Çanlar Kimin İçin Çalıyor?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

(Bu yazı Deniz Baykal istifasını vermeden iki saat önce yazılmıştır)

Değerli bir hocamın söylediği gibi, Türkiye eşsiz bir siyaset laboratuarı konumundadır. Son derece gerçekçi yaklaştığımız konularda somut delillere, örneklere kısacası görünene çoğu zaman kesin anlamlar yüklüyoruz. Halbuki Marx’ın “Görüntü ile öz aynı olsaydı bilime gerek kalmazdı” sözünü hatırlamak gerekir. Meselenin görünen yüzüyle ilgilenenlerin bugüne kadar bilimi kullandığı iddiasını önemli bulmuyorum, asıl önem arz edeni bilimsel soyutlamalar yapabilmektir. Sezgi gücü olmayan bir politikacı kolaylıkla kandırılır ve büyük satranç tahtalarında piyon olmaktan ileriye gidemez. Bilimi kullanmak şartıyla sezgisel metodu denemek soyutlamanın itici gücü olacaktır. Soyutlamaksa, düşünce ve sezgi gücünü ortaya koymak demektir, öyleyse bu noktadayız.

Son günlerde gerçekleşen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile Nesrin Baytok’un gizlice çekilen görüntülerinin basına servis edilmesi olayı hepimiz için büyük önem taşımaktadır. Bu olayda karar verebilmemiz için bir süreci aydınlatmak ve hatırlamak lazım. Doğrudan somut olaylara dayanan yargılar, muhakeme gücümüzün zayıf noktalarını belli etmektedir. Soyutlama, işte burada devreye girmeli.

Ben süreci başlatan olayı çok daha gerilere çekebilirim ama bu da somut durumların dağılmasına neden olabilir. Öyleyse, süreci başlatmak gerekir. Süreç son yerel seçimlerde başlamış gözüküyor. AKP’nin oylarının düşmesi, CHP ve MHP’nin yükselişi, AKP’nin güneydoğuda yaşadığı hüsran AKP için bir alarm niteliğinde olmuştur. AKP iktidara geldiğinde mutlak iktidar, güç anlayışıyla gelmişti. Padişah gibi hareket etmeleri bunun göstergesidir ama siyaset felsefesinin ünlü tezlerinden biri de “Mutlak güç mutlaka bozar”dır. Bunu mutlak güç mutlaka bozulur olarak da değiştirebiliriz. Önce bozdular ve şimdi bozguna uğramaktadırlar. Bu yüzden de sertleşmeleri, çirkinleşmeleri ve baskıyı artırmaları gerekiyor. Bu süreçte yaşananlara dikkat edilmesini tavsiye ediyorum.

Yerel seçimlerden bu yana da AKP’nin açılımlar meselesinin AKP aleyhine dönmesi özellikle Kürt açılımında yapılan Habur krizi, Ermenistan’la olan açılım krizi AKP’ye oy veren milliyetçi kanadı AKP’den uzaklaştırmıştır. Öte yandan bu kadar bozulan bir gücü ve meşruiyeti ülke içinde bile tartışılan bir hükümete ve yapıya ABD’nin vermiş olduğu desteğin de azalabileceğini düşünüyoruz. Bütün bunlarla birlikte, son 3-4 ay içerisinde araştırma şirketlerinin ortaya koyduğu anketlerde önümüzdeki seçimlerde AKP’nin mutlak güç ile iktidar olamayacağını göstermiştir. En kuvvetli ihtimal bir koalisyon hükümetidir. İşte bütün bunlar AKP’yi kızgınlaştıran ve daha da baskıcı olmasına yol açan sürecin ikinci adımıdır.

 

Bundan sonra olanları hatırlayacağınıza eminim. CHP liderinin konvoyunun Van AKP il teşkilatı üyelerince taşlanması, saldırıya uğraması bir sonraki adımdır. Olayın alelade AKP’liler tarafından yapılması baskıyı artıracakları ve artırdıkları tezimizi haklı çıkarıyor. Öte yandan bu olayın ertesinde yüksek yargı arasında AKP’yi kapatma fısıltıları yeniden yükseliyordu. Bunun üzerine Baykal yaptığı açıklamada, “Kimse karışmasın, biz seçime gideceğiz” dedi. Baykal kendinden ve partisinden bu kadar emindi. 2011 seçimlerinde AKP’yi devireceklerini hiç olmazsa bir koalisyon olacağını seziyordu. Bütün bunlar bir, bir buçuk ay öncesinde olanlar ve bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde yargı Vakit gazetesine 612 bin liralık yüklü bir ceza verdi. Bundan çok geçmeden Vakit gazetesi internet sayfasından Baykal’ın görüntülerini yayınladı. Hemen ardından da Emniyet’in ve CHP’nin yaptığı açıklamalara göre İstanbul ziyaretinde Baykal’a bir suikast ihbarı alındığı bildirildi. Peki bunlar ne anlama gelmektedir?

Öncelikle suikast iddiasının CHP’li kulislerce bir gündem değiştirme aracı olarak kullanıldığını tahmin ediyoruz. Baykal’ın kaset olayını geçiştirmek için parti yönetimi 15 gün önce alınan bu ihbarı şimdi ortaya koymuştur. Önemli olan Vakit cezayı almamış olsaydı bu görüntüleri yine yayınlayacak mıydı? Tüm baskı mekanizmaları serbest bırakılmıştır, kapılar açılmıştır. Süreç buna işaret ediyor, öyleyse Vakit bunu yayınlayacaktı. Zamanlamasının ayarlandığını düşünebiliriz.

Bu bir bitirme planıdır, ama kimi? İşte soru bu.

Hükümet yetkilileri sorunun derhal araştırılmasını salık vermişler. Ne yazık ki bu olayın izninin AKP’li kulislerce verildiği iddiası çok güçlü ihtimaldir ve yine çok güçlü emareleri vardır. Bu, CHP’nin gücünü azaltma planıdır ama şunu söylemeliyim: Bu plan hükümet tarafından onaylanmış olsa da olmasa da AKP’nin gücünü daha da eritecektir. Bütün oklar hükümete dönük haldedir. Mutlak güç mutlaka bozar, bozulur. Halk AKP’nin bozulduğunu düşünüyor. Önümüzdeki günlerin daha hararetli olacağı kuşku götürmemektedir.

Alphan TELEK
iletisim@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Ben de hissediyorum...

Sayın Alphan Telek; öncelikle Politika Dergisi'ne vermiş olduğunuz destekten ötürü size tüm okurlar önünde teşekkür ederim. Politika bilimi sezgileri birçok kez reddetse bile ben de yazınızın sonunda belirtmiş olduğunuz düşünceye katılıyorum: "AKP oy kaybediyor"

En azından politik sezgilerim bana bunu fısıldıyor. Üstelik reddedemeyeceğim şekilde.

Deniz Baykal konusuna gelince..

İStifasının yanlış olduğu yönündeki söylemlere katılmıyorum. İstifa doğru ve hatta gecikmiş bir karardır; fakat gecikmiş kararlar, daha da gecikmiş kararların gerçekleşmemesinden önce alınıyorsa bu durumu saçma sapan bir şeye dönüştürür. Şunu söylemek istiyorum: "Baykal bir lideri oluşturmadan istifa etmemliydi." Kimse şu anki en güçlü kimseye güvenemediği için dün istifa etsin dediklerini bugün başa dönsün diye desteklemekten çekinmeyecektir. Dolayısıyla öz ve görüntü çelişmektedir ve bu konuya Marx'ın da söylediği gibi bilimsel yaklaşılmalıdır.

Bana göre görüntü bir liderin istifasıdır; fakat öz bundan başka bir şeydir. Dolayısıyla bilimin burada devreye girmesi lazımdır. Siyaset psikolojisinin bize mutlaka burada söyleyebileceği bir şeyler olmalı. Baykal'ın da Siyasi Psikoloji konusunda akademik geçmişini unutmamak gerek. Bilmiyorum anlatabildim mi?

Saygılarımla...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.