Çingeneye Beylik Vermişler, Önce Babasını Asmış.

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Bir arkadaşım anımsattı Quisling’i bugün. Vidkun Quisling: Ülkesini işgal eden Nazilerle işbirliği yapan faşist lider. Bir de benzetme yaptı onunla Recep Tayyip Beyefendi ile arasında.

Deniz BaykalHitler” dedi. Arkadaşım, Quisling dedi. Doğru, muhtelif yönlerden her ikisine de benziyor neticede.

Çünkü bir yandan nasıl zamanında Cumhurbaşkanı’na, Danıştay’a, YÖK’e… kısacası ellerinde olmayan tüm kurumlara saldırıp ele geçirdilerse; bugün de artık “İslami emel”lerine ulaşmalarının önünde son engellerden olan, demokrasinin sigortası görevi yapan Anayasa Mahkemesi’ne saldırmaktadırlar.

Tayyip Bey demokrasi ile popülizmi birbirine karıştırıyor, yahut bunu kasıtlı olarak yapıyor.

Demokrasi, çoğunluk ne derse onun hemen uygulanması demek mi?

Avrupa demokrasisinin, ırkçılık kazanmasın diye, Jörg Haider’e karşı nasıl çalıştığı ortada; Avusturya halkının söylemlerine rağmen.

Ne oldu peki? Avrupalılar darbe mi yapmış oldular Jörg Haider’e ve ırkçılığa karşı çaba sarf edince?

Hayır tabii ki…

İrticaya karşı çaba sarf etmek, neden darbecilik olsun o halde?

Neyse… Konumuza dönecek olursak, seçmenlerin yeterince bilinçli olmadığı bir demokraside yozlaşma tehlikesi her zaman mevcuttur. Böyle bir atmosferde ise, popülizm yapan, oyunu kazanır. Kaybeden demokrasi olur.

Gerçek demokratlık, bu oldubitti oyunlarına karşı, gerçek demokratik değerleri savunmaktır.

O halde, Recep Tayyip Erdoğan ve saz ekibi ile onların şakşakçı yazarlarına, her ne kadar demokratlık kisvesine bürünseler de, demokrat demek abesle iştigal olur.

Bir insan veya grup, günde 50 defa demokrasi diye yırtar mı hiç kendini? Hırsızın “ben çalmadım” demesine benzer bu durum.

Ha, diyeceksiniz (tıpkı Tayyip Bey’in dediği gibi) “ama efendim tarihe bakarsanız, tek parti dönemi, Millî Şef iktidarı” falandı filandı.

O zaman ben de sorarım sizlere:

1-) Çok partili demokrasiye geçiş kimin zamanında oldu?

2-) Sizleri yetiştiren İmam-Hatip okulları kimin zamanında açıldı?

3-) Naziler Almanya’da Yahudileri keserken, Fransa onlarla işbirliği yaparken ve tüm Avrupa buna seyirci kalırken, yurdundan kaçan Yahudileri Türkiye’ye kabul ederek himayesine alıp, insanlık dersi veren kim?

Her şeyi bir kenara bırakınız…

Batı Cephesi’nde Yunanlara karşı, Atatürk’ün Ankara’da BMM’de demokratik mücadelesini verdiği zamanlarda, Kurtuluş’un silahlı mücadelesini veren bir kahramanı Hitler’e benzetmek, nasıl bir iş ola ki? Ne ile izah edebilir, diye düşünüyorum, düşünüyorum… Aklıma şu atasözünden başka bir söz gelmiyor durumu izaha:

Çingeneye* beylik vermişler, önce babasını asmış.

 

Asım US
iletisim@PolitikaDergisi.com

 

Not: Burada “çingenelik” bir ırk olarak değil, Türk atasözünde kullanıldığı gibi “sorumsuz mizaçlı” anlamında kullanılmıştır.

 

Yorumlar

"şecaat arz ederken merd-i

"şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söylermiş"
anlayana:)

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.