Lanetliyoruz.

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
   Politika Dergisi olarak Hakkâri’de, Türk askerine yapılan hain saldırıyı lanetliyor; şehitlerimize Tanrı’dan rahmet, gururlu ailelerine başsağlığı diliyoruz.
   Amacını kazanım elde etmekmiş gibi gösteren, korkakça, dağlarda pusu kültüründe yaşayan söz konusu terör örgütü üyelerine yönelik operasyonlarını sürdüren Türk Silahlı Kuvvetlerimize çabalarında muvaffakiyet diliyor, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden söz konusu saldırıya dair tatmin edici bir açıklama bekleyen, kısacası bu durum karşısında tatmin olmaya ihtiyacı olan kişileri de buradan kınıyoruz.
   Saygılarımızla…
Politika Dergisi
İletisim@PolitikaDergisi.com

 

 

 

Yorumlar

Siyasi iradesizlik, TSK'yı yıpratma planları

Siyasi iradesizliğin neticesinde artan terör olayları karşısında hala TSK’ dan tatmin edici açıklama bekleyen Mehmet Ali Şahin'i esefle kınıyorum.

Bu ülkeyi yöneten TSK mı, AKP mi?

Sıfır teslim aldıkları terörün açılım saçılım diye geldiği noktaya bakın. Demokratik adımların meyveleri bunlar.

Bu ülkenin yegane güvenilir kurumu TSK’dır. Ve biliyoruz ki TSK terörü bitirecek güçtedir.

AKP'den tatmin edici bir açıklama ve kararlı bir duruş beklemek çok da yerinde olmayacaktır sanırım.

Başımız sağ olsun, çok üzgünüm.

Nuran Talay

Merhaba

Siyasi sorumlu olupta sadece laf üreten, TSKya düşmanlık besleyip PKKyı koruyanları da esefle kınıyorum. Başımız sağ olsun

Grupsal Davranış Üzerine

Birileriyle aynı kulvarda koşmak; fikirsel bütünsellik oluşturmak ve yaşamda bunun gereklerini yerine getirmekle mümkündür. Grup olarak bir arada olmak, en basit toplumsal var olma biçimidir. Çoğu kez, aynı yerde bulunmak, aynı fikirsel yelpazede yer almak mekanik bir tarz olarak algılanmakta ve matematiksel bir toplam olarak görülmektedir. Oysaki sanal bir ortam da dahi olsa her unsuru-üyeyi birbirine bağlayan ve sonuçta farklılıklar korunarak uyumlu bir bütünsellik oluşturan bir “içbağ”ın sağlanması, “grup olma”nın asgari ölçütü olmalıdır.

Grubun ortaya çıkmasına neden olan güdüleyiciler ne olursa olsun, ilk hareket noktasında tohumu atılan “yaşam içerisinde duruş”un tüm gruba nüfuz edebilmesini sağlamak gerekmektedir. Bunun koordinasyonunu da grup, site vb. kurucuları ve yöneticiler başta olmak üzere, grupta etkin durumda olan üyeler yapabilirler.

Burada yanlış anlaşılmaması gereken nokta, yönlendirmenin ve yön almanın grup üyelerini aynileştirmek olmadığıdır.

İnternet ortamında oluşturulan grup, site vb. ortamların çoğunda, çok sesliliğin, senfonik uyumun olumlu çağrışımlar nedeniyle reddedilmediğini ama bu gruplara yakından baktığımızda çoğunda tek seslilik ya da çok seslilik adına kakafoniler oluştuğunu görüyoruz.

Aynı yelpazenin insanları olarak “ortak”lık oluştururken, bu ortaklık içerisinde farklı renklerin olması gayet doğaldır. Site içerisinde demokrasi kavramının ilk yapması gereken çağrışım belki de, “farklılıklara tahammül”dür.

Gün geçtikçe çürüyen ve kokuşan bir toplumsal ilişkiler ağı içerisinde, “farklı bir yaşam ve farklı bir dünya mümkün” diyerek bir araya gelen insanlar önce kendilerini değiştirmelidirler. Bu değişime paralel olarak toplumsal ilişkilerin değişimini de hedeflemeli ve uzun erimli düşünmek ve hareket etmek zorundadırlar. Grup içerisinde doğruların çatıştırılması sonuçta bir kayıp ortaya çıkarır ama bunun neye yaradığı her zaman tartışma konusudur.

Grupsal aidiyet, değiştirmeye, dönüştürmeye ve geliştirmeye yönelik olmalıdır. Grup üyesi her birey bu bilinci taşımalıdır. Böylesi bir tutum, grubun ortak iradesini geliştirecek ve bu iradenin harcıda sevgi, dostluk ve güven olacaktır. Bir grupta bu dayanaklar yitirildiği an da, niceliksel olarak ne kadar kalabalık olursa olsun, “grup olma bilinci” ortadan kalkmış ve çözülmüş bir kütle olmanın ötesine geçilemeyecektir

İkili ya da grup halinde tartışmalarda bencillik, hoşgörüsüzlük, duygu fukaralığı biçiminde dışa vuran davranışların grup ilişkilerinde yaratacağı hasarı tahmin etmek zor olmasa gerektir. Tartışmalarda bu davranışlara dikkat etmek, paylaşımlarımızı ve birbirimizi anlamayı daha da çoğaltacaktır.

İnternet ortamlarında birçok grupta bir araya gelmiş insanlar kendilerini solcu, ilerici, devrimci, sosyalist, anarşist vb. olarak tanımlamaktadırlar. Ancak, bu kimlikleri sosyal hayatta taşımanın gereklerini yerine getirdikleri oldukça şüphelidir. Politik kimlik taşıma adına kendimizi kandırmanın hiç bir anlamı yoktur. Unutmamak gerekir ki kendini aldatan kişiler başkalarını daha kolay aldatırlar. Devrimcilik-ilericilik yaşama teğet geçtiği sürece sığlaşır, kısırlaşır, başkalaşır ve hatta zıttına (gericiliğe) bile dönüşebilir. Bir konuda sığlık insanı amaçtan koparır, öz biçime feda edildiği gibi, taşınan kimlik de flulaşır.

Kendilerini devrimci, ilerici vb. tanımlayan bireylerin çağdaş değerlerde ilkesizlik ve seviyesizlik göstermeleri, topluma örnek olmayı ve sorunların çözülebileceğine güvenirliliği ortadan kaldırır. Demokratik davranış, olgunluk ve çözüm üretme konusunda ciddi yaralar alır. Siyasal-kültürel boyutuyla yetkinlikten uzak, bilme ve bilgiye kapalı kişiliklerin kendilerini ilerici tanımlamaları, demokrasiye ve demokratik düşünceye, değerlere saygıyı iyice zedeledi.

Bugün ülkemizde ilerici-devrimci kimlik ve düşünceler müthiş bir kuşatılmışlık altındadır. AKP Hükümetinin ABD desteğiyle yürüttüğü gerici çevirme politikasının bertaraf edilmesinde devrimci-ilerici kesimlerin ayrımları, farklılıkları ortadan kaldırarak birbirlerine kenetlenmeleri gerekmektedir. Yalçın Küçük’ün belirttiği gibi bugün devrimciliğin-ilericiliğin ölçütü, AKP’nin ve tarikatların gerici-çağdışı kuşatmalarına karşı ileri olanı, yani Cumhuriyet’i, eksik de olsa Cumhuriyet’in değerlerini savunmak gerekmektedir.

Bugün her zamankinden daha net, daha kararlı ve ikirciksiz olmak durumundayız. Mücadelesini verdiğimiz düşünceleri yaşamın içinde var etmek zorundayız. Devrimcilerin-ilericilerin tarihsel haklılığı ve meşrulukları her geçen gün biraz daha artmaktadır. Devrimcilik-ilericilik bir yaşam biçimidir. Var olan toplumsal kimliklerin hiçbirinde erişilmesi mümkün olmayan dostlukların, paylaşımların, sevgi bağlarının ve dayanışmanın özneleri olmalıyız. Ülkemizin, bu kez “iç düşmanlara karşı ikinci kurtuluş savaşı” ancak bu şekilde zafere ulaştırılabilir.

Mehmet Ali Yazıcı

Politika Dergisine,

Sitede, Hakkari'deki olayla ilgili açıklamayı doğru bulmadığımı belirtmek istiyorum. Evet, akan kan durmalı, annelerin gözyaşları dinmelidir.Ve bu sorun bir an önce sona ermelidir. Bunun, "Türk Silahlı Kuvvetlerine çabalarında muvaffakiyet dilemek"le olmayacağını artık görmek gerekiyor. Hele ki, düşünce üreten ve doğrudan yana tutum almaya çalışan, gerçek basın ölçülerinde hereket etmeye özenen bir sitede böyle bir açıklamanın yer alması beni oldukça düşündürdü.

Saygılar ve iyi akşamlar...

ABD EMPERYALİZMİNİN YANDAŞLARI... TEMİZLENECEK!

Politika Dergisi'nin "Türk Silahlı Kuvvetlerine çabalarında muvaffakiyet dileme" tutumunu eleştirmek, PKK terör örgütüne başarı dilemekle eş anlamlıdır. Çünkü bölücü terör örgütüne karşı mücadelenin başka bir orta yolu yoktur.

Orta yolcular, her ne kadar kendilerini "ilerici-devrimci"diye tanımlasalarda, PKK terör örgütüne yaklaşımları nedeniyle, sonuçta ABD emperyalizminin BOProjesinin yandaşı haline gelirler.

Türk Milliyetçilerinin, Türk Devrimcilerinin, Atatürkçülerin emperyalist saldırı ve bölücü terör konusunda sabrı kalmamıştır. Bizim uyduruk "entellektüel" tartışmalarla kaybedecek vaktimiz de yoktur. Bu nedenle Tüm Amerikan işbirlikçilerini, PKK teröristlerini, milislerini ve entel yandaşlarını KESİN TASFİYE ETMEK ÜZERE HAREKETE GEÇİYORUZ.

VARLIĞIMIZ TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN

Bir Yanlış Anlamayı Düzeltmek İsteriz...

Sayın Yazıcı;

Yapmış olduğumuz açıklamada "Türk Silahlı Kuvvetleri'ne muvaffakiyet dilemek" yaşanan hain saldırı sonrası, hain saldırıyı yapan gruba yönelik operasyonlarla ilgilidir. Dolayısıyla söz konusu dilek, yapılan ve halen de "bu hain gruba" karşı yapılmakta olan operasyonlar sırasında şehit sayısının artmamasına yönelik bir dilektir.

Nitekim özellikleri itibariyle ve sanılanın da aksine Türk Silahlı Kuvvetleri barıştan yana bir tutumu ön plana çıkartmaktadır. Bilinmesi gereken sınırlarımız içerisinde bir saldırı ve/veya saldırı tehdidi olmadan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sadece önlem düzeyinde tedbirler aldığıdır. Yapmış olduğumuz açıklamanın bu yönde değerlendirilmesini rica eder ve uyarınız için teşekkür ederiz.

Saygılarımızla...

Sayın Mehmet Ali Şahin'e Gönderilen Sorular

Yaşanan olay sonrası TBMM Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin'e aşağıdaki sorular e-posta aracılığıyla sorulmuştur ve kendisinden cevap beklenmektedir. Cevaplar tarafımıza ulaşırsa burada yayınlanacağını tüm okurlarımızın bilgisine sunarız.

Sayın Şahin;

Hakkari'de yaşanan terör saldırısı sonrası 19 Haziran 2010 tarihli yapmış olduğunuz "TSK'dan / Genelkurmay'dan tatmin edici bir açıklama bekliyorum" beyanatı ve beyanatın devamı ile ilgili size sormak istediklerimiz bulunmaktadır. Cevaplarınızı kamuoyunu aydınlatmanız adına sizden rica ediyoruz.

1- Bu durumda, sizi hangi açıklama, nasıl tatmin edebilir?
2- Tatmin olmak için açıklama beklediniz kurum neden Türk Silahlı Kuvvetleri'dir? Hükümetten herhangi bir açıklamayı neden öncelikle tercih etmediniz?
3- Açıklamalarınızda PKK'nın dış güçlerin taşeronluğunu yaptığını belirttiniz. Bu dış güçleri de bizimle paylaşır mısınız, neden isim vermediniz?
4- "Çorumlu Baba"nın belirttiğini ilettiğiniz soruları daha önce iktidar partisinin bakanıyken Bakanlar Kurulu'nda hiç gündeme getiren oldu mu, olduysa nasıl cevaplar verildi?

Sorularımızı içtenlikle cevaplayacağınızı umuyor, saygılarımızı sunuyoruz.

Politika Dergisi

Hesap sorulur....

Hesap sorulur....

Şehitlerimize Allahtan rahmet

Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.Ancak bence de iş artık sadece vatan sağolsunla geçiştirilecek durumda değildir.Orada insanların yüreği yanıyor ve tatmin edici bir açıklama bekliyor gerçekten.250 PKKlı sınırı rahatça geçip bir karakolun etrafına 20 gün boyunca doçka adındaki yaklaşık 200 kiloluk uçaksavarları yerleştirip bu saldırıyı gerçekleşitirebiliyorsa insanlara gerçtekten bir açıklama yapılmak zorundadır.Evet saldırıdan sivil otorite olduğu için 1.derecede hükümet sorumludur.Ama TSK yı bir kenara çekip bu eleştiriyi yapamazsınız.TSK eleştirilemez değildir ve bu olaydan sonra artık fazlasıyla eleştirilmelidir.Sınıra yakın bir yerde derme çatma bir karakola sürülen ve orada resmen hedef haline gelen bu çocuklar ölüme gönderilmişler orada.Bunu görmüyor musunuz?Asıl olan bu çocukların kimsenin gözünde değerli olmadığıdır.Yine ateş düştüğü yeri yakacak.Bugüne kadar bir sürü şehit oldu bir tanesinin bile adını hatırlıyor muyuz?Bu çocukların hayatının aslında ne bizim için ne başbakanı ne de paşası için hiç bir değeri yok.Zaten olsalar böyle dandik karkaollarda ölüme terkedilmezlerdi.Ben sadece ailelerine başınız sağolsun demek istiyorum.Çünkü bu sıcak gündem gelir geçe yine onlar kalır baki.Bi de adettendir "Vatan Sağolsun"

Şehitlerimize Allah'tan

Şehitlerimize Allah'tan rahmet kalanlara ve Türk Milletine de sabır diliyorum.Artık rutin olan şeyler değil olağanüstü şeyler yapılmalı ve bu soruna bir çözüm bulunmalı.Bu saatten sonra bu ülkenin kaybedecek bir şeyi yoktur.Bunca evladını hain pusularda kurban vermekten daha büyük ne kaybı olabilir.Bu asil duruşu sergileyecek bir hükümetimizin olmadığını biliyoruz ancak Allah'tan umut kesilmez diyerek umuyoruz.Teröre ve yandaşlarına lanet olsun...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.