Türk Halkı Tayyip Beyi Dinlemiyor…

“Söz gümüş ise sükût altındır” Diye bir deyişimiz vardır. Tabii ki bu deyişteki sükût hiç konuşmamak değildir. Yerinde ve öz konuşmak gerekir. Nefis bir tabak çorbanın içinde bir tane sinek bile görseniz o çorbayı içmezsiniz. Zaten “Sinek ufak ama mide bulandırır” sözü de buradan gelmiştir. Bu itibarla konuşmalara çok dikkat etmek gerekir. Her konuda konuşmak, çok konuşmak, asla çok bilmek değildir. Olsa olsa işinden olmadık işlere karışmak veya çevrendekilere, o konularda konuşması gerekenlere saygı duymamak, onlara güvenmemek, olması gereken değeri vermemek demektir.

Bu yüzden günde üç öğün halkın karşısına çıkıp her türlü konuda emirler, talimatlar niteliğinde görüşler belirtmek maalesef insanları bıktırmak, sana karşı olan saygısını azaltmaktan başka işe yaramaz. Büyük çoğunluğu şark kurnazı olan Anadolu halkı bu tür kişileri iyi kullanır ama yine de bildiğini yapar.

Bu bildiğini yapmaya son örnek nüfus artış hızıdır. Bilindiği üzere başbakan halka üç çocuk talimatı vermiş, bir kısmın kendini dinlemediğini görünce sayıyı dörde çıkarmıştır. Ancak devlet istatistikleri büyüme hızının eksiye doğru olduğunu gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) projeksiyonlarına göre, Türkiye’de geçen yıl, ‘nüfusun kendini yenileme’ sınırını olan 2,1′in altında kalarak 2,08 seviyesinde gerçekleşen toplam doğurganlık hızı 2019′da 2,02′ye düşecek. Türkiye’de hangi kesimlerin nüfus artışına önemli katkıları yaptıklarını da hesaba katarsak bu konuda başbakanı pek de ciddiye alan olmadığını görüyoruz.

Bize hep genç nüfusun kalabalık olmasının iyi olduğu anlatıldı. Ama neden çok miktarda genç nüfus istendiği ya hiç söylenmedi, ya da yalan söylendi.

Bir düşünelim. Ne yapacağız aşırı büyüyen genç nüfusu? Sanayi de mi yoksa tarımda mı yoksa hizmet sektöründe mi çok ihtiyacımız var. Bunların hiçbirine “evet” diyemiyoruz. İşsizlik istatistiklerimize baktığımızda genç insanlardaki işsizlik oranı yaklaşık %25.

Peki, yurdumuzu savunmak için asker mi lazım? Cevap evetse neden sürekli askerliği kısaltarak asker sayımızı azaltma yoluna gidiyoruz?

Bizim gibi az gelişmiş ve fazla gelişmesine izin verilmeyen toplumlarda nüfusun hızla çoğalması iki kesimin işine yarar. Amacı halka değil de emperyal efendilere hizmet olan yönetimlerin olduğu ülkelerde ne kadar çok nüfus varsa o kadar aç ve işsiz, o kadar cahil, beyni kolay yıkanacak ve dolaysı ile seçimlerde o kadar çok oy var demektir. 1950 den sonra bizde nüfusun çoğalmasını isteyenlerin tek isteği de (göstermelik milliyetçilik nutukları dışında) budur. Birde küresel efendilerin işine gelir. Zira genç ve beyni kolay yıkanan insanları hem istedikleri yerde asker olarak kullanırlar, hem de onlar kendileri için eskimiş teknolojileri pazarlayacakları çok iyi alıcıdırlar.

Deniyor ki, “nüfusun azalması sonunda Türk halkı ortadan kalkabilir, bu yüzden çok çocuk yapalım.” Bu iddia tamamen kandırmacadan ibarettir. Almanya’nın doğurganlık oranı düşünce Almanlar azalıyor mu? Onların işlerini gördürmek için ülkelerine getirdikleri aç, beyni kolay yıkanabilir insanlar kısa sürede Almanlaşıyorlar. “Yok, canım” diyenler bana Mesut Özil’in neden Alman milli takımını seçtiğini bir anlatsınlar. Verdiğim isim sadece bir örnektir. Almanya’da yaşayan yabancıların çoğu en azından iki vatandaşlık yolunu seçmişlerdir. Bunun anlamı onlar birkaç kuşak sonunda saf Alman olacaklardır.

Yurt içindeki durum ise temelli farklıdır. Az gelişmişlik, yetersiz sanayi, iğdiş edilmiş tarım yüzünden bu coğrafyada yaşayan insanlar hükümete içten içe kızmaktadır. Hükümetin Adı da T.C. Hükümetidir. Başbakan da kalkıp halkı etnik kökenlerine ayırınca, ülkede tam bir kaosa sürüklenme durumu vardır. Bu gün Türkiye’de yaşayıp kendini “Türk” görmeyenlerin sayısı bu politikalar sayesinde hızla artmaktadır.

O zaman bir düşünelim Kuluçka makinesi gibi kadınların habire doğurması kime yarar?

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com