İMO Çalışanlarının Kalbi, İMO’yu İtibarsızlaştırmak İsteyenlere Kapalıdır!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Mehmet Ali Yazıcı
Yazının Yazıldığı Tarih: 
Ekim 2012

Bilindiği gibi yaklaşık sekiz ay önce İnşaat Mühendisleri Odası çalışanı Cansel Malatyalı işten çıkarıldı ve 20 gün sonra da İnşaat Mühendisleri Odası önünde oturma eylemine başladı. Yaklaşık 35 gün de açlık grevini sürdürdü. Geçtiğimiz Cuma günü bizleri fazlasıyla üzen, yoran ve herkesin bir tarafından çekiştirdiği bu süreç, bir değer olarak insan hayatını her şeyin üstünde gören Odamızın çağrısıyla son buldu.

Bizler aşağıda imzası olan İnşaat Mühendisleri Odası çalışanları, bugün söz konusu süre boyunca yaşananların bizlerin gözünden de ifade edilmesini gerekli görüyoruz. Görüşlerimizi açıklamamız için “dün erken, yarın ise geç” olabilirdi. Bu nedenle “bugün” diyoruz.

Çalışanlar olarak, öncelikle, bugün ilericilerin, devrimcilerin ve demokratların yönetimlerde yer aldığı demokratik kitle örgütlerinde, sendikalarda, siyasi partilerde çalışanlar ile kurum yöneticileri arasındaki ilişkinin; belirli kaideler, kurallar ve hatta kurullar aracılığıyla yürütülmediğini biliyor, bu nedenle sol değerlere uygun bir kurumsal işleyişin sağlanamadığını düşünüyoruz.

Farklı siyasi eğilimlerde olan, farklı çevrelere yakınlık gösteren birçok kurumun, çalışanlar söz konusu olduğunda ne denli “aynı” olduğunu görüyor, bu anlamda alternatif ve katılımcı bir yönetim tarzının hayata geçirilmesi için hepimize görev düştüğüne inanıyoruz.

Bizler İMO genel merkez çalışanları olarak sekiz ay boyunca yaşananların; en yakın tanığı, mağduru ve muhatabı olduğumuzu ifade etmek istiyoruz.

Sürecin tanığı, mağduru ve muhatabıyız

Bizler İMO genel merkez çalışanları olarak sekiz ay boyunca yaşananların; hem tanığı, hem mağduru, hem de muhatabı olduk.

Tanıktık; çünkü bizler İMO’da çalışıyorduk. Cansel Malatyalı’nın işten çıkarılmasına da ve ardından meselenin birçok grup kişi veya kurum tarafından çekiştirilerek kullanılmasına da tanıklık ettik. Bizler sekiz ay boyunca eylemi destekleyen grupların ve çevrelerin sürdürdüğü mücadele biçiminde ve tarzında ne denli yanlış bir dil ve yöntem kullanıldığına da tanık olduk.

Mağdurduk; çünkü bizler bu süreç içerisinde eylemi destekleyenlerin düşmanca tavırlarının yarattığı fiili durumla karşı karşıya bırakıldık. Taciz edildik, hakarete uğradık, hatta bazen doğrudan fiziksel şiddete maruz kaldık.

Muhataptık; çünkü bizler, Cansel Malatyalının eyleminin sonlandırılmasından daha önce e-posta yoluyla da kamuoyuna iletilen “İMO çalışanlarına ve Kamuoyuna Açık Mektup” ta ifade edilenlerin aksine Cansel Malatyalı’nın bedenine ve sağlığına zarar veren bu süreci sonlandırabilecek bir çözümün sağlanması için didindik, çaba harcadık.

Bu noktaya kadar, kurum içi yapısal sorunlara ve süreçteki konumumuza değindik. Çünkü asli amacımız, birer demokratik mevzi olarak gördüğümüz bu kurumların olumsuzluklarla bir anılmasına, inandırıcılığımızın tartışılır hale getirilmesine, çalışanların ve kurumun hak etmediği muameleye maruz bırakılmasına itiraz etmektir.

Amaca giden yolda her şeyi mubah görenlerin, gerçekliği çarpıtmaktan çekinmeyeceğini elbette biliyoruz. Ancak bugün söz konusu sekiz ay boyunca yaşanan kimi gerçekleri ifade etmek gerektiğini düşünüyoruz.

Kabul edemiyoruz!

Sağ iktidarlar ve darbe dönemlerinde baskı ve zor altında tutulan, üyeleri, yöneticileri tutuklanan ve hatta öldürülen İMO’nun, bir çalışanın iş akdinin feshedilmesiyle birden bire “faşist” ilan edilmesini kabul edemiyoruz.

Cansel Malatyalı’nın eyleminin desteklenmesine, üstelik bunun TMMOB içerisinde politik iddialara sahip gruplarca yapılmasına şaşırmıyoruz. Ancak İMO’nun “işbirlikçilik”, “müteahhitlik”, “emek düşmanlığı” “faşistlik” gibi yakıştırmaları hangi zaman aralığında edinmiş olabileceğini merak ediyoruz.

Sekiz ay boyunca, İMO çalışan ve yöneticilerine yönelen düşmanca tavrın, küfür, darp, hakaret gibi yöntemler aracılığıyla sürdürülmesini kabul edemiyor böylesi bir tarzı hiç kimsenin hak ettiğini düşünmüyoruz.

İMO yöneticilerinin fotoğraflarının dergi kapaklarında, İMO çalışanlarının isimlerinin dergi sayfalarında afişe edilerek hedef gösterilmesi karşısında kamuoyunun bu saldırgan tutumu görmezden gelmesini de kabul edemiyoruz.

Söz konusu tavırdan, çadırın önünden geçen İMO üyelerinden, iş takibi için gelen ve mevcut durumdan bile haberdar olmayan misafirlere kadar herkesin muzdarip olmasını da kabul edemiyoruz.

Bir emekçinin hakkını korumak için onun yanında olduklarını belirten grupların diğer emekçilere yönelik düşmanca tavrını da, bu tavır doğrultusunda yapılan tacizleri de kabul etmediğimiz gibi, İMO yöneticilerinin ve çalışanlarının homojen bir politik kadro olarak görülmesini ve onlardan böyle davranılmasının beklenmesini de kabul edemiyoruz.

Bir emekçinin mücadelesine destek verenlerin dünyayı kendilerinin yanında olanlar ve olmayanlar şeklinde ikiye ayırmasını söz konusu yanlış tarzın bir ürünü olarak değerlendiriyoruz. Bu nedenle ne İMO yöneticilerinin ne de İMO çalışanlarının vicdanının, solculuğunun ve hatta insanlığının bu tarzı benimseyenler tarafından ölçülemeyeceğini düşünüyoruz.

Yönetiminde bulundukları kurumlarda; çalışanların yasal haklarını bile vermekten imtina edenlerin ya da bu hakkı vermekle yetinenlerin Cansel Malatyalı’ya destek vererek ve İMO’yu suçlayarak ellerini temizleyebileceklerini düşünmüyoruz. Bu gibi kurumların düştükleri çifte standart batağının kamuoyu tarafından görülmemesini de kabul edemiyoruz.

Sekiz ay boyunca, İMO çalışanlarının fiziki ve duygusal anlamda baskı altında tutulmasını, insanların rencide edilmesini, kalplerinin kırılmasını kabul edemiyoruz; etmemiz de mümkün değil.

Sekiz ay boyunca bunları dillendirmemiz doğru olmayabilirdi, bugün ise dillendirmememiz kendimize, sola, demokratik kamuoyuna, İMO’ya yapılacak en büyük haksızlık olacaktır.

İMO Yönetim Kurulu’nun insani nedenlerle Cansel Malatyalı’yı işe alma kararını doğru buluyor ve destekliyoruz. Bu kararla sergilenen hassasiyetin taşıdığı anlamın farkındayız. Birileri, ölümü kutsarken, İMO’nun hayatı önemsemesi, ihtiyaç duyulan demokratik hayatın, insani düzeyde ilk adımı yerine geçebilecektir.

İMO’nun Cansel Malatyalı’nın sağlığını düşünerek aldığı kararın, “yenme”, “yenilme”, “zafer” sözcükleriyle ifade edilmesini doğru bulmuyor, sekiz ay boyunca yaşananların sol açısından her hangi bir kazanım anlamı taşımadığının da altını çiziyoruz.

AKP hükümetinin, Kanun Hükmünde Kararnameler ve Yönetmelik değişiklikleriyle, meclis gündeminde bekleyen TMMOB yasasıyla, TMMOB ve bağlı odalarını cendere içine aldığı böylesi bir dönemde temel amaç, kurumlarımıza sahip çıkmak ve bu saldırılar karşısında ortak bir mücadele yürütmektir. Ancak söz konusu eylemin emek ve demokrasi güçleri açısından parçalayıcı ve dağıtıcı bir hale bürünmüş olmasını, sol açısından bir kayıp olarak değerlendiriyoruz.

Bütün bu nedenlerle biz çalışılanların kalplerinin İMO’yu ve çalışanlarını itibarsızlaştırmayı amaç edinenlere ve bu uğurda amaca giden her yolu mubah gören gruplara, kurumlara, partilere ve çevrelere bir ömür boyu kapalı olacağını kamuoyuna duyuruyoruz.

Aydın Kaplan, Barış Tuncel, Bayram Koç, Cemal Çimen, Demet Özgür, Erkan Demir, Funda Elber, Gülşen Bıçakçı, Hasan Randa, İnönü Alpat, Mehmet Ali Yazıcı, Mehmet Ökmen, Metin Saçmaözü, Nurer Altun, Onur Üngör, Ö. Faruk Köstel, Özcan Çağman, Özge Karaçöl Özgür, Özgür Çakmak, Seda Sezğek, Sedat Taylan, Semrah Şanlıer, Serpil Sönmez, Sevinç Soylu, Suat Karabulut, Süleyman Kaya, Şafak Altan

 

Mehmet Ali YAZICI

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.