İçeriği Yazan: Mehmet Ali YAZICI Zaman: Salı, 29/06/2010 - 10:24
Bilimsel bilgi üç aşamalı bir süreçten geçilerek üretilir; tez-antitez-sentez. Önce her hangi bir konuda bir tez ileri sürülecek Bu teze katılmayanlar anti-tezler ortaya atacaklar. Ve bir tartışma süreci doğacak, yaşanacak ve sonuçlanacak. Bu sürecin sonunda bir sentez ortaya çıkacak. Bu, karşılıklı diyalogun bir sonucudur ve tanımlanmış şekliyle doğruluğu yaşam pratiğine uygulanarak test edilir. Eğer yaşam, bu ortaya çıkartılan sonucu doğrularsa, elde ettiğimiz bilgi yani sentez doğru demektir.
İnternet gruplarına dâhil olduktan sonra, bir şeyleri tartışma isteğim, hep bu yönde oldu. Saatlerini bilgisayar başında geçiren insanlarla, anlamlı tartışmalar yapabiliriz diye düşündüm. Ortaya attığım düşünceler varsayalım ki yanlıştır. Bunların anti-tezleri üretilsin istedim. Ama ne yazık ki bu böyle olmadı ve hep engellendim. Kötü niyetli olduğum, insanlar arasında ayrımcılık yapmaya çalıştığım vb. birçok iddia ortaya atıldı. Aşağılamaya çalışanlar, hakaret edenler oldu. Nerdeyse, Erostrat ve Ebu Bevvab ilan edildim.(Bilindiği gibi Erostrat ün kazanmak için M:Ö.356’da,dünyanın yedi harikasından biri sayılan Efes’te ki Diana tapınağını yakan kişidir. Ebu Bevvab ise bir müslümandır ve o da yine ün kazanmak ve meşhur olmak için zemzem kuyusuna işemiştir.)
Bir kez daha anladım ki bu toplumun bireyleri, okumuş-yazmış, hasbelkader kendini aydın kabul eden insanlar bile doğru ya da yanlış, farklı düşüncelere tahammül edemiyorlar. Tartışma ya da diyalogu hakaret ve küfretmek olarak algılıyorlar. Bir günde toplam elli kelime ile konuşan insanlar, belden aşağı vurmayı marifet sayıyorlar. Hakaret ve küfür ederken bile doğru dürüst bir cümle kuramayanlar, Türklük-vatan-millet-devlet-din vb. konularda mangalda kül bırakmıyorlar. Hem de topu topu bir günde kullandıkları elli kelime ile. Hayatında tek bir kitap dahi okumamış, hiç araştırma yapmamış allameler çıkıyor karşına. Kulaktan dolma dahi denemeyecek bilgileri, bilgi kırıntısı bile sayılamayacak saçmalıkları sana karşı savunuyorlar.
Bu düzen işte bu insanların düzeni! Bu düzeni savunanlar işte bu insanlar! En büyük dayanakları, kutsallık tantanası, ahlaklı olmak edebiyatı, birlik-beraberlik masalı. Yerseniz tabi…
Oscar Wilde’in bir sözüyle bitirmek istiyorum:”YALNIZCA APTALLARIN CİDDİYE ALINDIĞI BİR YÜZYILDA YAŞIYORUZ. ÖYLEYSE BENİ ANLAMIYORLAR DİYE ÜZÜLMEK NİYE.”
Üzülmüyorum.
Mehmet Ali Yazıcı
Not: Bu yazıyı daha önce kaleme almıştım. Bu siteyle bir alakası yok tabi ki...
Yorumlar
Anlaşılmak Üzerine
Bilimsel bilgi üç aşamalı bir süreçten geçilerek üretilir; tez-antitez-sentez. Önce her hangi bir konuda bir tez ileri sürülecek Bu teze katılmayanlar anti-tezler ortaya atacaklar. Ve bir tartışma süreci doğacak, yaşanacak ve sonuçlanacak. Bu sürecin sonunda bir sentez ortaya çıkacak. Bu, karşılıklı diyalogun bir sonucudur ve tanımlanmış şekliyle doğruluğu yaşam pratiğine uygulanarak test edilir. Eğer yaşam, bu ortaya çıkartılan sonucu doğrularsa, elde ettiğimiz bilgi yani sentez doğru demektir.
İnternet gruplarına dâhil olduktan sonra, bir şeyleri tartışma isteğim, hep bu yönde oldu. Saatlerini bilgisayar başında geçiren insanlarla, anlamlı tartışmalar yapabiliriz diye düşündüm. Ortaya attığım düşünceler varsayalım ki yanlıştır. Bunların anti-tezleri üretilsin istedim. Ama ne yazık ki bu böyle olmadı ve hep engellendim. Kötü niyetli olduğum, insanlar arasında ayrımcılık yapmaya çalıştığım vb. birçok iddia ortaya atıldı. Aşağılamaya çalışanlar, hakaret edenler oldu. Nerdeyse, Erostrat ve Ebu Bevvab ilan edildim.(Bilindiği gibi Erostrat ün kazanmak için M:Ö.356’da,dünyanın yedi harikasından biri sayılan Efes’te ki Diana tapınağını yakan kişidir. Ebu Bevvab ise bir müslümandır ve o da yine ün kazanmak ve meşhur olmak için zemzem kuyusuna işemiştir.)
Bir kez daha anladım ki bu toplumun bireyleri, okumuş-yazmış, hasbelkader kendini aydın kabul eden insanlar bile doğru ya da yanlış, farklı düşüncelere tahammül edemiyorlar. Tartışma ya da diyalogu hakaret ve küfretmek olarak algılıyorlar. Bir günde toplam elli kelime ile konuşan insanlar, belden aşağı vurmayı marifet sayıyorlar. Hakaret ve küfür ederken bile doğru dürüst bir cümle kuramayanlar, Türklük-vatan-millet-devlet-din vb. konularda mangalda kül bırakmıyorlar. Hem de topu topu bir günde kullandıkları elli kelime ile. Hayatında tek bir kitap dahi okumamış, hiç araştırma yapmamış allameler çıkıyor karşına. Kulaktan dolma dahi denemeyecek bilgileri, bilgi kırıntısı bile sayılamayacak saçmalıkları sana karşı savunuyorlar.
Bu düzen işte bu insanların düzeni! Bu düzeni savunanlar işte bu insanlar! En büyük dayanakları, kutsallık tantanası, ahlaklı olmak edebiyatı, birlik-beraberlik masalı. Yerseniz tabi…
Oscar Wilde’in bir sözüyle bitirmek istiyorum:”YALNIZCA APTALLARIN CİDDİYE ALINDIĞI BİR YÜZYILDA YAŞIYORUZ. ÖYLEYSE BENİ ANLAMIYORLAR DİYE ÜZÜLMEK NİYE.”
Üzülmüyorum.
Mehmet Ali Yazıcı
Not: Bu yazıyı daha önce kaleme almıştım. Bu siteyle bir alakası yok tabi ki...