Türkiye'nin Gelmiş Geçmiş En Ahlaksız İktidar Modeliyle Yüz Yüzeyiz

Evet, aynen öyle. Bu bir tespittir ve ben bu tespitimde ısrarlıyım.

Bütünsellik arz eden çirkin ve karşı devrimci bir örgütlenmeden söz ediyorum. İktidar ve onun çevresinde saf tutmuş bir hattan yani.

Sıkıştıkça ağlayan, zırlayan, pozisyonunu korumak için her türlü tertip ve tezgaha başvurmaktan ve insanların gözlerinin içine baka baka yalan söylemekten asla çekinmeyen ve de bütün bunları “nihai hedef”e ulaşmak için geçilmeleri gereken “mübah kavşakları” olarak gören, düpedüz (ve artık alenen) cemaat şarkıları söyleyen devasa bir örgütlenmedir bu sözünü ettiğim.

Ordu, yargı, üniversite, bütün devlet kurumları ve polisi ayaklarının altında paspas olmaya aday veya olmuş bir örgütlenme yani.

Diğer bütün iğrençlikler bir yana, sözgelimi bir HSYK seçimi, o seçimler sırasında Adalet Bakanı’nın takındığı tutum ve izlediği strateji, YÖK başkanının türban konusundaki hevesi, Deniz Feneri davası savcısının “bakanlık kontenjanı”ndan HSYK üyesi seçilmesi, paralı askerlik için orduyla yapılmaya çalışılan iğrenç pazarlıklar, artık sadece Almanya’ya değil, Frankfurt savcısının aldığı yeni bir kararla bütün AB ülkelerine de girişi yasaklanan Zahid Akman adlı soyguncunun burada benim ülkemde hala makam ve mevkii sahibi olmaya devam etmesi, Hanefi Avcı’nın yaşadığı süreç gibi örnekler, bu söylediğim gerçekliğin gözümüzün içine pervasızca sokulmuş kanıtları değiller mi?

Cemaat, işgalini tamamlamak üzeredir açıkçası.

Bu güruh iktidarı ilk ele geçirdiği andan beri, köşe yazdığım yerel gazetelerde veya internet sitelerinde ya da sahibi olduğum yerel gazetede hep aynı olgunun altını çizdim.

Şuydu söylemeye çalıştığım şey:

Bu iktidar projesi, ABD’nin BOP tezgahının bir gereği olarak hayata geçirildi ve işte diğer her şey bir yana, sırf bu yüzden bile, kendisinden önceki 5’er yıllık “geçici Amerikancı” hükümet planlarından çok farklı olarak, basbayağı kalıcı ve sağlam bir emperyalist örgütlenmedir.

Geldiğimiz nokta haklılığımı ortaya koymuştur.

Bu iktidar modeliyle daha epey bir beş yıl devam etmeye zorlanacaktır bu ülke.

ABD bunu arzulamaktadır çünkü.

O sıkıştıkça ağlamalar, zırlamalar, pozisyonunu korumak için her türlü tertip ve tezgaha başvurmaktan ve insanların gözlerinin içine baka baka yalan söylemekten asla çekinmemeler ve de bütün bunları “nihai hedef”e ulaşmak için geçilmeleri gereken “mübah kavşakları” olarak görmeler, düpedüz (ve artık alenen) cemaat şarkıları söylemekte arık herhangi bir sakınca görmemeler hep bundandır.

AKP’nin gelecek projesi olan “nihai hedef”iyle ABD’nin orta doğuyu şekillendirmesi demek olan BOP planının kesişip örtüştüğü bir kavşaktadır artık Türkiye.

Ülkenin gelmiş geçmiş en ahlaksız, en ikiyüzlü ve en sinsi gerici örgütlenmesinin iktidarı ele geçirmiş olmasının avantajı, Amerikan emperyalizminin orta doğudaki en güçlü eli olarak okunmalıdır.

İşin kötüsü, herkesin teslim olduğu ya da olmaya hazırlandığı şu son görüntü içerisinde, bir şeyler yapmak için birlikte hareket edilebilecek, sırt dayanacak bir halk da yok gibidir artık.

Birbirlerini ağırlamaya meraklı körler ve sağırlar gibi duran aydınlar, ilericiler, devrimci ve demokratlar değildir sözünü ettiğim.

Ben bir halktan dem vuruyorum. Koca bir halktan.

Hani şu yarısı camide, yarısı da kahvehanedeki halktan.

Bir kere daha yineleyelim mi Türkiye’nin gelmiş  geçmiş en ahlaksız iktidar modeliyle yüz yüzeyiz diye? Haydi tekrarlayalım. Bu da bir şeydir en azından.

Hayri GÜNEL

hayrignl@gmail.com

Politikadergisi.com

http://hgidea.wordpress.com/