"Türk Burjuvazisi" Dediklerimiz...

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Ortaokul yıllarım...
Deniz ve arkadaşları asıldı asılacak... Şimdiki aklıma göre matematik öğretmenim bana ne kadar "Kemalizm" aşılarken; sosyal bilgiler öğretmenim de bir o kadar bana "Sosyalizm" aşılıyor... Yaşım küçük, aklım iki farklı ideolojiyi anlayacak ve karşılaştıracak düzeyde değil... Ama yüreğim "sosyalizm"den yana... Bir de "Denizlerin" kendimce romantik ve acılı sonu da eklenince buna...
Her iki öğretmenimin de bana verdiği kitapları soluksuz okuyorum. Hatta çoğu geceleri sabahlıyorum... Birincisi Kemal Tahir, Orhan Kemal, Fakir Baykurt, Attila İlhan, Yaşar Kemal vb. kitapları verirken; ikincisi "Felsefenin Temel İlkeleri" , "Devletin ve Ailenin Kökeni", "İşçi Sınıfı ve Köylülük" vb. kitapları veriyordu... Birinci kitapları kolay okuyordum da ikinci kitaplarda bilmediğim ve anlamadığım o kadar şey vardı ki? (Bu arada bana öğrettikleriyle, benim neslimin düştüğü bir "silahlı eylem" tavrına sürüklenmemi önleyen bu iki öğretmenime de şükranlarımı sunuyorum... Yaşıyorlarsa çok çok uzun ömür diliyorum...)
İşte aradan yıllar geçip aklım şöyle "hanyaya konyaya" ermeğe başladığında bir iki şeye takılıyordum....
20.yy'ın en önemli iki "devrimi" neydi? Birincisi "Leninist Devrim", ikincisi de "Kemalist Devrim"... Biri Rusya'da biri Anadolu'da gerçekleşen iki devrim...
Birincisi "sosyalist" bir devrim... İkincisi "ulusal demokratik devrim"...
Yani "klasik şemaya göre" birincisi "İşçi Sınıfı liderliğinde bir Dünya Devrimi; ikincisi de "Burjuva liderliğinde Ulusal Demokratik Devrim"...
Ama artık anladığım bir şey vardı:
Bir devrim ister "sosyalist" olsun; ister "ulusal demokratik devrim” olsun; klasik şartlar gereği gerçekleşmiyorsa, ikisinin de ulaştığı yer pek de istedikleri yer olmuyordu. Birincisi de ikincisi de en sonunda "merkeziyetçi bir diktaya” dönüşüyordu...
Sovyetler de "devrim", İşçi Sınıfı adına yapılmıştı da ülkede işçi yoktu... Marks'ta olmayan parti devrim yapmıştı, dayandığı bir işçi sınıfı yoktu ülkede... Ne yapacaktı? Gelsin sanayileşme, gelsin devrimi oluşturacak işçi sınıfı yetiştirme... Sovyetler'de devrim "olmayan işçi sınıfı" adına yapılmış, sonradan o sınıfı yaratmaya çalışmıştır...
Neydi Sovyet devriminin sloganı: "endüstrileşmek"... Ne demek bu "İşçi Sınıfını yaratalım" demek değil mi?
 
Aynı şey, kelimesi kelimesine "Kemalist devrim" içinde geçerli... Çünkü onun da "Burjuva Sınıfı" yok... Ne yapacak, o da "burjuva sınıfı" yaratacak...
Her iki devrim de bu "serada yetişmiş" sınıflarını (biri İşçi Sınıfı, diğeri Burjuvazi) yaratıyor yaratmasına da ; her iki ülkede de bu sınıf kendisini ülkeyi kuran bürokrasiden bağımsız hale getiremiyor... Tam tersine onla bir "ortak yaşam" sürdürüyor...
Sovyetler'i boşverdim... Biz de tam böyle...
Devlet, sanayileşme adına fabrikalar kurup hammadde üretiyor; bizim "özel sektör" (yani burjuvazi) devletten bu hammeddeleri "devlet teşviki" ile çok ucuza alıyor, işliyor, bu işlediği maddeyi halka dilediği fiyata satıyor, zenginleşiyordu... Devlet, zaten gümrük sınırlaması koymuş, kendi burjuvazisinin ürettiği malların; yabancılarının ürettiği mallarla karşılaştırılmaması için yabancı mallara korkunç gümrük vergileri koyarak neredeyse yurda girişini yasaklamıştı...
Hani o şimdiki liberallerin durup durup yakındığı şey ya; yabancı para yasak, yurt dışına çıkış sınırlı ortamı...
Bizim burjuvazi böylesi ortamda gelişmedi mi?
Bizim anlı şanlı "Türk özel sektörü" devlet yoksa hiçti... Sözde "liberal" görünüyordu da hiçbir zaman devletten -yani bürokrasiden- bağımsız gelişmedi...
Çünkü bizim "bürokrasi" yani devlet; KİT'lerde üreten malları bu burjuvaziye çok ucuza veriyor, böylece KİT'ler zarar ediyor efsanesi doğuyor, buna karşılık "burjuvazi" karşısında yarışacağı sektör olmadığı için ürettiği malı kafasının istediğine göre halka satıyordu... (Unuttunuz mu? Şahin, Doğan arabalarında sıra var be... Parayı önce yatırır arabayı ola ki 6 ay sonra alırdınız...)
Oysa başlangıçta amaç bu muydu?
Devlet, özel sektörü (burjuvaziyi) geliştirecek, ona yardımlar yapacak; ama o da halka ürettiğini makul bir kârla satacaktı... Ama bu olmuyor, özel sektör devletle (bürokrasiyle) işbirliğinde kanunları kafasına göre çıkartıyor, kârlılığını arttırdıkça artırıyordu... Bu anlamda da "bürokrasi" iktidarından memnundu...
Hatta öylesine memnundu ve tembeldi ki -yorulmadan kazanmaya alışmıştı- "yeni bir devletin temelini oluşturacak sınıf" olmak ayrıcalığını kullanıp kendi dilini, kendi kültürünü, kendi müziğini, kendi eğitimini vb. üretecek yerde onları da hazırdan Batı burjuvazisinden ithal etti.
Siz hiç bir Türk burjuva kültüründen söz edebilir misiniz? Edemezsiniz... Etseniz etseniz, onun en meşhur huyu, "hazırlopçuluğu" ve "tembelliğinden" söz edebilirsiniz...
Devlet ona arsa verecek, bedava arsaya fabrikasını kuracak; devlet o fabrikalar için yollar yaptıracak, kamyonlarını geçirecek üzerinden; devlet yıllarca vergi ve sigorta affı getirecek, burjuvazi devlete vergi ve sigorta ödemeyecek... Üstelik de devletten istedikleri arsalar, hep denize yakın yerlerden olacaktı... Hiçbiri ne Doğu ne de Güneydoğu Anadolu'da bir fabrika açmayı düşünmüyordu bile...
Ha, kurdukları sözde fabrikalar da üretim fabrikaları, ağır sanayi fabrikaları olsa içim yanmayacak. Değil... "Montaj Fabrikaları"... Batı burjuvazisinden aldıkları parçaları bu sözde fabrikalarında vidalayıp / kaynaklayıp bir araya getiriyorlar, bize de "mal ürettik" diye de kakalıyorlardı. Hem de o ürettikleri mal, Batı’da artık değeri kalmayan, kendileri yeni üretim araçları bulduklarından, eski üretim araçlarını bizimkilere satıyorlardı. Yani, çöpe atacakları araçları onlar da bizim burjuvaziye kakalıyordu.
İşte bizim milli-manevi değerlerimize pek düşkün Milli Burjuvazimizin "hal-i pür perişanlığı" buydu... 
Peki ya Kültürsüzlüğü...
Canım o dillere destandı da hadi onu da başka bir yazıya bırakalım...
 

Yorumlar

tebrikler

tebrik ederim güzel bi yazı...bir devletin gelişebilmesi kalkınabilmesi için özel sermayeyi yani liberal ekonomiyi kullanmasının ne kadar yanlış olduğunu çok güzel anlatmışssınız...ancak bu durum atatürk dönemi için geçerli değildir daha sonraki dönemler için geçelidir dimi yanlış anlamadım inşallah...
ATATÜRKÇÜ MİLLİ HAREKET..
SAYGILAR..

Türk Burjuvazisi

Türk Burjuvazisinden söz etmek için Türk Milliyetçis iş adamları türerse ozaman gerçekleşebilir. Çünkü mavcut değerleriyle başı hoş olmayanların elindeki burjuvazi ne osmanlı da ne de Türkiye Devletinde Bize özgün burjuva kültürü oluşturamıyacaktır.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.