Öncelikle Sayın Tamtürk’ü böyle bir yazı kaleme aldığı için cesaretinden dolayı tebrik ediyorum. Gördüğüm kadarıyla yapılan eleştirilerden çıkardığım sonuç; yazarın anşılmaya çalışılmadığı oldu. Çünkü bazen doğru diye bilinen gerçekler zaman içinde yanlışlanabiliyor. Bu yazıya bir edebiyat öğrencisi olarak yaklaşmanın farklı bir yeri olduğu düşüncesindeyim. Edebiyat fakültesinde üçüncü senem geride kaldı. Bir çok kimse bilmez belki Türkiye üniversitelerindeki edebiyat fakültelerinin hemen tamamı faşist denecek düzeyde milliyetçi-islamcı çizgidedir. Hocalar kendileri gibi düşünmeyen öğrencileri gerek sözleriyle gerek notlarıyla sindirmeye çalışmaktadır. (Bu kendileri gibi düşünmeyen öğrenciler nedense hep sol kesimden(!) ) Fakülte haddinden fazla Mehmet Akif hayranı olduğundan ben de bölümüm gereği Mehmet Akif’in şiirleriyle ve hayatıyla içli dışlı oldum. Özellikle de bu yıl. Mehmet Akif bir veterinerdir. Yani kendisi aslında bir bilim insanı- ya da öyle olması gerekiyordu.- Bu yüzden onun “yaşam felsefesi” dışında insanı şaşırtan şiirleri vardır. Cehaletle savaşmayı öngören, dini kullanarak insanları düşünce tutsaklığına iten, insanı özgür kılanın bilimle akıl olduğunu söyleyen şiirleri vardır. Bunun da ötesinde savaş yıllarında milletini güdümleyen şiirler yazmıştır. Burası bir gerçek. Gelin görün ki yine aynı kişi Cumhuriyet kurulduktan sonra Atatürkle yollarını ayırmış, yapılan bir çok devrime sert bir şekilde muhalefet etmiş bir zamanlar eleştirdiği dini kullanma yöntemini kendisi de gerçekleştirmiş ve cehalete saplanmıştır. Bununla da kalmamış o çok sevdiği vatanından (!) sırf bu yüzden kaçıp hayatının sonuna kadar Mısır’da yani Arapların arasında kalmıştır. Fakat bize fakültede bu son kısım anlatılmaz, çünkü bilim insanı(!) muhterem hocaların işine gelmez. Ama tarih bize asla yalan söylemez. Her insanın iyi ve kötü tarafları varsa –ki vardır-bunlar nesnel bir şekilde ele alınmalı ve incelenmelidir. Özellikle de tarihe çentik atmış kişiler için bu daha çok geçerlidir. Kabul etmek gerekir ki Mehmet Akif de Türklük için hiç de iç açıcı şeyler düşünmemiş tam tersine Tamtürk’ün de belirttiği üzere İslamcı tarafı her zaman ağır basmıştır. ( Bunda, o zamanlar, Osmanlı’nın İslamcılık akımıyla kurtulabileceği düşüncesinin etkisi de vardır.)
Yazıcaklarım biraz uzun olacak ama söylemek istediğim başka sözler de var. Yazının başında da belirttiğim gibi herkes belli dönemlerde yaşamış şahsiyetleri nerdeyse kutsiyet yükleyerek sonraki yıllarda da anlatmaya bayılır. Yine fakültden bir başka örnek… Zorunlu ders kitabı olarak bizlere, son zamanlarda adı tv’lerde çok sık duyulan İskender Pala’nın “Divan Edebiyatı Sözlüğü” okutulur. İskender Pala malum kişi… Kendisi Atatürk’ün devrim ve ilkelerine diş bilemiş, cumhuriyeti içine sindirememiş bir şahsiyet. Adı geçen sözlüğünde merak edip araştırmak isteyenler için söylüyorum lütfen “Türk” ve “şii” kelimelerinin karşılıklarına bakın. Orada Türklere ve şiiler üzerinden alevilere nasıl kin kustuğunu göreceksiniz. Türkleri kaba ve barbar, alevileri ise inançlarından dolayı dine uygun düşmeyen fikir ve hareketlere sahip topluluk olarak ilan etmiş. Tıpkı Mehmet Akif’in mükemmel şair olarak tanıtılması gibi bu insan da gelecek nesillere mükemmel edebiyatçı olarak aktarılacak ve zorla da olsa benimsetilecek. (kendi bölümümün gidişatını görerek söylüyorum.) Fakat şu unutulmasın ki bir zamanlar yerlere göklere sığdırılamayan şahsiyetleri en güzel tarih not eder ve zamanı geldiğinde bir tokat gibi yüze çarpar.
Bir zamanlar zorla benimsetilen Mehmet Akif bu gün bizler tarafından eleştirilebiliyorsa bu yüzdendir. Bu gün beyinlerimize zorla kazıtılmaya çalışılan İskender Pala da gelecek nesillerde Mehmet Akifleştirilecek, fakat o da eleştiri oklarından kurtulamayacaktır.
Kemalist birisi olarak ben de Atatürk’ün yaptıklarının hiçbir zaman eleştirilemeyeceğini düşünürdüm fakat eleştiriliyor. Eleştirilmeli de. Kendisi de yaşasa bunu isterdi. Fakat eleştiriler yıkıcı değil yapıcı olmalı. Hiçbir şey eleştirilemeyecek diye bir kanun yok. Ben yine Kemalistim. Bu gerçeği hiçbir şey değiştiremez. Sizler de yine Mehmet Akif hayranları olacaksınız. Ama bu gün artık ELEŞTİRİYE bakış açınızı lütfen değiştirin.
Yorumlar
Zamanın Mehmet Akifleri
Merhabalar,
Öncelikle Sayın Tamtürk’ü böyle bir yazı kaleme aldığı için cesaretinden dolayı tebrik ediyorum. Gördüğüm kadarıyla yapılan eleştirilerden çıkardığım sonuç; yazarın anşılmaya çalışılmadığı oldu. Çünkü bazen doğru diye bilinen gerçekler zaman içinde yanlışlanabiliyor. Bu yazıya bir edebiyat öğrencisi olarak yaklaşmanın farklı bir yeri olduğu düşüncesindeyim. Edebiyat fakültesinde üçüncü senem geride kaldı. Bir çok kimse bilmez belki Türkiye üniversitelerindeki edebiyat fakültelerinin hemen tamamı faşist denecek düzeyde milliyetçi-islamcı çizgidedir. Hocalar kendileri gibi düşünmeyen öğrencileri gerek sözleriyle gerek notlarıyla sindirmeye çalışmaktadır. (Bu kendileri gibi düşünmeyen öğrenciler nedense hep sol kesimden(!) ) Fakülte haddinden fazla Mehmet Akif hayranı olduğundan ben de bölümüm gereği Mehmet Akif’in şiirleriyle ve hayatıyla içli dışlı oldum. Özellikle de bu yıl. Mehmet Akif bir veterinerdir. Yani kendisi aslında bir bilim insanı- ya da öyle olması gerekiyordu.- Bu yüzden onun “yaşam felsefesi” dışında insanı şaşırtan şiirleri vardır. Cehaletle savaşmayı öngören, dini kullanarak insanları düşünce tutsaklığına iten, insanı özgür kılanın bilimle akıl olduğunu söyleyen şiirleri vardır. Bunun da ötesinde savaş yıllarında milletini güdümleyen şiirler yazmıştır. Burası bir gerçek. Gelin görün ki yine aynı kişi Cumhuriyet kurulduktan sonra Atatürkle yollarını ayırmış, yapılan bir çok devrime sert bir şekilde muhalefet etmiş bir zamanlar eleştirdiği dini kullanma yöntemini kendisi de gerçekleştirmiş ve cehalete saplanmıştır. Bununla da kalmamış o çok sevdiği vatanından (!) sırf bu yüzden kaçıp hayatının sonuna kadar Mısır’da yani Arapların arasında kalmıştır. Fakat bize fakültede bu son kısım anlatılmaz, çünkü bilim insanı(!) muhterem hocaların işine gelmez. Ama tarih bize asla yalan söylemez. Her insanın iyi ve kötü tarafları varsa –ki vardır-bunlar nesnel bir şekilde ele alınmalı ve incelenmelidir. Özellikle de tarihe çentik atmış kişiler için bu daha çok geçerlidir. Kabul etmek gerekir ki Mehmet Akif de Türklük için hiç de iç açıcı şeyler düşünmemiş tam tersine Tamtürk’ün de belirttiği üzere İslamcı tarafı her zaman ağır basmıştır. ( Bunda, o zamanlar, Osmanlı’nın İslamcılık akımıyla kurtulabileceği düşüncesinin etkisi de vardır.)
Yazıcaklarım biraz uzun olacak ama söylemek istediğim başka sözler de var. Yazının başında da belirttiğim gibi herkes belli dönemlerde yaşamış şahsiyetleri nerdeyse kutsiyet yükleyerek sonraki yıllarda da anlatmaya bayılır. Yine fakültden bir başka örnek… Zorunlu ders kitabı olarak bizlere, son zamanlarda adı tv’lerde çok sık duyulan İskender Pala’nın “Divan Edebiyatı Sözlüğü” okutulur. İskender Pala malum kişi… Kendisi Atatürk’ün devrim ve ilkelerine diş bilemiş, cumhuriyeti içine sindirememiş bir şahsiyet. Adı geçen sözlüğünde merak edip araştırmak isteyenler için söylüyorum lütfen “Türk” ve “şii” kelimelerinin karşılıklarına bakın. Orada Türklere ve şiiler üzerinden alevilere nasıl kin kustuğunu göreceksiniz. Türkleri kaba ve barbar, alevileri ise inançlarından dolayı dine uygun düşmeyen fikir ve hareketlere sahip topluluk olarak ilan etmiş. Tıpkı Mehmet Akif’in mükemmel şair olarak tanıtılması gibi bu insan da gelecek nesillere mükemmel edebiyatçı olarak aktarılacak ve zorla da olsa benimsetilecek. (kendi bölümümün gidişatını görerek söylüyorum.) Fakat şu unutulmasın ki bir zamanlar yerlere göklere sığdırılamayan şahsiyetleri en güzel tarih not eder ve zamanı geldiğinde bir tokat gibi yüze çarpar.
Bir zamanlar zorla benimsetilen Mehmet Akif bu gün bizler tarafından eleştirilebiliyorsa bu yüzdendir. Bu gün beyinlerimize zorla kazıtılmaya çalışılan İskender Pala da gelecek nesillerde Mehmet Akifleştirilecek, fakat o da eleştiri oklarından kurtulamayacaktır.
Kemalist birisi olarak ben de Atatürk’ün yaptıklarının hiçbir zaman eleştirilemeyeceğini düşünürdüm fakat eleştiriliyor. Eleştirilmeli de. Kendisi de yaşasa bunu isterdi. Fakat eleştiriler yıkıcı değil yapıcı olmalı. Hiçbir şey eleştirilemeyecek diye bir kanun yok. Ben yine Kemalistim. Bu gerçeği hiçbir şey değiştiremez. Sizler de yine Mehmet Akif hayranları olacaksınız. Ama bu gün artık ELEŞTİRİYE bakış açınızı lütfen değiştirin.
Saygılarımla…