Demokrasi, Tek Partili Bir Süreç Değildir!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Serhat KUŞDOĞAN

Yatay hiyerarşik düzen ile hükümranlık tanımayan çok sesli Yönetişim anlayışı, 21. Yüzyılın entelektüel zekâsı ve aydınlanma seviyesinin TEK GÖSTERGESİDİR.
İnsan onuruna saygı temel değerini esas alan çağdaş yönetim anlayışı, sevgi ve hizmet temel değerinden beslenir.
İç barış, diyalog ve istikrar için de çok önemli bir aşama olan bu süreci yakalayabilmek; farklı düşünce, inanç ve görüşte birçok kişinin katılımı ile hedefine ulaşır.
İstikrardan, kardeşlikten ve demokratikleşmeden yana olan tarafların, bu yönetişim anlayışını kabullenmeleri arzu edilir.

 

Yaklaşık dört yıldır devam eden malum dava da, ülkemizin aydınları insan onuruna saygı temel değeri ortak paydasında buluşamadı. En azından hukukun dürüst işlemesi adına, sanıkların demokratik hakları ve yargı önünde eşitlik beklentileri göz ardı edildi.
Bu dava ile ülkemizde temel değerlere sahip çıkmak, evrensel değerleri temsil etmek adına bir samimiyet sınavı verildi. Verildi, çünkü sınav bitti. Yazarları, aydınları, siyasetçileri “Kişisel Bütünlük temel değeri" merceği altında, daha yakından tanıma fırsatı bulduk.


Mutlak Nizamı kurmaya çalışanlar; birileri hakkında yasal sürecin bırakın işlemesini başlamasına bile izin vermez iken; haklarında yasal takibat bulunmayan kişiler hakkında dedikodu mahiyetindeki bilgileri İnfaz gerekçesi haline getirdikleri görüldü.
Mutlak Nizamın Korku Kültüründen beslendiğini bilenler, asabiyet teorisini yönetim felsefesine dönüştürerek, diyalog çağrıları eşliğinde monologlaşan siyasal kültür yaratmaya odaklandılar.
İletişim çağında, 21. Yüzyıl Türkiyesi, etkileşim içinde olduğu kültürleri dışlama-yok sayma- ötekileştirme sürecine itilerek, ortaçağ karanlıklarında tek tipçi bir anlayışa bürünmektedir.
Demokratikleşmenin, Ülkemde tek bir siyasî partiye ait proje olduğunu iddia etmek, demokrasinin manasını bilmemektir.
Demokrasi TEK PARTİLİ BİR SÜREÇ DEĞİLDİR.
“Demokrasiyi ben getiririm, demokrasi için TBMM’den istediğim kararları çıkarmak istiyorum, bu yüzden TBMM’de istediğim çoğunluğu elde etmeliğim.”
Bu cümle karşısında;
Siyaset Bilimcilerin, Anayasa Profesörlerinin, Sosyologların, Psikologların yüzlerinin kızardığını, duymazlıktan geldiğini görebiliyorum.
Demokrasi adına utanç verici bu cümle, kendini aydın zanneden aymayanların; ellerindeki tek proje olarak beni endişelendiriyor.
TEK PARTİLİ DÜZEN; hukukun üstünlüğü, herkesin hesap vermesi, şeffaflık, özgürlüklerin genişletilmesi ve demokrasi adına tarihî bir mücadele veremez. Verirse demokrasi olmaz. Veriyor diyenler kusura bakmasın, "Yalancıktan Demokrasi" müsameresinde oynamasın...
Türkiye Cumhuriyeti Devletinde nesli tükenmekte olan “Su samurları doğal yaşamını sürdürme mücadelesi verirken”, TEK PARTİ DİKTASININ özgürlükçü, demokratik bir anayasa hazırlamak için gerekli olduğunu düşünmek, ÜRKÜNÇ!
1970’li yıllarda bol geldiği, şimdi ise dar geldiği toplumun büyük bir kesimi tarafından kabul gören Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının değiştirilme süreci;
Malzemesi, modeli hazır olan bir giysiye benzetilip, işin terzinin marifetine kaldığı yaklaşımı OTOKRASİ özleminden başka bir şey değildir.


Necid çölünden gelen malzeme, 7. Yüzyıla ait model ile dikilen bir giysi, Anadolu coğrafyasının iklim şartlarına uymadığı gibi 21. Yüzyıl vizyonunu yansıtmayacaktır.
Öncelikle Türkiye Cumhuriyetini 22. Yüzyıla taşıyabilecek model tasarımına ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu Model Türkiye Cumhuriyetinin VİZYONUNU sergileyebilmeli, Egemenliğin Kayıtsız şartsız sahibi Türkiye Cumhuriyetini kuran halkın, ortak mülkü olan topraklarda geleneksel, yerel, etnik ve dini kimliklerinin üstünde olan YURTSEVGİSİNİ esas almalıdır.
Mevcut Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının büyük bir kısmını meydanlarda sallandırmayı, kafalarını koparmayı, yok etmeyi ideal zanneden bir zihniyetle bunu başarmak mümkün değildir.
Hele de yazılmamış, basılmamış bir kitabın müsfettelerini bulundurmayı suç kabul eden bir zihniyeti, yasal süreç olarak tarif etmek, utanç vericidir.
Popülist seçim vaadi olarak “Yolsuzlukla mücadele edeceğim.” söylemini yerine getiremeyenlerin,
“Yolsuzluğu ortadan kaldırdım, yol yaptım.”
söylemi, Siyasi manevranın, siyasette oynak savunmanın kitabi örneğini oluşturmaktadır.
Çağdaş Medeniyet Seviyesinin Üzerinde bir demokrasiyi, en doğru ölçülerle inşa edecek olan TBMM, olabildiğince çok sesli hale gelmek zorundadır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, 12 Eylül 2010’dan beri devam eden Diktayı andıran OTOKRASİ dönemine, 12 Haziran 2011 Genel Seçimlerinin henüz iptal edilmemiş olmasından aldıkları güç ile katlanmaktadırlar.
Tek Parti İktidarının süresi uzadıkça insani hak ve bireysel özgürlükler kısıtlanmakta, Siyasi baskı korkusu içinde yaşayan insanlar, asgari hayat şartlarını temin edebilmek için siyasi otoriteye boyun eğmektedir.
Mutlak Nizam ile parasına para, gücüne güç katacağını sanarak, mevcut durumu İleri Demokrasi diye tanımlayanlar, Bencilliklerinin Kör yalanları ile nefislerine yenik düşmektedirler.
Günümüzde, sekülerizmi biraz kişiselleştirilip biraz da kin duygularını öne çıkaran intikam özlemine vurgu yaparak tanımlayan aydınlarımızın, Emevi Kumandan Kutaybe’yi Seküler tanımlamalarına şahit oluyoruz.
Kendinden olmayana; kendinden olan gibi eşit mesafede duramayan bu zihniyet,
seküler olamaz!
Laiklik ilkesini, sekülerizm ile kıyaslamaya çalışırken, kendilerine ayrıcalık vurgulayan çakma sekülerizm örneklemeleri bencilliklerini gözler önüne sermektedir.
Kur'an'ın Maide suresi, 44. ayetinin son kısmı şöyledir:

:... Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.
Bu ayeti inkâr edemez,
Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını Tanrıya veremez...
Seküler olamazsın!
İşte bu yüzden,
Sıradan Müslümanlar ile radikal İslamcılar arasındaki çizgi kesik kesik, geçirgendir.
Bu durumu inkâr edemez,
Demokrasi adına çivi bile çakamazsın!
Türkiye Cumhuriyetini 22. yy’a taşıyacak anayasayı,
Tek başına yapamazsın!

Serhat KUŞDOĞAN

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.