Rüya Gibi...Dilerim Değildir...

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Mehmet Halil Arık

Derinlerden bir ses gelmekteydi.Çook uzaklardan gelir gibi.. Pek alışkın olamadığımız cevaplar veriyordu, kendisine soru soran kirli sakallı hızlıca konuşan adama.. Sakin, vakur kararlı, tam da gözlerinin içine bakarak..
 
-          Ben zenginleşmiyeceğim... Malvarlığımı açıkladım!.. Bunlarda artış olmayacak..
 
-   Çevrem de zengin olmayacak!.. Çocuklarım da bugün ne iş yapıyorlarsa o işi
yapacak!.. Gemicikleri de olmayacak, altın ve mücevher dükkanları da.. Medya patronu da olmayacaklar.. Eş-dosttan kendilerine 20-25 bir şey gönderilmesi de istenmeyecek..
 
-    Köşklerde oturmayacağım. Bugün nerede oturmaktaysam, hep orada kalacağım!..
 
-    Ülkenin her köşesinin derdi benim derdim!..

 
Bunları saydıkça, kirli sakallı adamın gözleri daha bir büyüyor çakmak çakmak, daha aydınlık bakıyor izleyicilerine.. Yüzü daha bir güleç olmuş, konuklarına, azarlar gibi bakan tavırları kayboldukça, sanki karşısındaki o sakin gücün etkisine iyiden iyiye girmiş görünüyordu.. Etkileyici bir tablo yaratmıştı görüntüdeki bu ikili grup!..
Birisi sormaya devam ediyordu, ötekisi anlatmaya..
 
-          Ne yandaş hukuk yaratılacak, ne yandaş basın... Ne hukuksuzluk hakim olacak, ne de paranoya ortamı..  Korkmak doğaldır, korkutmak sapkınlık..
 
-          Yolsuzluk ve işsizlik ülkenin birinci sorunu olmaktan çıkarılacak.. Ençok da yolsuzlukların hesabı sorulacak...
 
-          Bunca aydınların, ulusalcı güçlerin yaşadığı haksızlıklar, mağduriyetler yaşanmamalı bu ülkede, ve yaşanmayacak!.. Hırsızlık ve yoksulluk büyük düşman!..
 
-          Hep “verilerek” sağlanmaya çalışılan “komşularla sıfır sorun” safsatadır, gaflettir!..
 
      O sakin gücün söylediklerine, inanamayan yalnızca o kirli sakallı adam değildi...biri daha vardı en az.. Belki de, yüzbinler, milyonlar vardı duyduklarına inanamayan... O kadar yeni ve inanılası şeyler değildi ki duydukları... İşte onlardan “en az biri” diye ifade edileni, hayallerine sığdırabilmek için söyleneni, tadını çıkarabilmek için özlemini  şöyle bir geriye yaslanıp oturduğu koltuğuna, kapadı gözlerini!.. Bir hayal bir sanrı olmaması için duyduklarının, gördüklerinin nelerini feda etmezdi ki!.. Açamadı gözlerini uzun süre..
 
Kayboluvermesinden korktu o sevecen dik kulaklı “Gandi” görünümlü küçük dev adamın görüntüden...Bir anda uçup gidecekmiş gibi irkildi duyduklarının.. Karşılıklı konuşurken ikili kalakaldı öylece yedi uyurlar gibi yaslandığı koltukta gözleri kapalı...
 
     Sanki kırk yıllık beklenen özlemin huzuru yayılmıştı damarlarına, o huzurla daldı gitti “mutlu gelecek” hülyalarına!....
      - ............
 
      Önünden gidiyordu küçük Dev Adam.. Sanki büyüsüne kapılmıştı. O gidiyor “o biri” de onu takip ediyordu. Öylesine bir güven vermiş, öylesine  inanmıştım ki ona yanlış bir yere, çıkmaz bir yola götürmiyeceğinden kesinlikle emindi., hiç düşünmeden takibi sürdürüyordu.
      Durdu birden O Küçük Dev Adam yüce ve parlak bir ışığın önünde!.. Hiç irkilmedi, anlaşılıyordu ki bu parlak yüce ışığa yabancı değildi!.. Hafifce eğildi, başı ile selamını verdi, karşıdan bir ses bekledi.
 
      Gecikmeden karşıdan beklenen ses geldi..
 
-          “Kemal!.. Bilirsin ben de Kemal!. Mustafa Kemal.”
 
Kaldırdı gururla başını Kemallerden daha genç olanı, dikti gözlerini ışığa, bekledi sesin devamını!.. Gürledi ses!..
 
-          “Kemal olmak sorumluluk gerektirir!..” Kemal olmak, azimdir, iradedir, olgunluktur”
 
-          “Dürüstlüktür, vatan için can vermeye hazır olmaktır.. Ölmeyi bilmektir, yaşamak için!..  Özgürlüğü ve bağımsızlığı namus borcu bilmektir.. Devleti korumaktır, gerekirse yeniden kurmaktır.. Yorulmamaktır.. Vatana hizmeti kutsal bilmektir!..
Halkın çıkarı yanında kendi çıkarını gözünü kırpmadan feda etmektir!.. Halkın içinde, ve halkın yanında olmaktır.. Halk için karar vermektir.. Halkın malını kendi malından daha iyi korumaktır.. Halkın sadece malı değil, namusu da onuru da kemallere-olgunlara, çiy süt emmemişlere emanettir..” “Yola çıkan bilmeli bunu!..”
 
       Ve devam etti ışıklar içindeki Kemal;
 
-          Bak!.. Ben de bir 19 Mayıs!ta yola çıktım; sen de bir 19 Mayıs’ta yola çıkmaktasın!..
 
-          Ben yola çıkyığımda da Ülke işgal altındaydı, seninkinde de durum farklı değil.
 
-          Ben yola çıktığımda ülke paylaşılmıştı, sen yola çıkarkende Sevr artıkları iş başında.
 
-          Ben yola çıktığımda mütareke basını en büyük oyunbozandı, sen yola çıkarken de...
 
-          Ben yola çıktığımda, ülkede şeyler dervişler, müridler ve meczuplar söz sahibiydi, şimdide cirit atmakta!.. Korunup kollanmakta, Mahkemelerde, üstüne gidenler sorgulanmakta, sorgulanmakla kalmayıp, zindanlarda yatmakta..
 
-          Ben yola çıktığımda ordu dağıtılmış ve bütün silahları elinden alınmıştı, şimdi de saygınlığının elinden alınması için kozmik odalarına kadar girilmekte, ağır silah ithal izni bile kendisine çok görülmekte.. Ordusunun komutanları “hain” görülmekte..
 
-          Ben yola çıkarken de emperyalizme karşı çıkan ulusalcı ordu mensupları, gazeteciler ve aydınlar zindanlara atılmaktaydı, yine tarih tekerrür etmekte!..
 
-          Ben yola çıkarken de eğitim, medreselerde yapılıyordu, şimdi de Üniversiteler medreseleşiyor..
 
-          O gün de kadınlarımız kızlarımız karaçarşafın arkasında hapisti, bugün o günlere dönülmüş!.. Üstelik bu “eylemin” adı da bireysel özgürlük konmuş!..
 
-          O günde Tevhi-i Tedrisat (eğitim ve öğretimin birleştirelmesi) yoktu; bugünde yok!..
 
-          O gün de “Ulemalara” soruluyordu, bugünde durum değişmemiş!..
 
-          O gün de tek kişinin iradesiyle fermanlar buyruk oluyordu, bugünde tek kişinin iradesiyle buyruklar kanun oluyor. TBMM niçin kuruldu!.. Benim 19 Mayıs’ımda Halkın Meclisi yoktu; Bugünde “yok” hükmünde olsun isteniyor..
 
-          O gün de ülkenin bir bölümünde Aşiret devletleri kurulmak isteniyor ve bu amaçla isyanlar hüküm sürüyordu, bugünde benzer durum hükmünü sürdürmekte!.. Devlete “hasstir” çekilmekte, “işgalci T.C. .....ndan defol!” afişleri ile Devlet ülkeden kovulmakta, devlet olup bitenleri seyretmekte!..
 
-          O gün de ülke açlık ve sefaletin pençesindeydi, bugün de sanki o günlerin tekrarı görülmekte!..
 
-          O gün de devlet Düyun-u Umumiye borçları altında inlemekteydi, bugün de!.. Devlet o günleri arar noktaya gelmiş.. Borç neredeyse Devletin gayri safi milli hasılasına (kısaca yıllık toplam gelir) ulaşmış.
 
-          O gün de devletin tuzuna tekeline el koyan yabancılar kendi alacaklarını tahsil etmekteydi, bugünde devletin tekel’i toptan satılarak onlara olan borcun yalnızca faizi ödenmekte..
 
-          O günün yoklukları içinde hem Osmanlının borçları ödendi, hem de ytırımlar yapıldı, bugün yapılanlar satıldı, borç toplamı arttı!..
 
-          O günlerde devletin malı mülkü, fabrikası, bankası limanı, sanayisi madeni yoktu hepsine yabancılar sahipti, bugünde yine yok!..Var olanlar ya babalar gibi satıldı, ya da peşkeş çekilerek özelleştirme adı altında yabancılaştırıldı!..
 
-          O günlerde yabancılara “kapütülasyon” adı altında tanınmış imtiyazlar vardı, bugün onu aratır yeni ticari anlaşmalar hüküm sürmekte, ülke ekonomisinin büyük kısmı yabancı imtiyazlı ortaklıkların ve konsorsiyumların elinde.. Kim neye ne oranda sahip bu bile meçhul!.. Sanki ülke talanda..
 
Tam da burada haykırır gibi yükseltti sesini ışıklar içindeki Kemal!..
 
- “Gaflet, dalalet, hatta hiyanet!... Gücüme gidiyor!...”
 
 İrkildi karşısındaki Kemal, sanki olanlardan suçluymuş gibi!.. Böyle bir ülkede vatandaş olmak mı dokundu ne! Utanır gibi oldu!.. Titredi dudakları.. Sağ yumruğu sol avucunda patladı sanki karşısındakinin suratında patlayan bir şamar gibi.. Gelecekte talancılardan sorulacak hesabın verilen bir sözüydü sıkılan yumruk!..
 
-          En gücüme gideni de devlet güvenliği açısından en stratejik olanların bile emperyalist güçlerin ve süper ortaklıkların eline geçmiş olması.. Telekom gibi, Petkim gibi.. limanlar gibi..daha niceleri... 800’e yakın servet, kurum, kuruluş.. Sıra okullardaymış, otoyollardaymış, duydum..
 
-          Bu ülkenin kurtuluşununda basit bir telgrafhanenin önemini ancak bir hain inkar eder!.
 
-          Gençliğe hitabemde, sözünü ettiğin, kalelerin fethi, limanların işgali... gaflet, dalalet, hıyanet.. boşuna mı söylendi!..
 
-          Kime battı 6 ok’un ilkeleri!.. Hangisi halka karşı, hangisi halka rağmen dayatma olarak kullanılmış!.. Bu ilkelerin içini boşaltmak, hainlerden ve düşmanlardan başka kimin işine yarar!?
 
-          “İşte!!” dedi ışıklar içindeki Kemal; “yukardaki kıyaslamalar görevinin ne denli zor ve denli çetin olduğunun kanıtıdır!.. Kemal” adını taşıyor olmak bu sorumluluk ve yükümlülükleri de yüklenmek demektir!”
 
-          Kara göründü, deniz bitti.. sıra artık kördüğümün çözümünde!..
 
Öylesine dik ve metanetli durmaktaydı ki ışıklar içindeki Kemal’in karşısındaki o küçücük Dev Kemal, cesaretle “Biliyorum Paşam!” dedi.. Karşısındaki Kemal’in gözlerinin içine bakarak!..
 
-          “Hazırmısın yeni bir 19 Mayıs için yollara düşmeye!.. Başaracak mısın!?
 
      Son soruyu öyle içten ve yürekle sormuştu ki Işıklar İçindeki Kemal, sanki beklenen bir cevaptan çok, karşısındaki Kemal’in başaracağına inanan bir “güven” ifadesi vardı.
Uzun süredir gizlenerek sessizce olanları izleyen “biri” Küçük Dev Kemal’den önce atılarak biraz önce aldığı ”güven” ilhamıyla, var gücümle haykırdı!..:
 
-          “İnanırsak Yaparız!..”
 
Her iki Kemal de duymamıştı onca bu tek kişilik sesi!.. Ama bu tek kişilik ses bir çoban ateşi olmuştu binlercesi için!.. Bir anda binlercesi yükseldi seslerin mevzilerden: ..
 
-          “ İnanırsak Yaparız!.. İnanırsak Yaparız!..”
-           
   Binlerin sesine milyonlar katıldı!.. Arşa yükseldi sesler!.. Ve Büyük Cesaret aldı Kemal!..
Milyonların sesi karıştı birbirine; Böylesine gür sesle ayni şarkıyı seslendiren bir koro oluşmamıştı yarım asırdır onca özlenmesine rağmen!..  Işıklar içindeki Mustafa Kemal’e kadar ulaştı o gür ses!.. O bile mutlulandı, umutlandı!..
 
Şöyle bir gerindi Işıklar İçindeki Kemal; Mutlu olmuştu milyonların ağzından duyduğu sesten.
 
-          “Unutulmamışım!!” dedi.. Mutluluğu yayıldı yüzüne.. Sessizce çekildi Anıtkabrine..
 
-          Ve son sözleri yankılandı dağda taşta ovada!..
 
 
-          “İnanırsanız Yaparsınız!..”
-           
   Almıştı İcazetini küçük Dev Kemal Ata’sından!.. Ve de desteği halktan!..
 
   Ve yek avaz olmuş haykırıyordu yeni bir 19 Mayıs’ta, peşindeki umutlu milyonlarla!..
 
      - “İnanırsak Yaparız!..”
 
Milyonların sesi yankılandı bir anda kulağında o “birinin”.. Yeni bir kurtuluş tarihi yazmak için gözlerini kapatarak çıktığı koltuğundaki yolculuğu mutlu bir sonla biterken uyandı!..
 
   Farkında olmadan ve huzurla akan iki damla umut ve mutluluk gözyaşımı saklayamadı çevresinden!..
 
   Dudaklarımdan farkında olmadan o iki sihirli sözcük döküldü!..
 
 “İnanırsak yaparız!.”
 
Ve bu sözleri söylerken gözleri açıktı!.. Söyleşi bitmiş, sıra uygulamadaydı!.. 
 
 
 

Yorumlar

Yok artık

Vaatlere bakıp siyasetçi şakşaklanacak olsaydı Cem Uzan başbakan olurdu.Günler önce Baykal'a destek mesajları yağdıran,bu komplo ortaya çıkarılsın diyen,Baykal'a geri dön diye yalvaranlar şimdi nasıl olur da Kılıçdaroğlu'nu Malkoçoğlu yaparlar.Kılıçdaroğlu CHP'nin sonu olmuştur.Başbakan olamıcağı için de yazdığınız rüyadan öte birşey olamaz zaten hatta çocuk rüyası olabilir ancak.Atatürk'ün yolunda gidecek O'nun ışığında yürüyecek diyorsunuz.Bakalım Atatürk'ün ulus-devlet çizgisine,Türk Milliyetçiliği'ne verdiği öneme ne kadar destek olacak.SGK başkanıyken ki yolsuzluklarını,Pkk ile ortak iş yapan,Atatürk'le Apo'yu kıyaslayan hainlerin avukatlığını yapmasını,Peygamberimiz hakkında dalga geçer gibi söylenen lafları espri olarak yorumlamasını,kürt sorunu hakkında kürt kardeşlerimiz ne hak istiyorsa oturup konuşur anlaşırız demesini vs vs..Bunları göz önünde bulundurmuyorum bile.Atatürk çizgisinde olacak mı bakalım o bize yeter..

konuşmasında atatürk'e aykırı

konuşmasında atatürk'e aykırı hiçbir şey yoktu. yeni bir ulus-devlet kuran Atatürkün söylemleri ile günümüz devrimcilerinin söylemleri aynı olmasz ki... ezilen bir ulustuk ve direndik yeni çağdaş bir millet olduk. hiiiç gocunmaya gerek yok! kürt ve alevi birisini sindiremiyoruz diyorsanız, o bölgeyide verelim gitsin öyle mi? yalçın küçük de neticede atatürk'ü kabul etmiştir.

Ezber Sözler

Milliyetçilerin ve faşistlerin ortak dilini yine burada yansıtmışsın.

Varan 1: PKK ile İşbirliği-Hainlerin Avukatlığı

Bunu SAMANYOLU (Yalanyolu) ortaya atmıştı. İddianın palavra olduğu ortaya çıktı ve tazminata mahkum edildiler.

Varan 2: SGK Başkanı İken Yolsuzlukları:

Bu konuyu da tam bilmiyorsun. O dönemde yolsuzluk yapıldığı değil, iyi yönetilmediği iddia ediliyor. Halbuki rakamsal veriler tam tersini yansıtıyor.

Kürt Kardeşlerimizle konuşacağız demesinin sizin canınızı sıkması normalde,önümüzdeki dönemde de sıkmaya devam edecektir.

Atatürk sadece "milliyetçi"miydi? Ya da Ne Mutlu Türk olana yerine Me Mutlu Türküm diyene derken nasıl bir milliyetçilik anlayışını savunuyordu.

1) Mustafa Kemal,öncelikle devrimciydi. Mevcut düzeni yıkıp, ilerici bir düzen kurdu. TKP'yi kurduran da CHP'yi kuran da Mustafa Kemal'di...

2)Halkın Egemenliğine inanıyordu,Cumhuriyetçiydi.

3) Sınıfların oluşmadığı genç Cumhuriyet'te halkçılık temasını işleyerek sınıfsız bir topluma ulaşma hayali kurmuş, büyük ve orta burjuvazinin karşısına dikilmişti. Halbuki milliyetçiler tarihsel ve teorik olarak Mustafa Kemal'in aksine tüm gücünü burjuvaziden alırlar.

4)Mustafa Kemal, tüm halklara saygı gösteren ve "mazlum milletlerin önderi" ismini alan bir milliyetçiydi. Araplara, bağımsızlığını sağlarsanız sizinle Federasyon ve Konfederasyon çatısı altında birleşebiliriz diyen Mustafa Kemal'in ta kendisiydi.

Sizler Mustafa Kemal'i ancak kıyısından köşesinden kullanabilir ama asla onu özümseyemezsiniz. Aynen Kılıçdaroğlu'nu özümseyemeyeceğiniz gibi...

Öncelikle bahettiğim hainlik

Öncelikle bahettiğim hainlik avukatı konusunu samanyolundan duymadım bizzat videoları izledim.Mail adresini verin size de göndereyim.Kılıçdaroğlu,Yalçın Küçük'ün içeri alınmasını hiç kimse açıklayamaz diyor bu kadar mı masum bu Küçük?Gerçi Baykal da ergenekonun avukatıyım demişti çok garipsememek gerek.
SGK meselesinde de 1966 da soyadını değiştirip sonra eski soyadını taşıyan 70 akrabasını sorgusuz sualsiz işe aldığını,yakınlarına ihale verdiğini,yargıtay kararlarına aykırı olmasına rağmen Libya primini dağıtarak kurumu feci zarar uğrattığını saymıyorsunuz tabi ki.
Kürt meselesinde de sorunu halletmeyi düşünmesi tabi ki güzel ancak etnik kökenleri farklı haklara yönlendirecek politikalar bölünmekten başka bir işe yaramaz.Bundan sonra göreceğiz zaten CHP ABD'nin ikinci partisi olacak özellikle Kürdistan harekatında.Bunun Kılıçdaroğlu'nun kimliğiyle hiçbir alakası yok ne olursa olsun.Ben Kılıçdaroğlu'nun kişiliğinden düşüncelerinden bahsediyorum.Mesela Onur Öymen sevdiğim bir vekildir hataları olsa genel olarak severim o aynı etnik kimlikte değil mi? Bence siz artık tabularınızı yıkın sloganlaşmış sözlerinizi bırakın.
Atatürk tabi ki sadece milliyetçilik temelinde kurmadı ama bugün CHP'nin görmezden geldiği tek şey milliyetçiliktir bundan sonra da öyle olacaktır.TKP'yi kuran da Atatürk kapatan da Atatürk.Atatürk devrimciydi evet ama milli bir devrimciydi bu milleti birbirinden ayrıştıracak bir devrim yapmadı aksine bütünleştirici bir devrim yaptı.Yaptığı devrimin en büyük temel görüşü de Türk Milliyetçiliği-Türkçülük sistemiydi.İnönü'ye kadar bu değişmedi.Ben ve benim gibi düşünenler Atatürk'ün her özelliğini benimseriz hiçbirini ayırt etmeyiz.Peki ya siz Evren Bey bugüne kadar Atatürk'ün Türkçülük fikrinden,milliyetçiliğinden ve dindarlığından ka defa bahsettiniz kaç defa savundunuz.Bana işinize geldiği gibi kullanıyorsunuz demişsiniz ama aynaya bakmanızı tavsiye ederim.Zaten sade bi şekilde TKP'yi Atatürk kurdu demekle nasıl biz çizgide olduğunuzu belli ediyorsunuz.Kılıçdaroğlu'nu fikirlerinden dolayı özümseyemedim doğrudur.Ama Atatürk'ü özümseyen biri zaten bunu yapamaz.

Yine Ezber

GK meselesinde de 1966 da soyadını değiştirip sonra eski soyadını taşıyan 70 akrabasını sorgusuz sualsiz işe aldığını,yakınlarına ihale verdiğini,yargıtay kararlarına aykırı olmasına rağmen Libya primini dağıtarak kurumu feci zarar uğrattığını saymıyorsunuz tabi ki.

Bu iddianız gerçekse dergideki tüm görevlerimi şu anda bırakırım. Bu söyledikleriniz palavra olduğu ortaya çıktı. Bunlara ortaya atanlarda tazminata mahhum edildi. (Netten araştırıp,bulun)

Atatürk,Türkçü değildi,hiçbir zamanda kendini öyle nitelendirmedi. Türk Ocaklarını kapatıp Halkevlerini kurduran Mustafa Kemal'den bahsediyorsak bu da böyle biline.

Mustafa Kemal dindar da değildir,bu da efsanedir. Mustafa Kemal'i iyi inceleyin 1. Sizin gibi düşünmeyenlere hemen kara çalmayın bu da 2.

Ha ha ha..

Evren Bey inan Kılıçdaroğlu için bilinen suçları da döksem buraya ispatlamaya ömrün yetmez,görevlerinden de olma boşuna.Çok istiyorsan bana birkaç gün verirsin toparlarım gönderrim.Hangi birini saysam bilemiyorum fena kabarık bir dosya var.Bir de saymıyorum çünkü bu adam pkk ya destek verse ve bu kanıtlansa kendisi de açıklasa sana yine normal gelecek bu yapabilir ne var bunda diyeceksin ülke menfaatine farklı bakıyoruz çünkü bu da materyalizmin getirdiği bişey olsa gerek.Atatürk konusuna gelince de dindarlık farklı ölçütlerde olabilir ama en azından İslama değer veriyordu,Allah'ın peygamberin önemini sık sık dile getiriyordu.Kuran'ı Türkçeye çevirttirmesi var mesela.Şimdi dindar değilden kastın ne ona göre değişir.Türk ocaklarının kapatılması Atatürk'ün Türkçü olmadığını mı gösteriyor? Şaka mı yapıyorsun sen.Kapatılmasının görünürdeki nedeni CHF ile olan uyumsuzluktur bir de iddia edilen sovyet baskısı vardır.Türk milliyetçisiyim diyor,Türk birliğine inanıyor ve destekliyor,Türkçe'ye korkunç önem veriyor,Türk oluşunu ve bu gururu her seferinde dile getiriyor,Türk'ün olduğu her yer Misak-i Milli sayılır diyor, sen Türkçü değildir,bunlar efsane diyorsun.Atatürk'ün Türkçü olmadığını ispatla ben bir daha tek kelime etmeyecem bu sitede ama ispatlayamazsan da sen bırakacaksın.Mustafa Kemal'i nerden inceleyelim onu da söylede tarihimizi baştan öğrenelim.

Sizinle son polemiğim bu

Sizinle son polemiğim bu olacak. Zira genelde herkes ile polemiğe girmiyorum.Basit bir tartışmanın içinde,forum tadında kavgayı belki başka biri ile yaparsınız.

CHP,dokunulmazlıkları kaldıracağını açıklamıştır. Eğer kalkarsa siz de gidip Kılıçdaroğlu'na dava açarsınız ve çocukça suçlamalarınızı yargı önünde yaparsınız.

Mustafa Kemal'in yazdığı Vatandaşlık kitabını okursanız,dini inancını da öğrenirsiniz,siyasi ideolojisini de kavrarsınız. Böylece Mustafa Kemal'in bir Türkçü olmadığını da analrsınız. Mustafa Kemal'i bir de kendinden okuyun bakalım.

fazla da abartmayalım..erken

fazla da abartmayalım..erken kahramanlar yaratmayalım.kahramanlıklar sözle değil eylemle kazanılır..onu da zaman gsterecek..

Yazık

ha bir de konuşmasında baştan sona fakir edebiyatı yapan Kılıçdaroğlundan bu millete fayda gelmez.Yok 5 yıldızlı otelde kalmayacam,yok evimi değiştirmeyecem.Bu millet bunlara tok,siz peşinden gidin nerde işçi,emek,halk sözleri duysanız dağ,ova demeden peşlerinden gidiyorsunuz zaten.Bu ülkede herkes kardeş olur,birlik olur Türkiye süper güç olur ama kızıllardan bu ülkede b.k olmaz

Yazık Başlıklı Yorumunuz Hk.

Alp Tegin;

Çelişkilerinize ve cahilliğinize yenilerini eklememeniz adına lütfen bu yazıdklarımı iyi okuyunuz. Bütünleştirici olmayan, bölücü olanları yadırgadığınız yorumlarınız kızıllardan bir şey olmaz söyleminizle yer bir olmuştur.

Fikir yoksunluğunuz, eleştirer tavırlarınızın basitliği bilgisizlikten ileri geliyor olacak ki, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan şundan bir şey olmaz söylemlerini söyleyebiliyorsunuz.

Türkiye süper güç olur demişsiniz, evet bu söyleminize katılıyoruz; fakat bilmeniz gereken bu ülkede sizin kızıl diye nitelendirdiğiniz milyonlarca insan olduğudur. Dolayısıyla, "Süper Güç" olunacaksa da bu vatandaşlarımızın da emekleri düşünceleriyle olunacak.

Biraz okuyun, Samanyolu dışında farklı kanallarda izleyin. Bu ülkenin geleceğinin bir yerlere gelmesi için korkulacak kişiler tabii ki vardır; fakat bunlar sizin kızıllar diye nitelendirdiğiniz Alevilerden öte sizin gibi fikir yoksunluğu sahibi olanlardır.

Dayanaksız, saçma sapan yorumlarınıza bir yenisini eklememeniz dileğiyle, sizi zeki olmaya davet ederim.

Saygılarımla...

Sinirlenmeden okuyunuz..

Gökhan Bey celallenmeyin,sinirlenince yazıları yanlış okuyorsunuz.Kızıldan kastım 68 kuşağı sol çizgisidir.Onun dışında başka bir anlamı kastetmedim.Cahilliğinizi geçtim de okuduğunuzu da anlamama kabiliyetinizi nasıl kazandınız merak ediyorum.Şu önyargılarınızı bir silseniz daha iyi politika yapacaksınız ama nerde.Ben bu ülkenin sevdalısıyım.Etnik kökeni,dini,dili,mezhebi ne olursa olsun ortak amaç bu ülkenin menfaati,bütünlüğü ve milli-manevi değerlerini korumaksa hiçbir problem yoktur benim için.Bir akp ve feto düşmanı olarak asla samanyolu izlemem,okumam.Bana diyorsunuz ama sizler daha önyargılı,ezber konuşuyorsunuz.İşte bu yüzden diyorum milli bir devlete kızıl soldan hayır gelmez diye.Saygılar

Alp Tegin Bey

Evet Atatürk milliyetçidir. ''Hissi önderimiz Namık Kemal, fikri önderimiz Ziya Gökalp'' demiştir. Bu bağlamda ulusçudur, kültürel Türkçüdür doğru. Ancak ''Kavimle milleti karıştırıyorlar. Kavim ırksal bir kavramdır, millet siyasi bir kavramdır.'' sözü de vardır. Atatürk, Kürtleri de Türkler içinde saymıştır.

Ama ne aşırı bir milliyetçiliği vardır, ne de Marksist düzeyde bir halkçılığı, ne de liberal düzeyde serbest piyasacılığı. Bu bağlamda tamamen bir solidaristtir. Toplumsal sınıfların varlığını kabul etmekte ancak, sınıf çatışmasını da reddetmekteydi. Ona göre hiç bir sınıf bir diğeri üzerinde tahakküm kuramaz, ancak işbirliği içinde daha üst bir kavram olan ulus için birlikte çalışırlardı. Bu anlamda da bir korporatistti. Yani Türkçe yazında, tenasüpçü mefkure.

Velhasılıkelam, Atatürk'ün fikirleri ve yaptıkları ortadadır. Kemal Kılıçdaroğlu'nun şu an itibariyle Atatürk'e aykırı bir tarafı yoktur. Eğer olursa, CHP'liler verdikleri gibi o koltuğu almasını da bilir.

PKK, BDP, AKP, cemaatler vb... milli varlığa düşman kuruluşlarla bir anlaşma elbette ki kabul edilemez.

Lakin sizin verdiğiniz bilgiler hep cemaat medyası yahut provokatör medyanın verdiği yanlış bilgilerdir. Sanki tam bir Vakit gazetesi okuru gibisiniz. STV,Vakit çizgisinde bilgiler vermişsiniz. Yoksa öyle misiniz?

Anlatamadım galiba...

Atatürk'ün milliyetçilik anlayışını iyi biiyorum.Tabi ki solcuların Atatürk'ün milliyetçilik anlayışı üzerinde yoğun çaba harcadıklarını da biliyorum yani O'nun ki farklı milliyetçilikti lafları bunu gösteriyor.Masasındaki,paralardaki bozkurtu,mavi zeminde kurt başlı sancağa olan hayranlığını,Türk birliğine imanını ve desteğini vs kimse söylemez.Neyse ben bi Türk-İslam ülkücüsü olarak milleti zaten ırktan ayırıyorum.Bu ülkede yaşayan herkes Türk Milletinin mensubudur.İslamda ırkçılık katiyen yasaktır zaten bilirsiniz.Cemaat meselesine gelince de burda ne olduğumu ispat etmek zorunda değilim bir kere söyledim anlayıp anlamamak sizin elinizde.Stv,vakit,feto cemaati akp..Bir Türk-İslam ülkücüsü olarak nefretimi anlatamam bunlara.Ancak şunu da unutmayalım ki Kılıçdaroğlu'nu o koltuğa oturtan vakit gazetesidir :) Kılıçdaroğlu'nu pek sevmem çünkü boş konuşuyor yani geleli 1 gün oldu hep fakir fukara edebiyatı yapıyor samimiyetine inanmıyorum açıkçası.Ülkeyi zenginleştireceğine ufak hedefler koyuyor.Her villası olan her zengin olan çalarak mı oluyor hayır.O yüzden mantıklı konuşmayan bir adamı neden destekleyeyim.Konuşması solu mest etmiştir çünkü sol tabirleri kullanmıştır hep.Son olarak ta benim görüşüm olumsuzdur böyledir neden karşı bir savunma ihtiyacı duydunuz anlamadım.Ben inandıklarımı yazıyorum.Zaten zamanla göreceğiz neler olacağını.Bu ülkede 2 haftada böyle bir değişiklik oluyorsa kimse bunu gayet normal diye açıklayamaz ki yapılan oyun açık bir şekilde ortada.Saygılar

Anlattınız da...

Alp Tegin Beyefendi.

Atatürk'ün altı okundan bir tanesidir milliyetçilik. Kısmi Atatürkçülerin yaptıkları en büyük yanlış, Atatürk'ün sadece bir veya bir kaç ilkesinin arkasına saklanmak, yahut kendi ideolojilerinin çıkış noktalarını referans alarak, görüşlerini Atatürk'e yamamaya çalışmaktır. Zira Menderes, Demirel, Türkeş, Erdoğan hatta ve hatta Erbakan bile Atatürkçü olduklarını iddia etmişlerdir.

Recep Peker partiden niçin ihraç edildi, lütfen inceleyiniz. En azından google'dan bakınız, dediğimi anlayacaksınız.

Kemal Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün ''Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.'' sözünden hareketle, bu ülkede kimsesiz kalan çoğunluk için bir umut yeşertmeye çalışmıştır.

Elbette sol bir söylemi olacak. CHP, içinde faşistinden marksistine kadar geniş bir kitleye sahip bir partidir. Bunların kesişim noktasının, başka bir deyişle asgari müşterekte buluştukları nokta(aynı zamanda İsmet İnönü ve Bülent Ecevit'in de işaret ettiği) ''ortanın solu'' dur.

Kılıçdaroğlu'nun villalarda oturanlardan kastettiği, iktidara gelmeden önce pek de zengin sayılabilecek bir mal varlığına sahip değilken, iktidara ulaştıktan sonra birden bire mal varlıklarını katlayanlardır.

Ayrıca, bu ülkede bir bölüşüm sorununun (aman ha yanlış anlarsınız şimdi, bu bölüşümün etnisiteyle alakası yok)yani gelir dağılımı adaletsizliği olduğu, hem de gelişmiş ülkelere kıyasla çok büyük bir bölüşüm sorununun olduğu açıktır.

Kılıçdaroğlu, işsizliğe, yoksulluğa, yolsuzluğa, ezilmişliğe, dışlanmışlığa, yok sayılmışlığa vurgu yaparak, bu halkın gerçek sorunlarına değinmiştir. Çünkü siyaseti bu reel noktalar değil de, kavramlar üzerinden yaptığınızda, halk sizi anlamıyor ve oy vermiyor. Bu kadar basit.

Zaten ne CHP, ne de Kemal Kılıçdaroğlu Türk-İslam ülkücüsü bir noktada değildir, öyle olduklarını da iddia etmemişlerdir. Anlayamadım ki siz neyi eleştiriyorsunuz şimdi?

İlk olarak Kılıçdaroğlu'nu el

İlk olarak Kılıçdaroğlu'nu el üstünde tutanlara anlam veremiyorum onları eleştiriyorum.Ondan sonra da Kılıçdaroğlu'nu samimi bulmuyorum daha doğrusu CHP de ki bu darbenin çok normal olduğunu düşünmüyorum yani küresel güçlerin parmağı olduğunu düşünüyorum dolayısıyla Kılıçdaroğlu ve ekibi de onların ekmeğine yağ sürmüştür diyorum.Bu kadar kısa değil tabi ki ama genel olarak özetle böyle.

Bir de..

Atatürk ilkeleri konusunda zaten dert yandığım nokta bahsettiğinizle aynı.Ben Atatürk'ün bütün ilkelerine sahip çıkılmasını istiyorum ama sol kesim genelde milliyetçilik ilkesini hiçe sayıyor bu konuda şikayetçiyim.O yüzden milliyetçilik ilkesini örnek verdim.

Saygı duyuyorum

Kılıçdaroğlu hakkındaki düşünceleriniz ayrı, şahsınıza münhasırdır. Tabi ki, Kılıçdaroğlu'nu beğenmek zorunda değilsiniz. Beğenenleri de eleştirebilirsiniz. Ancak bilgi verilirken, o bilgilerin daha sonradan yalanlanıp yalanlanmadığı ve aksinin ispatlanıp ispatlanılmadığı kontrol edilmeli bence.

Her siyasi lideri el üstünde tutanlar olduğu gibi, Kılıçdaroğlu'nu da el üstünde tutanlar, takip edecekler olacaktır. Bu normaldir, çünkü siyasette liderler ve izleyicileri vardır.

Pek çok kişi, diğer pek çok kişi hakkında çeşitli komplo teorileri üretmiştir, üretmektedir ve üretecektir. Lakin, bu teorileri üretmek derin ve geniş bir bilgisel donanımı gerektiren bir mevzudur.

Yahut da apaçık deliller olması lazımdır.

Bence sizin tespitinizi yapabilmek için henüz çok erken. Ben Kılıçdaroğlu'nu seviyorum ve inanıyorum. Fakat sizin gibi düşünenler mi, yoksa benim gibi düşünenler mi haklı, şu anda bilemeyiz. Hangi tarafın haklı olduğunu, takdir edersiniz ki zaman gösterecektir.

Saygılarımla

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.