Politika Dergisi - Rober Koptaş Mülakatı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
PD Roportaj Ekibi: 
Gökhan YILMAZ

 

 

 

 

 

 

 

 

Hazırlayan: Gökhan Yılmaz

Cevaplayan: Rober Koptaş – AGOS Genel Yayın Yönetmeni

 

G.Y: Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Rober Koptaş kimdir?

R.K : ''İstanbul’da yayımlanan Türkçe-Ermenice haftalık Agos gazetesinin genel yayın yönetmeyim. 1977’de İstanbul’da doğdum. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’daki Ermeni okullarında aldıktan sonra, Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nden mezun oldum. Boğaziçi Üniversitesi’nde Modern Türkiye Tarihi alanında yüksek lisans yaptım. II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı-Ermeni siyasi hareketleri üzerine çalıştım. Uzun yıllar, Ermenice edebiyat, tarih ve kültür alanında yayın yapan Aras Yayıncılık’ta editör olarak çalıştım. Çeşitli gazete ve dergilerde yazılarım yayımlandı. Gazeteciliğe 2006’da Agos’ta başladım, Eylül 2010’da genel yayın yönetmenliğini Etyen Mahçupyan’dan devraldım ve halen bu görevi yürütüyorum.''

 

G.Y: Peki bize biraz da AGOS’tan, onun niteliklerinden bahseder misiniz? Agos nedir, ne değildir? (Misyonu, vizyonu, kelime anlamı,açılımı  vs.)

R.K: ''Öncelikle kelime anlamı olarak belirtmem gerekirse, Agos, Ermenicede ‘Tohum atmak veya fidan dikmek için açılan oyuk, evlek’ anlamına gelmektedir. Agos, Ermeni toplumunun içinden çıkmış bir olmakla berbaber Türkiye’nin geneline hitap eden bir gazete. Agos, ülkedeki demokrasinin geliştiği, insan haklarının daha uygulanır olduğu bir Türkiye tahayyül eder ve yayınlarını bu çerçevede yapar.''

 

G.Y: Agos’un sosyal medya ile arası nasıl, bu konuya ne kadar önem veriyor?

R.K:''Agos’un internet sitesi bir yıl önce yenilendi. Bu bağlamda sürekli güncellenen sitesindeki haberleri Twitter ve Facebook üzerinden paylaşıyoruz. Sosyal medyaya çok önem verdiğimizi belirtmek isterim. Twitter’da ‘AGOSgazetesi’ adlı hesabımızda şu an 36 bin 250 takipçimiz var. Facebook’taki hesabımızda ise, açtıktan hemen soran 5 bin kişilik sınıra dayanmış durumdayız.''

 

G.Y: Kurumunuzun staj olanakları, iş potansiteli,  insan kaynakları potansiyeli nelerdir? Gazetenizin şu an mevcut kaç çalışanı, emekçisi var?

R.K: ''Özellikle yaz döneminde iletişim fakültesi öğrencileri başta olmak üzere staj başvuruları geliyor. Şartlar el verdiğince herkesin staj başvurusunu kabul ediyoruz. Örnek vermek gerekirse geçen yaz dönemi boyunca yedi kişi staj yaptı. Bu anlamda Agos’u bir gazetecilik okulu olarak da görebiliriz. Editör ve muhabir arkadaşlarımız ellerinden geldiğince stajyerlere yardımcı oluyorlar.  Ayrıca, gazetemizde editör, muhabir olarak toplam 20 kişi çalışmakta.''

 

G.Y: Peki AGOS’ta ‘’gazeteci’’ olma kriteri nedir/nelerdir?  Bir kimsenin AGOS’ta ‘’gazeteci’’ ya da genel bağlamda gazeteci olması için hangi kriterlere sahip olması gerekir sizce?

R.K: ''Agos’ta çalışmak için şu veya bu kriter gereklidir gibi bir şartımız yok. Başvuran arkadaşları çalışmak istedikleri bölüme göre yerleştirip daha sonra da yetenekleri ve istekleri çerçevesinde çalışmalarını sağlıyoruz. İnsan haklarına saygılı, demokratik değerleri benimsemiş her insan Agos’ta çalışabilir, kapımız her daim açık.''

 

G.Y: Basın ve ifade özgürlüğü hakkında ne düşünüyorsunuz? AGOS buna ne derecede önem veriyor, sınırları nelerdir? Bir de sorumuza şunu iliştirirsek, Türkiye’deki iktidar ve medya ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Ülkemizde baskı ve ambargo politikası ne durumdadır, özellikle medya üzerinde?

R.K: ''Basın ve ifade özgürlüğü konusunda almamız gereken hayli yol var. Hâlâ bazı gazeteler fütursuz bir şekilde hedef gösterme kampanyaları düzenleyebiliyor. Agos olarak, herkesin söz hakkına hem saygı duyuyoruz hem de gazetemizde onlara yer veriyoruz. Türkiye’de iktidar-medya ilişkileri sadece bu hükümet döneminde değil, basının ilk yıllarından, Osmanlı’dan bu yana sorunlu bir şekilde olagelmiştir. Osmanlı’dan kalan bu miras, Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Bugünkü hükümete gelirsek eğer, çok basit bir örnek vermek gerekirse, Başbakan Erdoğan’ın miting meydanlarında gazete patronlarına ve gazetecilere ‘ayar verme’yi amaçlayan sözleri demokrasi adına utanç verici.''

 

G.Y: AGOS, Türkiye’de ötekileştiriliyor mu sizce? Önyargılara, ayrımcılığa ve çirkin-ırkçı muamelere ne kadar maruz kalıyor, bununla ilgili var mıdır bir anınız, bizimle paylaşmak istediğiniz bir yaşanmışlığınız? (Şahsi ya da gazete olarak, fark etmez)

R.K: ''Evet, Agos’u ötekileştiren bir çevre var. Hrant Dink’in aramızdan alınmasına giden süreçte yapılanlar hepimizin malumu. Örneğin Agos’un mail kutusunda  ‘Tehdit mailleri’ diye bir klasör bulunmakta. Gelen tehdit maillerini arkadaşlarımız dosyalıyor ve avukatlarımıza da konuyu iletiyoruz. Bu konuda şöyle olumlu bir gelişme oldu, Ergenekon’un ortaya çıkmasından sonra Agos’a gelen tehdit maillerinde çok büyük oranda bir azalma oldu. Fakat kişisel olarak faks ve e-mail yoluyla ben hâlâ tehditler almaktayım.''

 

G.Y: Gazeteci kimliğinizden sıyrılarak, sivil kimliğinizle yanıtlayabileceğiniz bir soru sormak istiyoruz size. Türkiye-Ermenistan sorunlarıyla ve bu sorunların çözümleriyle ilgili neler düşünüyorsunuz? Geçmiş ilişkiler, şu an mevcut olan ilişkiler ve malum 2015 de yaklaşırken olabilecek gelişmeler hakkında bir ön görünüz var mı? Karşılıklı atılabilecek adımlar nelerdir?

R.K: ''Türkiye ve Ermenistan arasında ilişkilerin koşulsuz bir şekilde başlaması ve sınır kapısının açılması gerekiyor. 2009 yılında yapılan protokoller ve futbol diplomasisi bizi çok umutlandırdı. Hem Türkiye hem de Ermenistan halkının geneli ilişkilerin başlamasını, sınırın açılmasını istiyor. Ayrıca bu yönde atılacak adımlar sınırın açılması ve ilişkilerin başlaması ile neticelenirse birçok sorunun da çözüleceğine inanıyorum. Bu sayede halklar birbirlerini tanıma fırsatı bulacak ve bu zamanla bir ortak akıl oluşturacaktır. Öte yandan ekonomik olarak da Türkiye ve Ermenistan için de bir rahatlama sağlayacaktır. Örneğin Türkiye’nin Ermenistan’a yaptığı ihracat Gürcistan üzerinden Ermenistan’a gitmekte. Bu durum hem pahalılığa, zaman kaybına yol açarken hem de Ermenistanlılar söz konusu ürünlere daha çok para ödeyerek sahip olmakta.''

 

Teşekkürler. 

   

               Gökhan YILMAZ

gokhan.yilmaz@politikadergisi.com                       

 

 

 

 

Yorumlar

Sayın Rober Koptaş kendisiyle çelişiyor!

Türkiye'de demokrasi ve insan haklarının uygulanmasının yaygınlaştırılması görevini üstlenmiş bir gazete olduğunu iddia eden Agos 'un Genel Yayın Yönetmeni olan Sayın Rober Koptaş, Sayın Gökhan Yılmaz’ın "ötekileşme, Önyargılara ve çirkin-ırkçı muameleyle" ilgili sorusuna "Ergenekon’un ortaya çıkmasından sonra Agos ’a gelen tehdit maillerinde çok büyük oranda bir azalma oldu. Fakat kişisel olarak faks ve e-mail yoluyla ben hâlâ tehditler almaktayım." diye yanıtlamaktadır.

Sayın Rober Koptaş'ın; kendisine ve "demokrasi ve insan haklarının uygulanmasının yaygınlaştırılması" misyonunu üstlenmiş olan gazetesine gönderilen tehdit ve hakaret içerikli e-maillerin azalmasını, "Ergenekon'un ortaya çıkmasına" bağlaması, doğrusu çok büyük bir çelişkidir.

Çünkü kendisinin hiç bir kanıta dayandırmadan yaptığı bu yorum; toplumda peşinen ön yargı üreten, "Ergenekon" denen, henüz görüldüğü Özel Yetkili Mahkemece bile varlığı dahi kanıtlanmamış bir davanın sanıkları için büyük bir haksızlık yaratmaktadır.

Evrensel insan haklarına göre, mahkeme kararı kesinleşmeden her sanık masumdur. Sayın Rober Koptaş kendisinin bu sübjektif yorumuyla Ergenekon davasının sanıklarını zımnen "tehdit ve hakaret" içeren e-maillerin kaynağı olarak suçlamaktadır. Yani sorumlu bir gazeteci olarak en önemli bir insan hakkı olan "masumiyet karinesini" açıkça çiğnemektedir.

Bu mudur ön yargıyla mücadele? Bu mudur insan haklarının korunması?

Saygılar.

Yanılmayınız Lütfen.

Saygıdeğer Mehmet Çağırıcı,

Çıkarımınız maalesef yanlış. Rober Koptaş orada herhangi bir kesime, zümreye karşı, onların temel haklarına karşı en ufak bir suçlama yapmıyor. Ben onun sözcüsü konumunda olmak istemem tabii. Fakat bu konuda -ki röportajı da gerçekleştiren kişi olarak- meseleyi yanlış idrak etmenizi de istemem. Basit bir şekilde dile getiriyor sadece. Dava ile birlikte bir azalma oldu diyor. Hepsi bu. 

 

Saygılar.

Gökhan YILMAZ'a yanıt

Sayın Gökhan YILMAZ,

Rober Koptaş'ın "Ergenekon’un ortaya çıkmasından sonra Agos’a gelen tehdit maillerinde çok büyük oranda bir azalma oldu." ifadesinden başka nasıl çıkarım yapılabilir ki acaba?

Ben ne diyorum? "Sayın Rober Koptaş kendisinin bu sübjektif yorumuyla Ergenekon davasının sanıklarını zımnen "tehdit ve hakaret" içeren e-maillerin kaynağı olarak suçlamaktadır." diyorum. Bu ifademle ben; Ergenekon davasının bir "kesimini, zümresini" değil, "tümünü" üstü kapalı olarak suçladığını açıkça söylüyorum.

Yalan mı?

Burada asla anlamsız bir polemiğe girmek niyetinde değilim. Fakat sizin ifade ettiğiniz gibi meseleyi de yanlış idrak etmiş değilim! Ben çeşitli TV tartışmalarında defalarca Sayın Rober Koptaş'ın Ergenekon konusundaki görüşlerini de yakından izledim; tanıyorum.

Mesele; Sayın Rober Koptaş'ın bu ifadesiyle o davadan yargılanan, aralarında milletvekilleri, siyasiler, subayların vs. da olduğu mamut bir siyasi davanın sanıkları hakkında, kamuoyunda, sanki Agos gibi Ermeni asıllı kişilerin yayınladığı bir gazeteyi gerçekten tehdit edebilecek yapıda kişiler olduğu, Ergenekon adı altında gerçekten bir darbeci çetenin var olabileceği izlenimini yaratmasıdır. Bu davanın siyasi bir dava olduğunu asla unutmayalım. Dolayısı ile bu tavır en azından dürüstçe değildir. Ahlaki de değildir! Çünkü elinde bu yönde hiç bir kanıt yoktur! Kaldı ki kendisi misyonunu, ülkede "demokrasi ve insan haklarının uygulanmasını yaygınlaştırma” olarak açıklamaktadır. Dolayısı ile bu tutumu bu niyetiyle çelişmektedir!

Saygılar.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.