Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Abdullah Öcalan İmralı'da Değil mi?
- PKK ve "ÇEKİLME"
- Apo'ya Ev Hapsi
- 2013 Diyarbakır’daki Nevruz Gösterisi Üzerine..
- AKP'nin Ustalık Dönemi…
- Öcalan ile Hükümet Arasındaki Müzakerelerden Sızanlar..
- PKK, Türkiye’yi Demokratikleştirebilir mi?
- Dünyanın Terörle Demokratikleşecek Tek Ülkesi; Türkiye! (I)
- Akiller ve Tıkanan “Barış”(!) Süreci
- Terör Konusunda Yakıcı Gerçekler
- Türkiye SOL Gösterip SAĞ Vurabilir mi?
- Politika ve Sokak İtleri
- Gerillanın Attığı Kurşun, Düzenli Orduya Öksürüktür de...
- “Remiss Yöntemi”
- PKK-BDP Kucaklaşması ile AKP-OSLO Kucaklaşması Arasında Ne Fark Var?
Ayranımız Var İçmeye



Başbakan akıllı adam vesselam. Ya da biz çok ahmağız, bilemedin çok “yandaşız”. Gündemi Politika Dergisi’nde adını bilmediği bir kişinin(benim) yazısını okuyacak kadar takip edenler elbette olan bitenin farkındadır ama olsun. Yaşım genç, unutmamak için ben kişisel tarihime not düşeyim.
Çözüm sürecimiz tüm hızıyla devam ediyor. Yöntemi özetlemek gerekirse; Başbakan’ın “dokunulmaz sır küpü” yönetimindeki Milli İstihbarat Teşkilatı, İmralı’yla -kişi ismi kullanmak yasak- son 30 sene adına “demokratikleşerek” helalleşiyor, Kürtçü hareketin meşru siyasi zemindeki temsilcisi görünümlü güvercini Barış ve Demokrasi Partisi İmralı’dan, Kandil ve Avrupa’ya heybetli heyetlerle sihirli mektuplar uçuruyor.
Hükümetin pazarlama departmanı saha faaliyetleriyle halkı barışa ikna etmelerde(karşı çıkan varmışçasına). İleri demokrasiyle yönetilen Türkiye’mizde demokratik katılımın gerçekleşebildiği tek hadise sonucu oluşmuş meclisimiz konuya en fazla senin benim kadar hakim.
Gelişmeler “güzel”. Öcalan’ın mesajındaki İslami şemsiye vurgusunu, “Ben şeriatçıyım” diyenlerin Marksist partinin ekran yüzü olmasını, yine Marksist kontenjanından Kürtçü hareketin meclis sıralarına oturanların Said-i Nursi vurgusunu; e bir de ABD kontrolündeki Ortadoğu konjonktürünün süreçle ne kadar “uyumlu” ilerlediğini görmezden gelirsek bence hiçbir problem yok. İmralı’dan silahlı mücadele devrinin kapandığı mesajı geliyor, PKK’nın ne zaman sınır dışına çekileceği, silah bırakacağı konuşuluyor.
Üzerine Başbakan’a soruluyor “Ne verdin?”, yapıştırıyor cevabı “Bir şey verdiysem namerdim!”; soruluyor “Öcalan’a af gündemde mi?”, el-cevap “Haşa, olur mu öyle şey”. Durumlar pek güzel. 30 senelik sorunun özü demokrasiymiş meğer, bilememişiz. Padişah’ım çok yaşa!
Kandil’den beklenen manifesto da geliyor; 8 Mayıs çekilme tarihi. Süreç 3 aşamalı. 1. aşama sınır dışına çekilme; tamamdır, 2. aşama yasal, anayasal düzenlemeler; süper, 3. aşama Öcalan’a ve hepimize özgürlük arkasından silah bırakma; burada bir yanlışlık olacak. Öyle değil mi Sayın Başbakan? “Bizim milli içkimiz ayrandır, cumhuriyetin ilk yılları çok rererö!”. Hay Allah, ayran filan önemli işler; Kandil’in manifestosuyla ilgili programlara, açık oturumlara ne hacet.
Biz bu ayranı 11 senedir içe içe doymadık. Hepimize yine yeni yeniden afiyet olsun.
Eren GÜRER
- Eren GÜRER içeriği
- 11697 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder