T.C. Lefkoşa Büyükelçiliği (3/3)

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Anavatanımız Türkiye'ye geçmişi unutarak uzatılan dilleri, söylenen sözleri duydukça 20 Temmuz 1974 Cumartesi günü Mutlu barış harekatı olmasaydı, geleceğimiz ne olurdu diye düşünmekten de kendimi alamıyorum.

Yunan Cuntası darbeyi yapıp, Nikos Sampson'u "Kıbrıs Helen Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı yaptıktan sonra, Kıbrıslı Türklere isyan etti denilerek sudan bir bahane ile Türklere saldırılacak ve aynen yüz sene evvel yaptıkları gibi adayı kısa bir zaman dilimi içinde Türklerden arındırıp Yunanistan'a ilhak edeceklerdi.

Bu plan zaten yazılı olarak ele geçti ve adı da "Iphestos Planı"ydı. Uygulanacağı kesinlik kazanmış bir plandı ve bugün Türkiye'ye dil uzatmayı marifet sayan kişiler doğamamış olacaklardı anne ve babaları çoktan hayata veda ettiği için...

Aklımdan geçen ikinci soru ise "Yunan Cuntası 15 Temmuz 1974 günü darbe yapmamış ve Türkiye'de müdahale etmemiş olsaydı geleceğimiz nasıl olurdu?"

Makarios'un 1968 tarihinde uygulamaya koyduğu Kıbrıslı Türkleri ekonomik ambargo altında ezip göçe zorlamak ve adayı Kıbrıslı Türklerden kansız bir şekilde temizlemek senaryosu daha 2000'li yıllara gelmeden meyvesini vermiş olacaktı.  Bu süre zarfında hasbelkader anasından babasından kendisine bir ev kalmış kişiler, bu evin uğruna Rum'un boyunduruğu altında yaşamayı tercih edip belki adada kalacaklardı ama gençler illaki göç edecekti işsizlikten,  parasızlıktan ve Türk bölgelerindeki mahrumiyetten dolayı. Yunanistan'ın hala daha uygulamaya devam ettiği yurtdışına giden batı Trakyalı Türkleri vatandaşlıktan atma uygulamasını Rumlar da uygulamaya koyacaklar ve kendi yarattıkları hukukun arkasına saklanıp, adanın Türklerden temizlenmesini iyice hızlandıracaklardı.     

Başımıza gelecekler ayan beyan açıkken, günümüzde her gün bir bahane yaratıp Türkiye'ye dil uzatanları anlamak mümkün değil. Geçmişi unutmuşlar ve nelerle yüzleştiğimizi, hangi badireleri Kıbrıs Türk halkı olarak atlattığımızı ve Türkiye'nin adanın kiralandığı 1878 yılından beri bizler için yaptığı fedakarlıkları ve desteği hatırlamıyorlar anlaşılan. Rumları da melek sanıyorlar, Girit'e ve 1919'da Anadolu'ya ayak bastıktan sonra yaptıklarına, Türkiye'ye karşı halen daha takındıkları düşmanca tavırlarına rağmen.   

***

20 Temmuz kutlamaları için adamıza gelen Azeri Milletvekillerinin ve bürokratların tümü ağızbirliği etmişçesine "Biz 1992'de de KKTC'ye gelmiştik. O yıla göre olağan üstü bir gelişme var KKTC'de. Nasıl yaptınız, neler üretip sattınız da bu denli geliştiniz" diye soru sordular bana.

Ben de onlara "Türkiye gibi bir anavatanımız var. Her koşulda yanımızda ve bizden hiç bir desteğini esirgemiyor. Gördüğünüz tüm yollar, elektrik dağıtım sistemi, telekomünikasyon, hava alanları, deniz limanları, camiler, devlet binaları, hastaneler ve benzeri tüm alt yapılar Türkiye tarafından finanse edilerek yapıldı. Bunlara bizim herhangi bir katkımız yok. Üniversitelerimize öğrenci desteği Türkiye tarafından yapılıyor ve ambargoya rağmen diplomalarımızın tanınması Türkiye'nin Yüksek Öğrenim Kurumu tarafından sağlanmakta.Memurlarımızın maaşlarına ilaveten emeklilik primleri ve emeklilik ikramiyeleri bile Türkiye tarafından karşılanmakta, Polisimizin ve askerimizin tüm maaşlarına ilaveten tüm savunma harcamalarımız da Türkiye tarafından ödenmekte. Yaptığımız deve de kulak misali ihracatın navlun katkısı bile Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği tarafından ödenmekte" yanıtını verdim. Utanmasam "bize de aynen zirzirolar (Ağustos böceği) gibi Türkiye'nin gönderdiği paraları harcamak, sağladığı olanakların da sefasını sürmek kalıyor" diyecektim ama ağzımdan çıkamadı, diyemedim.        

Şimdi Gazze'ye bakıyorum ve içim acıyor. Orada acımasızca öldürülen insanlar, yok edilen bir ırk var. Tam bir soykırım uygulanmakta Filistinlilere.

Ve iyi ki anavatanımız Türkiye var diye Allah'a dua ediyorum. Filistinlilerin maalesef Türkiye gibi bir anavatanları yok ve hiç bir Arap ülkesi kendilerine sahip çıkmıyor. Eğer bizim Türkiye gibi bir anavatanımız olmasaydı, halimiz aynen Gazze'deki Filistinliler gibi olacaktı...

 

Prof. Dr. Ata ATUN

ata.atun@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.