Bana Gelen İhbara Göre, "Şimdilik Bir Gözdağıdır!"

Siyasetçi değilim, gazeteci değilim, yazar hiç değilim.

Fakat bilen bilir, bürokrasiye ve siyasete yakın eski bir Ankaralı olarak az haber taşımamışımdır tanıdıklarıma. Ve böylesi bir siyasi şahsın kaderinin mevzubahis olduğunu gördüğümden mütevellit bu yazıyı kaleme alma mecburiyeti ve mesuliyeti hissettim.

Deniz Baykal’a ait olduğu öne sürülen o malûm kasetle ilgili aldığım şok bir iddiayı, bugüne kadar gönülden desteklediğim gençlerin dergisinde (Politika Dergisi) yayımlamaya karar verdim.

Deniz Baykal, öteden beri (bilhassa 1 Mart Tezkeresi’nin sonrasında) müstemlekeci zihniyete karşı bir mücadele vermekteydi. Kimi vakit göz kırpsa da Avrupalılara filan, umumî tavrı antiemperyalist idi. En azından müstemlekeci zihniyete göre güvenilecek bir adam olmadı hiçbir vakit.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin iktidardaki mevcudiyetinin sona yaklaştığını ifade etmek, sanıyorum çok yanlış olmaz; fakat (galiba 1998’de idi) Aydınlık gazetesinin yıllar önceden Tayyip-Gül ikilisinin geleceğini haber yaptığı misaline de bakarak, emperyalistlerin “eşeğini sağlam kazığa bağladığı” malûmumuzdur.

Malî, adlî, istihbarî, dinî vesaire tüm müesseselerimizi hemen hemen işgal etmiş olan İstiklâl Harbi’nin mağlubu müstemlekeci kuvvetler, bazı anlarda “revizyon” ihtiyacı duyarlar. AKP’ye karşı “millîci - Atatürkçü” mukavemetin artması onları “sözde Atatürkçü” bir partiye veya koalisyona destek vermeye temayül ettirmiştir.

Ergenekon mergenekon derken gazeteciler, münevverler sustu; yalan yok, sustu! Ama “efkâr-ı umumiye” yemedi…

Hem evvelinde hem ahirinde Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül Bey methedildi, yüceltilmeye çalışıldı… Tutmadı…

Hülâsa, Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçmenlerinin ve Kavm-i Türk’ün “kahir ekseriyeti” teyakkuzda oldu ve kurulan tuzaklara düşmedi…

Deniz Baykal Beyefendi ve partinin erkânı da aynı şekilde sağlam ve şahsiyetli durdular. Kürt açılımı gibi birçok meselede memleketin menfaatlerine münasip ve antiemperyalist bir duruş ile tarihe geçtiler.

İşte mesele de buradan dallanıp budaklanıyor.

Bana gelen haberlere göre;

Emperyalist kuvvetler, Deniz Baykal’ı ikna edememiş ve umumiyetle pis işlerini yaptırdıkları dincileri yine alet olarak kullanmışlardır son hadisede de.

Ve eğer emperyalistlerin verdiği vazifeyi kabul ederse, Deniz Baykal aklanacak ve Vakit her zamanki gibi iflas edip isim değişikliğine filan gidecek.

Eğer kabul etmezse linç kampanyası düzenlenecek… Ve Sarıgül’ün önü açılacak… Sarıgül’ün bunca zamandır sebepsiz sandığımız beklemesini de daha iyi anlayabiliyoruz.

Plan bu şekildeymiş, yani devamı gelir mesajı içinde bu bir gözdağıymış ve Deniz Bey o sebepten şu an suskunmuş…

Tabiî bunlar doğruysa bile Deniz Bey’i tanıyanlar bilir ki O’nun her zaman üçüncü bir yolu vardır. Bakıp göreceğiz. Bu ayakoyunlarına karşı taviz vereceğini de zannetmiyorum.

Son bir not daha ilave edeyim: Ekseriyetle Deniz Bey’i demokrat olmayıp kendi koltuğunu sağlamlaştırdığı konusunda tenkit ederiz. Fakat emperyalistlerin anında Baykal’ı alaşağı edememesinin sebebinin de bu olduğunu ifade etmek isterim.

Son olarak Deniz Baykal’ın en sevdiği şiiri de (Adam Olmak) bugünlerde dile getirmenin faydalı olacağı kanaatindeyim, izninizle:

Çevrende herkes şaşırsa,
bunu da senden bilse,
sen aklı başında kalabilirsen eğer,
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır,
hem kendine güvenirsen eğer,
bekleyebilirsen usanmadan,
yalanla karşılık vermezsen yalana,
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana.

Düşlere kapılmadan düş kurabilir,
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer,
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir,
ikisine de vermeyebilirsen değer,
söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz,
kandırabilir diye safları, dert edinmezsen,
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz,
koyulabilirsen işe yeniden.

Döküp ortaya varını yoğunu,
bir yazı turada yitirsen bile,
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu.

Yüreğine, sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da,
herkesin bırakıp gittiği noktada,
sen dayanabilirsen tek.

Herkesle düşüp kalkar, erdemli kalabilirsen,
unutmayabilirsen halkı, krallarla gezerken,
dost da düşman da incitemezse seni,
ne küçümser, ne büyültürsen çevreni
her saatin her dakikasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyi ile dünya önüne serilir,
üstelik oğlum, adam oldun demektir...
Rudyard Kipling (Çev: Bülent Ecevit)

Türker YAZICI
iletisim@PolitikaDergisi.com