Öyle Bir Türkiye Olsa ki…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Tamer Yazar
Yazının Yazıldığı Tarih: 
12-7-2013

Aziz Nesin ne güzel demiş…

öyle bir ağlasam

öyle bir ağlasam çocuklar

size hiç gözyaşı kalmasa.

öyle bir aç kalsam

öyle bir aç kalsam çocuklar

size hiç açlık kalmasa.

öyle bir ölsem

öyle bir ölsem çocuklar

size hiç ölüm kalmasa.

Ne gözyaşı kalsa ne açlık ve ne ölüm…

Ama olmuyor…

Niye mi?

Eskişehir'de geçen ay düzenlenen Gezi Parkı olayları sırasında bir grubun saldırısına uğrayan, Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü 1′inci sınıf öğrencisi Ali İsmail Korkmaz da öldü…

Abdullah Cömert’in ardından hem de…

Ve Hatay, bir çocuğuna daha ağladı…

Bir cinayete daha…

Bir yitişe daha…

İlkinin cevaplarına erişemeden ikincinin soruları ile kuşatıldı…

Yok, yetmedi… !

Taksim'de yaşanan olaylar sırasında başından yaralanarak ameliyata alınan 16 yaşındaki lise 2'nci sınıf öğrencisi Mustafa Ali Tombul da benzer bir trajedinin kurbanı.

Göstericileri dağıtmak için atılan biber gazı kapsüllerinden biri kafasına gelmiş 16 yaşındaki Tombul’un…

Oracıkta yere yığılmış…

Hastaneye kaldırılmış…

Uyutuluyormuş…

Halen…

Babası Mehmet Tombul mu?

Bakın ne demiş?

“Bu gaz bombasını kullanma kılavuzu yok mudur, öğretmemişler midir? Bunu da sormak istiyorum kendilerine. Gaz bombası niçin kullanılır? Bizim bildiğimiz; bir olay vardır, insanları o olaydan uzaklaştırmak için polisin gerçekten de ortalığı sakinleştirip, yatıştırması için, o kalabalığı oradan uzaklaştırmak için kullanılır. Benim bildiğim bu. Direkt insanın kafasına, beynine, vücuduna isabet ettirmek için değil bu. Direkt, bir de çok yakından isabet ediyor. O zaman senin niyetin öldürmek ya... Ve benim verdiğim parayla yapıyorsun bunu.”

Tüm bunlar olurken de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2007 yılında polis şiddeti ve biber gazı kullanımına yönelik açılan bir davayı karara bağlamış ve Türkiye'yi tazminat ödemeye mahkûm etmiş.

AİHM, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin, kötü muamelenin yasaklanması ve etkili soruşturma hakkının ihlal edilmesiyle ilgili maddelerinin ihlal edildiğine hükmetmiş…

Tamam da, bugün yaşananlar 2007’den farksız mı?

Sahi, kullanım kılavuzu olmayan bir şeyin bu kadar ölüm yarattığı bir ülkede konuşmanın vakti gelmedi mi?

Ya yaşananların faturasına eklenen “kimler” sorusuna cevaplar verme gereği… !

O konuda da sorumluluk hissetme zamanı gelmedi mi?

Anlayacağınız, beklenti net!

Reyhanlı’da yaşanan katliamın faturasında failleri bir “çırpıda” bulanların, diğer failler noktasında da o “çırpı” konusunu devreye sokması isteniyor ve hatta bekleniyor… !

Geciken, unutturulan Sivas, Madımak için…

Adaleti elinden alınan Hrant Dink için…

“Oldu ve bitti”ye getirilen Roboski için…

Abdullah Cömert için…

Ethem Sarısülük için…

Ve isimlerini sayamadığımız her bir Türkiye için…

Her bir Anadolu için…

Bu toprakların yitip gidenleri için…

Hani, keşke öyle bir Türkiye olsa ki, listelerimize eklediğimiz her bir ismin acı çeken ruhları da geride kalan bekleyenleri de, vicdanlara damlamaya devam eden o soruları toprağa gömebilse ve o topraklar, acılara değil, ama yeni yaşamlara ev olsa…

Olur mu?

 

Tamer YAZAR

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.