Terör Kaderimiz mi?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Burak İNAN

   Geçtiğimiz günlerde yaşanan Aktütün saldırısı ile terör ülkemizin gündemine yine bomba gibi düştü. Şehitler, gaziler ve aileleri… Cenazelerde binler toplandı, teröre lanet okundu. Yıllardır olduğu gibi, bir süre geçecek, PKK kışın eylem yapmayacak ve terör gündemden yine düşecek.

   Acı; ama yaşanan tablo bundan ibaret. Bunca yıldır hem binlerce yurttaşımızın canını alan, hem de ağır bir ekonomik fatura çıkaran terör Türkiye’nin kader mi?

    Elbette değil.

   Bu ayki yazımda, naçizane, terör hususundaki fikirlerimi beyan etmeyi uygun buldum. Devamı da gelecek.

   PKK nedir?

   PKK terör örgütünün amacı nedir, desteğini nerden alır? Bunları doğru analiz etmezsek, varacağımız sonuç da hatalı olacaktır.

    PKK terör örgütü, 1978’lere uzanan bir tarihe sahiptir. O zamanki koşullarda, sol içinde zemin bulan “Kürtçü ve marjinal” hareketlerin içinden çıkmıştır. Marksist ve Leninist olma iddiasıyla Kürtlerin “bağımsızlığını” kazanması için mücadele ettiğini beyan etmiştir. Ne hikmetse, 12 Eylül bütün solu buldozer gibi ezmiştir de bu Kürtçü hareket kendi oluşumunu sağlamış ve eylem yapacak seviyeye gelmiştir!

   1984 Eruh baskını ile ses getiren PKK, en güçlü olduğu 91–95 dönemine kadar irili ufaklı birçok eylem yapmış, büyümüş ve her geçen gün kendisine daha çok hareket alanı bulmuştur. Dönemin cumhurbaşkanı Özal’ın “birkaç çapulcu” dediği eşkıyalar, bugünlere gelmiştir. Bu noktada değinmemiz gereken bir husus var: Körfez savaşı!

   Körfez Savaşı’nda, Türkiye’ye ve Kuzey Irak’a yerleşen Çekiç Güç; burada gerek aşiretlere, gerekse PKK’ya ciddi manevra alanı sağlamış ve güçlenmesine önayak olmuştur. Bugünkü durum da benzerdir. ABD’nin Irak’ı işgali ile başlayan süreçle beraber, PKK terörü yeniden canlanmış ve şehit haberleri, bombalama haberleri gazetelerin manşetlerinden inmez olmuştur. ABD’nin açıkça dile getirdiği BOP kapsamında sınırların değişmesi öngörülmüş, PKK ve Kürt aşiretleri burada “taşeronluk” görevini üstlenmiştir. PKK’nın: “ABD ile çıkarlarımız örtüşüyor” açıklaması, tam da bu zemine oturmaktadır.

   Bu zemin ve koşullarda, Türkiye’nin sorunları nelerdir?

   Türkiye’deki az ve eşitsiz gelişmişlik, bütün ülkede bariz biçimde ortadadır. Bunun en açık olduğu yerlerin başında, Doğu gelmektedir. Bölge insanının yoksulluğu ve eğitimsizliği, PKK’nın “militan” kaynağının önemli bir kısmı için sebep teşkil etmektedir. Göç ile başlayan “hemşehri” mahalleri, giderek bu siyasal hareketin kentlerdeki yayılım alanı haline dönüşmüştür. Kentlerdeki illegal faaliyetler; örneğin korsan CD, kitap, fuhuş, gasp, kapkaç, hal mafyası, otopark mafyası, uyuşturucu ticareti; zamanla PKK’nın gelir kapılarından birini oluşturmuş ve Kürtçü hareketin kentlerdeki “silahlı” hareketine evrimleşmiştir. G.Doğu ve Doğu Anadolu’daki kaçakçılık, bir yaşam biçimi haline gelmiş ve özellikle akaryakıt ve uyuşturucu kaçakçılığı, PKK’nın ana gelir kalemini oluşturmuştur.

   Bölge halkının feodal artığı, “aşiret” ve “ağa” sisteminden kurtulamamış olması, o bölgedeki baskıyı artırmakta ve illegal faaliyetlere bulaşan aşiretler, zamanla meclise girmiştir ve olay siyaset-aşiret-kaçakçılık üçgeninde şekillenmeye başlamıştır. Bu üçgen, kısır bir döngü yaratmış; hem yoksulluğun, hem de baskının kalıcı olmasında etkili olmuştur. Bu bağlamda, “demokrat” sıfatlı partiler, geçmişte PKK için adam toplayan partiler, meclise dahi girmiştir!

   Etnik hareketler ve mikro milliyetçilik, emperyalizmin her daim bir kozu olmuştur. Bugün de bu oldukça işlevsel biçimde kullanılmaktadır. AB ülkelerinde televizyon kanalı ve temsilcilikler kurabilmektedir PKK ve aynı PKK, ABD müttefiki Barzani’nin kontrolündeki topraklarda kamp kurmakta, terörist eğitmektedir. Öte yandan, basın yayın yoluyla, birtakım gazete ve kalemler -yine “demokratlık” kisvesi ile- terörle mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri’ne saldırma, yıpratma ve hedef şaşırtma görevlerini başarıyla sürdürmektedirler. Bunlar, açıktan AB’ci olduklarını söylemektedirler ve içlerinden bizzat ABD’den ithal olanları da mevcuttur.

   Bizi hiç şaşırtmayan şeriatçı basın, yine bu “demokratlar” ile kol kola, TSK’ya saldırmaktadır. Kürt-İslamcı ittifakı bir kez daha gözlerimizin önünde ve yine emperyalizm ile beraber. Bunlar bir aile olmuşlar, görünen köy kılavuz ister mi?

   Cumhuriyet’in kuruluşundan beri ayaklanan ve emperyalizme maşa olan Kürt aşiretleri, yine aynı vazifeyi görmeye devam etmektedir. Bugün terörist başı Apo’nun posterlerinin açıldığı gösterilerde, Şeyh Sait posterleri de açılmıştır! Tehlikenin boyutları ve vardığı nokta hakkında bir fikir vermektedir.

   Kentlerde çeteleşen, illegal faaliyetler yürüten, Doğu’da baskı ve propaganda ile devlet otoritesinin boşluğundan yararlanan PKK, Türkiye için en büyük tehdit haline gelmiştir. Bunu halen göremeyen gözler varsa, bir an önce açılmalıdır.

   Bu durum, bu bela, kaderimiz değil elbette. Daha önceki yazılarımda da yapılması gerekenler hakkındaki fikirlerimi beyan etmiştim; ancak esas nokta, bu “yapılması gerekenleri” kim yapacak? Mevcut hükümet mi? İktidarda durduğu sürece olanlar ortadayken mi?

   Türk milletinin bir an önce kendine gelmesi ve topyekün mücadeleye hazırlanması gerekmektedir.Askeri müdahale yeterli değildir.Her alanda, her şekilde vatan savunması verilmek zorundadır.Kalemi olan kalemiyle, sesi olan sesiyle…

   “Terör Kaderimiz mi?” yazısını devam ettirmek istiyorum. Bir sonraki sayıda, Kürt meselesi ve sağ hakkında yazacağım. Bu ay bazı hatırlatmalar ve tespitler yaparak başladım.

   Bu işin peşini bırakmayacağız. Tabu varsa, o da yıkılacak. Bu yazı, bir giriş niteliğindedir.

   İhanete, namussuzluğa, yalanlara hoşgörü yok!

   Gerçekler var.

   Ya göreceğiz, ya göreceğiz.

   Aydınlık yarınlar…

 

iletisim@politikadergisi.com 

 

 

 

Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 9’da yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 9’u indirmek için buraya tıklayınız. 

 

Yorumlar

Düzeltme

Burak inana bey siz yazınızda : bazı pkk yı destkleyen kürt aşiretleir demişsni zbu yanlış bir kullanımdır. size belirtmek isterim ki burda pkk ile mücadele eden birileri varsa onlarda kürt aşiretleridir.

o aşiretlerin başına "bazı" ibaresini eklemenizi tavsiye ederim aksi taktirde bri yanlışa imza atmış bulunacaksınız ve sizin yapmış olduğunzu sosyal terörizm olacaktır....

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.