Tarih Tekrarlardan Oluşmaktadır

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Gerçekte yazı başlığımın doğru yazılımı “Tarih Tekerrürden İbarettir” olacaktı ama belli bir yaş grubunun altının bu başlığı anlamayacağını düşünerek, günümüz Türkçesine çevirmeye çalıştım. Hata yapmış veya tam karşılığını da verememiş olabilirim ama bu deyim çok önemli ve ben bunu Kıbrıs’ta zaman zaman gerçekten de yaşadığımıza inanıyorum.
 
Tarih gene tekrarlanmaya başladı.Yakın tarihimiz bunun örnekleri ile dolu.  Bunun örneklerinden bir tanesini de FIBA Eurochallenge Cup G Grubu’nu lider bitirmeyi garantileyen Pınar Karşıyaka basketbol takımının, Kıbrıs Rum Kesimi deplasmanında Apoel’e yaptığı maçtan sonra saldırıya uğraması arkasından Rum liderlerin yaptıkları açıklamaların içinde gördüm.Bu açıklamalar 55 yıl evvelsinin mantığını, kelimelerini ve tınılarını taşıyor aslında. Aradan geçen yıllar içinde detaylar değişmiş ama ana tema yerinde kalmış. Yıllar Rumların hedeflerini ve ülkülerini hiç değiştirmemiş. Entrikaya ve takiyyeye yani düşündüğünü saklamaya dayalı politikalarını da.
 
Hristofyas’ın sık sık dile getirdiği “Siyasetim Türkiye’yi adadan çıkarmak ve Kıbrıs Türkleri ile Türkiye’nin arasındaki bağı koparmaktır” söylemini, ki buna Hristofyas Rum halkının genel isteğini dile getiriyor da diyebilirsiniz, diğer siyasi parti liderleri de her ortamda bu ülküyü dile getiriyorlar.Gerek AKEL’in koalisyon ortağı DIKO Başkanı Marios Karoyan’ın gerekse de EDEK, Evro.Ko ve Ekologlar partilerinin başkanlarının masumane tavırlarla söyledikleri “Bizim Kıbrıslı Türklerle bir sorunumuz yok. Mücadelemiz Türkiye ile. Türkiye’yi adadan atana kadar her yolu deneyeceğiz” sözleri bana elli beş yıl evvel bunların babalarının dağıttıkları broşürlerde dile getirdikleri düşüncelerini çağrıştırdı.
 
EOKA’nın 1 Nisan 1955’de kurulduktan sonra sık sık dağıttığı broşürlerde, önemle üzerinde durduğu konulardan bir tanesi ve neredeyse de her broşürde yer alan “İki düşmanımız vardır. Birincisi İngilizler, ikincisi Türklerdir. İngilizleri adadan kovacağız sonra da Türkleri imha edeceğiz. Gayemiz Enosis’tir. Her ne pahasına olursa olsun vazifemiz bu gayenin gerçekleşmesidir.” hedefi idi.Bu düşüncelerini eyleme dönüştürmek için çok beklemediler ve 1955 yılında İngilizlere karşı tamamen kalleşçe yöntemlerle başlattıkları silahlı saldırılarını kısa bir müddet sonra da Kıbrıslı Türklere yönelttiler.
 
Binden fazla Kıbrıslı Türkü kalleşçe yöntemlerle şehit edip, 32 bin Türkü de yüzyıllarca yaşadıkları 103 köyü arkalarında evlerini, tarlalarını, işyerlerini, hayvanlarını, atalarının mezarlarını ve acı tatlı tüm hatıralarını geride bırakarak terk etmeğe mecbur bıraktılar. Hedefleri adayı Türklerden arındırmaktı. Ya öldürerek ya da göçe zorlayarak.Aradan geçen 55 yılda hiç akıl koymadıkları, hala aynı düşüncede oldukları ve geçmişten hiç ders almadıkları net bir şekilde görülüyor.
 
55 yıl önce söylediklerini günümüzde birazcık değiştirmişler ve cümle içindeki “İngilizler” kelimesini çıkarıp yerine “Türkiye” kelimesini koymuşlar. Geri kalan kelimeler tamamen aynı, mantık aynı, hedef aynı, kafa da aynı.
Akıllarınca Avrupa Birliği’ni ve Hıristiyan dünyasını arkalarına alacaklar ve her tür politik entrika ile önce Türk askerinin adadan gitmesini sağlayacaklar, sonra 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’ndan kaynaklanan Türkiye’nin ada üzerindeki Garantörlüğünü ve Garanti Anlaşmalarını iptal ettirecekler, sonra da Türkiye’nin ada üzerinde ve Kıbrıslı Türkler üzerinde hiçbir etkin ve fiili müdahale hakkı kalmayınca da adayı Kıbrıslı Türklerden, 1963-74 yılları arasında yaptıkları gibi soykırım uygulayarak temizleyecekler.Hedefleri, amaçları, gayeleri ve ülküleri bu.Umarım “Dimyat’a giderken evdeki bulgurdan olmazlar”.
 
 
Prof. Dr. Ata ATUN
ata.atun@politikadergisi.com

Yorumlar

Tarih Tekrarlardan Oluşmaktadır

Yazınızın Başlığı "Tarih Tekrarlardan Oluşmaktadır" olmalıydı... Ancak burada ki hatanın sizden değil de editörden kaynaklandığı kanaatindeyim. Yazınızı okumadan yayınladığını düşünüyorum. Eğer yazınızı okumuş olsaydı başlığı düzeltebilirdi...

Editör'ün Cevabı

Sayın Ümit Minel,

Sözü geçen yazıyı onaylayan Editör olarak mutlak cevap hakkını kullanmak isterim. Öncelikle yazarlık yaptığınız bu dergi gün geçtikçe gelişen ve büyüyen bir politik platform haline gelmektedir. Bizler ise bu amaçta özverili çalışarak özellikle yeni yılda yeni projeler geliştirme çabasındayız. Bunu bize verilmiş bir yükümlülük olarak değil, zevk ve istekle yapmaktayız.

Büyüyen ve gelişen bu gibi platformlarda her zaman tüm kişileri memnun etmek, bu amaç için ne kadar çalışılırsa çalışılsın, mümkün olamamaktadır. Bundan dolayı hiçbir zaman böyle bir iddia içinde olmadık. Fakat sizin yazılarınız dahil sayısını görebileceğiniz kadar yazarın her gün göndermiş oldukları onlarca yazıyı okumak, dilbilgisi açısından değerlendirmek, düzeltmek, herhalde sizin düşündüğünüz kadar kolay bir iş değildir. Bu noktada kontrol sürecinde bir anlık gözden kaçan noktayı eleştirme biçiminiz bizlere; sanki size, içinde düşmanca davrananların bulunduğu bir platformun yöneticilerine tepki gösteriyormuşsunuz gibi yansımıştır. Bunun böyle olmadığına inanmak isterim.

Sizin ve diğer tüm yazarlarımızın yazılarının en iyi şekilde dergiye yansıması için çaba gösteren bizlere, "yazıları okumadan değerlendiriyorlar" yakıştırmasına ise ancak güler geçerim. Zira biz bu değerler için okumaktan çok daha fazlasını yapmaktayız.

Saygılar
Edgar ŞAR

Yapılan Eleştiri Hk.

Ümit Bey öncelikle yersiz eleştirinizi eleştirmek isterim. Söz konusu içerik yazarımız tarafından birden fazla internet sitesine gönderilmiştir ve tümünün başlığı sitemizindeki içeriğin başlığı ile aynıdır. Dergimizin editör kadrosu görevini ciddi bir şekilde sürdürmektedir, bundan şüpheniz olmasın. Geçtiğimiz günlerde başka bir içerikte Kerem Doksat'ın sitemiz üzerinde tasarrufta bulunmadığını da belirtmiştiniz. Lütfen yazarı olduğunuz siteyi araştırma yapmadan, gerçeği sorgulamadan yersizce eleştirmeyiniz.

Syg.

Tartışmanın Buradan Sürmesine Üzüldüm

İlk olarak Editör Edgar Bey için önyargılı yaklaştığımı kabul edip özür diliyorum. Aynı zamanda Edgar Bey'e bu konu hakkında özel mesaj atmam gerekirken hatayı buraya yazmış olmam konusunda da özür diliyorum, ancak Ata Bey'in başlığı hakkında yazısının başında da belirttiği Türkçe kaygısının giderilmesini beklerdim... Daha doğrusu Ata Bey için daha bir özen gösterilmesini rica ediyorum.

Gökhan Bey'e cevabıma gelince; Kerem Bey için halen aynı düşüncelerdeyim...

Saygılar...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.