Gülen Cemaati ve Bir İstifa

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Tamer YAZAR
Yazının Yazıldığı Tarih: 
17-12-2013

Türkiye’de, Dershaneler ve Cemaat ilişkisi üzerine çok şey söylendi şu ana dek, hatta o “koskoca” dershaneler başlığı “cemaat” ara başlığına sıkıştırıldı diye kızanlar da oldu, ama durum gerçekten de o yöne doğru ilerliyor galiba, hatta yaşanan kavga kendi içinde ilk” kurbanını” da verdi bile… !!!

 

Nasıl mı?

 

AK Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, partisinden istifa etti.

Ama istifasına hem “DERSHANELER” başlığını hem de “CEMAAT” gerçeğini iliştiriverdi…

Hatta Türkiye’de buna dair konuşulanları bir bakıma resmileştirdi…

Siyasete Cemaat dokunuşlarının gücüne dair sinyaller verdi…

Hatta o dokunuşun gücüne ilişkin çatışmaya işaret etti…

 

Ve şunu dedi:

 

“20 seneden fazla bir süredir hizmet hareketini ve Muhterem Hocaefendi'yi tanıyor ve seviyorum. Referandum başta olmak üzere milletin hayrına gördükleri bütün meselelerde Hükümet'i var güçleriyle destekleyen, kapı kapı dolaşıp insanları ikna eden, yurt dışından binlerce insanı fedakarca oy kullanmaları için taşıyan, AK Parti kapanmasın diye dualar eden bu samimi insanların şimdi düşman muamelesine tabi tutulması, en hafif tabirle vefasızlıktan başka bir şey değildir.”

 

Ve ekledi…

 

“Dershaneleri kapatılan, mensupları devlet dairelerinden tasfiye edilen, parti yöneticilerimiz tarafından ahlaksızlık olarak nitelenen fişlemelere ve baskılara maruz kalanlar bu milletin evlatlarıdır.”

 

Bu konuda Hükümet’ten gelen tepki mi?

 

“Siyasette bir siyasi partiye üye olursanız, o siyasi partinin yetkili kurullarına, genel başkanının talimatlarına göre hareket ederseniz, başarılı olursunuz. Yoksa gönül bağınız olan bir takım yerlerle irtibatı devam ettirirseniz, siyasette başarılı olmanız mümkün değildir…”

 

Bu açıklamanın sahibi Ak Parti Genel Başkanı Mehmet Ali Şahin ve aynı Şahin bakın nasıl bir nokta atışla bitirmiş yaşanan istifayı, güç savaşını, derinleşen cepheleri, Ankara’daki havanın ağırlığını… !

 

“Aslında işin özeti; 'Bana emrettiler ben AK Parti'ye geldim, şimdi emrettiler ayrıldım' demektir.”

 

Fark ettiniz mi bilmiyorum ama, her iki açıklamada da ortak bir şey var, hani birbirini tamamlayan, hatta bizdeki demokrasinin aslında demokrasi kılığında ama başka bir şey olduğuna dair bir şey… !!!

Özgür iradenizin Türkiye Siyaseti’nde çok da para etmediğine işaret eden bir şey… !!!

“Ya biat edersin ya da gidersin” diyen bir şey… !!!

“Ya bu şekilde var olursun ya da yok olursun” diye de ekleyen bir şey… !!!

 

Şimdi dönelim Dershane gerçeğimize…

 

Sahi, Ankara’daki bu kale önü mücadelesinin gol atma telaşına eklenen istifa bize şunu mu söylüyor, “buradaki güç, sizlerin aklının alamayacağı bir güç ve bunu elde tutmak için herkes kurban edilebilir…” ???

Peki ya Hakan Şükür… !!!

O, Türkiye Siyaseti’ndeki Cemaat dokunuşunun gerçekliğine eklenen bir Kurban mı sayılmalı yoksa elde duran ama yakan gerçekliğin “buradayım ve güçlüyüm” imajının vitrini mi kabul edilmeli?

 

Ha bu arada… !!!

İstifa kararından sonra şahsına yönelik bir kısım karalama kampanyalarının başlayacağına dair de konuşmuş Hakan Şükür, ki söylendiği gibi belki de, bu karalamalar o güç savaşının bir karşılığı olacak ya da paylaşılamayan Ankara’nın kalelerine sancak dikme gayretinin hesaplaşması… !!!

 

Siyasetin değil ama Türkiye’de Dershanelerin getirildiği durum adına düşündürücü bir tablo…

Bu ülkedeki genç neslin hangi güç odaklarının hedefinde olduğuna dair yazılıp çizilen senaryoların yeniden tazelendiği bir tablo…

Devlet içindeki kadrolaşmanın hikâyesine eklenen şehir efsanelerinin aslında toplumsal katmanlar arasında nasıl ilerlediğine dair net çizgiler çizen bir tablo…

Milyonlarca ailenin, dişinden tırnağından artırdığı paralarla gönderdiği çocuklarının geleceğine eklenen bir tablo…

 

Evet…

 

Yaşanan istifa sıradan bir İSTİFA değil… !

Ankara’dan Türkiye’ye yansıyan fotoğraflar da öyle sırandan FOTOĞRAFLAR değil… !

Ama keşke öyle olsaymış…

Ve bugün bu olasılıklar hiç ama hiç tartışılmasaymış…

Cemaatlerin, siyasette ve Ankara’da ve hatta eğitim kurumlarında bu kadar etkin olduğu bizlere bu kadar net fotoğraflarla verilmeseymiş…

 

Ne isterdim biliyor musunuz?

 

Olası bir istifa başka bir şeyden olsaymış mesela… !!!

Roboski’de veTaksim Gezi’de yaşamını yitirenler için mesela…

Beklenen ama vaktinde gelmeyen adalet için mesela…

Ve Reyhanlı’daki patlamaların istihbarat zafiyeti için mesela…

 

Sanırım yine çok şey istedik… !!!

 

Kendine iyi bak Türkiye…

 

 

Tamer YAZAR

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.