YGS Skandalının Kronolojisi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Yavuz MARDİN
Yazının Yazıldığı Tarih: 
20/04/2011

 Üniversite sınavlarının ilki olan YGS’de sınav sorularının cevap kitapçığında bazı bölümlerde doğru cevapları gösteren şıkların belli bir şifre ile bulanabilen bir düzenle yerleştirilmiş olduğu ve böylece bu şifreyi bilen bazılarının haksız bir şekilde avantaj elde etmiş olabilecekleri, gerçekten hak edenlerin, hakkını çalmış olacakları iddiaları ortaya atılmıştı. O günlerde temkinli davranıp hemen bu konuyu yazmadım. Ama konuyla ilgili gün ve gün ortaya çıkan gelişmeleri, sorumluların ve hükümet yöneticilerinin konuyla ilgili beyanatlarını topladığımda; olayın ilk günlerdeki kargaşa, toz duman ortamında olduğundan daha belirgin hale geldiğini, neredeyse bu haberlerin kronolojisini takip ettiğimizde biraz rasyonel düşünen ve siyasi taraf olmayan insanların konu üzerinde bir kanıya varabilecekleri bir durum ortaya çıkmıştı. Onun için hepinizin bildiği bu olaydaki gelişmeleri hatırlatmak için, aşağıdaki günlük gazetelerden alınmış haberleri (italik harf karakterleri ile verilmiş) aktarıyorum.


İşte sınavın şifresi: Mod Medyan


Hemen her gün YGS’ye yönelik çok önemli şifreler bulduğunu ve bunun kesin sonuç verdiğini iddia edenler çıkıyor.
Ciddiye alıp incelediğinizde gerçekten de birebir doğru cevap anahtarı ile örtüşen şifreler de var. Ama daha da önemlisi internette günlerdir dolaşan “mod medyan“ yazışmaları insanı şoke etmeye yetiyor da artıyor.
İddiaya göre -ki internette bu iddiayı kanıtlayan yüzlerce örnek bulabilirsiniz- mod medyan kavramı bazı yerlerde öğrencilere aşağıdaki şekilde anlatıldı:
“YGS’deki seçenekleri, büyükten küçüğe doğru sıralayın, üstteki seçenekle hangisi çıkışıyorsa, o mod medyandır.”

 


Aslına bakılırsa mod ve medyan, istatiksel kavramlar. Sözlüklere girildiğinde uzun uzadıya anlatılıyor. Ama öğrencilere anlatımı bu şekildeymiş. Ve sınavdan bir iki gün önce bazı öğrenciler arasında “YGS’de mod medyan çıkacak haberiniz olsun“ diye mail trafiği olmuş. Konudan haberdar olanlar mod medyan kavramının ne anlama geldiğini hemen anlamış. Ama bu kavramı ilk kez duyanlar, sınava bir gün kala ders çalışmak olmaz, bırakın o soruyu da cevaplamayalım diye fazla kaale almamışlar.
Şimdi sanal ortamda dolaşan iddialara bakılırsa, bu konudan haberdar çok kişi olmuş. Ne kadarı doğru, ne kadarı abartı elbette bilmiyoruz. Ama ciddiye alınması gereken bir kavram olduğu kesin. Çünkü yine internet üzerindeki arama kayıtlarına bakıldığında, sınavdan bir iki gün önce bu kelimeleri arayanların sayısında özellikle bazı kentlerde patlama olmuş. Niyedir, nicedir onu biz bilemeyiz...
Not: Aslında konunun özü, bu ilk günlerde çıkan haberde ortaya çıkmış! Arama motoru google istatistiklerine göre sınav öncesi mod-medyan kavramının aranması soruşturulması normal standart arama sayısına göre büyük artış göstermiş! Demek ki birileri kayırmak istedikleri birilerinin kulağına mod-medyan şifrelemesinin kullanıldığını fısıldamış olabilir!


Cumhurbaşkanı’nın açıklaması
ÖSYM Başkanı Demir’i önceki gün iki saate yakın dinledik. Hem de onlarca gazeteci. İkna olanı görmedim. Ekran başında canlı yayını izleyenler arasında da tereddütte olanlar çoğunluktaydı. Zaten gelen maillere ve dünkü gazete manşetlerine baktığınızda durum bu yönde…
İşte bu noktada asıl şaşırtıcı olan Sayın Gül‘ün, ÖSYM Başkanı’nın anlattıklarını tatmin edici bulması!
Oysa ortada cevaplanması gereken onlarca soru var.
Sayın Gül, kendi emrindeki Devlet Denetleme Kurulu’nu ya da konunun uzmanı isimlerden oluşan bir bilirkişi heyeti oluşturup inceleme yaptırdıktan sonra bu açıklamayı yapsaydı, sanki çok daha doğru olurdu!..
Not: Bu açıklama çok acele olmamış mı sizce?


Kitapçıklar açılmıyor


Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamasında, YÖK Başkanı’nın kendisine “Bugün (dün) öğle itibarıyla herkesin sorusunu, kâğıdını, cevabını internete koyduklarını söyledi” dedi. Ama bu cümle ne kadar gerçeği yansıtıyor sırasıyla hep birlikte bakalım:
Madde 1: Dün öğle itibarıyla internete konuldu denilen soru kitapçıklarına bir türlü ulaşılamıyor. Hele hele tümüne ulaşmak hâlâ mümkün değil.
Madde 2: Sayın Cumhurbaşkanı ÖSYM Başkanı’ndan aldığı bilgiler doğrultusunda herkesin soru kitapçıklarının internete yüklendiğini söylüyor ama ÖSYM’nin dün akşam saat 19.00’da internet sitesinde aynen şu bilgi vardı:
“2011-YGS’ye giren adaylar kendisine ait soru kitapçığı koduna http://sonuc.osym.gov.tr/Sorgu.aspx?SonucID=1097 adresinden erişebilirler. Soru kitapçık numarası ve bina kodu bilgisiyle kendi kitapçılarını ftp://2011ygs-kitapcik.osym.gov.tr adresinden görüntüleyebilirler. Şu ana kadar ADANA - BURSA/GEMLİK illeri arasındaki sınav merkezlerinde sınava giren adayların soru kitapçıkları hazırlanmıştır. Diğer illerde sınava giren adayların kitapçıkları hazır olduğunda sisteme eklenecektir. Kitapçıklar tüm kamuoyuna açıktır.
Şu ana kadar 349.154 adayın soru kitapçıkları kamuoyuna açılmıştır.
Kamuoyuna duyurulur.


1. Güncelleme: 03.04.2011 Saat: 20:30
2. Güncelleme: 04.04.2011 Saat: 10:00
Son Güncelleme: 04.04.2011 Saat: 17:00”


Yani, dün akşam itibarı ile 1 milyon 700 bin adaydan, sadece 349 bin adayın bilgisi internete yüklenmiş, tamamı değil. Yani Cumhurbaşkanı’na tam doğru bilgi verilmemiş.


Madde 3: Kâğıdından kastettiği herhalde adaylara yönelik cevap kâğıdı ki, böyle bir uygulama söz konusu değil. Hem daha cevap kartları da okunmadı.


Madde 4: Cevap kâğıdı yani cevap kartı gibi o kitapçığın cevap anahtarı da internette görünmüyor.


Madde 5: Sayın Cumhurbaşkanı’nın ortada böylesine bir şefaflık varken tatmin olduğunu söylemesi ilginç ama tabii eğer o bilgilere ulaşılabiliyorsa... Ama ÖSYM’nin internet sitesine girip, bu bilgilere ulaşmak istediğinizde karşınıza bakın nasıl bir açıklama çıkıyor:


“Bu web sayfası kullanılamıyor.
ftp://2011ygs-kitapcik.osym.gov.tr/ adresindeki web sayfası, geçici olarak kullanılamıyor veya kalıcı olarak yeni bir web adresine taşınmış olabilir. “

 

Şifre iddiası üzerine ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir’in yalnızca basına verilen kitapçıktaki soruların bulunan formülle çözülebildiğini, adaylara dağıtılan kitapçıklarda bu formülün işe yaramadığını belirtmesine rağmen, özel bir şirkette çalışan Turgut Kırcalı geliştirdiği formülle farklı adayların soru kitapçığındaki matematik sorularının büyük bölümünü doğru cevapladı.
Soruları okumadan cevap şıklarından yola çıkan Kırcalı, 11269.7602226 numaralı kitapçıkta rakamsal seçenekli 26 matematik sorusundan 23 tanesini, 11301.21653 numaralı kitapçıktan da yine 26 sorunun 23’ünün cevabını buldu. Şifre, istisnaları devre dışı bırakılıp, en basit haliyle uygulandığında da 19-20 soruyu çözmek mümkün oldu.
Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olduğunu ancak matematikle yakından ilgilendiğini belirten Kırcalı şunları söyledi:


“ÖSYM Başkanı’nın açıklamalarının beni tatmin etmemesi üzerine sorulara baktım. Sonuçta gördüm ki tek bir mantıkla sorular çözülebiliyor. Seçenekleri küçükten büyüğe doğru sıraladığınızda çakışma olmazsa, seçenekleri kaydırıyorsunuz. Yani E seçeneği A seçeneğine geliyor ve sıralamayı kaydırarak yapıyorsunuz. Mutlaka bir çakışma oluyor ve doğru cevaba ulaşıyorsunuz.”

Kural 1: A, B, C, D, E şıklarının altına seçenekler soldan sağa doğru küçükten büyüğe sıralanıyor. Aynı rakam çakışırsa yani alt alta gelirse doğru yanıt o şık oluyor.
Kural 2: Küçükten büyüğe sıralamada çakışma yoksa, şıklar sondan başa doğru kaydırılıyor. Yani E seçeneği A seçeneğinin yerine, A seçeneği B seçeneğinin yerine gelecek şekilde sıralanıyor. Çakışan şık doğru yanıt oluyor. Birden fazla seçenek çakıştıysa, çakışanlar eleniyor. Çakışmayanlar arasında, çakışan seçeneklerle ardışık olan varsa doğru cevap o. Yoksa büyük olan doğru seçenek çıkıyor.
Kural 3: İkinci sıralamada da çakışma yoksa seçeneklerin yerlerinin kaydırılmasına devam ediliyor. En fazla 5 kez kaydırmayla sayılar sıralanıyor. Son kaydırmaya kadar çakışma olmazsa, yeni kural devreye giriyor. Beşinci satır testin kendi sıralamasıyla aynı oluyor. O zaman doğru seçenek en küçük rakam oluyor.
Kural 4: Şifredeki genel kuralların bazı istisnaları bulunuyor. İlk çakışmada birinci satırdaki yani A seçeneğindeki sayıyla çakışan sayı aynıysa, çakışma yokmuş gibi seçenekler kaydırılmaya devam ediliyor. İlk çakışma E seçeneğindeki sayıyla aynıysa yine aynı kural işliyor ve seçenekler kaydırılarak sonraki çakışmaya bakılıyor. Çakışan seçenek doğru yanıt oluyor.

Seçenekler şifreli yer değiştirmiş!


YGS’deki şifrelerden biri “Rakamlı sorularda doğru seçenek, daima en büyük seçeneğin sağındaki seçenektir” şeklindeydi. ÖSYM Başkanı, aday kitapçıklarında seçeneklerin yerlerinin değiştiğini söyledi. Seçeneklerin yerleri değişmiş ama şifre ile birlikte değişmiş
ÖSYM’nin internet sitesindeki master kitapçığa yani asıl kitapçığa bakıldığında seçenekler genelde küçükten büyüğe doğru, arada sırada büyükten küçüğe doğru dizilmiş. Ama medyaya verilen kitapçıkta doğru seçeneklerin yeri sabit tutulmuş, buna karşın adaylara dağıtılan kitapçıklarda ise seçenekler tümüyle karıştırılmış. Ama bir istisna ile!..
İsterseniz gelin, basına verilen soru kitapçığında çok iyi işleyen bir şifrelemeyi yeniden hatırlattıktan sonra, asıl konuya dönelim. Neydi bu önemli şifreleme olaylarından birisi de:
Rakamlı sorularda, doğru seçenek, daima en büyük seçeneğin sağındaki seçenektir. Basına verilen kitapçıktaki Matematik testlerine uyguladığınızda kesin sonuç alıyorsunuz. 40 sorudan 30’dan fazlasını bu yöntemle rahatlıkla cevaplayabiliyorsunuz.
ÖSYM Başkanı Demir bu durumun bir tesadüf olduğunu ve ısrarla şifreleme olmadığını iddia etti ve adaylara verilen soru kitapçıklarında böyle bir durumun olmadığını, tüm seçeneklerin yerlerinin değiştiğini ısrarla söyledi. Ama gelin görün ki, durum hiç onun dediği gibi değil.

Bu kadarı da olmaz!
Evet, tüm seçeneklerin yerleri değişmiş ama bir koşulla, yani şifre ile birlikte. Neydi şifre, en büyük rakamlı seçeneğin, sağındaki seçenek, doğru seçenek. Yani doğru bulmak için en büyük rakamlı seçenek ve onun yanındaki diğer seçenek de diğer kitaplara taşınmalı ki, bu şifre işlesin.
İşte tam da öyle olmuş. Öğrencilere verilen kitapçıklardaki seçeneklerin yerleri değiştirilirken, en büyük seçenek ve yanındaki doğru seçeneğin yeri hiç değişmemiş. Bunu yaparken de birbirinin devamı olan çembersel sistem uygulanmış. Durum böyle olunca da, söz konusu şifreyi hangi kitapçığa uygularsanız uygulayın sonuç değişmiyor.
Denemesi bedava. Girin ÖSYM’nin internet sitesine, Matematik testindeki en büyük rakamlı seçeneğin sağındaki seçenekle, cevap anahtarını karşılaştırın ve söz konusu iddianın ne kadar doğru, ne kadar yanlış olduğunu görün ve hâlâ buna tesadüf diyenler çıkarsa da gülüp geçin. Çünkü artık bu kadarı da kamuoyunu enayi yerine koyma anlamına gelir.
Benzer iddialar dünkü basın kahvaltısında kendisine hatırlatıldığında ÖSYM Başkanı Demir bakın neler demiş:


“Arkadaşlara talimat verdim, ‘hangi kitapçıkta buna benzer bir oluşum var bulun’ dedim. Bulamadılar henüz, bulamazlar da.”


İstense çok kolay bulunabilir. Bu konuda hiçbir uzmanlığı olmayanlar bile kolayca buluyorsa, ÖSYM çalışanları basit şifrelemeyi nasıl bulamıyorlar, anlamak gerçekten mümkün değil.

Şifreli kaydırma var


ÖSYM’nin bulamadığı şifrelemeyi, bulan buluyor. Ankaralı okurumuz T.B.’nin bu yıl ikisi ikizler, biri de üniversite öğrencisi olmak üzere üç çocuğu sınava girmiş ve bu iddialar canına öylesine tak ettirmiş ki, işini gücünü bırakıp şirketindeki tüm çalışanları bu işe seferber etmiş. Onlarca mühendis ve bilgisayarcı, iki gün boyunca farklı kentlerdeki 1500’e ait adayın soru kitapçığını incelemiş.
Sonuç: Matematik testindeki 27 rakamsal soruya, yukarıdaki şifreyi uygulayarak 19 doğru, 8 yanlışla, yani 17’ye ulaşmışlar. Yani şifrenin tutma olasılığı yüzde 65.
Şimdi içinizden 27 soruda 17 net iyi bir başarı mı ki, kopya bunun neresinde diyenleriniz çıkabilir.
İşte bunun için geçen yılın Matematik sorularındaki Türkiye ortalamalarına bakmak yeter de artar. Örneğin geçen yılki YGS’de 40 Matematik sorusunda Türkiye ortalaması 11.4, 40 Fen sorusunda ise 4.6.
Bu sınavlarda, bir puanda on binlerce kişinin yer değiştirdiği ve fazladan bir soru yapmanın da adaya en az 3,5 puan kazandırdığı göz önünde bulundurulduğunda gelinen noktayı artık siz hesaplayın...
Bu yılki Matematik sorularının çok zor olduğu ve ortalamanın daha da düşebileceğini de özellikle hatırlatmak isteriz. Tabii eğer şifreleme yoksa!
Not: İddialar yukarıda anlatıldığı gibidir, bunları hepiniz biliyorsunuz!


ÖSYM yürütme kurulu üyesi Prof.E.Gül ‘’hatanın matbaada kitapçıkların hazırlanışı sırasında oluştuğunu ve program hatası nedeniyle şıkların ve soruların dağıtılması gerekirken, hep bir örnek basıldığını!’’ söylemiş!
Not: Bu hatanın itirafı değil de nedir? Bu itiraf bile sınavın iptalini gerektirmez mi?

ÖSYM başkanı ise hatanın ‘acemilikten ve işgüzarlıktan kaynaklandığını’ söylerken, ‘Bunlar oyunlarını bozduğumuz için başımıza geldi!’
Not: Nedense yanlış bir iş yaptığı ortaya çıkan yöneticilerin kendilerini savunmak için kullandıkları o basit ve ucuz argüman, bu işlerin düşmanların, karşı görüşte olanların tezgahı olduğu savı değil midir? Siyasi yandaşlar nasılsa olaya rasyonel yaklaşmayacaklarından, kendilerine bu söylemle taraftar bulmayı hedeflerler!

Korkuyorum!


14 nisan Ünal Yarımağan (KPSS sınavı yolsuzluğu nedeni ile istifa etmiş olan eski ÖSYM başkanı)
Not: Yorum yapamıyorum! Yorum bu sözcüğün içinde!

ÖSYM Başkanı Ali Demir’in, YGS’de şifreleme yapıldığı iddialarını ardı ardına yaptığı açıklamalarda reddetmesine rağmen öğrencilere gönderdiği mektupta “sehven yapıldı” diyerek kabul etmesi tepkiye yol açtı. ÖSYM eski Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, YGS’nin iptal edilmesini savunurken, Matematik Profesörü Ali Nesin ile Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, Demir’in görevden alınmasını istedi. YÖK Genel Kurulu Üyesi Necmi Yüzbaşıoğlu ise iddialarla ilgili yargı sürecinin devam ettiğini belirterek, “Demir, YÖK Genel Kurulu’nun son toplantısında durumun işgüzarlık ve acemilikten kaynaklandığını söyledi” dedi.
Demir’in gönderdiği mektuptaki ifadeleri değerlendiren Yarımağan, şifrelemede kullanıldığı öne sürülen “mod-medyan” tekniğinin YGS öncesinde bazı adayların eline geçtiği iddiasının “ortalıkta dolaştığını” anımsattı. Yarımağan, “Sınavın iptal olması gerekir. En ufak bir koku olduğunda, bu çok az kişiyi ilgilendirse de sınav artık iptal edilmeli” diye konuştu.
İstanbul’daki bazı okullarda yalnızca kız adayların YGS’ye katılmasını eleştiren Yarımağan, “ÖSYM, bu öğrencilerin sayısını açıklamalı. ÖSYM’nin geçmişten beri uyguladığı öncelik lise son sınıflardır. İkinci öncelik eski mezunlar içindeki kız adaylardadır. Tahmini rakamlara göre, 17 okulda 6 bine yakın adayın kız öğrencilerden oluşması kesinlikle mümkün değil” dedi.

Not: Ü.Yarımağan artık korkusunu bir kenara bırakmış gibi, tutarlı ve sözüne güvenilir bir yönetici gibi konuşuyor. Ayrıca en önemlisi, bazı muhafazakar semtlerde kız öğrencilere pozitif ayrıncılık diyerek sadece kızlardan oluşan sınıflarda imtihana girmeleri sağlanmış. Sistem bunu yapabiliyorsa, soru cevap kitapçıklarının da kayırılacak öğrenci varsa ona adrese teslim yönlendirilmesine de fırsat vermez mi?


YGS’deki şifre skandalını ortaya çıkaran isimlerden Artvinli dershane yöneticisi Fahri Akyüz ise “Bir iddiayı değil bir şüphe ve endişeyi dile getirdim. Bu sistem kullanılarak birilerinin kayırılmış olabileceği şüphesiyle söyledim. Eğer birileri kayırılmışsa sınavın iptal olup olmayacağına yargı karar verecek” dedi.
Demir’in istifa etmesi gerektiğini söyleyen Matematik Profesörü Ali Nesin de şöyledi:
“Bu had safhada bir beceriksizlik. Ayrıca tek bir şablon yok, bulunan başka şablonlar var. Bu da kuşkuları canlı tutuyor. ÖSYM’nin mektubu olumlu bir gelişme ama Demir’in bu fiyasko sonucunda istifa etmesi gerekir. Belki de yapılması gereken; Başbakan’ın bu istifayı kabul edip Demir’i bir sonraki sınava kadar vekil olarak atamasıdır.”

Kılıç: Görevden alınmalı
Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç da “1 milyon 700 bin öğrencimizi ve ailelerini daha fazla mağdur etmeye kimsenin hakkı yok. Demir’in görevden alınması, sürece bağımsız bir bilim kurulunun müdahil olması, savcılık incelemesinin hızlandırılması, YGS’nin yok sayılarak bu sürecin tek sınavla geçirilmesine ilişkin adımlar daha fazla zaman geçirmeden atılmalı, süreci daha da karmaşıklaştıran polemiklerden vazgeçilmelidir” dedi.

Demir, YÖK’e de “işgüzarlık” dedi


Anayasa profesörü ve YÖK Genel Kurulu Üyesi Necmi Yüzbaşıoğlu ise iddialarla ilgili yargı sürecinin devam ettiğini belirterek, “Demir, YÖK Genel Kurulu’nun son toplantısında durumun işgüzarlık ve acemilikten kaynaklandığını söyledi. Kendisini eleştiren YÖK üyeleri de oldu. Önemli olan sınav güvenliğinin tehlikeye düşüp düşmediği... Bu şifrelemeyi, hazırlayanlar biliyorlar. Şifreye ulaşan başka kişiler var mı? Burası şüpheli” diye konuştu.

Not: Yukarıdakiler çeşitli uzman ve işin içindeki YÖK üyelerinin görüşleri. Ben yorum yapmıyorum!



BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, partisinin milletvekili adaylarını tanıtırken, üniversite sınavlarındaki şifre olayını protesto eden öğrencilere de çattı.
“Taksim’de bin kişiyi, iki bin kişiyi yürütmek, iki bin genci yürütmek problem değil. Onlar YGS’nin karşısında tavır ortaya koyduklarını açıklarken, biz de kalkarız onların karşısına 5 bin, 10 bin tane genci koyarız” dedi.
Not: Başbakan bir taraf gibi, gösteri düzenleyen bir örgüt yöneticisi gibi konuşmuş ve tarafsız düşünen her akil insanın bileceği gibi yanlış ve fevri davranmaya devam ediyor. Kendisi ile aynı siyasi zihniyette olmayan vatandaşlar üzerinde ayrımcılık duygusunun güçlenmesinden başka bir işe yaramayan demeçler bunlar. Halbuki biz kendisi ilk iktidara geldiğinde onun sadece onu iktidara getiren kesimin değil, tüm toplumun lideri olacağını ummuştuk! Çünkü evrensel standartlarda liderlik böyle bir şeydir. Acaba fazla mı iyimsermişiz?


YÜKSEKÖĞRETİME Geçiş Sınavı’nda (YGS) ortaya çıkan “şifreli kitapçık” nedeniyle tartışmaların odağı haline gelen Yükseköğretim Kurulu Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, intihalle (akademik hırsızlık) suçlandı. TV 8 kanalında yayınlanan habere göre Demir, Alman Peter Latzke’nin yazdığı makaleleri 1990’da Teknik ve Tekstil Dergisi’nde 9 bölüm süren yazı dizisinde, kendi yazmış gibi gösterdi. İntihalin fark edilmesi üzerine Demir, “özür” yazısı yayımladı. Haberde, olay şöyle anlatıldı:

‘Akademik ahlaka uymaz’

“Peter Latzke’den ilk yazıdaki kısa bir anma dışında söz edilmiyor ve makaleler Doç. Dr. Ali Demir’in kendi eseriymiş gibi gösteriliyordu. Oysa, makaleler, kelimesine tercüme idi ve bu intihal sayılıyordu. Bu durum Leeds Üniversitesi’nden Prof. Mike Denton’un dikkatini çekti. Onun Loughborough Üniversitesi yönetimine başvurması üzerine konu Tekstil Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gordon Wray’a iletildi. Yapılanı akademik ahlak açısından kabul edilmez bulan Dr. Wray soruşturma başlattı. Dr. Demir’in kariyerini tümden bitirecek bir adım atmak yerine, akademisyen dostlarının da ricalarını kıramayarak, onun Teknik ve Tekstil Dergisi’nde bir özür yazısı yayınlatmasına karar verildi. Bu özür Teknik ve Tekstil Dergisi’nde dizinin 9’uncu bölümünün başında yayınlandı.”

İddialara ilişkin görüşlerini almak için aradığımız ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, telefonlara çıkmazken, ÖSYM yetkilileri de açıklama yapmadı.

Not: ÖSYM Başkanının güvenilirliği düşmeye devam ediyor!

Son söz: Olayların gidişi böyle, henüz savcılık soruşturması tamamlanmadı. Ama kamu vicdanı açısından artık bir şeyler yapmanın vakti geldi de geçiyor. Söz konusu olan bir milyon yedi yüz bin öğrencinin geleceği, onların ve ailelerinin devlete, sisteme ve yöneticilere olan güvenleri sorunu. Gelişmiş bir Batı demokrasisinde, bundan daha küçük bir şaibede bile istifa müessesesi çalışır, ama bizde nerede? (Adam istifa edecek olsa bile bırakmazlar!) Yönetenlere sesleniyorum, ‘bizden’, ‘bizim arkadaş’ demeyi bırakınız. Gerçeği ve hakkı savununuz.
Doğruyu söyleyenlere kızmayı bırakınız!

 

Yavuz MARDİN

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.