İçeriği Yazan: Mehmet ÇAĞIRICI Zaman: Paz, 06/07/2014 - 14:30
Adorno’nun “ant-tezi” özneldir. Yani Adorno’ ya göre insanın, içinde yaşadığı dünyayı ve durumu ret etmesi, tamamen kendi istek ve iradesine bağlıdır. Adorno, toplumsal olaylara ilgisiz ve duyarsız kalanları, sanki bu durum onların bir avantajı, üstünlüğü veya özgürlüğü gibi yorumlamaktadır. Adorno’nun “içimizdeki burjuva” ile veya “standartlaşmış ortalama davranış” ile mücadeleye çağırırken öne çıkardığı tek motivasyon, “ahlaki davranışlar” veya “hümanist ölçüler” dir.
Oysa Marksist diyalektiğin “anti-tezi” nesneldir. Yani Marks’a göre, insanın doğası, insanın içinde yaşadığı doğa ve toplum koşullarını değiştirmeye ve dönüştürmeye nesnel olarak muhtaç bir varlık olarak şekillenmiştir. Çünkü insan toplumsal bir varlıktır ve kendi yaşam koşullarını üretimle kendisi yaratır. Dolayısı ile insanın diğer canlılardan (bitki ve hayvanlardan) en büyük farkı, kendi toplumsal varlığını örgütlü olarak doğayı ve toplumsal koşulları bizzat kendi fiziki gücüyle değiştirerek sürdürebilmesinde saklıdır. Oysa diğer canlılar, insandan farklı olarak yaşadıkları çevrede etken davranabilmeleri için doğada hazır olan bir tüketim ve ihtiyaç giderme davranışı içindedirler.
İnsanın, kendi yaşam koşullarını değiştirme, geliştirme ve hatta mükemmelleştirme sürecinde kullandığı en büyük üstünlüğü ise doğa ve toplum hakkında bilgi toplama ve kazanılan bilgileri genelleştirme yeteneği ile birlikte aklı ve toplumsal bilincidir. Dolayısı ile bilgi edinme, akıl ve bilinç, toplumsal insan nezdinde nesnel dış doğa ve toplumsal koşulları yansıtan, toplumsal insana özgü bir türevdir.
İnsan arzu ve iradesi ancak bu nesnel gerçekliği ifade eden toplumsal bilince uygunsa başarılı olabilir. Öte yandan insanın içinde yaşadığı dünyayı ve toplumsal koşulları değiştirme arzusu ve iradesi ise ancak o insanın içinde yaşadığı dünya ve toplumsal koşullar onun nesnel çıkarlarına uygun değilse ve de o insan bunun farkına artık varmış ise o zaman güncel ve dayanılmaz bir tutku haline gelebilir. Adorno’nun davranış ölçüleri olan “ahlak” ve “insani değerler”, kural olarak sadece bu durumda o insan için bir anlam taşıyabilir ve o insana davranış motivasyonu olabilir.
Adorno, Frankfurt ekolünden postmarksist bir filozof olarak, Hegel’in diyalektiğini Marks gibi değil de orijinal Hegel gibi yorumlamıştır. Bilindiği gibi Karl Marks diyaletiği Hegel’den öğrenmiş; fakat Hegel ’in öznel bir karakter taşıyan diyalektiğine nesnel bir karakter kazandırmıştır. Marks’ın kendi ifadesiyle “Hegel’in baş aşağı duran diyalektiğini ayakları üzerine” getirmiştir.
Adorno’nun 68 kuşağı gençlik hareketinde popüler olması, onun gelişmiş ülkelerdeki kapitalizme yönelttiği bazı eleştirilerle ilgilidir. Ancak Adorno, emperyalist/kapitalist sistemi aşmada gençliğe nesnel ve bilimsel ölçüler ve fikirler yerine öznel ve ampirik kıstaslar göstermiştir.
Yorumlar
Adorno'nun Anti-Tezi Özneldir!