Aydınlanma Devriminin Önderini Yitirdik.

Türkiye'nin aydınlanmış kesiminin asla ama asla unutmayacağı ve her an saygıyla, minnetle ve özlemle anacağı İlhan Selçuk'u sonsuzluğa uğurluyoruz.

Öyle düşünürler vardır ki, onları tanımasanız daha iyi olur, çünkü yarattıkları etkiyi, karşınızdaki kişilikleriyle yok ederler.

Öyle düşünürler vardır ki, onları tanımasanız da olur. Yazdıklarını okumak yeter, tanımanız size yeni bir şey katmaz.

Öyle düşünürler de vardır ki, onları tanıyabilmek, yakınlarında olmak bir eşsiz bir tattır. Size sundukları zenginliklere, kişilikleriyle yeni katkılar eklerler ve yaşamınızı daha da zenginleştirip renklendirirler. İlhan Selçuk onlardan biriydi.

Yoksulun dostu, emekçinin yoldaşı, emperyalistin ve sultacının karşıtı, doğru bildiğinin savunucusu, sosyalist düşüncelerini, Atatürk’ün yarattığı Cumhuriyet ile bağdaştırmış yorulmak bilmeyen bir üretici ve yılmak bilmeyen bir savaşçıydı. Antiemperyalizm mücadelesinin önemli kilometre taşlarından biriydi. Aydınlama hareketinin meşalesiydi. Onun yerinin dolmayacağını kesindir.

Yerelden evrensele kanca atamayan, çoğu zaman taklidin ötesine geçip yereli bile daha doğru dürüst yakalayamayan bu toplumun çok üstünde, dünya çapında değeri bilinen bir usta dünyadan ayrıldı. Üretimden yola çıkmayan, sırtını işgüzarlığa dayamış, safların çoğulcu sandıkları ama aslında sapına kadar seçilmiş krallar yönetimi olan çok partili dönemimizin etiği talan ve avanta olunca; düzenin namusu beş para etmez hale geldi. Düzenin namusu böyle olunca toplumda sadeliğin ve yalınlığın yerini karmaşa, düzenliliğin yerini derbederlik, disiplinin yerini başıbozukluk, içtenliğin yerini laubalilik, alçakgönüllülüğün yerini kibir, dürüstlüğün yerini kurnazlık, zekânın yerini ise ahmaklık almış oldu.

İşte İlhan Selçuk bu kokuşmuş düzene bir başkaldırıydı.

Devrimci, yurtsever, halkçı, emek dostu, aydınlanmacı, cumhuriyetçi, laik, Altı Ok'un ve Atatürk'ün yılmaz savunucusu, hukukun üstünlüğünü çok iyi bilen bir hukukçu ve Türkiye'nin son 50 yılda gördüğü en iyi yazardı.

12 Mart Darbesinde Ziverbey Köşkü'nde en acımasız işkencelerden geçirildi Kontrgerilla tarafından.

12 Eylül Darbesinde yazıları yüzünden hakkında birçok dava açıldı hukuk bilmez savcılar tarafından.

2008’de emperyalistlerin ülkemiz üzerine oynadığı en büyük oyunlara karşı koydu diye, Cumhuriyet devrimini ve Aydınlanmayı savundu diye Ergenekon Tertibinin en baştaki hedeflerinden biri oldu.

Ama bunların hiçbiri durduramadı İlhan Selçuk’u. Bir dakika bile geri adım atmadı.

Korkmadı. Dik durdu. Mücadele etti. Kalemi gerekirse kırdı ama asla satmadı. İlkeli, kararlı, namuslu olmayı tüm arkadaşlarına öğretmeye çalıştı. Onun yaşamı hep aydınlık taraftaydı. Fakat yaşamı boyunca eziyet etmeye, zorluk çıkarmaya çalışan tertipçiler ise tarihin karanlığına, utanç sayfalarına mahkûm olmaktan kurtulamadılar ve kurtulamayacaklar da.

İlhan Selçuk bilgisiyle, birikimiyle, herkesi etkileyen, kucaklayan bilgeliğiyle gelecek kuşaklara bırakılmış bir servetti. Dünyaya bir kez gelenlerdendi…

O her zaman devrim aşkıyla doluydu ve halkının, ülkesinin acılarıyla yaşamıştı. Yazılarından bunu anlardık. Üstadımızın özenli çalışmalarını, eserlerini, açık yüreklilikle ortaya koyduğu gerçekleri artık nerede ve ne zaman bulabiliriz?

Selçuk bir seçeneğin adıdır. Emperyalist-kapitalist sistem bütün çıkarcılığı, bencilliği, gözü dönmüşlüğü ve yırtıcılığıyla çöktüğü zaman, insanlık olması gerekene kavuşacaktır.

O zaman insanların aydınlanmasının önünü kesen bütün barbarların, haramilerin, zalimlerin, saltanat düşkünlerinin, sultacıların hepsi ama hepsi yıkılıp gitmiş olacaklar.

Öyleyse Hepimiz İlhan Selçuk'uz.

Cumhuriyet devrimine bağlığın ve aydınlanma mücadelesinin simgesi olan, Türkiye'de aydınlama mücadelesinin yolunu çizen usta kalem her zaman sevgiyle ve saygıyla anılacaktır.

Dünyamızdan düşündürücü, devrimci, anlamlı bir tebessüm geldi ve geçti.

Adı İlhan Selçuk’tu…

Yiğit ACAR
iletisim@PolitikaDergisi.com