Akıl Tutulması

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
SÜLEYMAN GÖK

 

Gelinen noktada aklıma başka bir söz gelmiyor; “Akıl Tutulması”.

 

 Biz nasıl bir millet olduk, bizlere yapılan davranışlar, eylemler, sözler, icraatların hepsini gerçekten normal mi karşılıyoruz yoksa sessiz atın çiftesi ağır olur icabı zamanımı bekliyoruz? anlamış değilim. Her zaman, her yerde söylediğimiz, yazdığımız bir şey var; haksızlıklara boyun eğmeyelim, sessiz olmayalım, mücadele edelim. Biz bunları söylüyoruz fakat insanlar tam tersini yapıyor. Demek ki herkesin ortak bir çerçevede birleşmiş olması doğruluğu mu gösterir her zaman? Onu tartışmak lazım. Bugün kurunun yanında yaşta yanar olması ne kadar adaletli ne kadar doğru, ahlaklı bir davranış orasını kavramakta zorluk çekmekteyim.



Yaşam dediğimiz kavramı 71 milyon’luk ülkemizde ne kadar hakkıyla, ne kadar ahlaklı ve gerçekten sağlıklı, mutlu yaşıyoruz? Biz bunları ne kadar bilinçli bir kafayla sorguluyoruz? Olan olaylar gerçekleşen meydana gelen bir takım eylemler sadece bir güç istediği için mi oluyor yoksa bizler bu olayları gerçekten hak ediyor muyuz?

Önemli olan insanların yani bizlerin neden, niçin yaşamakta olduğumuzu, bize karşı yapılan iyiliği ve kötülüğü görmemiz, yapılan haksızlığa, adaletsizliğe karşı mücadele etmemiz gerektiğidir. Bir millet, kendine yapılan kötülüklere karşı hiçbir ses, tepki vermiyorsa orada bir sorun olduğunun göstergesidir.

Oysaki bizler sorgulayıcı, bilinçli bir toplum olsaydık bugün yaşanılan olaylara karşı kayıtsız kalmazdık. Sessiz kalıp bazı kesimleri mutlu etmezdik. Bütün sorun, suç aslında bizde. Bizler ne istediğimizi tam olarak bilmiyoruz. Bilenler var fakat ilk başta söylediğim gibi kurunun yanında yaşta yanar. Onun için bugün ülkemizin çoğunluğu halinden memnun olmamasına rağmen bazı güçler bizleri yönetmekte, istesek ta istemesek ta başımızda tutmaktayız. Bunların bir çaresi yok mu? Var. İlk önce dağınık olan güçleri birleştirmek gerekir. Çünkü her zaman dediğimiz gibi birlikten kuvvet doğar, bizler kendi içimizde bölünmüşlük hissi doğurur, rakiplerimize karşı güçsüz olduğumuz noktaları gösterirsek onlar da bizlerin zayıf yönlerimizden vurmakta doğal olarak. Bizler her zaman uyanık olmalıyız, güçlerimizi birleştirmeliyiz. En önemlisi isyan etmeliyiz.

Kısa bir gelişme bölümünden sonra yazımın başlığı hakkında yazmak istiyorum. Neden akıl tutulması? Kimin aklı tutulmuş? Gibi sorularla muhatap kalıyorum. Bu yüzden anılarımı yazılarımla paylaşarak rahatlama gereği buluyorum. Çünkü insanların akılları gerçekten tutulmuş, önlerini göremiyorlar veya görmek istemiyorlar. İnsanlarla sohbet ettiğimiz zaman herkes mutsuz, herkes sıkıntılı, herkes sorunlu fakat bunun sebebini araştıran, ilgilenen, okuyan, gerçek aydınları izleyen yok. Böyle mi olması lazım? Eğer sorunun kaynağını tespit edersek o sorunu kökünden halledememek için hiçbir neden olamaz.

 Ben her zaman söylüyorum. Okumuyoruz. Okumayan bir millet olduğumuz için bizleri gözlerimizin içine bakarak yalan söylemekte, gerçek gündemleri değiştirmekte sanal, yapmacık gündemlerle gerçek sorunların üstünü örterek bizleri kandırmaktadırlar. Fakat onların amaçları gereği yapmalarına rağmen ezilen, soyulan, yağmalanan halk ise hiç sesini çıkarmıyorlar.

Halkımızın üstüne ölü toprağı örtülmüş durumda. Aklı başında, objektif gözle bakan insanlar gerçeği görmekteler ve ne kadar acı ve kötü bir durumda olduğumuzu insanlara anlatmaktadırlar. Bunları dinleyen insan sayısı ne kadar? Bizlerin yapması gereken tek şey üzerimizdeki ölü toprağını bir an önce atıp, sanal gündemden uzak gerçek gündemle ilgilenmeliyiz. Emekli, öğrenci, işçi, çiftçi kan ağlarken birileri çıkıp zevk, sefa’dan söz etmekte, ekonominin iyileştiğini, krizden az etkilenen bir ülke olduğumuzu, çalışanlara yapılan zamlar karşısında bir o kadar okul harçlarına yapılan zamlar, alınan vergiler karşılaştırıldığında neler hissetmekteyiz? Fakat ünlü bir söz vardır. Halk, hak edildiği şekilde yönetilir. Ancak bu böyle olmamaktadır. Çünkü göz göre işin kötüye gittiğini bile aynı hataları yaparsak bizler her zaman kötü yönetilmeye, her zaman itilmeye mahkûm oluruz.

Gerçekleri yaşayan insanlar isyan etmekte, açlıktan, susuzluktan en önemlisi işsizlikten, yoksulluktan söz etmektedir.

Bizi yönetenlere seslerini bir şekilde duyurmak için çaba harcamaktadırlar. Ancak seçim zamanı geldiğinde sandıklara gitmekten üşeniyorlar. Sonra dert yanmaktadırlar. Bizlerin ilk önce eğitimli olmamız gerekmektedir. Akıl tutulması yaşamamak için gerçekleri görmek için eğitimli ve kendimizi yetiştirme gerekliliğinin bilincine varmamız gerekir.

Örnek vermek gerekirse; bu ülkede yaşayan akıllı ve gerçekten duyarlı insanlar neden cahil, gündemi takip etmeyen, oy vermeyen insanların cezalarını çeksin ki? Demokrasi bu olmamalı bence? Eğer burada demokrasi ararsak çok yanlış yollara sürükleneceğimizi düşünmeliyiz. Çünkü dağda yaşayan birisi hiçbir şeyden haberi olmadan, sadece bazı duygular tatmin olsun diye bir partiye oy vererek seçimler gerçekleşmektedir. Ve daha sonra seçimi kazanan parti’de halkın partisi olarak tek başına iktidar olmaktadır. Burada sorun yok mu? Eğer eşitlikten, adaletten söz ediyorsak ben bu durumda adalet ve eşitlik kavramlarının var olduğunu görmüyorum. Ben mecliste kendi yöneticimin olmasını görmek istiyorum. Başkalar seçti diye benim partim baraj altında kalarak iktidar partisine kayan oylar yüzünden büyük çoğunluğu yansıtan siyasi partilerin hakkı yenmiş olmuyor mu?

Demokrasiden, hukuktan, adaletten, ahlaktan söz eden çevreler ilk önce siyasi partiler yasasını değiştirmeyi düşünmüyorlar mı? Baraj sorununu kaldırdıktan sonra demokrasimizin güçlenmeyeceğine mi inanıyorlar?

Gündemimiz çok derin. Son günlerde yaşanan gelişmelere derinlemesine inmeden bakarsak bütün suçun halkımızda yani bizde olduğunu görürüz. Çünkü ilk başta da dediğimiz gibi isyan ve mücadeleci yeteneğimizi kaybetmiş, her şeye duyarsız, sessiz kalmış bir millet haline geldik.

 Onun için suçun en büyüğü bizdedir.

Bazı çevreler özellikle iktidar partisi yetkilileri açılım(!)adı altında ve içeriği bilinmeyen bir konuyu ortaya çıkardıkları günden beri yoğun bir tartışma içinde bulduk kendimizi. Fakat dikkat edilmesi gereken nokta bu projenin kim tarafından ve neden şimdi ortaya çıktığıdır. Onu daha sonra sorgularız. Tam bu süreçte gelinen noktada dün itibariyle 11 şehit vererek ülkemizde yine terör rüzgârları esmeye başlamıştır. Fakat bizi üzen yıkan noktalar var. Son 3 gündür hangi kanalda, hangi ilde, hangi programda şehitlerimize yeterince değer verdik yer ayırdık.

 Biz bu kadar aciz bir miller haline nasıl geldik?

Nasıl akıl tutulması olayı yaşıyoruz?

11 ailenin ocağında alevler yanarken bazıları çıkmış dansöz oynatırken, bazıları çıkmış evlenme programlarında neydüğü belirsiz bir şeyler yaparken, bizlerin geleceğini savunan vatan evlatları canlarını feda eden yiğitlerimiz neden şehit oldu? Onlar bu değeri mi hak etmektedirler? Yazıklar olsun bizlere gerçekten yazıklar olsun.

Bizler akıl tutulması olayından vazgeçmediğimiz sürece, bazı gerçekleri görmediğimiz, isyan ve mücadele etmediğimiz sürece ezilmeye, itilmeye, hakir görülmeye her zaman mecbur ve zorunluyuz. Bunu unutmamak gerekir. Bazı güçler bunları istiyor biliyoruz fakat bizimde içimizde var demek ki hemen ayak uyduruyoruz.

Ne güzel değil mi TÜRKİYE? Uyumaya devam etmek.

 

Süleyman GÖK

iletisim@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Acaba uyuyor muyuz?

Öncelikle böyle bir konuyu dile getirmeniz,böylesine kritik bir dönemde son derece yararlı oldu.Umarım herkes okur ve kendine bir pay çıkarır.Ben kendi adıma TEŞEKKÜR ederek satırlarıma başlıyorum.
80'ler öncesi bir SOL-SAĞ çatışması yaşadık.Yüzlerce masum insan öldü,yaralandı,sakat kaldı ve insanlık dışı bir şekilde işkenceler gördü.İhtilal yapıldı,siyasi haklar askıya alındı.Hatta nerede ise sanki hangi partiye oy vereceğimiz bile söylendi(onlara göre tavsiye).Ülke bir an durulur gibi oldu,ardından PKK belası baş gösterdi.Binlerce askerimiz ŞEHİT olurken,vatandaşlarımız olan kürtlerden de binlerce insan öldü.Ve hala da ölmeğe ve sakat kalmağa devam ediyorlar.Peki biz vatandaşlar ne yapıyoruz tüm bunlara karşı:Bence KOSKOCAMAN BİR HİÇ....Ne bir itiraz,ne bir karşı gelme,ne de bir politik söylem içerisindeyiz.....
En sonunda da ülkenin başına AKP denen bir parti geldi.Önce insanlarımız "denenmişlerden bir şey bulamadık,bir kez de denenmemişleri deneyelim"diyerek OY'larını onlara adeta YAĞDIRDILAR.Çok geçmeden onların da foyası çıktı.İlk olarak ülkenin İSLAMİ bir idareye gideceği düşünüldü,ancak sonradan anlaşıldı ki(en azından bence)bunların niyetlerinin İSLAM'la yakından uzaktan alakalarının olmadığı gün gibi aşikar.Sadece arada bir oda ülke ekonomik krize girdiği veya gireceği hissedildiği anda hemen bir TÜRBAN konusu gündeme getiriliyor.Onun dışında TÜRBAN'ı hatırlayan bile yok.Herşey bir anda tepetaklak olmasına karşın halkımız,yine ikinci seçimlerde koşa koşa onlara OY attılar.İlk ACABA'm burda.Bundan önce ülkemizde iktidar olmuş veya Koalisyon ortağı olan birçok partiye "Bunlar Amerikan'cı"diyerek tavır aldık.Ancak ALLAH'ları var ki;AKP asla ve asla AMERİKAN'cı değiller.Zira onlar DİREKT AMERİKA'lılar....Birkaç gün önce ÇOK SAYIN BAŞBAKANIMIZIN son Amerika seyahati ile ilgili olarak bir gazetemizde,kendisi ile ilgili şöyle bir haber okudum;ERDOĞAN,New York'un trafiğini düzeltebilirim....ACABA diyorum,iktidardan düştüğü zaman,bu ülkede yaşamasının imkansız olduğunu anladı da,ilerisi için yolunu mu hazırlıyor?Bu 2. ACABA.
Son olarak bir KÜRT AÇILIMI projesi ortaya atıldı.Öyle veya böyle herkes bir yorum yapıyor.Ancak AÇILIM lafını ortaya atanlardan,açılım ile ilgili olarak resmi bir açıklama yok.Bana kalırsa,evet böyle bir niyetleri olabilir ama onlar da bunun kapsamının ne olması gerektiği konusunda tam bir fikre sahip değiller.Ve yine bana kalırsa,bu AÇILIM'ın kapsamını tamamen yorumlar,muhalefet edenler ve onay verenler belirleyecek.Ülkemizde kaç kişinin OY verme yetkisine sahip olduğunu,rakam olarak tam bilmiyorum ama kendimce şöyle bir düşüncem var.Var sayalım 10 milyon kişiyiz.Oy verenlerin sayısı da 7 milyon diyelim.Önümüzdeki ilk seçimde oy vermeğe gidenlerin sayısı bir anda sadece 1 milyona düşse,ACABA siyasetçiler,buna neyin sebep olduğunu düşünürler mi?
Sonuçta,aslında uyumadığımızı ama bugüne kadar verdiğimiz OY'ların ne herhangi bir karşılığını alabildik,ne bir itirazımıza mantıklı bir cevap alabildik.ACABA diyorum YILDIK MI?Hani bir laf vardır(umarım denetimden geçer)TECAVÜZ KAÇINILMAZ İSE,ZEVK ALMAĞA BAKACAKSIN diye.....Saygılarımla.....Murat BAHADIR

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.