İçeriği Yazan: Sevda EĞER Zaman: Çar, 25/11/2009 - 12:46
III. Enternasyonal alıntına sevindim. Rus istihbaratını hesaba katacak olursak -bazı istisnalar dışında- oldukça sağlam bir dökümandır. Okunsun, düşünülsün üstünde.
Keşke biraz daha detaylı yazsaydın, kısaltmasaydın.
Ne ise, ne diyor Enternasyonal;
Dersim ulusal ekonominin dışındaydı diyor.....Doğrudur.
Dersim feodal bir bölgeydi, diyor........Doğrudur.
Bunları reddedecek kişi, zaten hiç gözüme görünmesin direk atlasın Munzur çayına!
Dersim'de askerlik yükümlülüğü yerine gelmemiştir diyor.... Yanlış -Kendi sülalemden bilirim ki dedem, kardeşleri, oğulları filan hepsi askerliğini yapmış, Rus harbine katılmışlardır. Alayını birliğini filan isteyene özelden yollayabilirim...
Başka ne var? Kadastro filan diye devam ediyor...
Şimdi bazen sadece yazılana bakılır ancak bu tip durumlarda yazanı da bir durup düşünmek gerekir.
III. Enternasyonal sosyalist bir organizasyondur. Sınıfların eşitliğine dayanan ideolojilerde feodalite ne pahasına olursa olsun reddedilir. Enternasyonal'de olayı sadece 1931-1938 arası olarak görmüş sadece o tarih aralığında durumu değerlendirmiştir. Yanlış mıdır? Hayır.
Çünkü Enternasyonal'i -feodaliteye karşı yapılmış bir mücadele var ise- sadece o ilgilendirir. İşin etnik tarafına, nedenlere, tarihi sürece filan bakmaz. Sonuca bakar.
O bölgede tek bir ağa bile ortadan kaldırılsa sosyalizm için bu kardır.
Yani ölü sayısına değil kazanım sayısına bakılır ideolojilerde.
Bu durum aslında bir çeşit sosyalist devrim atağı olarak görülmüş, Rusya'da da heyecan yaratmıştır o dönemde. Lenin’in arayıp da bulamayacağı bir fırsat… Ama olmadı tabi. Çünkü yapılanlar ne feodaliteye karşı verilen bir savaş, ne sosyalizm atağı, ne medenileşme belirtisi idi.
Peki neydi?
Amaç feodaliteyi yok etmek idi ise, çok değil 8-10 yıl sonra toprak ağalarını ihya eden Menderes’e neden kimse sesini çıkaramadı. Adana’daki, Manisa’daki, Antakya’daki, Aydın’daki ağalar nerede var idi? Adana’daki tek bir ağa o dönemin Dersimini on defa satın alırdı. On! O yüzden şu, feodaliteye karşı verilmiş savaş, argümanını aslında bırakmak gerek. Çünkü değil :)
Dersim meselesi esasında bol çıkmazlı bir labirente benzer. Öyle her merak eden içine girmemelidir, zira kaybolur. Birisi Dersim ile ilgili bir söz söylediği vakit ona sahip çıkmak yahut onu reddetmek için çok şey bilmek gerekir.
Bir defa Alevilik nedir? Kimdir bu adamlar? Bunu bilmelisin. Bilmelisin ki tanımalısın zan altında bıraktığın insanları. Tanımalısın ki ihtiyaçlarını anlamalısın… Sonra dünden itibaren geriye doğru dönüp Dersim’e kadar sürece bir bakmalısın. Yaşaması için gerekli olan ile, önlerine konulan arasındaki farkı fark etmelisin.
Geldin mi Dersim’e? Hiçbir şey okumadan ilk önce coğrafyasına bakmalısın. Dört dağ arasında, kuş uçmaz, kervan geçmez, arazi desen yok ekilmez biçilmez, altı ay kar kalkmaz 8 ay kış bir memlekette bu insanlar ne arar? Nedir zoru bu insanların kocaaa Anadoluda yaşayacak yer mi kalmamıştır? Ne zorlamıştır bu insanları orada yaşamaya? Neyden yahut kimden kaçmışlarda sığınmışlardır bu dağların eteklerine?
Gördün mü coğrafyasını? Güzel. Şimdi isyan’a bakacaksın. Ne diyor belgeler? 1937 isyan, 1938 sürgün! Ne imiş? Birden bire bakmışlar ‘ya, demişler biz bu Dersim’den vergi filan alamıyoruz, devlet elini buraya sokamıyoruz eee ne yapalım, askeri gücü arttıralım! Askerlere saldırdılar, o zaman biz bunları süreceğimizi söyleyelim. Aaaa topraklarını bırakmak istemediler direniyorlar. O zaman bu bir isyandır. Öldürebildiğimizi öldürelim kalanları sürelim… Tarih bunu böyle yazdıkça biz haklı olacağız. O kadar haklı olacağız ki bir gün Alevilerin kendisi bile bizleri kendimizden fazla savunacak!
İşte bu kadar! Var mı ekleyeceğin bir şey resmi tarih de yazanın üzerine. İşte savunmaları bu!
Öncesi yok, sonrası yok.. 1937-1938 sürgün oldu. Ohh herkes mutlu mesut, feodalite bitti, zorbalık bitti, medeniyet geldi, ilkel halk modernleşti, Kürtçe unutturuldu (aslında zazacadır), Türkçülük öğretildi, vergiler alınmaya başlandı, askerlik skor yaptı… ohh mis. Ülke de sorun kalmadı. Ne ala.
Yorumlar
:))
III. Enternasyonal alıntına sevindim. Rus istihbaratını hesaba katacak olursak -bazı istisnalar dışında- oldukça sağlam bir dökümandır. Okunsun, düşünülsün üstünde.
Keşke biraz daha detaylı yazsaydın, kısaltmasaydın.
Ne ise, ne diyor Enternasyonal;
Dersim ulusal ekonominin dışındaydı diyor.....Doğrudur.
Dersim feodal bir bölgeydi, diyor........Doğrudur.
Bunları reddedecek kişi, zaten hiç gözüme görünmesin direk atlasın Munzur çayına!
Dersim'de askerlik yükümlülüğü yerine gelmemiştir diyor.... Yanlış -Kendi sülalemden bilirim ki dedem, kardeşleri, oğulları filan hepsi askerliğini yapmış, Rus harbine katılmışlardır. Alayını birliğini filan isteyene özelden yollayabilirim...
Başka ne var? Kadastro filan diye devam ediyor...
Şimdi bazen sadece yazılana bakılır ancak bu tip durumlarda yazanı da bir durup düşünmek gerekir.
III. Enternasyonal sosyalist bir organizasyondur. Sınıfların eşitliğine dayanan ideolojilerde feodalite ne pahasına olursa olsun reddedilir. Enternasyonal'de olayı sadece 1931-1938 arası olarak görmüş sadece o tarih aralığında durumu değerlendirmiştir. Yanlış mıdır? Hayır.
Çünkü Enternasyonal'i -feodaliteye karşı yapılmış bir mücadele var ise- sadece o ilgilendirir. İşin etnik tarafına, nedenlere, tarihi sürece filan bakmaz. Sonuca bakar.
O bölgede tek bir ağa bile ortadan kaldırılsa sosyalizm için bu kardır.
Yani ölü sayısına değil kazanım sayısına bakılır ideolojilerde.
Bu durum aslında bir çeşit sosyalist devrim atağı olarak görülmüş, Rusya'da da heyecan yaratmıştır o dönemde. Lenin’in arayıp da bulamayacağı bir fırsat… Ama olmadı tabi. Çünkü yapılanlar ne feodaliteye karşı verilen bir savaş, ne sosyalizm atağı, ne medenileşme belirtisi idi.
Peki neydi?
Amaç feodaliteyi yok etmek idi ise, çok değil 8-10 yıl sonra toprak ağalarını ihya eden Menderes’e neden kimse sesini çıkaramadı. Adana’daki, Manisa’daki, Antakya’daki, Aydın’daki ağalar nerede var idi? Adana’daki tek bir ağa o dönemin Dersimini on defa satın alırdı. On! O yüzden şu, feodaliteye karşı verilmiş savaş, argümanını aslında bırakmak gerek. Çünkü değil :)
Dersim meselesi esasında bol çıkmazlı bir labirente benzer. Öyle her merak eden içine girmemelidir, zira kaybolur. Birisi Dersim ile ilgili bir söz söylediği vakit ona sahip çıkmak yahut onu reddetmek için çok şey bilmek gerekir.
Bir defa Alevilik nedir? Kimdir bu adamlar? Bunu bilmelisin. Bilmelisin ki tanımalısın zan altında bıraktığın insanları. Tanımalısın ki ihtiyaçlarını anlamalısın… Sonra dünden itibaren geriye doğru dönüp Dersim’e kadar sürece bir bakmalısın. Yaşaması için gerekli olan ile, önlerine konulan arasındaki farkı fark etmelisin.
Geldin mi Dersim’e? Hiçbir şey okumadan ilk önce coğrafyasına bakmalısın. Dört dağ arasında, kuş uçmaz, kervan geçmez, arazi desen yok ekilmez biçilmez, altı ay kar kalkmaz 8 ay kış bir memlekette bu insanlar ne arar? Nedir zoru bu insanların kocaaa Anadoluda yaşayacak yer mi kalmamıştır? Ne zorlamıştır bu insanları orada yaşamaya? Neyden yahut kimden kaçmışlarda sığınmışlardır bu dağların eteklerine?
Gördün mü coğrafyasını? Güzel. Şimdi isyan’a bakacaksın. Ne diyor belgeler? 1937 isyan, 1938 sürgün! Ne imiş? Birden bire bakmışlar ‘ya, demişler biz bu Dersim’den vergi filan alamıyoruz, devlet elini buraya sokamıyoruz eee ne yapalım, askeri gücü arttıralım! Askerlere saldırdılar, o zaman biz bunları süreceğimizi söyleyelim. Aaaa topraklarını bırakmak istemediler direniyorlar. O zaman bu bir isyandır. Öldürebildiğimizi öldürelim kalanları sürelim… Tarih bunu böyle yazdıkça biz haklı olacağız. O kadar haklı olacağız ki bir gün Alevilerin kendisi bile bizleri kendimizden fazla savunacak!
İşte bu kadar! Var mı ekleyeceğin bir şey resmi tarih de yazanın üzerine. İşte savunmaları bu!
Öncesi yok, sonrası yok.. 1937-1938 sürgün oldu. Ohh herkes mutlu mesut, feodalite bitti, zorbalık bitti, medeniyet geldi, ilkel halk modernleşti, Kürtçe unutturuldu (aslında zazacadır), Türkçülük öğretildi, vergiler alınmaya başlandı, askerlik skor yaptı… ohh mis. Ülke de sorun kalmadı. Ne ala.