Eşkıyanın Hükümranlığı Ne Ki!!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Nuri Baba
Yazının Yazıldığı Tarih: 
12.03.2011

 


Ergenekon'un 12. dalgası mizah dergilerindeBiliyorum,ciddi konulardan sıkıldınız...Biraz da gayriciddi konular da yazalım..

Ergenekon dağları ve onun yanına dizilmiş Sarıkız, Ümraniye,Balyoz,Ayışığı gibi daha ufak çaplı dağlar...Öykü bu ya, bu dağların da bir sahibi varmış..Elbette eşkiya dünyaya hükümran olamazmış ama bu dağlara da hükümdar olamaz denmemiş...

Bir zamanlar Türklerin Ergenekon diye bir destanları varmış...Her yanı madenlerle kaplı dağların arasından kurtulmak pek mümkün görünmüyormuş...Birgün,bu insanlara bir kurt yol göstermiş ve halk bu esaretten kurtularak,özgürlüğüne kavuşmuş ve tüm dünyaya nam salmış...

İşte bizim öykümüzde ki dağlar da , o dağlara benziyormuş ve insanlar, kendini bu dağların sahibi sananlardan kurtulamıyorlarmış...Kötü olan ; bu kez yol gösterecek kurdun da kalmamış olmasıymış..O günden bu güne gelene kadar ,kurtlar evrim geçirerek kuzuya dönmüşler ve sadece meliyorlarmış...

Eşkiya ; birgün tüm bu insanların başkaldıracaklarını biliyormuş ve bununla başedemeyeceğinin de farkındaymış...Bu yüzden, kendini o dağların eşkiyası yapan, daha büyük eşkiyalarla her türlü anlaşmayı yapıyor ve her türlü ödünü veriyormuş..

Dağların çevresinde ki köylerden de,çeşitli homurtular gelmeye başlamış ama eşkiyanın adamlarından korktuklarından,topluca örgütlenip seslerini çıkaramıyorlarmış...Fakat bu durum, eşkiya başının dikkatinden kaçmamış ve yakın bir zamanda kendisinin desteklediği eşkiyaya bu dağları dar edeceklerini düşündükleri kişileri, sadece homurdanıyorlar diye,dağlarda ki mağaralara kapatmaya başlamış..

Ancak,insanları mağaraya kapatıyormuş ama onların adil yargılanmalarını da sağlıyormuş...Örneğin; fazla adama gerek görmeden, yakalama,suçlama ve yargılama işlerini hep kendisi yapıyormuş..Doğal olarak da,eşkiyayı destekleyenler, bu dağlarda asla yargısız infazların yapıldığına inanmıyorlarmış...Oysa mağaraya sokulanlar,halkın sevdiği insanlarmış ve tepkiler artmaya başlamış...Bunu gören eşkiyanın yardımcıları, derhal dağların çeşitli yerlerine silah ve mühimmat gömmeye başlamışlar ve bunların eşkiyalık düzenini yıkacağını bağırmışlar...

Ancak, eşkiyayı destekleyenler, bu insanların, hem mağarada esirken, hemde nasıl dışarıda toprağa silah gömdüklerini bir türlü sorgulayamamışlar...Akıllarına mı gelmemiş, yoksa gelmişte, eşkiyanın yardımları kesilir diye mi seslerini çıkarmamışlar,bilinemiyor...

Bu konularda kafa yoran bazı insanlar, Ümraniye Dağında ki bulunan bombaların dedikodusunu yapmaya başlamışlar..Ve insanların mağaralara tıkılmalarının temel nedeni, işte bu dağlarda bulunan bombalarmış...Fakat neden olduğunu kimsenin bilmediği bir şekilde,bu bombalar üzerinde ki parmak izlerini almak ve bombaları eşkiyanın yardımcılarına teslim ederek,bu bombaları buralara koyanları mağaranın en dibine göndermek varken, nedense eşkiyanın adamları bu bombaları imha etmişler...Oldu mu şimdi ama...Tam da, bu bombalarla eşkiyalık düzenine son verilmek istenmesi kanıtlanacakken, bombaların imhası hiç yakıştı mı yani ?

Besbelli, ya hata yapmışlardı, ya da kendi bombaları,başkalarının eline geçmesin ve düzenek ortaya çıkmasın diye imha etmişlerdi...Rivayete göre,bu da dedikoduymuş...Ancak, eşkiyanın adamları, yapılan bu hatayı telafi etmekte gecikmemişler...Ümraniye dağlarını sevdiğini ve arasıra piknik yapmaya gittiğini ileri sürdükleri bir bilim adamını,bir cerrahı ve de üstelik bulunduğu köyde sağlık ocağı,küçük bir dersliği ve de yayın yapan ufak bir vericisi olan ünlü doktoru da, bu imha ettikleri bombalarla yakın arkadaşlık kurduğunu iddia etmişler...

Biz yalancının yalancısıyız...Diyesiylermiş ki ; senin elinde bu kadar değerli mallar nasıl olabiliyor,sen o malları Baş Eşkiyaya devretmeden,seni bu mağaradan ölene kadar çıkarmayız...Besbelli tevatür canım...Saçmalık...Eşkiya istese, zaten şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemlerle elinden alırdı...Niye böyle yapsın ki, diyeceğiz de, bu yapılan da şeytanın pek aklına gelen bir dümen olmasa gerekmiş...!!

Tüm bu baskı tehdit ve şantajlara karşın, yine de köylülerin tepkisi dinmiyormuş..Her ne kadar insanlar eşkiyadan korkuyorlarsa da, yine içlerinden bazıları "Ölümden öte köy mü var" diyerek direnmeye çalışıyorlarmış...Eşkiya, hükümranlığını devam ettirmek ve Baş eşkiyanın taleplerini yerine getirebilmek için insanlar üzerinde ki baskıyı giderek yoğunlaştırıyormuş...

İnsanların canına, bu baskı,bu zulüm,bu açlık,bu işsizlik,bu yoksulluk tak etmiş ve ne olacaksa olsun diyeceklermiş ama eşkiyanın küçücük yardımlarını ve de rüşvetlerini alanlarla nasıl başedebileceklerini bilemiyorlarmış...

Ne yazık ki önlerinde ki tek engel ; eşkiyanın hükümranlığı değil, kendileri gibi aç sefil ve yoksul olupta,bunun nedenini eşkiyada değil,kendi kaderlerinde görenler oluşturuyormuş...!!!

Bu öykü o kadar uzun ve o kadar çetrefilli ki, belki de bizler bu öykülerin yazılmasını bitiremeden, dağlardan eşkiyalık kalkar ve eşkiya, dünyaya değil, kendine bile hükümran olamaz...

Belli mi olur, yarınların neler getireceği,sabahların nelere gebe olduğu...!!!

 

Nuri BABA

iletisim@politikadergisi.com

 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.