Atı Alan Üsküdar'ı Geçti

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Taylan ÖZBAY
Yazının Yazıldığı Tarih: 
05.12.2011

Günaydın beyler!

Günaydın hanımefendiler!

Günaydın gençler!

Günaydın!

Nasıl, iyi uyuyabildiniz mi? Aman aman, bozmayın keyfinizi…

Hiddetlenmeyin hemen, hadi dönün siz uykunuza…

Hem ne oluyoruz yahu!

Neymiş, AKP Ordu Milletvekili İhsan Şener:

‘Yunan tarihinde bir Ege savaşı yok. Yunan tarihinde Ege’de Türklerle bir savaş yok.’ demiş.

Bir patırtı bir gürültü sorma gitsin!

Muhalif gazeteciler bir yandan, ana muhalefet temsilcileri öbür yandan!

Şener’in sözleriyle galeyana gelen ‘Atatürkçü, yurtsever’ vatandaşlarımız her yandan!

Ne oluyorsunuz yahu?

Ya da günaydın yahu!

Günaydın…

...

Nerden başlayalım?

Gelin bu ülkenin üniversitelerinde Siyasi Tarih ders kitabı olarak okutulan bir önemli eserle başlayalım. Şöyle diyor yazar:

‘1919-1922 arasındaki savaş, Birinci Dünya Savaşı’yla kıyaslandığında nispeten küçük çaptaydı. Fransız ve İtalyanlar, ‘milli mücadele’nin başlamasının hemen ardından, meşru otorite olarak İstanbul hükümetini değil Ankara hükümetini tanımanın çıkarlarına daha uygun olduğuna karar verdiler. Bir süre kararsız kalan, ama Yunanistan’ın ardındaki ana güç olarak görülen İngiltere de, Yunan ordusuna yardım etmeyeceğini bildirdi. Böylece, kurtuluş ordusu, yalnızca Ege bölgesini işgal eden Yunan ordusuyla çarpıştı ve demoralize Yunan ordusunu 1922’de kesin olarak Anadolu’dan çıkardı. Bu savaş, bir milliyetçi mitolojinin oluşturulmasına olanak sağlayacak bir anti-emperyalist kurtuluş savaşı boyutlarında olmamıştı.’

Nasıl?

Gelin bütün kitapçılarda rastlayabileceğimiz bir başka kitapla devam edelim:

‘Emperyalistlerin yenilmesinin asıl nedeni, Türkiye’deki direnişin gücü değil; bütün dünyaya yayılmış olan isyanlardı. Emperyalistler zayıftı. Britanya’daki işçilerin ve sömürgelerindeki halkların isyanları, Britanya’nın Türkiye ile doğrudan savaşa girmesine engel oldu. Yunanistan’daki büyük savaş karşıtı hareket ve grevler, Yunanistan ordusunu çok zayıflattı. Rusya’daki başarılı işçi devrimi, Türkiye’nin işgalcileri yenmesi için çok büyük askeri yardım gönderdi.

(…)

(Kurtuluş Savaşı’nda, T.Ö) Genel manzara, sivil halka karşı katliam yapmak ve çatışmak istemeyen askerlere karşı baskıdır. Cephede ölenlerin sayısı, katliam, baskı ve hastalık sonucu ölenlerin sayısının yanında çok küçük kalmaktadır.

(…)

Bu bir Kurtuluş Savaşı değildi. Türkiye bir sömürge değil, bağımsız bir ülkeydi…’

Nasıl?

Bildiğimiz tarihten biraz farklı değil mi?

Lakin ilki 2003’te, ikincisi 2004’te basılmış bu kitaplarda geçen alıntıladığımız ve benzeri iddialara bir tepki uyandığını hatırlamıyorum ben.

Ne yazarlarımızdan, ne ana muhalefetten, ne ‘Atatürkçü, Yurtsever’ vatandaşlarımızdan.

O zaman İhsan Şener’in günahı ne?

Çoktandır, başka bir tarih yazılıyor yaşadığımız bu topraklarda.

Ermenileri nasıl kestiğimizi kabul etmezsek, ahrette bundan sorulacağını yazmıştı örneğin Taraf’gir gençlerden biri…

Zaman yazarı Abdullah Aymaz –sanıyorum iki yıl önce- kaleme aldığı bir yazısında, Menemen Olayı’nın Ankara’lı üst düzey yöneticiler tarafından planlandığını bu iş için bazı esrarkeşlerin tutulduğunu, Cumhuriyet gazetesinin de bu provokasyona dahil olduğunu yazmıştı.

Sahi ses çıkmış mıydı kimseden?

Şimdilerdeyse, Seyit Rıza’nın ne denli büyük bir halk kahramanı olduğunu öğrenirken…

Artık paraların üzerine resmi basılan(!) Şeyh Said’in de sıraya girdiğini duyar gibi oluyoruz.

Mustafa Kemal’in, Deli Petro’dan hallice bir lider,

Örneğin devrimlerin aslında halka yapılan baskı olduğunu anlatıyorlar bize.

(Neyse ki Adnan Menderes’i tarih sahnesine çıkarmış bu aziz millet de, kurtulmuşuz tarihimizin bu utanç verici sayfasından!)

Anlatıyorlar…

Daha da anlatacaklar belli ki…

Sahne onların.

Mikrofon onların elinde…

Yalnız anlamadığım şu:

Bu ülkede yıllarıdır Cumhuriyet tarihi baştan yazılır; Atatürk, Kurtuluş Savaşı, Devrimler, baştan kurgulanırken mışıl mışıl uyudunuz da…

Alt tarafı Yunan tarihi hakkında vatandaşlarını bilgilendirmek isteyen(!) İhsan Şener’den ne istediniz be birader?..

Hem atı alan Üsküdar’ı geçti diye bir atasözümüz vardır hani…

Hiç mi duymadınız?..

Yorumlar

KURTULUŞ SAVAŞI OLMADI , AVRUPA FUTBOL ŞAMPİYONASI YAPILDI.

bir vekilimiz kurtuluş savaşının olmadığını söylemiş.
bu mevzunun bir kısmı doğru.

doğru olan kısmını ben anlatayım ki , mevzu iyi anlaşılsın.

o yıllara gün , ay ve yıl olarak çok dikkatli bakarsak.
uefanın bize kıyak yapmak istediği yıllar olduğunu görürüz.
uefa ya verilen taviz ve misafirlik yüzünden ,
avrupa futbol şampiyonası ülkemizde yapılmıştır.
ilk katılan ülke güçlü , ingiliz futbol takımı olmuştur.
bütün futbolcular kravozör yatlar ile istanbula gelmiş ve kamp kurmuştur.
türk ve ingiliz futbol takımları arasında yapılan hazırlık maçında ,
uyuz hakemin taraflı tutumu sayesinde ,
bütün futbolcularımız kırmızı kart görmüştür.
istanbul futbol fedarasyonu , kırmızı kart cezası alan bütün futbolcuları
anadoluya hazırlık kamplarına gitmesine neden olmuştur.

anadoluda kamp kuran türk milli takımımız ,
bu dönemde bolca çift kale antramanlar yapmıştır.
ilk maçımız yunan milli takımıyla olmuştur.
sakarya derbisi , çok gollü geçmişti.
türk milli takımının attığı toplar ,
yunan kalesini doksandan vuruyordu.
yunan kalesi gol bombardımana tutulmuştu.
iki devre oynanacak maç , dört devre oynanmış , yunanlılar perişan olmuştu.

akıllanmayan yunan futbol takımı , ünönü stadında ikinci maç için sahaya çıktılar.
milli takımımızın başında , teknik direktör imporotorların imparatoru mustafa , yardımcı antrenörler baba çakmak ve dozer ismet vardı.
maç çok sert başladı , kıran kırana geçiyordu.
türk milli takımı durmadan yine saldıryordu.
inönü stadını yunan takımının başına geçirmeye kararlıydı.
sağdan soldan atağa geçen türk milli takımı karşısında , yunan takımı karşı koyamıyordu.
türk milli takımı ofsayda düşünce , yunan takımı dağıldı.
yunan takımı defansa çekilmek istemesi de işe yaramamış.
maçın yarıda kalmasına neden olmuştu.
maçı hükmen üç sıfır biz almıştık.

aslında turnuvanın ikinci ve üçüncü maçları da yapılacaktı.
maça çıkmaktan vazgeçen takımlar ,
yatlarına binip ülkelerine dönmeye başlamıştı.
koskoca cumhuriyet kupası ülkemizde kalmıştı.
içimizde bazı dingiller var.
cumhuriyet kupasını yabancılara vermek isteyenler.
işte içimizdeki gerçek irlandalılar bunlar.
teslimiyetçi zihniyet çok uğraştılar ama başaramadı.
kupa bizim hakkımızdı , bizde kalmalıydı , ve öylede oldu.

şimdi bana yine kıldan tüyden laflar edersiniz.
bu işin aslını anlat dediniz , bende anlattım işte.
______(üçbeş_köyün_tiriviri_yazarı)________köylüüü

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.