Ezberleri Bozmak Lazım: Önce Ön Yargıyı Bırakmak Lazım

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Burhan İŞCAN

Türkiye’de milyonlarca insanı yakından ilgilendiren yargıdaki yeni düzenlemelerin geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in kamuoyu ile paylaşmasının ardından tepkiler de gelmeye başladı. Bu isimlerden biri de Eskişehir Barosu Başkanı Rıza Öztekin oldu. Bu yazı sayın başkanın basında çıkan beyanlarına cevap olarak yazılmıştır.

AH ŞU ÖN YARGILAR

Ben sayın baro başkanını sosyal demokrat olarak tanıyordum. Bu şekilde ön yargılıydım. Yanıldığımı görmekteyim. Ön yargılar insanları aldatır. Tıpkı sayın başkanın aldandığı gibi. Türkiye’de yargı sorunlarının başını maalesef etkin savunmanın olmayışı çekmektedir. Buna sebep avukatların ezberci yapıda olmasıdır. Sayın baro başkanı bu beyanı ile bunu bir kere daha ortaya koymuştur. Sayın başkanın tasarının içeriğini, hele hele tasarının gerekcelerini okumadığı veya okuduysa bile ezbercilikte ısrarla algılayamadığı ortadadır.

Yolsuzluk ekonomisi politikalarının kalbi bankalar, beyni belamlardır. Belam gerçeği mugalta ile çarptırarak ters yüz etmeye çalışan, bilgisine güvenildiği için bunu suiistimal de eden bilgi sahipleridir. Belamların çoğu sözde din alimleri dir. Ama sayın başkan gibi olanları daha baskındır.

Tasarının gerekcesi okunduğunda görülecektir ki, tasarı 1985 yılından bu yana; insan hak ve özgürlüklerine indirilen darbelerden birini daha yok etmektedir. Tıpkı Eski Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in 6.6.2009 tarihinde çek kanunu için hükümete yaptığı öneride olduğu gibi ezberleri bozmaktadır. Tasarı gerekceleri içinde bu öneride vardır. Tasarı gerekceleri içinde uluslar arası  insan hakları sözleşmelerinden ve AHİS den de söz edilmektedir.

Ben sayın baro başkanından, özellikle de sosyal demokrat olarak bu gerekcelere ilaveler yapılması için öneriler sunmasını bekliyordum. Tabiatıyla bu da bir ön yargıydı benim için. Hüsrana uğradım. Ancak avukatların ezberci yapısını bilmem beni tümden hazırlıksız da yakalamadı.

SORUNA ÇÖZÜM ÜRETEMEYENLER SORUNU BİLMİYOR DEMEKTİR

Yolsuzluk ekonomisi politikalarında, “ekonomik suça ekonomik ceza” kavram karmaşası ile yanlış algılattırma aldatmacasında maksat bazı suçları masum suçlar kategorisinde cezasız bırakmaktır.

Yolsuzluk ekonomisi politikalarının bu politikası, suçları; “siyasi suçlar”, “ ekonomik suçlar” diye sınıflandırırken büyük suçları da masum suçlar arasına sokmakta, veya tersine işlemle masumları suçlular sınıfına dahil etmektedir.

Örneğin; aynı siyasi görüşte değil diye cana kıymış adam öldürmüş bir adamı cezasız bırakmak gayesi ile onu masum göstermek için siyasi suçlu demek mümkün mü?

Ya da öğrenim harcı kesildiği için, hak aramak sesini duyurmak için miting yapmış öğrenci siyasi suçlu gösterilip cezalandırılabilir mi?

Küresel hukuk kavrayışı içinde, buna uygun uluslar arası sözleşmelerde DOLANDIRICILIK, YOLSUZLUK ve RÜŞVET toplumları helake sürükleyen SUÇLAR olarak tanımlanırken ve AĞIR CEZALARLA CEZALANDIRILMASI istenirken siz bunları MASUM SUÇLAR KATAGORİSİ ne koyabilir misiniz?

Ya da tersine, SGK Prim borcunu, vergi borcunu, elektrik doğalgaz borcunu ödememiş veya ödeyememiş kimseleri EKONOMİK SUÇLU diye adlandırıp cezalandırmanız mümkün mü?

Mümkün diyenlerin asıl amacı;

Siyasal iktidar kaygısı ile işledikleri cinayetleri, komploları, suikastları, dolandırıcılık yolsuzluk ve rüşvet suçlarını ; mecburiyetten oluşmuş  bu yüzden MASUM  SUÇLAR  olarak kabul edilmesi gerekir anlayışındadır ve bu anlayışı yaygınlaştırmak istemektedirler.

İşte bunun adı yolsuzluk ekonomisi politikalarından bir politika dır.

Ne gerek var EKONOMİK SUÇ, SİYASİ SUÇ tanımlamalarına?

YA DA EKONOMİK SUÇ NEDİR? KİMLER EKONOMİK SUÇLUDUR?

SİYASİ SUÇ NEDİR, KİMLER SİYASİ SUÇLUDUR?

BU TANIMLAMALAR NİYE MUGALATA OLARAK SUNULMAKTADIR.?

Gerek var çünkü  ya kurunun yanında yaş da yanacak, ya yaşın yanında kuru yanmaktan kurtulacak.

KURUNUN YANINDA YAŞI YAKMAMAK İÇİN KURUYU DA YAKMAYACAKMIYIZ, ya da illa ki yaşı yakmak mecburiyetinde miyiz?

Ayrıştırma yapmak mümkünken, tersine birleştirme yapmak niye? Yargılama imkanı varken yargısız infazda maksat ne?

Bütün sorularınıza tek bir cevap vermek mümkün. Suçluları masum göstermek için suçsuzları suçlu göstermek anlayışı bunun adı. Bunun adı DAYATMA SUÇ TEORİLERİ İLE SUÇ TİPLERİ ÜRETMEKTİR.

Maksat, bütün dünyada dolandırıcılara, yolsuzluk yapanlara ve rüşvet alanlara ağır cezalar verilirken; bu ülkede, “ekonomik suça ekonomik ceza” diye cezasız bırakmaktır.

Ülkemizde son günlerde YARGIYI HIZLANDIRMA adına, YARGISIZ İNFAZI KOLAYLAŞTIRMAK İÇİN  bir sürü düzenlemeler yapılmaktadır. Bu düzenlemelerde MÜDAHİL olmak, her vatandaşın VATANDAŞLIK GÖREVİ dir.

Örneğin bu düzenleme ile bankaların, ÖZEL SEKTÖR alacaklarının önünde engel olan ANAYASAL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER bertaraf edilmek istenmiştir. Yasa içinde bulunan dayatma suç teorisi ile üretilmiş suç tipi; yargısız infaz yapmak için yasadan çıkarılmış, ancak ön yargı oluşması için beyinlere kazınmaya çalışılmıştır. Maksat bu ön yargı ile yargısız infazdır.

Tıpta genel bir kaide vardır. Cerrahi ameliyatlar özellikle füzyon cerrahi müdehaleler uzmanlar tarafından yapılır.

İktidar olmak muktedir olmak, yani her işin uzmanı olmak anlamına asla gelmez.

Muktedirlik toplumun çoğulcu katılımcı demokrasi efkarında oluşur.

Uzman addedip bu ameliyeleri ehil olmayan kişilere bırakırsanız; ya yanlışlıkla başka bir organ zarar görür, ya da hastanın içine fazladan bir şeyler konur.

Bizim uğraşımız bu dur. Ameliyatın doğru yapılıp hastanın şifa bulması.

Burhan İŞCAN

iletisim@politikadergisi.com

BU YAZI BARO BAŞKANLIĞINA VE YEREL BASINA GÖNDERİLMİŞTİR

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.