Şimdi, Beklemenin Değil, Daha Kararlı Mücadele Etmenin Zamanı!
İçeriği Yazan: Mehmet ÇAĞIRICI Zaman: Paz, 12/01/2014 - 14:22
Sayın Cem,
Son yorumunda “bence iki tarafa da destek verilmemeli; birbirlerini yok etmeleri beklenmelidir. Birine taraf olmak en azından bunlardan kurtulmayı geciktirir düşüncesindeyim” diyorsun.
Bu görüşlerinde çok açık bir mantık hatası olduğu gibi, yurtsever ve demokrat muhalefetin bu kavgayı sonuna kadar “beklemesi” ni de önermen bence doğru değildir.
Bir defa kavga eden tarafların, iktidar gücü bakımından “birbirlerini yok etmeleri” imkansızdır. İlla ki bir taraf bu kavgada baskın çıkacaktır.
Nitekim kavganın gidişatı da bunu daha şimdiden doğrulamaktadır. Başbakan elindeki iktidar gücüyle(yasama ve yürütme gücü ile) polis teşkilatında 2 binden fazla polis memur ve amirlerini tasfiye etmiş; şimdi sıra yargıya gelmiştir. Bu amaçla hükümet, HSYK ’yı, kendi kontrolüne alacak şekilde değiştirmek istemektedir. Başbakan ve Cemaat arasındaki kavga açısından hükümetin bu girişiminin amacı, görünüşte HSYK üzerinden yargıdaki cemaat elemanlarını da tasfiye etmek olsa da gerçekte Erdoğan, yargıyı da bu bahane ile tamamen kendi kontrolüne alarak, tam bir diktatörlük kurmak istiyor.
Kısaca, iki taraf birbirlerini yok etmediği gibi tersine ülkede bir taraf, tamamen diktatörleşiyor!
Bir yandan diktatörlüğünü inşa etmeye çalışan Erdoğan; öte yandan da artık kendisine bir numaralı düşman olarak belirlediği cemaate karşı, eski düşmanları olan Atatürkçü ve yurtseverler arasında siyasi ittifak arıyor. Baş Danışmanı ve bizzat kendisi; yurtseverlere ve orduya “Kumpas kurulduğu” itirafını da bunun için yapıyor.
Şu anda ülkemizin içinde bulunduğu somut siyaset, bu durumdadır.
Bu siyasi durum; bize beklemeyi değil, aksine kesin ve kararlı bir biçimde;
Bir diktatörlüğün kurulmasına karşı,
Yolsuzluk ve Rüşvete karşı ve de
Kumpasın kurbanlarının bir an önce özgürleşmesi içinmücadele etmemizi emrediyor!
Yalnız, yukarıda üç noktada sıraladığım bu sorunlar ve çözümleri; birbirine karıştırılmamalıdır. Dolayısı ile AKP ve Başbakanın diktatörlük heveslerine ve yolsuzluk, rüşvet gibi kirli işlerine karşı amansız bir mücadele verilirken, bir kumpasın kurbanı olan yurtseverlerin özgürlüğü için de gerekirse bu hükümetle beraber çalışılmalıdır.
İçinde bulunduğumuz bu koşullar altında AKP hükümetinin “normal” veya “anormal” olduğunun hiçbir önemi yoktur.
Siyaset sanatı, çözümü olgunlaşmış siyasi ve toplumsal sorunları tam zamanında, fırsatları kaçırmadan, çözme sanatıdır!
Yorumlar
Şimdi, Beklemenin Değil, Daha Kararlı Mücadele Etmenin Zamanı!
Sayın Cem,
Son yorumunda “bence iki tarafa da destek verilmemeli; birbirlerini yok etmeleri beklenmelidir. Birine taraf olmak en azından bunlardan kurtulmayı geciktirir düşüncesindeyim” diyorsun.
Bu görüşlerinde çok açık bir mantık hatası olduğu gibi, yurtsever ve demokrat muhalefetin bu kavgayı sonuna kadar “beklemesi” ni de önermen bence doğru değildir.
Bir defa kavga eden tarafların, iktidar gücü bakımından “birbirlerini yok etmeleri” imkansızdır. İlla ki bir taraf bu kavgada baskın çıkacaktır.
Nitekim kavganın gidişatı da bunu daha şimdiden doğrulamaktadır. Başbakan elindeki iktidar gücüyle(yasama ve yürütme gücü ile) polis teşkilatında 2 binden fazla polis memur ve amirlerini tasfiye etmiş; şimdi sıra yargıya gelmiştir. Bu amaçla hükümet, HSYK ’yı, kendi kontrolüne alacak şekilde değiştirmek istemektedir. Başbakan ve Cemaat arasındaki kavga açısından hükümetin bu girişiminin amacı, görünüşte HSYK üzerinden yargıdaki cemaat elemanlarını da tasfiye etmek olsa da gerçekte Erdoğan, yargıyı da bu bahane ile tamamen kendi kontrolüne alarak, tam bir diktatörlük kurmak istiyor.
Kısaca, iki taraf birbirlerini yok etmediği gibi tersine ülkede bir taraf, tamamen diktatörleşiyor!
Bir yandan diktatörlüğünü inşa etmeye çalışan Erdoğan; öte yandan da artık kendisine bir numaralı düşman olarak belirlediği cemaate karşı, eski düşmanları olan Atatürkçü ve yurtseverler arasında siyasi ittifak arıyor. Baş Danışmanı ve bizzat kendisi; yurtseverlere ve orduya “Kumpas kurulduğu” itirafını da bunun için yapıyor.
Şu anda ülkemizin içinde bulunduğu somut siyaset, bu durumdadır.
Bu siyasi durum; bize beklemeyi değil, aksine kesin ve kararlı bir biçimde;
Yalnız, yukarıda üç noktada sıraladığım bu sorunlar ve çözümleri; birbirine karıştırılmamalıdır. Dolayısı ile AKP ve Başbakanın diktatörlük heveslerine ve yolsuzluk, rüşvet gibi kirli işlerine karşı amansız bir mücadele verilirken, bir kumpasın kurbanı olan yurtseverlerin özgürlüğü için de gerekirse bu hükümetle beraber çalışılmalıdır.
İçinde bulunduğumuz bu koşullar altında AKP hükümetinin “normal” veya “anormal” olduğunun hiçbir önemi yoktur.
Siyaset sanatı, çözümü olgunlaşmış siyasi ve toplumsal sorunları tam zamanında, fırsatları kaçırmadan, çözme sanatıdır!
Saygılarımla.