadar yardım yapıyor da neden hala halka kalıcı hizmet götürmüyor, neden yaşam standardını yükseltmiyor, niye hep muhtaç bırakıyor.

   AKP ilerlemeye izin vermiyor.

   Halk şunu düşünsün; kömür yardımı, yiyecek yardımı, para yardımı yapılıyor. Peki benim iyi bir işim olsa, en ufak şeyden koyun gibi kırpılmasam, her şey yabancı sermayenin elinde olmasa, ekmeğim 4 senede yüzde yüz elli zamlanmasa, doğalgazım, benzinim, elektriğim dünyanın en pahalısı olmasa, enerji, yakıt vs. hep ithal edilmese, ben yoksulluk çeker miydim? Ben 2 torba kömüre, bir koli baklagile, 100 YTL yardım çekine muhtaç olur muydum?

   Asıl üzerinde durulması gerekilen, asıl öğrenilmesi ve öğretilmesi gerekilen nokta budur.

   Sorun barizdir. Sadaka kültürünü etkin kılmaya çalışmadan önce, hainler tarafından gerçekleştirilen sindirici, faşist ön çalışma sebebiyle halk genel çerçeveyi görememektedir.

   Bu oyun nedeniyle ülkemizde demokrasiden eser kalmamıştır.

   Seçmen kütüklerindeki yolsuzluğa değinmiyorum bile. Ülkemizde demokrasi ölmüştür. Var olan demokrasi sermayenin demokrasisidir, halkın değil.

   Sonuç şudur ki; sadaka kültürü, demokrasinin en azılı düşmanıdır. Sermayenin yeni hükmetme sistemidir.

   Sermaye ülkemizde hızla yayılmaya devam etmekte ve hükmetmektedir. Ancak biz direnmek, direnmek ve direnmek zorundayız...

   Her şeye rağmen iyi yıllar…

 

iletisim@PolitikaDergisi.com

  

 

[Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 11’de yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 11’i indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.