"İnönü Solculuğu"

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

"İsmet Paşa Solcuğu ya da solcuları" sözünü ben ilk kez Kemal Tahir'den okumuştum... Ne yalan söyleyeyim pek de sevmiştim. İnönü cumhuriyetine yakışan bir "solculuk"tu...
Yakın tarihi az buçuk bilenler hatırlayacaklar. 1946 seçimleri "açık oy, gizli sayım"a göre yapılmış bir seçimdi. Yani kime, hangi partiye oy verdiğiniz görülecek; ama seçim sayımları gizli yapılacaktı... Artık ne denli "demokratik seçim" olduğunu varın siz düşünün... CHP burun farkıyla iktidarda kalıyordu da bu seçim sistemine göre bile DP (Menderesli Demokrat Parti) mecliste muhalefet oluşturacak bir milletvekili sayısı da elde etmesine yarıyordu.

 

 
CHP’li olsun ve CHP'ye oy atsın diye "köylünün örgütlenmesi" adına kurulmuş "Köy Enstitüleri" pek de işlevini yerine getirememiş, köylüler CHP'ye oy atmamıştı... İsmet Paşa'nın bu "Köy Enstitüsü" projesinden vazgeçme dönemi işte bu 1946 seçimlerinden sonradır...
 
İkinci Savaş sonrası, dünyada gelişmekte olan demokrasi hareketi sonrası zaten zorla sözde demokrasiye geçen İsmet Paşa, (Oysa Mustafa Kemal, kendi döneminde 'demokrasinin öldüğünü' söyleyen Batı karşısında iki kez demokrasi girişiminde bulunmuştu) 1946 seçimlerinin kendisi için pek parlak olmadığı görmüş, seçim sisteminin onca anti-demokratlığına rağmen DP, 65 milletvekili kazanmıştı... İnönülü CHP de 396 milletvekili... 7’de bağımsız milletvekili seçilmişti...
 
Bu seçimler zaten CHP'nin İnönülü ve İnönüsüz kazandığı son seçim olacaktı... 1946 yılından beri CHP -ara dönemler dışında- halkın oyu tarafından iktidar yapılmayacaktı... Yani CHP günümüze dek 64 yıldır iktidar yüzü görememişti...
 
İsmet Paşa, 1938-1950 yılları arasındaki İnönü Cumhuriyeti'nde bir yandan artık "demokrasi" naraları atan müttefik devletler karşısında "demokrasiyi savunur görünürken, (Nihal Atsız ve benzeri Türkçüleri içeri atıyordu o sırada) Sovyetler'e parmak kaldırıyor; bir yandan da 1940 neslinin solcularını (Nazım Hikmet, Kemal Tahir vb) içeri atarak da Batılı müttefiklere (emperyalizme) göz kırpıyordu… "İnönü tarafsızlığı" buydu...
 
Kemal Tahir'in "İsmet Paşa Solculuğu/Solcuları" dediği, şey de buydu... Kalkınmayı "eğitime" dayamak, öğretmene hiçbir sistemde hak etmediği "kalkınmanın misyonu" rolünü ona vermek... Yani bir başka açıdan bakarsanız Hasan Ali Yücel'in (Can Yücel'in babası) "eğitim solculuğu"...
 
İsmet Paşa, bu Hasan Ali Yücel takımının "eğitim solcularını" bile günü ve zamanı gelince (yani emperyalizme iyice bağlanınca) gözünü kırpmadan harcıyordu... (Niyazi Berkes'in "Unutulan Yıllar"ını okumanızı tavsiye ederim...)
 
İsmet İnönü solculuğu tamamen bir üstyapısal solculuğuydu... Yani "zararsız solculuk"...
İşin ilginci, meşru basın, "Sol" deyince de hep bu İnönü Solculuğunu düşünüyor; onun dışındaki "Sol" yasadışı kabul ediliyordu...
 
Derken 1960 Darbesi/İhtilali, oluyor... DP iktidardan düşürülüp liderleri asılıyor; İnönü 1965 seçimlerine dek başbakan oluyordu. 1965 seçimleri, yeni anayasa ve değişen seçim sistemi sonucunda TİP (Türkiye İşçi Partisi) 15 milletvekiliyle meclise giriyor, seçimi kazanmış AP iktidarına (Süleyman Demirel liderliğinde) mecliste kök söktürüyordu...
 
Aaaa tam bu sırada İsmet İnönü bir "Ortanın Sol" projesi ortaya atıyor, TİP'i "marjinal sol" ilan ediyor, neredeyse tümü TİP'li 68 gençliğini olmayacak bir şeye "gerillacılığa" itiyordu. Meclisten bir şey olmayacak diye düşünmüştü gençlik, ve elbette yükselen bir CHE hayranlığı vardı..(Elbette TİP'in kendi içindeki iç savaşları da İnönü tarafından kullanılmıştı) Zaten 1969 seçimlerinde TİP iki milletvekili çıkarabiliyordu...
Gene diyorum, meşru büyük gazeteler bu anlamda CHP'yi Sol sayıyor; CHP dışındaki Sol yasadışı Sol ilan ediliyordu...
 
CHP'nin bu "olmayan" solculuğuna zaten sağcı ve muhafazakar partiler de itibar ediyor, aslında gerçek sol partilerin, ne gazetelerde, ne TV'lerde görüşleri yayımlanıyordu...
Siz boşa mı sandınız... AKP 2002'de iktidara gelir gelmez, CHP'nin sadece "Laiklik" tepkisi göstermesini... Atatürkçülük dediği şeyin de "özünden anti-emperyalizm koparılmasını", "Cumhuriyeti Ordu Korur" düzeyine indirildiğini...
 
Ya Kemalizmin "Laik ve Hukuk Devleti"nin ille de vazgeçilmez koşulu olduğu "Anti-Emperyalizm" ve "Ulusal Demokratik Devrim" olmasının gözden düşürülüp soyut bir "Atatürkçülüğe" dönüştürülmesi!!!!
 
Sözde "solcu" CHP'den bu konuda tek laf gelmiyor, AB'ye girmek yarışında CHP lideri Baykal, var olan iktidar liderine "Ben senden önce çabaladım bu konuda" diyor, Mustafa Kemal ideolojisi, artık "Balo salonlarında 9. senfoni dinlemek" olarak algılanıyor...
Sayın Baykal, bu yaptığınız solculuk, "İSMET PAŞA SOLCUĞU"ndan başka neydi?
 
Bir açıklarsanız?
 
ufuk.kesici@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.