Somada resmi rakamlara göre 301 maden işçisi hayatını kaybetti. Ulus olarak acımız çok büyük. Bu büyüklükte bir maden kazası ülkemizde olmadı. Bu açıdan da değerlendirilmesi gerekir. Bu sözü edilen maden ocağının açılışını geçen yıl yapan enerji bakanı bu ocağın en güvenli ocak olduğunu ifade etmiştir. Daha önce sözde denetimler yapılmış hiç bir güvenlik açığına rastlanmadığı rapor edilmiştir. O halde bu kaza neden meydana gelmiştir? Şunu hemen söyleyelim ki bu büyüklükte bir kaza kaza değil bir cinayettir. Başbakan 200 yıl öncesi almanya ingiltere fransayla maden kazalarını kıyaslayıp,bu madenciliğin fıtratında var diye açıklamada bulunurken hiç de kamuoyuna güven verememiştir. Şu anda o batılı ülkelerde neden acaba hiç bir maden kazası olmamaktadır? Onun da yanıtını vermek zorundasınız. Çünkü 200 yılda batıda bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler bu tür kazaları kader olmaktan çıkartmıştır.Peki bizde neden bu tür kazalar hala olmaktadır? Çünkü biz hala vahşi kapitalizm çağını yaşadığımızdan, madenin patronu, çıkarttığı kömürün maliyetini düşürüp tki ye daha yüksek karla satabilmek için madende hiç bir tedbir almıyarak bu kazayı daha doğrusu katliama zemin hazırlamıştır. Hep para hırsı hep daha çok üretim beraberinde bu katliamı getirmiştir.İşçi 900liraya en ağır şartlarda güvencesiz çalışırken patron karına kar katmış sömürüsüne sömürü.Kapitalizmin yasası budur zaten. Olayın sorumluları hiyerarşık olarak akp hükümeti, devlet, enerji bakanı çalışma bakanı,madenın patronudur. Enerji bakanı başta istifa etmelidir, en azından ileri demokrasilerde teamül budur.Ancak bakan istifa etmez,çünkü bizde istifa kurumu istifadeye dönüşmüştür de ondan.Güney korede bir gemi kazasında 400 kişi öldü diye hiç bir sorumluluğu olmadığı halde başbakan istifa etmiştir. Ancak kafanızı takmayın bizde olmaz böyle olaylar.Dolayısıyla bu katliama yol açanlar istifa etmediği sürece açılan soruşturmadan sağlıklı bir sonuç çıkacağını beklemek nafiledir. Birkaç günah keçisi bulunacak o kadar.Hükümet gündem değiştirse de soma unutulmamalıdır.Somayı unutturmamak,bu olaydan dersler çıkartrmak önemlidir.Öte yandan bu olayın temel nedeni olarak gösterilen vahşi kapitalizm ülkemizde yeni uygulanmıyor,ta 1950 den beri ülkemiz dışa bağımlı kapitalizmi yaşıyor. Kapitalizmin vahşisi de medenisi de birdir. Kapitalizm öldürür,sosyalizm yaşatır. Bir parababası daha fazla kar elde etsin diye 301 maden emekçisi kurban verilirken o işçilerin sendikasının da parababası burjuva sınıfına hizmet eden sarı sendika olduğunun açığa çıkmış olması da acı bir gerçekliktir. Kapitalizm dişlilerinde emekçileri öğütür sadece.Türkiyede 13 milyon çalışana karşın sadece 600bin kadar sendikalı olması da işçi sınıfının sendikal hak ve özgürlükler konusunda ne denli geri olduğunun somut bir kanıtıdır.İşçi sınıfı kendisi için sınıf olmadığı sınıf sendikacılığı yaygınlaşmadığı sürece de bu karanlık tablo değişmeyecektir. Somanın hesabı sorulmalıdır elbet, kimden dersek, hükümetten, patrondan ve bu çarpık kapitalist düzenden. Bu düzen değişmek zorundadır,yerine daha adil eşit özgür sınıfsız sömürüsüz sosyalist bir Türkiye inşa etmek yine emekçilerin kendi eseri olacaktır.
Yorumlar
Soma kaza değil katliamdır.
Somada resmi rakamlara göre 301 maden işçisi hayatını kaybetti. Ulus olarak acımız çok büyük. Bu büyüklükte bir maden kazası ülkemizde olmadı. Bu açıdan da değerlendirilmesi gerekir. Bu sözü edilen maden ocağının açılışını geçen yıl yapan enerji bakanı bu ocağın en güvenli ocak olduğunu ifade etmiştir. Daha önce sözde denetimler yapılmış hiç bir güvenlik açığına rastlanmadığı rapor edilmiştir. O halde bu kaza neden meydana gelmiştir? Şunu hemen söyleyelim ki bu büyüklükte bir kaza kaza değil bir cinayettir. Başbakan 200 yıl öncesi almanya ingiltere fransayla maden kazalarını kıyaslayıp,bu madenciliğin fıtratında var diye açıklamada bulunurken hiç de kamuoyuna güven verememiştir. Şu anda o batılı ülkelerde neden acaba hiç bir maden kazası olmamaktadır? Onun da yanıtını vermek zorundasınız. Çünkü 200 yılda batıda bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler bu tür kazaları kader olmaktan çıkartmıştır.Peki bizde neden bu tür kazalar hala olmaktadır? Çünkü biz hala vahşi kapitalizm çağını yaşadığımızdan, madenin patronu, çıkarttığı kömürün maliyetini düşürüp tki ye daha yüksek karla satabilmek için madende hiç bir tedbir almıyarak bu kazayı daha doğrusu katliama zemin hazırlamıştır. Hep para hırsı hep daha çok üretim beraberinde bu katliamı getirmiştir.İşçi 900liraya en ağır şartlarda güvencesiz çalışırken patron karına kar katmış sömürüsüne sömürü.Kapitalizmin yasası budur zaten. Olayın sorumluları hiyerarşık olarak akp hükümeti, devlet, enerji bakanı çalışma bakanı,madenın patronudur. Enerji bakanı başta istifa etmelidir, en azından ileri demokrasilerde teamül budur.Ancak bakan istifa etmez,çünkü bizde istifa kurumu istifadeye dönüşmüştür de ondan.Güney korede bir gemi kazasında 400 kişi öldü diye hiç bir sorumluluğu olmadığı halde başbakan istifa etmiştir. Ancak kafanızı takmayın bizde olmaz böyle olaylar.Dolayısıyla bu katliama yol açanlar istifa etmediği sürece açılan soruşturmadan sağlıklı bir sonuç çıkacağını beklemek nafiledir. Birkaç günah keçisi bulunacak o kadar.Hükümet gündem değiştirse de soma unutulmamalıdır.Somayı unutturmamak,bu olaydan dersler çıkartrmak önemlidir.Öte yandan bu olayın temel nedeni olarak gösterilen vahşi kapitalizm ülkemizde yeni uygulanmıyor,ta 1950 den beri ülkemiz dışa bağımlı kapitalizmi yaşıyor. Kapitalizmin vahşisi de medenisi de birdir. Kapitalizm öldürür,sosyalizm yaşatır. Bir parababası daha fazla kar elde etsin diye 301 maden emekçisi kurban verilirken o işçilerin sendikasının da parababası burjuva sınıfına hizmet eden sarı sendika olduğunun açığa çıkmış olması da acı bir gerçekliktir. Kapitalizm dişlilerinde emekçileri öğütür sadece.Türkiyede 13 milyon çalışana karşın sadece 600bin kadar sendikalı olması da işçi sınıfının sendikal hak ve özgürlükler konusunda ne denli geri olduğunun somut bir kanıtıdır.İşçi sınıfı kendisi için sınıf olmadığı sınıf sendikacılığı yaygınlaşmadığı sürece de bu karanlık tablo değişmeyecektir. Somanın hesabı sorulmalıdır elbet, kimden dersek, hükümetten, patrondan ve bu çarpık kapitalist düzenden. Bu düzen değişmek zorundadır,yerine daha adil eşit özgür sınıfsız sömürüsüz sosyalist bir Türkiye inşa etmek yine emekçilerin kendi eseri olacaktır.