Mustafa Kemal, "AB"ci' Değildir.

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Zırt pırt lafını ediyorlar ya: "Atatürk'ün en politik vizyonu Batı Uygarlığı"dır diye... Yazılarını okuyan ve bilmeyen de sanacak ki, Mustafa Kemal, BATI'nın kıçına takılmış sömürge bir ekonomiden yana...
Külliyen yalandır uydurmadır...
Bakın, o dönem adıyla "İMTİYAZÂT-I ECNEBİYE" şimdiki adıyla "Küreselleşme" (Kayıtsız koşulsuz AB'ci ve Özelleştirmeci olma) hakkında İzmir İktisat Kongresindeki konuşmasında Mustafa Kemal neler demiş: (Yazı Metni Osmanlıca, çevirerek veriyorum) :

"... Son dönemde Osmanlı devleti, gerçekte özgürlüğünden mahrum bir hale getirilmişti. Bir devlet ki kendi halkından aldığı vergiyi, yabancılardan (anlaşmalar gereği) alamaz olmuştu. Bir devlet ki yabancı yatırımcıları (yanlış yaptıklarında ) yargılama hakkına sahip değildi... Bu kadar da değildi... Doğrudan doğruya milletin hayati önem taşıyan ihtiyaçlarını oluşturmak için, örneğin lokomotif yapmak için, örneğin fabrika açmak için devlet özgür değildi... Hemen müdahale edilirdi... Yaşamını oluşturmaktan yasaklanan bir devlet özgür olabilir miydi? Söylediğim gibi, devlet özgürlüğünü çoktan kaybetmişti. Ve Osmanlı devleti yabancıların bir sömürgesi durumundaydı. " (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, cilt II, s. 104, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, 1952)
Mustafa Kemal, bu sözleri "İMTİYAZÂT- I ECNEBİYE" (bugünkü KÜRESELLEŞME) için etmiştir... Şimdi nasıl, benim gözümün içine baka baka kendilerine Atatürkçü diyen kişiler Küreselleşmeyi ve Özelleştirmeyi savunabiliyor... Hem de Atatürkçülük adına...
Mustafa Kemal, İzmir İktisat Kongresi açılış konuşmasında "Hakimiyet-i Milliye" karşısına bir de "Hakimeti-i İktisadiye"yi koymuştur.
Ne demektir "HAKİMİYET-İ İKTİSADİYE" ? "Ekonomik özgürlük" değil mi?
Mustafa Kemal devam eder:
"... Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, iktisadi zaferle taçlandırılmadıkça, kazanılan zaferler sürekli olamaz, az zamanda söner. Bu nedenle en kuvvetli parlak zaferimizin bile, semeresini görmek için ekonomik egemenliğimizin sağlanması ve sağlamlaştırılması, yaygınlaştırılması gerekir... " (age.. s107)
Devam ediyorum Mustafa Kemal'in dediklerine:
 "... efendiler, zannetmeyin ki biz yabancı sermayeye karşıyız. Hayır, çok emeğe ve sermayeye ihtiyacımız vardır. Fakat, kanunlarımıza uymak koşuluyla, yabancı sermaye teminat vermeye hazırız. Ama arzumuz odur ki yabancı sermaye bizim egemenliğimize var olan servetimize uysun. " (age, s.109)
Şimdi ne diyecek bizim "küreselleşme" ve "AB" yandaşları : "Bakın Atatürk'te yabancı sermayeye açık"...
Dananın kuyruğu o değil... Bakın ardından ne şartlar getiriyor Mustafa Kemal:
"...fakat eskisi gibi değil... Mazimizde ve özellikle Tanzimat sonrası yabancı sermaye ülkemizde özel bir yere sahip olmuştur. Devlet ve hükümet, yabancı sermayenin bir tür "jandarmalığından" başka bir şey yapmamıştır. Ama artık her medeni devlet gibi, millet gibi yeni Türkiye buna izin veremez. Ülkeyi esir ülkesi yapamaz. " (age. s.109)
 
Ey, "KÜRESELLEŞMECİLER" !
Ey, "AB" CİLER" !
Ey, "ÖZELLEŞTİRMECİLER" !
Mustafa Kemal, size daha ne desin?
 
usufk.kesici@politikadergisi.com

Yorumlar

ATATÜRK ONLARA NE DER BEN BİLİYORUM.

Atatürk yukarıdakilere ilevet ne diyor." Egemenlik hiç bir şekilde ve biçimde terkedilemez ve paylaşılamaz". Atatürk işgalci sermayeye ve AB gibi kurumlarla yetki paylaşmasına karşıdır. AB üyesi olmak gönüllü federe devlet olmaktır.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.