Uluslararası Konferans

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
 
 
 
BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un daveti ile 18 Kasım’da New York’ta yapılan üçlü görüşmenin sonunda Ocak ayının 25 ve 26’sında Cenevre’de bir toplantı daha kararlaştırıldı.
Ufukta da Uluslararası Konferans gözüküyor.
Ya Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum taraflarının yer alması ile “Dörtlü Uluslararası Konferans” olacak,ya da Türkiye, Yunanistan, İngiltere, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum taraflarının yer alması ile “Beşli Uluslararası Konferans” yapılacak. Veya da İngiltere yerine Konferansa Birleşmiş Milletler taraf olarak katılacak ve adı da gene “Beşli Uluslararası Konferans” olacak.
Rum tarafı, Uluslararası Konferans’tan öcü gibi korkuyor ve gerekçeleri de Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin, Kıbrıslı Türklerle eşit statüde masada oturmak zorunda kalacak olmasıymış.
Rumların karşı önerileri ise, böylesi bir toplantıyı sulandırmak için, BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin de Konferansa katılması ve kendisinin de Kıbrıslı Türkleri ve Kıbrıslı Rumları temsilen Kıbrıs Cumhuriyeti olarak masaya oturması şeklinde. Sanki Kıbrıs Sorunu Çin ile Fransa arasında ve bu nedenle de Kıbrıslı Türklerin taraf olarak konferansa katılmasına gerek yok. Kıbrıs Rum Cumhuriyeti adadaki her iki halkı da temsil edecek düzey ve yetkide olduğundan, Kıbrıslı Türkler bu Beşli Konferans’ta temsil edilmese de olur veya göstermelik olarak bir Kıbrıslı Türk, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti heyeti içinde yer alabilir. Hala daha adadaki Kıbrıslı Türk gerçeğini kabul etmek ve Kıbrıslı Türklerin kurmuş oldukları devleti muhatap olarak almak düşüncesi yok Rumlarda.
Uluslararası Konferansların bir geçmişi var Kıbrıs tarihinde:
1959 Zürih ve Londra Konferanslarından sonraki ilk “Beşli Konferans”, 21 Aralık 1963 tarihinde Rumların Türklere saldırması nedeni ile 15 Ocak 1964 tarihinde Londra’da Marlborough House da yapılmış. Bu “Beşli Konferans”a;Türkiye’den Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin, Zeki Kuneralp ve Haluk Bayülken; Yunanistan’dan Dışişleri Bakanı Palamas, Melas ve Pilavachi;İngiltere’den Duncan Sandys, Lord Carrington, Sir Arthur Clark;Kıbrıs Türk tarafından Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf Denktaş, Savunma Bakanı Osman Örek ve Halit Ali Rıza;Kıbrıs Rum tarafından Dışişleri Bakan Spiros Kyprinu, Rum Cemaat Meclisi Başkanı Glafkos Klerides, Çalışma Bakanı Tassos Papadopulos ve Bayan Soulioti katılmış.Kıbrıs Sorunu’na “Beşli Görüşmeler” şeklinde müzakereler yolu ile çözüm bulunabilmesinin yasal temeli bu “Londra Konferansı” kararlarında yer almaktadır.
Türkiye, Londra Konferansı sırasında Kıbrıs Sorunu’nun fiili müdahale yerine belirli bir zamanda barışçı müzakereler yolu ile çözümlenmesi teklifini onaylamıştır.Konferans yapılmış ama adada Kıbrıslı Türklere saldırılar da devam etmiş.
Türkiye Cumhuriyeti defalarca Makarios Yönetimine ve Yunanistan’a uyarıda bulunmasına ve nota vermesine rağmen barışçıl yollardan çözüm çabaları dikkate alınmayınca, uyarılarının dozunu bu kez ordusunu alarma geçirmeye ve donanmasına da hareket emri vermeye yükseltmiş, bunun sonucunda da “Kıbrıs Sorununa Çözüm” girişimleri 1972 yılında “Beşli Görüşmeler” yapılması kararı ile tekrar “Barışçıl Müzakereler”e dönüşmüş.
3 Temmuz 1972 tarihinde Lefkoşa’da ara bölgede bulunan Ledra Palas’ta başlamış olan “Beşli Görüşme” heyetinde,  Kıbrıs Türk halkını temsilen Rauf R. Denktaş, Kıbrıs Rum halkını temsilen Glafkos Klerides, Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen Orhan Aldıkaçtı, Yunanistan’ı temsilen Mihail Dekleris ve Birleşmiş Milletleri temsilen de BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Osorio Tafall yer almıştı. Bu konferans’tan da fiiliyatta uygulanabilir bir sonuç çıkmadı.
Günümüze kadar Kıbrıslı Türklerin de asli taraf oldukları “Uluslararası Konferans”lar sadece bunlar değil.8-14 Ağustos 1974 tarihinde yapılan II. Cenevre Konferansı, ve24-31 Mart 2004 tarihinde Bürgenstock’da yapılan Annan Planı Görüşmesi’nde de Kıbrıslı Türkler masaya “Toplum” olarak değil “Halk” veya “Taraf” olarak oturmuşlardı.
Rumların gerçek niyeti “Müzakereleri uzatmak ve tanınmış devlet olmanın nimetlerini sürdürmek”. Anlaşmak gibi bir düşünceleri yok. Bu nedenle de ellerindeki devleti kaybederler veya Uluslararası kararlarla Türkleri de devlete ortak almak zorunda kalabilirler diye “Uluslararası Konferans”lardan her zaman kaçtılar.
 
Prof. Dr. Ata ATUN

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.