Medya Unsuru ve Gücü; Etkinliği Bağlamında, İnternet Karşı Devrimi...

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Türkiye’de kitle haberleşmesi başlı başına anlaşılmaz bir yapı sunuyor. Gazete ve televizyon haberleşmesinde birkaç medya karteli son derece etkili durumda; fakat bu karteller güçlerini habercilikten ve yayıncılıktan değil; bankacılıktan, enerji sektörü, finans sektörü gibi yan işkolları ve uğraş alanlarından “bol akçeli” işler kotararak sağlamaktalar.

Türkiye’de kökü devlete dayanmayan büyük sermaye birikimi olmadığı için, karteller eninde sonunda devletle eklemlenmiş bir durum sergiliyorlar, dersek fazlaca büyük laf etmiş olmayız. Bağımsız basın kuruluşlarının olmadığından da bahsedemeyiz. Lâkin, onlar da devletle karteller gibi organik bir ilişki içine giremediklerinden ötürü, yeterince etkili bir tesir yaratamamaktadırlar.

*

Medya kuruluşları ve onların iştirakleri olan gazete, dergi, basım-yayın materyalleri, gerçekten de Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde geniş halk kitlelerini etkilemede inanılmaz bir güce sahiptir. Değinildiği gibi kimi medya örgütlerinin devletle olan organik ilişkileri, sermayenin kaynağı, sermaye rezervinin büyütülmesi, akçeli işlerde medya gücünün, kamu tekeli ve gücü üzerinde baskı aracı olarak kullanılması, medya unsurlarının anlaşıl(a)mamasından ziyade, bence daha başka bir probleme işaret etmektedir. O da gazete ve televizyon kuruluşlarının sahip oldukları belli bir ilke ve prensiplerinin olup olmadığı... Medya unsurları ve gücü, Türkiye’deki kadar acaba başka hangi ülkede tartışılmaktadır? Gazete ve televizyon patronlarının ilgi alanlarının, sadece medyayla sınırlı kalmaması, ticaretin fazlaca gelir getiren enerji, finans, yatırım ortaklığı gibi alanlarında yoğun olarak faal olmaları, ellerinde bulundurdukları basın gücünü, bu saydığımız sektörlerde baskı ve etkileme gücü olarak kullanmalarına neden olmakta.

*

Türkiye’de bu bahsettiğimiz absürd örneğe, Ak Parti hükümetiyle Doğan Holding iştirakleri olan Doğan Yayıncılık kuruluşlarının arasında yaşanan şu son bir iki yıl içindeki gelişmeler örnek olarak verilebilir. Ak Parti iktidarının, DOĞAN HOLDİNG YAYINCILIK iştiraklerini dünyada eşi benzeri olmayan türden vergi cezasıyla cezalandırması, tabii bu benim görüşüm ve tespitim değil, kamuoyunda bu konuda ahkâm kesenlerin dillendirdikleri, medya unsurlarıyla siyasi iktidarların ilişkilerinin ne kadar da ilkesizlikten ve hesapverilebilirlikten uzak olduğunun küçük bir numunesidir. Medya patronlarının, akçeli işlerinden ötürü, hükümetleri düşürüp, iktidarları zor durumlarda bıraktıkları, artık bir şaibe değil; köşeyazarlarınca açıkça yazılan ve konuşulan bir vakîadır. Gazetecilik anlayışının ve haberleşme konseptinin internet teknolojisinde yaşanan gelişmeler neticesinde dönüşümlere uğraması, yazılı ve görsel gazetecilik ve habercilik anlayışının değişmesine sebep oldu. İnternet mecrasının daha özgür, interaktif, her an güncellenme olanağının olması, inovasyon tekniklerinin internet teknolojilerine yatırım yapanlar tarafından daha fazla kullanılması, habercilik konseptinin algılanmasını köklü bir biçimde değiştirdi. Klasik gazetecilik ve televizyon yayıncılığı ve haberciliği, internet denen devasa bilgi ve haber mecrası karşısında büyük bir tehtit altında. Hatta, yakın gelecekte, yazılı gazeteciliğin varlığının internet gazeteciliği karşısında tehlikeye gireceği, yıllardır seslendirilen bir olgu. Türkiye’de yerleşik ve kökleri çok eskilere dayanan gazetecilik ve habercilik anlayışının bu muğlak yapısı, devletle olan siyasal ve ekonomik eklemlenmiş düzlemsel görünümü, üzerinde sorular sorulması ve bunun olumsuzluklarının neler olduğu, tartışılması gereken bir öncelik değil midir? Anayasal düzenlemelerle bile güvenceye alınmış haberleşme hürriyeti, demokrasinin, insan haklarının, hukukun üstün olduğu bir devlet ve toplum düzeninin teşkili bağlamlarında; medya patronları ve bürokrat-siyasetçi ilişkisinden arındırılarak yeniden ele alınmalıdır.

*

Genel kabulde işlevleri, halkı bilgilendirme ve aydınlatma olan gazete ve televizyon unsurlarını, birtakım kitlenin baskı gücü olmaktan, kendilerini toplumdan ayrışmış zanneden zümrenin çıkarlarına ve taleplerine hizmet eder anlayıştan, daha çağdaş ve evrensel değerler ve haberler üreten çizgiye getirmek, hem ülke yararına hem de imtiyaz sahiplerinin yararına olacaktır. Yirmibirinci yüzyıl dünya düzeninde artık, insanlar, haberlere, eskisinden daha çabuk erişebilmekteler. Ve bilgilenme ve haberlenme konularında daha şeffaf ve saydam mecralara sahipler ki, hiç kuşkusuz bunun başında da internetten yayın yapan haber ve sivil toplum kuruluşlarının oluşturdukları portallar gelmektedir. Ve internet teknolojisi o hâle geldi ki, siz istediğiniz kadar bir yerde; bir bölgede; bir ülkede, belli mahfillerde karartmalar, gizemler, negatif halkla ilişkiler uygulayın, insanların “olan-bitene”, gerçeğe ulaşmasına engel olamıyorsunuz. İşte, bu yüzden bence, ülke içinde yer alan medya kuruluşlarının internet mecrasından etkin faydalanmanın yollarına kafa yormaları gerekmektedir.

*

“. . .Hâlbuki internet, iletişim ve bilişim teknolojilerindeki değişimler ve gündelik hayatımızdaki etkileri nedeniyle bambaşka bir dünya. Bu yeni dünya iş yapma tarzımızı ve örgütlenme modelini de değiştiriyor. Zamandan ve mekândan bağımsız üretim yapabilmek, iş modellerini, örgütlenme ve yönetim modellerini değiştiriyor. Bu değişimler de düşünce sistematiğimizi etkiliyor.Örneğin bildiğimiz medyada haber, olay olduktan sonra bizi olan konusunda haberdar eden, bilgilendiren veri setiydi. Ama günümüz hızlı gündelik hayat ritmi içinde, haberi “olan” olmakta devam ettiği zaman içinde öğrenebiliyoruz. Bu bilgi tepki, refleks, yorum derken giderek olmakta olana müdahale olanağı bulduğumuz, giderek olanı etkileyebildiğimiz bir “olmakta olan şeye” dönüşüyor.”[1]

*

Evet, zamandan ve mekândan bağımsızca yapılan yayın imkânı, bunun küresel yaşam havzasına ulaştırılması, insanların olana, olandan sonra değil; olurken bile müdahil olmaları avantajını doğurmuştur. Siyasetçi-işadamı/medya patronu/bürokrat arasında çevrilen akçeli ve gizli işler, artık bir süre sonra, bir anda, televizyon ve gazetelerde olmasa bile, internet denen kontrolü zor mecrada sökün ediveriyor... Yenidünya düzeni de yeni ekonomik düzen de yeni küresel politik ilişkiler de uluslararası güç, denge savaşımları da internetten etkilenmekte...

İnternet ve bilgisayar, insanlığa bambaşka dünyalar sunmakta. İnternetteki hız ve veri akışının yoğunluğu, ticaretten, haberleşmeye, eğlenceye, e-devlet denen yeni kamu konseptine kadar birçok devrimsel eylemlere ve oluşumlara vesile olabilmektedir. İnternet teknolojisiyle desteklenen habercilik ve yayıncılık anlayışının, her şeyden önce, klasik baskılı yayıncılığın ezberine ve taklitçiliğine düşmemesi için, birtakım prensiplere ihtiyacı var. Her şeyden önce, internet okur-yazarlığının arttırılması, internet denen mecranın da belli başlı bir uğraş alanı olduğu önkabuluyle; burada istihdam edilecek personelin nitelikli ve daha fazla dünyayla entegre olabilecek bir yapıya sahip olmasının altyapısının hazırlanması, gerekmektedir.

*

Daha doğrusu, internet yayıncılığının kendi paradigmasını, kendi dünyasına kabul ettirmesi gerekir. Her ne kadar günümüz imkân ve teknolojilerinde, haberin güncelliğinin ve doyuruculuğunun sağlanması kolaylaşsa da, internet mecrasının birtakım avantajları koruduğu ve klasik yayıncılıktan ayrıldığı söylenebilir.

*

“. . .O zaman rekabet yalnızca hıza dair olamaz. Nitelikte, içerikte rekabet edilmesi gerekir. Eğer yalnızca yazılı medya haberlerini ekranda okuttuğunuz bir site olacaksanız başka, içerik üreten bir platform olacaksanız başka insan ve bilgi kaynağına ihtiyacınız var. Farkınız haberin içeriği kadar haberi hazırlayan, yorumlayan yeni tür gazetecilerinizle ve yorumcularınızla olabilir. Bu ise eskiden olmadığınca uzmanlaşmış, eğitilmiş yeni insan ve medya çalışanı demek. Her bir sitede bulunan habere sizin katkınızın farklı olması gerekir. Bu da multidisipliner düşünebilen, uzmanlaşmış insanlar demektir. Ki siz hem hızlı, hem doğru ve güvenilir, hem de doğru bilgi ve referanslar içeren haberler üretebilin.”[2]

*

Yukarıda, Sn. Ağırdır’ın yaptığı tespitler, bize konuştuğumuz olay ve olgu dizgesinden bir başka düzleme geçişe olanak vermektedir. Yapılan işlerin niteliği ve yapanların kalifikasyonları...

*

Bir Türkiye gerçeği, işsizlik...

*

İnternet mecrasında habercilik yapacakların en öncelikli kararları, vasıflı eleman nasıl tedarik edilecek olacaktır. İnternet teknolojisinin daha yoğun teknoloji ve teknik birikim ve yetkinlik isteyen alan olması, burada varlık göstermek isteyenlerin daha vasıflı insan olma gerçeğini dayatacaktır. Fakat bu dayatma, küresel değer ve gerçeklerin bir sonucu, küresel dünyayla olan eklemlenmenin gereği olan dayatma olacaktır. Yoksa, siyasetçi-işadamı-bürokrat denen hırs ve ihtiras üçgeninin dayatmasından söz edecek olursak, demek ki, Türkiye’de yaşanan her şeyin zahirde olduğu, yaşananların da “zahirden” öteye geçemediği yargısını bizlere sunacaktır.

*

Bu aralar, bu sözü çok sevdim ve tuttum... “Başka bir dünya mümkündür . . .” hürriyet gazetesi yazarı Sn. Özdemir İnce, yazılarında şu aralar, başka bir dünya mümkündür diyor, “ama”larıyla birlikte...

Daha başka bir dünya mümkündür, elbet, ama, . . .

(. . . . . .) ??!  

 

Erhan SALMAN

iletisim@politikadergisi.com

 


[1] Bekir Ağırdır/t24.com.tr/31.05.2010

[2] agm

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.