Şen Ola Sandık, Şen Kıla

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

A.A. ne demek?

Anadolu Ajansı demek.
Türkiye halkına haber ulaştıran “kökü, temeli, eşkali ve nesebi” soru işaretleri ile dolu bir şirket.
 
Hepimiz, Türkiye’de olup bitenleri, çoğunlukla bu “ajans”ın ince ayarından geçtikten sonra öğreniyoruz; çiğneyip, yutup, hazmediyoruz…
Dünya’da ve Türkiye’de olup bitenler, bu “şirket”in “rahle-i tedrisi”nden geçtikten ve istenilen renge boyandıktan sonra bizlere ulaşıyor; yani ulaştırılıyor!..
İşte size A.A.’nın bir haberi:
     “Türk-İş’e bağlı sendikaların [ancak] yüzde 26’sı, Türkiye’de en yüksek karı elde eden 100 yabancı şirkette örgütlenme imkânı bulabilmiş durumda...”
 
Sendikal hakların en geniş düzeyde gerçekleşmiş olduğu Amerikan ve Avrupa kökenli yabancı sermayeli şirketler, Türkiye pazarına indiklerinde işte böyle bir tablonun yaratıcısı oluyorlar…
Türk işçisi Almanya’da örgütlü.
 
Ama aynı Türk işçisi, Alman sermayesinin Türkiye’deki şirketlerinde örgütsüz.
Sendika yoksa işçi haklarının çiğnenip, belinin bükülmesi çok kolay.
Sendika varsa, bu mümkün değil.
Hep bildiğimiz gibi, sermaye ürkektir, hassastır ve her an tetiktedir…
Nereye koşar sermaye?..
Emeğin en ucuz olduğu yere.
Vatanı olmadığı söylenen sermaye, başka nerelere gider?
Tüketici pazarına en yakın yere.
Başka?
Ham maddenin en ucuz olduğu yere.
Bir başka daha?
Teşviklerin, korumaların ve “avanta”ların en bol olduğu memlekete…
Peki, yabancı sermaye kendisine bu imkanları sağlayan zat-ı muhteremleri “görmez” mi?..
Görür.
Görünce ne olur?
Görüşmüş olurlar.
Kimler?
Avantayı kapanlarla, avantayı sağlayanlar...
O zaman ne olur?
O zaman, A.A. görevlileri koltuklarına kurulur; bu acıklı vakıadan, “bilimsel” raporlar oluştururlar.
Peki, bu acıklı tablo karşısında bizler ne yaparız?
Otururuz, oturduğumuz yere ve okuruz yazılan haberleri...
Nereye mi otururuz?
Oturduğumuz yerdeki, şapın üzerine.
Peki, şap nerede?
Mabadımıza yapışmış, kaşındırıp duruyor.
Başka kaşınan bir yerimiz var mı?
Bilmem.
Sizce var mı?
Evet, bu düzen bozuktur…
Ama bu düzenin bozukluğu, onu bozanlar yüzünden değil, bu bozulmaya ve çürümeye rıza gösterip, onay verdiğimiz içindir…
İkbal kapısıdır bu kapı.
Ekmek parası.
Çam sakızı, çoban armağanı…
Ve... Ak akçe kara gün içindir!..
Saklarsın samanı, gelir zamanı.
Gün ola, devran döne...
Ve son sözümüz şu olmalıdır:
-         Şen ola sandık, şen kıla!..
 
Faruk HAKSAL

Yorumlar

KÜRDİLİ HİCAZKAR MAKAMI

ne oldu şimdi , bayram değil seyran değil.
van denizinden yapılan travmatik basın açıklamaları yapılmıştı.
gölbaşı denizinde düzeltir geri adım atar demiştik.
ama olmadı , gaftı falan derken.
ege denizinden aynı nakarat dalgalandı.
kürtçe seçmeli ders olacakmış.
bu güne kadar seçmeli kürt dersi sorunu yok iken.
izmirden , ege denizinden , birden bire nasılda ulusal sorun oluverdi hayret.

atatütk devrimlerinden şikayetçi olan ,
bildiğimiz kadarıyla akp idi.
hani diyorlardı ya.
dilimiz ve dinimiz bir gecede değiştirdiler.
atatürk devrimleri türk halkına TRAVMA yaşattı.
diye , geçmişte ortalığı velveleye verenler olmuştu.
dahada ileri gitmişler.
dediklerim doğru değilse.
meclisin taa ortasında eşek gibi anırcam diyenler bile çıkmıştı.

atatürk gerçekleştirdiği devrimleri yüzünden ,
chp nin travma yaşadığını ,
bu güne kadar ne sağır sultan , nede biz hiç duymamıştık.
sy başbakanımız , biz gömleğimizi değiştirdik geldik demişti.
gömlek değiştirme modasına , şimdi kılıcdaroğluda katılmış.
kasket aynı kasket , fakat mavi gömlek değişmiş.
yerine 495 TL lik etro marka gömlek gelmiş.
parasını verdiyse kılıcdaroğlu verdi.
biz züğürtüz ya , çenemize vuruyor işte.

birileri adım adım yürüyorlardı.
BEDELİ NE OLURSA OLSUN diyorlardı.
adımlara yeni adımlar eklendi.
uygun adım , marş marş.
arada bir sol sol sesleri.
beraber yürüdük biz bu yollarda ,
beraber ıslandık yağan yağmurlarda , şarkıları söyleniyordu.
eskiden bunlar mono söylenen şarkılardı.
şimdi steryo versiyonlusu çıktı.
şarkı sözleri , notolar , nakaratlar hep aynı.
önceden tek sesli koromuz vardı.
şimdi çok sesli koromuz ve sola çeken sanatçılarımız oldu.
anadolu rock parçaları yapan sançılarımız varken.
kürdili hicazkar şarkılar ,
şeş beşli kanallar ve düşeş sınıflar ile ne işimiz var.

bir kuşumuz vardı , küçük olanından.
açılıma destek veriyorum.
açılıma karşı çıkanlar iki cihanda lekelidir , diyordu.
defli , darbukalı , zilli bir de şarkısı vardı.
vur tefe, vur zile yallah
cihan da böyle yanıyor, yansın
yosmam salla, salla salla
gül memeler çağlasın.
denizlere , dağlara , taşlara , salla salaa.
_____üçbeş_köyün_tiriviri_yazarı)________DÜMBELEKÇİ_KÖYLÜ

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.