Milli İttifakın Şifreleri

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Hakan YAVUZ (Sosyolog)
Yazının Yazıldığı Tarih: 
19.02.2010

Nereye gitmek istiyorsanız, oraya giden araca binersiniz. Hangi işi yapmak istiyorsanız, ona uygun alet-edevat edinirsiniz. Neyi yönetmek istiyorsanız, ona göre örgütlenirsiniz.

Haçlı seferi, Türk’ü devletsiz bırakmayı hedeflediğine ve bu yönde önemli aşamalar kat ettiğine göre, Türk Milletinin önündeki hedef de; milletin en üst örgütlenmesi olan devletini yönetmek olmalıdır.

Bugün milletin devletini yönetebilmesinin önündeki en büyük engel, siyasal parçalanmışlıktan kaynaklanmaktadır. Türkiye’de yaşanan; fikri çeşitlilik ve zenginlik değil, aynı fikirlerdekilerin bile bölük pörçük örgütlenmeleri ve güçsüz kalmalarıdır.

Altı Ok ilkelerinin birbirinden koparılmasıyla, 50’lerden itibaren geliştirilen ve “demokrasi” olarak yutturulan parçalanmışlık sürecinin, bugün gelinen noktada, “Birleşin! Birleşin!” sloganları atarak çözülmesi mümkün değildir. Ayrıca sorun, 2007 seçimlerinde olduğu gibi iki partinin seçim işbirliği yapması düzeyinde bir sorun da değildir.

Sorun, bugünkü muhalefet partileri arasında, seçim sonrası bir koalisyon iktidarı olasılığının hazırlığını yapmak da değildir.

Sorun Türkiye’nin kaybettiği yılları telafi edecek ve milli mevzileri yeniden kazandıracak bir “Ulusal Program”ın tasarlanması ve bu programı uygulayacak “Milli İttifak”ın, siyasal erke ulaşmasıdır.

Peki, kimdir Milli İttifakın bileşenleri?

Bugün “anti-emperyalistim” diyen de, “milliyetçiyim” diyen de, Bağımsızlık Savaşıyla kurulmuş Cumhuriyeti nirengi noktası olarak kabul etmektedir. Türkiye Komünist Partisi (TKP) AB’nin “Trakya Eyaleti Kurma Projesine karşı” yayınladığı bildiride şu ifadelere yer vermektedir: “Tarihinde emperyalizmin planlarını bozarak Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuş bir halk, AB parasına ve yönlendirmesine razı gelemez.” (3 Haziran 2009 /  Edirne)

MHP lideri Devlet Bahçeli, 21 Ocak 2010 günü yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanıyor: “Türkiye iyi gitmiyor. Bunlar, cumhuriyetle hesaplaşıyorlar.

Burada benzer duruşlar sergileyen birçok siyasi partiyi aynı çerçevede anmak mümkündür. Ancak Milli İttifakın bileşenlerine, siyasal parti isimlerinden önce biraz soyutlamayla bakmakta yarar var. Asıl önemsenmesi gereken nokta şu: Hayatın gerçekleri, birbirinden çok farklı siyasi yapıları, ister istemez ve iradeleri dışında, benzer bir hatta ve benzer bir cephede konuşlanmaya itiyor. İşte milli enerji, yani, milli direnç ve milli kuvvet bu nesnel koşullar üzerinde gelişip, serpiliyor.

Milli İttifakın, muhalefetin en güçlü partileri CHP ve MHP etrafında şekillenmesi gerektiğini söylemekte bir sakınca yok. Ancak Milli İttifakı bu partilerden ibaret görmek, konunun özünden ve öneminden uzaklaşmaya yol açacaktır.

CHP içersindeki küreselcilik ve Kürtçülükle dirsek teması halindeki kesimlerin, Deniz Baykal’a “MHP ile CHP arasındaki makasın açılması” baskısı yaptığından 14 Şubat tarihli, Milli İttifakın Önündeki Tuzaklar başlıklı yazıda söz etmiştik.

AKP yandaşı medyada da, Tayyip Erdoğan’ın “ruh ikizleri” benzetmesi kapsamında hazırlanan ve muhafazakâr MHP tabanını, CHP ile yakınlaşma konusunda rahatsız etmeyi amaçlayan yazılar geniş yer buluyor. “Ruh ikizi gibi icraatlar: MHP, CHP'leşiyor… Son dönemde MHP'nin CHP ile işbirliği yaptığı birçok icraatı bulunuyor.” (habervaktim.com / 17 Şubat 2010)

Tayyip Erdoğan konuşmalarında geçmiş MHP imajına vurgular yapıyor. Can Dündar 17 Şubat akşamı NTV kanalında Kemal Türkler’in kızını ve Yavuz Bingöl’ü canlı konuk olarak çıkarıyor. Ermenilerden özür kampanyasında yer alan Yavuz Bingöl Başbakan’la 20 Şubat günü yapılacak buluşmada 80 öncesi işlenen cinayetler konusunu gündeme getireceğini söylüyor. 30 yıl önceki Gladyo cinayeti üzerinden MHP karşıtı duygular depreştiriliyor…

Milli İttifakın nüvesini yıpratmaya yönelik kampanyalar karşısında, Milli Güçler ne yapıyor? Yazarlar, çizerler, siyasetçiler ve vatandaşlar… Bu konuda yeterince görüş ve talep ifade ediliyor mu?

Büyük Millet Meclisi kurulmadan, Milli Kurtuluş Savaşı kazanılabilir miydi?
Milli İttifak için girişimler yapmadan, örneğin, Milli İttifak Kurultayı toplamadan, önümüzdeki seçimleri kazanmak mümkün mü?

Hep Amerika’nın “toplum mühendisliği” yaptığından söz ederiz. Peki, kendi toplumumuza kendi aklımızla, kendi fikrimizle şekil vermek için, biz daha neyi bekleriz?

O halde… “Safları sıklaştırın çocuklar” (Nâzım Hikmet, Hürriyet Kavgası / 1962)

Hakan YAVUZ / Silivri
iletisim@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Kızıl elma diyorsunuz yani!

Kızıl elma diyorsunuz yani! Hakan Yavuz bey hazır Silivri'desiniz, yakınsınız, aman dikkat edin!

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.