Avrupa Kömür Çelik Topluluğundan Avrupa Birliği'ne

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Burhan ŞENÇİMEN

Avrupa Birliği bundan tam 62 yıl önce, ikinci dünya savaşının yaralarını sarmak için    Avrupa’ da bulunan kömür ve Çelik’i ortak bir payda altında kullanmak ve savaş sırasında  otoriterliğe karşı direnen insanların Avrupa’daki nefret ve düşmanlığına son vermek  ve bir ‘’Avrupa birleşik devleti‘’ hayali ile kurulan bir  kuruluştur.

Türkiye'nin de   aday  ülke konumunda olduğu  Avrupa birliği bugüne  hangi aşamalardan geçerek supranasyonel  bir kuruluş halini aldı?

9 mayıs 1951’de Schuman  Bildirgesi’yle  Avrupa Kömür Çelik Topluluğu, 18 Nisan 1951’de Paris antlaşması ile gerçek oldu. Belçika, Federal Alman Cumhuriyeti, Fransa, İtalya, Lüksemburg ve  Hollanda ortak bir Pazar oluşturmak için bir araya  geldi. Bu altı  ülkenin amacı,  ikinci  Dünya Savaşı  sonrasında, savaşın galip ve yenik uluslararası arenada barışı güvence altına almak ve bu ülkeleri ortak kurumlar arasında işbirliği yapan, her konuda eşit taraflar olarak  bir araya getirmekti.

 Bu 6 ülke daha sonra,25 Mart 1957’de Roma Antlaşması ile Avrupa Atom Enerji topluluğu (Eurotom) ve birde Avrupa Ekonomik Topluluğu’nu  (AET)  kurmayı kararlaştırdı. Bunun sonucu, her türlü  mal ve hizmeti kapsayan geniş  bir ortak pazarın inşa edilmesini içerecekti. Bu altı ülke tarihler 1 Temmuz 1968’i gösterdiğinde aralarındaki gümrük vergilerini kaldırdı ve 1960 yıllarında özellikle ticaret ve tarım alanlarında olmak üzere ortak politikalar uygulamaya  başladılar. Bu girişimlerinden sonra topluluğa, Danimarka,  İrlanda ve İngiltere katılamaya karar verdi. İlk genişleme,  1973’te oldu ve altı üyesi olan topluluk 9 üyeye ulaştı. Aynı zamanda, yeni sosyal ve çevresel politikalar benimsendi ve 1975’te Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu (ERDF)  kuruldu.   

1979 Haziran’ında doğrudan genel seçimler yoluyla yapılan Avrupa Parlamentosu seçimleriyle bir başka kararlı adım atıldı ve bu seçimler her 5 yılda bir gerçekleştirilmeye başlandı

1981’de Yunanistan,1986’da İspanya ve Portekiz topluluğa katıldı. 1980’lerde  tüm dünyadaki ekonomik durgunluk bir ’Euro-Kötümserliği’ yarattı. Ancak 1985’te Jacques  Delors  başkanlığındaki Avrupa Komisyonu’nun 1 Ocak 1993’e kadar Avrupa  tek pazarının tamamlanması için bir  rapor yayınlamasıyla, umutlar yeniden yeşerdi. Bu hedefe, Şubat 1986’da imzalanan ve 1 Temmuz 1987’de yürürlüğe giren Avrupa Tek Senedi’nde  yer verilmişti.

1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla Avrupa’nın Siyasi şekli  ilginç bir şekilde değişti.  Bu Ekim 1990’da Almanya’nın  birleşmesine ve SSCB kontrolünden kurtulan  orta ve doğu Avrupa ülkelerinin demokrasiye kavuşmasına ön ayak oldu. SSCB’nin kendisi ise Aralık 1991’de tarih  sahnesinden resmen  silindi.

Aralık 1991’de AET üyeleri yeni bir antlaşma üzerinde görüşüyordu;  üye devletler Avrupa Zirvesi’nde Maastricht Antlaşmasını kabul etti. Bu antlaşma, mevcut topluluk sistemine hükümetler arası   işbirliğini’de ekleyerek Avrupa Birliğini kurdu. Antlaşma 1 Kasım 1993’de yürürlüğe girdi.1995’te üç ülke;Avusturya, Finlandiya ve İsveç  Avrupa Birliğine katılarak  toplam üye sayısını 15’e çıkardı. O dönemde Avrupa’da  yeni teknolojiler ve sürekli gelişen internet kullanımı ekonomileri modernleştiriyor, ama bununla birlikte sosyal ve kültürel gerilimlerde yaratıyordu. Bunlara ek olarak, işsizlik ve emeklilik  ödemelerindeki   artan maliyetler nedeniyle  ulusal ekonomiler üzerinde baskı oluşuyor ve reform giderek daha büyük bir ihtiyaç haline geliyordu. Seçmenler , hükümetleri  bu sorunlara çözüm bulmaya çağırıyordu.

Mart 2000’de, tüm bunların bir sonucu olarak ,AB lideri ‘Lizbon stratejisi’ni  kabul etti. Bu strateji Avrupa Birliği’nin dünya pazarında Amerika Birleşik Devletleri gibi başlıca güçlere ve yeni sanayileşen ülkeler ile rekabet  edebilmesini  sağlamak için tasarlanmıştı. Amaç yenilikçiliği ve iş yatırımlarını   teşvik etmek ve Avrupa’nın  ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamaktı.

 Avrupa Birliği, tüketicilerin ve seyahat edenlerin hayatını kolaylaştırmak için tek bir ortak para birimi yaratma projesini başlattı.1Ocak 2002’de Euro 12 AB ülkesinin eski para birimlerinin yerini  aldı. Euro  bugün ABD dolarıyla birlikte dünyanın başlıca para birimlerindendir.

1990’da o güne  kadar ki en büyük AB genişelemesi için yapılan hazırlıklar tamamlandı ve altı eski Sovyet bloğu   ülkesinden  Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Romanya ve Slovakya   önceden SSCB’nin parçası  olan  üç Baltık devletinden, Estonya, Letonya, Litvanya, eski Yugoslav cumhuriyetinden Slovenya ve iki  Akdeniz  ülkesinden Kıbrıs  ve Malta’nın üyelik başvuruları alındı. Müzakereler Aralık 1997’de başladı ve 10’u 1 Mayıs 2004’te Avrupa Birliğine katıldı. 1 Ocak 2007’de Bulgaristan ve Romanya’nın  katılımı ile üye ülke sayısı 27’ye  çıktı. Son olarak Hırvatistan’ın 1 Temmuz 2013’te katılımı ile Avrupa Birliğinde üye sayısı 28’e çıkmıştır.

Kısaca Avrupa Birliği, Avrupa’da  ortak pazarın kurulması ve işleyişi, daha yüksek yaşam standartları, tam çalışma, ekonomik büyüme, istikrarın artması, topluluk içinde ekonomik etkinliklerin uyumlu olarak gelişmesi ,üye ülkelerin ulusal piyasalarını mal, insan, sermaye faktörlerinin aynen bir iç piyasadaki gibi serbestçe dolaşabildiği geniş bir ortak pazar durumuna dönüştürmeyi amaçlamıştır.

 

Burhan ŞENÇİMEN

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.