Koltuktaki Müslüman ve Hedef Kitlesi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
İrfan DEĞİRMENCİ
Yazının Yazıldığı Tarih: 
17/02/2011

Bu ülkede milletin hassas noktaları nelerdir?


Bir tanesi ''Din'' sonra bağlantılı olarak ''Namus'' gelir, ardından ''Ahlak'' ta bir takım dinci çevreler tarafından toplumsal ahlaka dönüştürülmesinin sonucu temeli yine din'e dayanmaktadır. Geçim derdini veya okuma çabasını dürüstçe sürdürdüğünüzde toplum içinde alnınız ak olarak kalır. Ama geçim sıkıntısından, öğrenciliğin maddi yükünden kurtulamazsınız. ''Dürüstlük'' ise özellikle siyasette çok zor bulunan bir değerimizdir.
 
Eğer ki ''Biz bu Orta Doğu Projesi’nin eş başkanlarından biriyiz! '' dediğiniz Ortadoğu Projesini yürüten Siyonizm’in ve emperyalizm'in hizmetindeyseniz, Siyonizm’in ve emperyalizmin hedeflerini, planlarını gerçekleştirmek veya destek sağlamak başlıca görevlerinizdendir. Sizin gibi başka görevli ya da seçilmiş kişilerle, kurumlarla, birlik oluşturarak ülke siyasetini kirli hale getirmeniz ve halkın, ülke çıkarlarının, toprak bütünlüğünün ekonomisinin, iç huzurunun ve bayrağının temsilcisi olan dürüst ve güçlü siyaseti yok etme zorunluluğunuz vardır ki, bunu yapmazsanız halkın seçiminde dürüst siyasete yem olup gidersiniz.
 
Kirli siyaseti başarıyla uygulamak, talimatları yerine getirmek için, özgeçmişinizin ya da sicilinizin temiz olmasına gerek yoktur.
Zaten dürüst ve temiz olsanız kirli ve şaibeli siyasete soyunmazsınız ve bazı düşman odaklar tarafından zengin edilerek desteklenmezsiniz!
 
Bir yerlerde Atatürk devrimlerine isyan ederek, halkın hassas noktalarından en önemlisi olan din'i kullanarak, sömürerek, hatta ticaretini yaparak ve bir zamanlar
'' Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler kışlamız müminler askerimiz olacak !'' şeklindeki tehlikeli sözlerinizden dolayı hapis yatmanız, dini siyasete alet etmenizde, laik düzeni yıkma savaşınızda ve Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Anayasasını yerle bir etme yolunda sicilinizi altın gibi parlatacaktır hedef kitlenizin gözünde !
 
Atatürk devrimlerinin, eserlerinin, kurumlarının yaşatılması sizin için başlıca tehditlerden biridir ki, onun evlatları'nı psikolojik olarak yok etmeyi bu sayede gerçekleştireceğinizi düşünürsünüz. Ve bu gün baskı uygulayarak susturmaya çalıştığınız, karaladığınız, sindirdiğiniz Atatürk evlatlarının sesini kısmaya çalışırken öfkenizden bazı şeyleri gözden kaçırırsınız.
 
Gözden kaçırdığınız en önemli durumlardan biri; Atatürkçü, aydın, cesur, Atatürk devrimlerini ruhunda taşıyan, her yaştaki gençlerin varlığı ve bu insanların neler yapabileceklerini unutmanızdır.
Patlamak üzere olan bir su tankını örnek aldığımızda, su kaçıran yerlerini tıkamaya, baskı uygulamaya çalışırsınız.
Ancak bir kaç yeri kapatırken, başka yerlerden çılgınca ve asice fışkırmaktadır.
İyi bilirsiniz ki içindeki basıncın patlaması durumunda sizi yöneten ve şekillendiren Siyonizm bile sizi korumayacaktır. Bu yüzdendir ki her yere adamlarınızı gönderir, herkesi dinler, baskı altına alır ve bütün Atatürkçü düşünenleri hatta kurumları çıldırmışçasına yok etmeye çalışırsınız.
Bir mahalle muhtarının ya da belediye başkanının açılışını yapması başarı sayılabilecek, üst geçit, park, kavşak veya halk eğitim merkezi gibi yerleri toplu açılış adı altında gösterişle tanıtırken, tüm masrafları babanızın cebinden çıkar gibi rahatlıkla halkın vergileriyle karşılar ve bedava seçim turları yaparsınız. Ama fabrikalar açmaya gerek bile görmezsiniz.
Tam tersine devletin köklü kurumlarını, fabrikalarını, taşınmaz mallarını yabancılara yok fiyatına ''Babalar gibi '' satarken, bunu da ''Hatip'' yeteneğinizle hedef kitlenize ''Ülkeye sıcak para girdi '' şeklinde anlatarak, karizmanıza hayran bıraktırırsınız!
Açılışını yaptığınız muhteşem (!) eserlerinizi de, özenle kurgulanmış bir taktikle yanınızdakilerle birlikte kurdele keserek gösteriş yapar, bununla da kalmaz '' Allah yar ve yardımcımız olsun''  '' Ya Allah bismillah '' sözlerinizle hedef kitlenizin gözünde devleşirsiniz.

Ülke vatandaşlarının farklı inanışlarını ise ciddiye almaz, gelen insanca istekleri sadece seçim zamanlarında dile getirir, sonrada umursamamaya devam edersiniz. Çünkü hedef kitlenizin ve sizin gözünüzde azınlık olarak görülmekle kalmayıp neredeyse hor görülürler.

Sonuçta her yaptığınız, ülkede ele geçirmediğiniz birkaç TV kanalı ve bir iki gazete dışında, yerlere göklere sığdırılamayacaktır. Çünkü siz Müslüman bir hatipsinizdir.
Aslında size ait olmayan, ama sizinde rüyalarınızı süsleyen küçük Amerika rüyasını, başkanlık sisteminizi değerli seçmenlerinize anlatmaya çalışırken, kesinlikle eyalet sisteminden bahsetmezsiniz. Çünkü size verilen talimatlara göre her şeyi sırasıyla yapmak durumundasınızdır. Hedef kitleniz bunu hap şeklinde yutarak hazmede, hazmede kabullenecektir.
Ayrıca eyalet sistemine geçildiğinde, parçası ve eşbaşkanı olduğunuz Büyük Orta Doğu Projesi’nin haritası dâhilinde kalacak eyaletlere sağlanacak paralardan asla ve asla bahsetmezsiniz.
Bu sağlanacak paralar babanızın cebinden çıktığı için, dile bile getirmezsiniz.
Ama yinede edebiyatınıza diyecek yoktur.
Özellikle açılış törenlerinde okuduğunuz şiirler, gönül tellerimizi titretmektedir. Hele ki 1990'lı yılların o manidar kamyoncu edebiyatından alıntı yaptığınız '' Nazar etme ne olur, çalış seninde olur! '' dizeleri sizi eleştiren muhalefeti aklınızla köşeye sıkıştırmaktadır.
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.