Şımarık Çocuğun Diktası

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Miraç ÇEVEN

 

   Şımarık çocuk sokakta oyun oynarken oyunbozanlık yapar. Evde kendi kardeşinin yemeğine göz diker. Olmadık yerde ağlar etrafına ve kendine zarar verir. Gerekli terbiye ve vicdani sorumluluk duygusuna sahip olmadığı için egosu için her şeyi yapabilir ve yapar da... Şımarıklık sosyal bir hastalıktır. Aile ve toplumla ortaklaşa tedavi edilebilen bir hastalıktır. Şımarık çocuklar; her istediği yapılan, hata yaptığı zaman hatası yüzünden uyarılmayan ceza verilmeyen, koruma duygusu ile kayırma duygusunu birbirinden ayırt edemeyen ebeveynler yüzünden oluşur. Bunlarla birlikte şımarık çocuk dışarıdan bir müdahale ile mesela diğer akrabaları tarafından destekleniyor ise aile eğitim vermek istese bile bu beyhude olacaktır.<?xml:namespace prefix = o />

   Eğer siz bir çocuğa temel şeyleri öğretmeden yani neyin kendine zarar vereceğini neyin yararına olacağını öğretmeden her şeyi yapmakta serbestsin derseniz; o çocuk ya kendine ya da çevresindekilere zarar verecek bir eyleme girer. Gider sobaya dokunur, kesici bir aletle kendini ya da bir başkasını yaralar. Bu durumda ya artık her şeyden korkar ya da her şeye sınırsız bir cesaretle atlar.

   Bu çocuk aynı haleti ruhiye ile büyürse okulda ders dinlemez. Sokakta kavga çıkarır. Kendini haklı çıkarmak için yalana fitneye bozgunculuğa başvurmakta hiçbir sakınca görmez.

   Toplumumuzda özellikle bazı kesimlerde 1-2 nesil öncesine kadar özellikle erkek çocukları hep şımartılmıştır.

   Şimdi bu psikolojik açıklamaya neden gerek duydum onu açıklayayım. Şımarıklık bireysel bir sorun olduğu kadar aynı zamanda da sosyal bir sorundur. Eğer devlet şu ya da bu şekilde belirli sosyal grupları kayırır şımartırsa onların eline güç geçtiğinde aynen şımarık çocukların kardeşinin elinden oyuncağını yemeğini alması gibi onlarda var olan her şeyin onlara ait olduğu düşüncesi ile emeği, malı, toprağı hatta hayatları kardeşinin elinden almak ister.

   Bu hastalık bireylerde olduğu kadar sosyal sınıflarda da yaygın olan bir hastalıktır. Çünkü şımarık kendini her türlü ihtiyacın üzerinde görür. Çevremizde bu gaza getirilmiş şımartılmış bireyleri bolca gözlemleyebiliriz. Üniversite Öğrenci İşleri’nde çalışan kişilerden, hademelere, üst düzey yöneticilere hatta belirli sosyal gruplarda da görülebilir. Şımarık kişilik yapılarının doğasına bir de kıskançlık girerse, işte o zaman canavarımız hazır demektir. Yetersizliğini sindiremeyen ve kendiyle asla barışık olmayan bu kişi, sosyal sınıf veya kurum, dernek mensupları kendilerinden daha iyi daha başarılı ve daha zeki hiç kimseyi istemezler.

   İşte sorun burada tüm toplumu etkiler hale geliyor. Ben özellikle hep bu tarz insanlar yüzünden hayatımda sıkıntı çekmişimdir. Çünkü ben ve benim gibiler onlarında habitatında bulunduğu zaman bir anda sebepsiz ya da mesnetsiz sinirlenmeler, ego çıkışları yaşanır. Şımarık potansiyel tehlikeyi görmüştür. Her yerde ama her yerde bunlar vardır. Okulda oyun oynarken topunuzu alıp kaçan, her şeyi bildiğini zanneden; okumadan, çalışmadan, çaba sarf etmeden her şeyi elde edeceğini zanneden bu insanlar… Ne yazık ki birçok şeyi elde ediyorlar. Kendi gibileri oluşturdukları akraba, akran, hemşehri toplulukları ile her köşe başından çıkan liberal ve post modern "emperyalist" Müslümanlar hep bunlarla…

   İhaleler, yöneticilikler hep bunlar için! Mevkileri hak edenler değil hep bir tarafı tutanlar elde ettiği için bu hale geldik.

   1980 Darbesi’nden sonra okumak, düşünmek, bilgilenmek halk arasında neredeyse lanetlendi. Sosyal gruplar harcandı. Bir kısmı susturulup, yok edildi.

   Diğer bir kısım da ABD ve Batılı devletler tarafından emperyalist çıkarların korunması karşılığında destek gördü. Para yardımları yapıldı. Rüşvetler iltimaslar görmezden gelindi. Her gelen partinin liderleri Batılı devletler tarafından şımartıldı semirtildi. Onlar da kendilerine bağlı alt kadrolarını semirtti.

   12 Eylül öncesi aranan faşist ve bağnaz İslami grupların aranan liderleri, Avrupalı ‘abi’lerin isteği ile birazda 82 anayasasını "müritleri" kabul etsin diye affediliverdiler. Uzun lafın kısası bunlar her sektöre, her inanca büründüler.

   Bu kayırma ve kollama döneminde "ki bu hala devam etmekte" olan, yalnız hayatını doğru düzgün yaşamaya çalışan insanlara oldu.

   Bunlardan her gelen şımarık grup ve onların liderleri, diğerlerini yok saydı ve bitirmeye çalıştı.

   Bu kargaşadan din diyerek, başörtüsü diyerek hatta adalet diyerek gelen kişiler... Şimdi bir taraf kendi tabirleriyle "babalar gibi" ülkeyi satıyor. Hiç vicdan azabı duymadan, yüzleri kızarmadan kardeşlerinin emeğine, ekmeğine göz koyuyorlar. Şehitlere, askerlere saldırıyor, karşısına çıkan halkına şımarıkça hakaret ediyorlar. "Sözde" kendi doğrularını anlatmak için karalıyorlar, çan çalıyorlar, saldırıyorlar.

   Medyanın köşe yazarlarına verdikleri fenerle herkesi kör edip, halkın gözünü türbanla kapatıyorlar. Bütün bir medyayı ellerinde tutmalarına rağmen hala karikatüristlere, yazarlara kin kusuyorlar. Karşılarında duran herkesi aynı çocuk şımarıklığında dalgaya alıyorlar.

   Sadece şimdikilerden bahsetmiyorum yanlış anlamayın bu Menderes'ten Demirel'den ve devamından miras kalan siyaset. Hepimiz ama hepimiz bu yaşananların günahını boynumuzda taşıyoruz. O çocuk sokakta topumuzu alıp kaçtığında hiçbir şey yapmayıp, bütün bu olup bitenlere karşı elbet bizimde zamanımız gelecek diyip susanlarda bizleriz.

   Menderes de biziz Tayyip de...

   Bu topraklar yüzyıllarca alçak gönüllük, iyilik ve edep ile yetişmiş insanlarla dolup taştı. Bugün içimizden çıkan iyiye biz yön verdik kötüye de.

   Hepimize sesleniyorum şımarıklıktan vazgeçelim. Bu hastalıktan sadece kendimizi sadece "biz" var saydıklarımızı görmekten vazgeçelim. İyi için mücadele edelim. Ancak o zaman yanımızda, üstümüzde ve içimizde olanlar şimdiki şımarık çocuklar değil, hatası yüzünden yüzü kızaran bizler olabiliriz. Şımarık çocuğun diktasından ancak böyle çıkabiliriz.

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.