Rical-i Siyasînin Mümtaz Şahsı: Deniz Baykal

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Türker YAZICI

“Bana Gelen İhbara Göre, ‘Şimdilik Bir Gözdağıdır’!” adıyla, yine bu mekânda neşrettiğimiz yazımızın müsbet veyahut menfi muhtelif aks-ül ameller uyandırdığını gördüm. Malûm olay ile bugüne kadar geçirdiğimiz müddette meydana gelen hadiseleri ve yapılan mütalaaları da dikkate alarak bu yazıyı yazıyorum.

Şimdiden kesin bir şey söylemem imkânsız, fakat muhtemelen bu son yazım olacaktır. Çünkü dediğim gibi, ben aslında bir yazar değilim. Velhasıl size de şimdiden veda etmeliyim.

Evvela şunu sarih hale getirmek lüzumu görüyorum: Deniz Baykal Beyefendi’nin kusursuz bir antiemperyalist olduğunu telakki etmiş değilim. Ancak, nokta-i nazarımda Cumhuriyet Halk Partisi ve partinin Genel Başkanı, içinde bulunduğumuz “ahval ve şeraiti göz önüne aldığımızda”, sömürgeci kuvvetlere karşı mühim bir mücadele vermektedir.

1 Mart Tezkeresinin akabinde Birleşik Devletlerin mühim isimlerinin verdiği mülakatlara, yazdıkları yazılara bakarak konuya emperyalistlerin nasıl baktığını idrak etmemiz zor olmaz. Baykal’ın o esnada verdiği büyük mücadeleyi hatırlamanızı tavsiye ederim.

Baykal’ın “özelleştirmelere” karşı duruşu da bahsi geçen “emperyalizme mukavemet” açısından ehemmiyeti inkâr edilemeyecek bir vaziyettedir.

Deniz Bey’in, basında yer almış bazı sözlerinden birkaç numune de takdim edeyim, müsaadenizle:

“Amiral gemisi satılamaz; ERDEMİR özelleştirilmeyecek, yabancılaştırılacak.” (Ereğli, 24.04.2005)

“Şu veya bu etnik kökenden birisinin, Irak’ta Devlet Başkanı olması esas itibariyla bizi rahatsız etmez. Bizi rahatsız eden (…) başka amaçlar için kullanılması olasılığıdır.” (Kanal A, 10.04.2004)

“Demokrasi bir ithal ve ihraç malzemesi olamaz.” (Sosyalist Enternasyonal, 25.06.2004)

Vesaire, vesaire…

1970’lerde, hatırlarım, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı iken Sovyetlerden mütehassıs getirdiği için tenkit edilmişti; o da “Amerikalılar uzman göndermiyor, şirket gönderiyor,” gibi bir izah yapmıştı. Yani millî menfaatleri müstesna görüyordu.

Refah Partisi döneminde Partinin İran ile münasebetlerine,  Sincan olaylarındaki Hizbullah nümayişlerine ve Yaser Arafat’ın yuhalanmasına çok kızmıştı, misal. Ama TSK’yı tahrik etmemişti. Halkı, sivil toplumu, partileri vazifeye çağırmıştı. Aynen, Cumhurbaşkanlığı seçimi vetiresinde olduğu gibi…

Bülent Ecevit, Türkeş, Demirel destek vermişken, Gülen'e destek olmayan tek siyasî liderdir Baykal. Bu bile büyük bir hizmettir.

Neoliberalizm ve globalizasyonun emrettiği birçok kanunu emperyalistlerin işine gelmeyecek şekilde Anayasa Mahkemesi’nden iptal ettirmişti…

Barzani’ye çok sert çıkışmıştı… Kürt açılımı, Vakıflar Yasası, tüm engellemelere rağmen Tekel emekçilerinin ayağına kadar gitmesi vs…

Ne kadar eleştirilirse eleştirilsin, hizmetlerini inkâr etmek de bana göre gaflettir.

Binaenaleyh, Deniz Bey, baştan ayağa antiemperyalist olmasa da zor zamanda memleketi için elinden gelen gayreti göstermiştir. Kimine göre oportünist veya popülist olabilir. Evet, ihtilalci değildi. Birçok meselede Kemalist teamüllerin beklediği gibi davranmadı. Fiilî açıdan baktığımızda ise, Deniz Bey’in çok kuruma, partiye göre muvaffak olduğunu görmemiz lazım gelir.

Gelelim bu geçen müddetteki hadiselere.

Geçen yazımda Deniz Bey’i tanıyanlar bilir ki O’nun her zaman üçüncü bir yolu vardır. Bakıp göreceğiz. Bu ayakoyunlarına karşı taviz vereceğini de zannetmiyorum.” demiştim.

Deniz Baykal;

Evvelemirde, koltuğa yapışmış intibaı uyandırmadan, kendisine karşı yapılan rezil teşebbüse karşı kendini çok başarılıca müdafaa etmiştir ki en mühimi budur. Bu şekilde ABD’nin ülkemize münasip gördüğü Sarıgül’ün yolunu da tıkama kabiliyetini de göstermiştir.

İkinci olarak, partilileri fikir yürütmeye teşvik etmiştir. Manzarayı uzaktan seyrederek, dalkavukları ve diğerlerini tefrik etmesi mümkün olmuştur.

Salisen, masumiyetine kalpten inandığım Deniz Baykal öncesinde söylediğim gibi, “üçüncü yol” bulmuştur şahsına. Deniz Baykal hem seçim kazanabilecek hem de kendisini akladıktan sonra cumhurbaşkanı da olabilecek bir duruma gelmek üzeredir. Taarruz ve tecavüzler artsa da Deniz Baykal, bundan böyle muhtemelen, bu harpte mağlup olmayacaktır. Çünkü kendisinden hoşnut olmayanların dahi teveccühünü kazanmıştır.

Amerika’nın “güvenilmez adam” olarak gördüğü, Türk siyasî tarihinin bu mümtaz şahsı bugüne kadar NATO’nun emir eri Hikmet Çetin’i, ayrılıkçı-bölücüleri partiden tasfiye etmesiyle antidemokrat olarak suçlanmıştır. Filhakika siyasi ikbalini düşünmüştür elbette, fakat son yıllarımızda (Sn. Sezer’i siyasetten öte gördüğüm için, o hariç) memleketini de bu kadar önemseyen bir şef görmemişizdir.

Hâlâ bu komplonun Deniz Baykal'ın dış güçler tarafından alaşağı edilmesi için yapıldığınan inanmayan arkadaşlarımız varsa, Erdoğan-Gül düetini 1996'da haber veren ABD maruf müessesi Rand'in "Trouble Partnership: U.S. - Turkey Relations in an Era of Global Geopolitical Change" isimli raporunu okuyup bakmalarını tavsiye ederim. (Bu isimle Google'da aratarak raporu tedarik edebilirsiniz.) Deniz Baykal ve CHP hakkındaki fikr-i fâsidlerini keşfedebilirsiniz. Hususen The Guardian gazetesinden Stephen Kinzer'in Türk milletinin Frenkçi bir sosyal demokrat partiye hasretkeş olduğu tahayyülüne isnat ederek kaleme aldığı makalesini de okumalısınız. (http://www9.gazetevatan.com/milyonlarca-turk-umutlandi/305376/30/Dunya)

Cumhuriyetimizin ehemmiyeti ve kuvveti en büyük partisi olan CHP’nin riyasetine, önemli ismi Kılıçdaroğlu veya bir başkası gelebilir. Fakat önümüzdeki referandum ve seçimlerdeki muhtemel muvaffakiyet için;

Tarih önünde Baykal’ın hakkı Baykal’a verilmelidir. Benim maksadım, sadece budur.

Türker YAZICI
iletisim@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Okurlara iyilik olsun bazı

Okurlara iyilik olsun bazı kelimeleri günümüze uyarlamaya çalıştım, bilmediklerime sözlüğe baktım:

Rical-i Siyasi: Siyasi Önderler, Siyasetin Önde gidenlerinden
Mümtaz: Seçkin
neşretmek: yayınlamak
müspet: olumlu
menfi: olumsuz
aksülamel: tepki
mütalaa: değerlendirme
sarih: açık
telakki etmek: öyle kabul etmek, saymak
noktainazar: bakış açısı
mukavemet: direniş
müstesna: (yazıda) özel yeri olan
vetire: süreç
evvelemir:her şeyden önce
intiba: izlenim
tefrik etmek: ayırmak
salisen: üçüncü olarak
filhakika: doğrusu
maruf: bilinen
fikr-i fasid: kötü düşünce
hususen: ayrıca
frenk: avrupa
riyaset: reislik, başkanlık

Adım hıdır, elimden gelen budur. Güzel yazıyorsunuz ama biraz daha anlaşılır kelimeler kullansanız:)

Saygılar...

deniz baykal tek kalemde

deniz baykal tek kalemde harcanacak adam değildir. gitsin ama "Bülent Ecevit, Türkeş, Demirel destek vermişken, Gülen'e destek olmayan tek siyasî lider"se hak ettiği uğurlamayı yapalım. emperyalisme teslim etmeliyim onu.
aman ha, medianın gazına gelmeyelim.
saygı bizden...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.