PD'ye Kimler Konuk Oldular?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Tıkır Tıkır Çalışan Makineler ve Ekonomik Ulusalcılık: Otomobil Sanayii Üzerinden Dersler

 

 

   Konuya giriş yapma adına nasıl bir cümle kurmam gerektiğini düşünürken imdadıma yine TV yetişti. Birçok ünlü Türk işadamı ve kadını bir tanıtım filminde bir araya gelmişler; “Tıkır tıkır tıkırdıyorlar”. “Sanayinin devleri Türkiye’nin makinelerine güveniyor; çünkü Türkiye’nin makineleri Türkiye için tıkır tıkır çalışıyor” mesajını veriyorlar. “Türkiye’nin makineleri” tıkır tıkır çalışıyormuş, hem de Türkiye için! Milliyet gazetesinde yer alan bir haber ise, ekonomi ağırlıklı Fransız “La Tribune” gazetesinin Renault’nun dördüncü nesil Clio modelini 2011’den itibaren sadece Bursa’da üreteceğini yazması üzerine Fransa’nın ayağa kalktığını, Renault’nun Fransa’daki sözcüsü haberi şimdilik doğrulamasa da, hükümet kanadından böyle bir durumun kabul edilemeyeceği tepkisinin geldiğini aktarıyor. Diyeceksiniz ki Türkiye’nin makinelerinin “tıkır tıkır” çalışmasıyla Fransız Renault ile ilgili bu haber arasında ne alaka var? Çok alaka var, biraz sabır…

 

Devamını oku

Atatürk Döneminde Halkçılık Ne Anlama Geliyordu?

 

   Halkçılık ilkesi, denilebilir ki altı oktan ilk çıkan ilkedir. Atatürk 13 Eylül 1920’de TBMM Hükümetinin ilk kapsamlı siyasal programını ve aynı zamanda ilk anayasa taslağını Meclise sundu. Belge 18 Eylül’de Mecliste okundu. Belgenin bir adı da “Halkçılık Programı” idi. Daha sonra 21 Ekim’de TBMM kısa bir beyanname ile programda yer alan emperyalizm ve kapitalizm karşıtlığını yineleyecek ve 18 Kasım’da başlayan görüşmeler, 20 Ocak 1921’de Türkiye’nin ilk anayasası, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile sonuçlanacaktı.

 

Devamını oku

Bugünün Sanayileşmiş Ülkeleri Serbest Rekabet Yoluyla Kalkınmadı

 

   Neoliberalizmin bir aldatmaca olduğu birçok yazar tarafından ileri sürülmüş, kanıtlarıyla ortaya konmuştur. Bu yazarlardan biri olan Ha-Joon Chang; Türkçeye de çevrilen iki değerli eserinde [1] Neoliberalizmin tezlerini birer birer ele almış, her birini sağlam gerekçelerle çürütmüştür. Ne var ki gerek bu işaret ettiğim karşı-görüş gerekse Chang’in çalışmaları Türkiye’de iyi bilinmemekte, en azından gündeme yeterince getirilmemektedir. Bu sebepten, konunun üzerinde ne kadar durulsa yeridir. Okuduğunuz makalede benim yapmak istediğim de bu olacaktır.

 

Devamını oku

"Sizler, Hepimiz Adına Oradasınız..."

 

   Sevgili dostlarım, sizler Silivri’de her gün, hak etmediğinize inandığımız bir esaret yaşıyorsunuz. Cumhuriyetin temel değerlerini ödünsüz ve kararlı şekilde savunduğunuz için bu ülkenin tüm Atatürkçüleri adına orada bulunuyorsunuz. Sizler kendi çıkarlarınızı düşünerek bir yaşam sürdürmediniz ve yalnız bu ülkenin geleceği adına ömür tükettiniz. Hayatının tamamını çıkar ilişkilerine gömülerek iktidar yağcılığı ile geçinenler bu tavrı tabii ki anlayamazlar. Sizler, tarihin en değerli sayfalarına yazılacağınız için oradasınız! Gerçeklerin su yüzüne çıkacağına ve beraat edeceğinize tabii ki inanıyoruz. Ama Silivri’de ailelerinizden ve arkadaşlarınızdan uzakta geçirdiğiniz her dakika onarılması mümkün olmayan bir hasar bırakıyor arkada…  

 

Devamını oku

Gerçeğin Dili Sade ve Nettir

 

   Ben konuya doğrudan girmek,  YARSAV'ı anlatmak ve geldiğimiz bu “Anayasa Değişikliği” sürecinde bizim yargı bağımsızlığımıza yönelik yapılanları nasıl değerlendirdiğimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.

   YARSAV Avrupa’da ilki 1907’de kurulmuş yargıç derneklerinin Türkiye’deki ilk örneğidir. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi’nin “danışma organları” olan Dünya Yargıçlar Birliği (İAJ) ile AB’nin danışman organı olan “Özgürlük ve Demokrasi için Avrupalı Yargıçlar ve Savcılar Birliği (MEDEL) üyesidir. Bu günlere çok zorlu bir örgütlenme mücadelesinin ardından gelen YARSAV, hukukun üstünlüğüne inanır meşruiyetini iktidara ve majestelerine biattan değil sadece adil olma kararlılığından alır. Kuruluşu da, varlık mücadelesi de bu oranda zorlu olmuştur.

 

Devamını oku

“Şener Eruygur” Olayı

 

   Giriş

 

Devamını oku

Marksizm ve Kapitalizmin Krizi

 

*Özgün adı: Marxism and the Crisis of Capitalism

   İngilizceden çeviren: Neylan ÇEVİK

Kapitalizm, en büyük krizini 1930’lardan itibaren ve hatta daha öncesinden beri yaşamaya başlamıştı. Bankacılık sistemi Amerika’da, İngiltere’de ve birçok diğer ülkede devletin büyük müdahaleleriyle erimeden kurtarılmıştı. Aniden dünya borsaları düşmüştü. Uzun ve derin bir durgunluk muhtemeldi. Kapitalizm, yıkılmanın eşiğine dayanmıştı, demek yanlış olmazdı.

 

Devamını oku

"Kuzum Mustafa, Sen Deli misin?"

 

“Halkın sesine kulak vereceklermiş”.  Eğer halk “Hayır” derse hemen seçime gideceklermiş… Halkı etkilemek için,  Kandil’e bir kara operasyonu, tam referandum öncesi devreye girebilirmiş…

Millet, “Evetçiler”, “Hayırcılar” ve “Boykotçular” olarak saflara ayrıldı.. 

4/C köleliği,  işsizlik, yoksulluk ve terör pençesindeki büyük çoğunluk, gerçek gündemden uzaklaştırıldı. Tıpkı “açılım” muamması gibi, şimdi de referandum tartışmalarının kucağına atıldı!

 

Devamını oku

Bir Beyaz Ölümdür Sarıkamış

 

   Bir Beyaz Ölümdür SARIKAMIŞ

 

 

Devamını oku

AB Yardımcı Olacakmış

 

   Eli kanlı, geçmişi insan haklarını, uluslararası antlaşmaları, ülkenin anayasasını çiğnemekle dolu Rum İdaresini, ‘’Kıbrıs meselesi nedir?’’sorusunu sormaksızın AB üyesi yapan, sonra da ‘’Hata yaptığımızı anladık ama bu kararı geri alamayız’’ diyerek Türk tarafı için hayati önemi olan bu meseleyi kendi hataları üzeri

Devamını oku

Türkel MİNİBAŞ’TAN Bir Makale: Genç İşsizler Ordusunun Oyu!

 

   Bu kadar "komik" bir seçim arifesi galiba hiç yaşamamıştık.

 

Devamını oku

Melekler Dişi mi, Erkek mi?

 

 

Devamını oku

Kapitalizm Krizi ve Marksist Düşüncenin Görevleri (2)

 

 * Özgün adı: The Crisis of Capitalism and the tasks of the Marxists (Part two)

   İngilizceden çeviren: Göktuğ YELKANAT

   Günümüz kapitalist dünya krizleri şu anlama gelir: Yeni bir döneme girdik ve bu dönemde sağlıkta kesintiler ve çalışma koşullarına müdahale yöntemleriyle çalışanlar daimi bir tasarruf devriyle yüzleşeceklerdir. Çoktandır var olan radikalleşme, özellikle Latin Amerika’da ve dünyanın diğer az gelişmiş bölgelerindeki milyonlarca işçi ve genci etkiliyor ve bununla birlikte bu durum giderek gelişmiş ülkelere yayılıyor.

   Tüm Tasarruf Dönemleri

 

Devamını oku

ABD'nin Kafkasya Politikası

 

   ÖZET

   Bu çalışmada SSCB’nin parçalanması sonrası dönemde ABD’nin Kafkasya politikasının tarihi irdelenmiştir. ABD ile Rusya’nın Sovyetlerin parçalanması sonrası dönemde Kafkasya’yı bir türlü paylaşamamaları ve bunun için ABD’nin Kafkasya’ya yönelik ne gibi politikalar ürettiği araştırılmaktadır. Çalışmanın başlangıcında ABD’nin Azerbaycan ve Ermenistan’a yönelik politikaları, sonlarında ise Rusya-Gürcistan savaşının cereyan ettiği dönem incelenmiştir.

   ABD çok önemli jeostratejik konuma sahip Kafkasya bölgesine çok uzak bir mesafeden de olsa müdahale etmekte ve Soğuk Savaşın bitmesine rağmen Rusya ile bu bölgeyi paylaşamamaktadır. ABD’nin Musevi asıllı dolar milyarderi George Soros vasıtasıyla Gürcistan’da yaptığı lale devrimi sonrası iktidara Saakaşvili getirilmiştir. Ardından Gürcistan’ın özerk bölge Acaristan’a girmesiyle Rusya kendinin gibi gördüğü Acaristan’a tanklarla girmiştir. Hatta bununla da sınırlı kalmamış ve Batum’a kadar tanklarla gelmiş ve geniş çaplı Tahribata yol açmıştır. Maalesef ABD bu savaşta Gürcistan’a destek vermekten kaçınmıştır ve olaya müdahale ederse Rusya ile bir savaşın patlak verebileceği endişesiyle savaşa müdahale etmekten çekinmiştir.

 

Devamını oku

"Em Ef Öööööö!"

 

- Em Ef Öööö'nün eski parçalarını dinliyorum da... Müthiş bir şey! On beş yıl sonrasının müziğini yapmışlar.

Amerikanca adlı bir radyomuz... Kendi türünde çok başarılı olan Cem Ceminay'ın programı... Canlı yayın konuğu da ünlü bir şarkıcımız.

Yukarıdaki sözler de ona ait.

Bende başladı mı bir merak... Allah Allah! Em Ef Öööö adlı Amerikalı bu müthiş şarkıcıyı nasıl oldu da şimdiye kadar duymadım? Tam meraktan çatlamak üzereydim ki, Em Ef Öööö'nün meğer "Mazhar - Fuat - Özkan" üçlüsü olduğu anlaşıldı.

 

Devamını oku

Yoksullukla Savaşın Sahte İkiz Melekleri

 

 

 

Devamını oku

Aydın Kimdir?

 

     Mustafa GÖKÇEK

 

   Gazetelerde, dergilerde sık sık onlardan söz edilir; 

   “Aydınlar Bildirisi / Aydınlar Duyurusu / Aydınlar Eylemi” gibi... 

   Peki, “aydın” kime denir?

 

Devamını oku

İMF-Dünya Bankası ve Küresel Düzen

 

   Dünya Bankası (DB) Grubu ve Uluslararası Para Fonu (İMF) Guvernörler Kurulu 6–7 Ekim’de İstanbul’da toplanıyor.

 

   Bu toplantı nedeniyle İstanbullular şimdiden trafik çilesini çekmeye başlarken, bu uluslararası toplantıya katılacak delegasyon için iki yıl öncesinden “ayrıcalıklar” sağlandı!

 

   “Ülkeye giriş işlemleri önünde hiçbir engel olmayacak, hiçbir koşulda bu kişilere yönelik gözaltı ya da tutuklama yapılamayacak, şahsi bagajlarına, el çantalarındaki evraklarına asla dokunulmayacak!..”

 

   AKP hükümeti, yaklaşık iki yıl önce bu imtiyazları TBMM’nden geçirdi!

 

Devamını oku

Deniz Feneri Soruları Yanıtsız Kaldı

 

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kâr amacı gütmeyen derneklere ve bu bağlamda Deniz Feneri Derneği’ne yapılan yardımların miktarlarının açıklanmasıyla ilgili, yazılı soru önergeme süresi içinde yanıt vermedi. Bunun üzerine 5 Mart 2010 tarihinde aynı soruları Başbakan ’a yönelttim.

Bu soruları Başbakan’a yönelttiğim gün, Şimşek’ten bir yazı geldi. Bakan, “Bakanlığımızca Dernek, Birlik, Kurum, Kuruluş, Sandık vb. Kuruluşlara herhangi bir yardım yapılmamıştır” dedi. Cevap verme süresinin geçmesine karşın Başbakan’dan da ses seda çıkmadı. Anlaşılan, Deniz Feneri’nin dokunulmazlığı var! Deniz Feneri deyince, Bakan da Başbakan da susuyor! Ne “Fener”miş  be!

 

Devamını oku

Atatürk’ten Nemalanmak...

 

   Bir konu dikkat çekiyor mu, gerçekten merak ediyorum.

   Yurtsever (milliyetçi veya ırkçı olan kesimden söz etmiyorum) düşünceleri savunan ve Atatürk ilkelerine bağlı olduğunu her fırsatta yineleyen ART, Ulusal Kanal ve Halk TV gibi yayın organlarında sürekli Atatürk ile ilgili bazı CD ve kitap satışları yapılıyor. Bunlara ek olarak da bayrak, rozet gibi aksesuarlar da promosyon olarak veriliyor.

   Bunun adı açıkça Atatürk adının suiistimal edilmesidir.

 

Devamını oku

Dış Borçlanma Bir Tuzak mıdır?

 

   Hemen yanıtını vereyim: Evet, dış borçlanma genellikle bir tuzaktır. Çünkü bir ülkeyi ele geçirmenin en emin ve kestirme yolu o ülkeyi borçlandırmaktır. “Çünkü borçlunun boynu eğik olur”. “Borç almaya alışan, emir almaya da alışır”. “Çünkü arpacıya borç yapan, ahırını tez satar”. Çünkü Atatürk’ün dediği gibi İstiklalini kaybetmenin en iyi yolu, sahip olmadığınız parayı sarf etmektir”.  

 

Devamını oku

 

 

 

 

Kapitalizm Krizi ve Marksist Düşüncenin Görevleri (1)

 

   İngilizce aslından çeviren: Göktuğ YELKANAT

   Uluslararası Marksist Eğilim Okulu 2009 Temmuz ayının sonunda bir toplantı düzenledi. Günümüzde yaşanan kapitalist kriz dolayısıyla bir konuşma yapan Alan Woods, konuşmasında iktisadi döngüler ve sınıf mücadelesi arasındaki ilişkiden, sistem içinde yığılan muazzam çelişkiler dikkate alındığında, hangi kurtuluş yolunu seçmemiz gerektiğinden bahsetmişti.

   Ekonomik Döngüler ve Sınıf Mücadelesi

   1930’lardan bu yana dünya en derin krizini yaşıyor. Troçki, Marksist çözümlemenin yüzleştiği en zor ve karmaşık görevlerinden birinin “nasıl bir dönemden geçiyoruz?” sorusuna cevap vermek olduğunu ifade etmiştir.

 

Devamını oku

Reji'den Bugüne...

 

   Öğrencilerime soruyorum:

   - Reji nedir?

   Yanıt yok!

   Kocaeli Üniversitesi’ndeki bir söyleşide, katılımcı öğrencilere aynı soruyu soruyorum, bir kişi yanıt veriyor:

    - Kamera arkasındaki yönetici!..

 

   Kimileri, “Tarih, tekerrürden ibarettir!” diyor. Oysa, tarihe “tarih bilinci” ile bakarsanız, yani; “olayları neden-sonuç ilişkisi içinde algılarsanız”, tarihten ders alırsınız; aynı yanlışları yapmazsınız ve tarih de tekerrür etmez!

 

Devamını oku