Türbana Karşı Dokunulmazlık - 3

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

 
Değerli okuyucular, bu konuda ve bu önerimde ısrar etme sebeplerim de, referanduma yaklaştıkça ateşlenen siyasi bir ortamda ve evet oylarının önde gittiğini düşünerek haklı olduğum kanısındayım. Karşınızda sizin her hamlenize, istediği gibi karşılık veren riyakarca, yalan-yanlış bilgiler ve din sömürüsü ile kandırılmış yığınların desteklediği bir siyasi anlayış mevcut. Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi, ekonomik rakamlar üzerinde oynamalar, İsrail ve ABD  ile yapılan danışıklı kavgalar, referandumun 12 Eylül hesaplaşması gibi gösterilmesi, Ergenekon gibi cezalar verilmeden tutukluluğa dönüşen mahkemeler varken demokrasi çığırtkanlıkları gibi örnekler, böyle bir zihniyetin Fazıl Say’ın dediği gibi, siyasete de arabesk yavşaklığının yansımasından başka bir şey değildir.
 
Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği ‘havuzlu villa’ konusunda dahi, AKP yöneticilerinin nasıl demagoji yaptığını hep birlikte görmekteyiz. Tartışmaları asıl mecrasından uzaklaştırarak, Kılıçdaroğlu’nun bitmemiş kooperatif evine ya da villasına adı her neyse ve son olarak R.Tayyip Erdoğan’ın o villalarda kira da olmasına kadar, o villaların nasıl edinildiği konusu yerine, büyüklüğüne küçüklüğüne getirdiler ki o villaların arsasını, Tayyip Erdoğan daha önce yaptığı mal beyanlarında kendisine ait olduğunu göstermesine rağmen…

 

 


Yine, Bülent Arınç’ın referandum öncesinde, hala Davos’ta ki ‘one minute’ olayıyla gözyaşları akıtmaya devam ederek, nemalanmaya çalıştığını görüyoruz. Arabistan’da bir taksicinin para almamasını, ‘Davos’ta hesabınız ödendi’ sözleriyle gözyaşları dökerek aktaran Bülent Arınç, acaba Almanya’da da,dinci holdingler ve cemaatler tarafından sömürülen bir gurbetçinin taksisine binse aynı sözlerle karşılaşır mıydı?

Ancak gurbetçileri soyan holdinglere, vatandaşın parasını çarçur eden Deniz Feneri gibi derneklere sahip çıkan, çiftçiye ‘ananı da al git’ diyen, işçiyi karda kış da havuzlara atan, her üniversiteli de ‘iş bulacak diye bir kaide yok’ diyen, ‘Memur Kemal’ diyerek memurları küçümseyen, emekliye kalkınma payından pay vermeyen, kısaca toplumun her kesimiyle kavgalı olan ya da hakkını gasp eden bir zihniyetin,  hala iktidar olması ve anketlerde 1. parti olarak gözükmesi, bu siyasi anlayışın eğitim seviyesi düşük ve din sömürüsüyle kandırılmış yığınlar üzerindeki etkisinin, ne kadar kuvvetli olduğunu göstermektedir.

Böyle bir siyasi anlayışın karşısına, aslında Kılıçdaroğlu’nun yavaş yavaş başladığı, alışılmış siyasi söylemlerin dışında o zihniyeti içeriden vuracak söylemlerle ve politikalarla çıkmak zorundasınız. Karşınızda, sizin A dediğinizin yanlışlığını anlatan değil, B diyen bir anlayış var olunca, bu yaklaşıma en uygun atılacak siyasi hamlelerden birisi de, dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşılık türbana serbestlik önerisidir. Muhafazakar bir toplumda, evrensel ve sosyal demokrat düşüncelere sahip siyasi örgütlerin atacağı ‘en iyimser şekilde’ on adım, yaptığınızın anlaşırlığı bakımından, muhafazakar partilerin ancak bir adımına eşittir. Bu on doğru, bir yanlış götürür gibi bir durumdur. Yani, sizin düşüncelerinize mesafeli bir toplumun ilgisini ve sempatisini kazanmak için böyle adımlar gereklidir. Bu öneride on adım yerine geçecek bir öneridir. Nitekim, bu hamle karşısında AKP ne karşılık verirse versin, kaybedecek olan kendisidir.

TÜBİTAK, YÖK, Adli Tıp Kurumu, YAŞ’da tablo görüldüğü üzere hedeflerinden birisinin de yargıyı ele geçirmek olduğunu bildiğimize göre, bu referandumla bu hedeflerine de yaklaştıklarını görmekteyiz. Bu bağlamda bu zihniyetin samimiyetsizliğini, referandum ve seçimler öncesinde bu takiyyelerini ortaya koymak adına, halkın anlayacağı ve ilgi göstereceği, şu kısa süre içerisinde oyunun rengini değiştirmesine etki edecek siyasi söylemlerle hareket etme zorunluluğu vardır. CHP’ye naçizane tavsiye olarak önerilir…
 
oguzkemal.ozkan@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.