Türkiye'nin Ekseni Kaymadı, Türkiye Yörüngesinden Saptı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Selvihan ÇİĞDEM

Her zaman savunduğum; ülkenin iç siyaseti ile dış siyasetinin birbirinden ayrı düşünülemeyeceğidir. Kimi zaman iç siyasetteki durgunluklar, dalgalanmalar ya da sapmalar dış siyasetin gidiş yönünü belirlemekte; kimi zaman da dış siyasette tutunulan tavır iç siyaseti değiştirip çevirmektedir.

AKP’nin iktidar olmasını ve ne kadar sürede Türkiye siyasetinde aktif rol oynayacağını kumanda eden dış güçler, ona, ülke içinde taban yaratarak, o tabanın üstünde yükselmesine yardımcı olmuşlardı. ARI, IRI gibi çeşitli Soros destekli sivil toplum kuruluşlarını maşa olarak kullanan bu güçler Menderes hükümetiyle beyinleri rendelenen ve 80 darbesiyle rendelenmiş beyinleri preslenen toplumun içinde, biraz da alternatifsizlikten yararlanarak, taban oluşturmakta hiç zorlanmadılar ve din afyonunu koklatmaya başladılar. Esasen amaçları ülkenin iç siyasette bağnaz, dış siyasette ise bağımlı ve güdümlü olması idi.

Toplumsal dinamikler birbirine zincirleme bağlıdır. Halkalardan birinin zayıflaması ve kopması diğer halkaları da etkileyecektir. Tıpkı insan vücudunda hastalanan bir organın diğer organları da olumsuz etkilemesi gibi. İşte o zincirin en önemli halkası olan eğitimin zayıfladığını, kopmuş olduğunu söylemek abartı olmayacaktır.

Neden mi?

Bireylerin yasal hakkı olan “bilgiye ulaşmak” kolay görünmüyor. Çünkü bilgi kirliliği yaşadığımız şu günlerde toplumun yarısından fazlasının kafası eksik ve yanlış bilgilerden dolayı karışık. Okullarda verilen eğitim ile bilgiye ulaşmak artık mümkün değil. Çünkü yaşam şartlarının getirdiği ölçeklendirme artık insanlardan teorinin çok daha ötesinde donanım gerektirmektedir. Gelin görün ki bu donanımı verecek eğitim ve öğretim birimlerinin niteliği – dikkat ederseniz sayıdan bahsetmiyorum- bu gün şartlarında yok denecek kadar azdır.

Bu tablodan yola çıkarak “bilgiye ulaşma” konusuna şunları söyleyebiliriz: Sıradan okur-yazarlıkla bilim okur-yazarlığı farklıdır. Elbette ki herkes her şeyi kusursuz bilecek diye bir şey yok. Bunun olması imkânsızdır da. Fakat bilgiye ulaşmada sıradan okur-yazarlık ve bilim okur-yazarlığı farklılık göstermektedir. Sıradan okur-yazarlık günlük işlerini yoluna koyacak düzeyde bilgi edinimini hedefler. Bu nitelikteki insanlar daha çok siyaset ve medyanın güdümündedir. Bilimsel okur-yazarlık ise daha çok eleştirel akılcılığa dayanarak bilgi edinimini hedefler. Gelişmemiş ya da az gelişmiş ülkelerde bilim okur-yazarlığına duyulan ihtiyaç gelişmiş ülkelerin çok üzerindedir. Çünkü bilgiye ne şekilde ulaşılacağı ve bilginin nasıl kullanılacağı konusunda bilimsel okur-yazarlık daha başarılı sonuçlar elde etmiştir. Bu nitelikteki insanlar yönlerini bilim ve tekniğin gelişimine ayarlamışlardır. Bu gün ülkemiz genelinde bilgiye ulaşamayan veya çok az ulaşan insanlar sıradan okur-yazarlardır. Çünkü verilen eğitim kaliteli bilim okur-yazarlığı kazanımının çok gerisindedir.

Eğitim sistemindeki yanlış uygulamaların başında niteliksiz ama sayıca arttırılmaya çalışılan eğitim ve öğretim birimleri geliyor. Günümüz koşullarına göre güncellenmeyen ders içerikleri ile öğrencilerin kafaları asıl görmesi gereken derslerin haricinde birçok gereksiz ayrıntıyla doldurulmaya çalışılıyor. Ya öğretmenler? Onlar ne kadar işinin eri? Mesleklerinde yeteri kadar uzmanlar mı? Asıl görevi cami imamlığı olan hocalar bu gün öğrencilerin karşısına dikilip yarım yamalak bilgileriyle eğitim vermeye çalışıyorlar(!) Hâl böyle olunca eğitim sistemindeki bu açıklığın yerini FETO cemaatinin “ışık evleri” alıveriyor. Devletteki eğitimi yetersiz gören anne babalar çocuklarının orda “irşat” edileceğini düşünerek buralara çocuklarını emanet ediyorlar. Tabi eğitim sistemindeki gediklerden yararlanmak isteyen başkaları da var: “dershaneler” Eğitimi birey yetiştirmenin ötesinde rant aracına çeviren dershaneler de göründüğü gibi masum değil. İlkokuldan başlayarak üniversiteye kadar öğrencileri sadece üniversite sınavlarına hazırlayan ve hayatla bağlarını koparmış “test makinaları” haline getiren ve bir de üstüne dünyanın ücretini talep eden dersaneler. Üniversitelerde de durum hiç açıcı değil. İster devlet üniversiteleri olsun ister özel üniversiteler olsun “rant oluşturmakta” dershanelerin devamı niteliğinde. Araştırma, uygulama gibi asıl görevlerini bir kenara bırakıp sadece sınav odaklı niteliksiz eleman yetiştirme kaygısıyla çırpınmaktalar. Daha çok ülkenin kalkınmamış ya da kalkındırılamamış bölgelerinde rastlanan okula gönderilmeyen ya da eğitimi yarıda bıraktırılanlardan ve beyin göçünden söz etmedim bile.

Peki genç ve dinamik nüfusu oluşturan öğrencilerden kaçı ilerde kendilerinde vatandaş olmanın sorumluluğunu duyuyor? Kaç tanesi ülkesi için bir şeyler yapmanın gerekliliğinin bilincinde? Kaçı göreve başladıktan sonra görevine para kazanmanın ötesinde “idealizm” duygusuyla yaklaşıyor?

Eğitim seviyesinin düşük olması bilgiye ulaşımı güçleştirir. Bilinçsiz bir toplumun medya aracılığıyla oyalanması ve aldatılması da bir o kadar kolaydır. Seçmen tabanının bilgisiz olması, sözüm ona demokratik seçimlerle yönetici koltuklarını tutanları denetleme mekanizmasının bir ayağını da çürütecektir. İnsanları aydınlanmamış bir ülkede iç siyasette yapılan yanlışların görmezlikten gelinmesi dış siyasette de hata üstüne hata yapılmasına sebep olacaktır. Çünkü eleştiren, sorgulayan vatandaşlar yerine eğitimin yeterli olmadığı bir ülkede yargının hâlâ İslami hukuk kurallarına göre yapılması istenecek, yapılan yanlışlar sonucu gelinen nokta kadermiş gibi gösterilecektir.

Halk kendi haklarını aramaktan aciz, birinci dereceden ihtiyaçlarını dile getirememekte; açılım zırvalarıyla, anayasa paketiyle, Gazze’ye yardım gemisiyle asıl ülke meselelerinden uzaklaştırılmaktadır.

Türkiye’nin ekseni kaydı diyenler: Türkiye yörüngesinden saptı, haberiniz var mı?

 

iletisim@PolitikaDergisi.com

Yorumlar

eminim haklı çıkmak sizi üzüyordur...

böylesi önemli konularda geçeği bilmek insana acı veriyor.
ülkemizin içinde bulunduğu durum, sizinde yazdığınız gibi ve çok daha farklı konulardanda araştırıldığında,
sonuçta aynı vahim ve acı tablo çıkıyor, ülkemizin kritik yol ayrımı çıkıyor ortaya.
dönüp dolaşıp sözün bittiği yere geliyor insan,konuşacak kelime bulamıyor.
çoğu zaman konuşacak insanda..

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.