Politika Dergisi - Öner Tanık Mülakatı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
PD Roportaj Ekibi: 
Emrah ÖZDEMİR
Yardımcı Ekip: 
Atilla DEMİR

  

 

   Emrah ÖZDEMİR: Sayın Öner Tanık, öncelikle kendinizi kısaca tanıtıp, ADD’de nasıl Gençlik Kolları Başkanı olduğunuzu anlatır mısınız?

   Öner TANIK: 1983 Aksaray doğumluyum.  Önce Ege Üniversitesi Ege Meslek Yüksekokulu’nu, ardından da Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Makine Eğitimi bölümünü bitirdim.

   8 yıl önce ADD Fethiye şubesine üye oldum. Atatürkçü düşünceyi burada özümsedim. 2 yıl sonra şubenin gençlik kolunu kurdum ve 4 yıl gençlik kolu başkanlığını yaptım. Bu süre içinde yaptığımız çalışmalar büyük takdir gördü. Bir köy ziyareti sonrası bizzat Genel başkanımız Şener Eruygur’dan bir tebrik iletisi aldım. Daha sonra da genel başkan yardımcımız Prof. Dr. Nur Serter beni İzmir’deki bir gençlik paneline konuşmacı olarak davet etti. Bu paneli genel başkanımız yönetiyordu. Kendisiyle burada tanıştık. Ardından Ankara’daki arkadaşlarımla gençlik yönetimini oluşturduk ve sunduk. Fethiye şubesinde yaptığımız çalışmalar, beni genel merkeze taşıdı. Tüzüğümüze göre GYK’nın onaylaması ile resmen göreve başladık.

 

   Emrah ÖZDEMİR: Herkesin “Atatürkçü” olduğunu iddia ettiği bir ortamda, Atatürkçü Düşünce Derneği’ne neden ihtiyaç duyuldu?

   Öner TANIK: Aslında herkesin Atatürkçü olduğunu iddia edip, Atatürk’ün toplumdan soyutlanmaya çalışılması bu derneği ortaya çıkarmıştır; çünkü bu ülkenin gerçek aydınları, bu ülkeye en büyük zararı sahte Atatürkçülerin verdiklerini görmüşlerdi. Öncelikle onlardan ayrışmak ve Kemalizm’in öz görev örgütünü kurmak gerekiyordu. Kurucular kurulunun kuruluş amacını anlattığı metinde ülkenin 1989’daki genel durumu belirtilmiş ve son paragrafta da;

   “Atatürk devrim ve ilkelerinin, toplumsal sorunlarımızın çözümlenmesinde ışık tutucu niteliğe ve yaratıcı güce sahip olduğuna inananlar, "Atatürkçü Düşünce Derneği"ni kurarak, O'nun devrim ve ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik yapma zorunluluğunu duymuşlardır.” denilmiştir.

 

   Emrah ÖZDEMİR: Bahriye Üçok, Muammer Aksoy gibi kurucularınız, Ahmet Taner Kışlalı gibi yöneticileriniz faili meçhullere kurban gitti ve bugün, neredeyse suç merkezi gibi bir izlenim yaratılıyor…

   Öner TANIK: Atatürkçü Düşünce Derneği 20. yaşına girdi. 20 yıldır her türlü saldırı ve baskıyı gördü. Sizin de belirttiğiniz gibi, kurucu genel başkanımız Muammer Aksoy, kurucu üyemiz Bahriye Üçok, genel başkan yardımcımız Ahmet Taner Kışlalı suikastlar sonucu aramızdan ayrıldılar; fakat biz korkmadık, yılmadık…Derneğimiz çığ gibi büyüdü, yüz binlerce üyeye ve yüzlerce şubeye ulaştı…Bugün suç örgütü gibi göstermelerinin ardında bu önlenemez yükselişin de etkisi var. Ama şu tespit önemlidir: Karşı güçler yöntem değiştirdiler. Artık silahlardan çok; hukuk, demokrasi gibi kılıflar içinde saldırıyorlar. Toplumsal algılara hükmetmeye çalışıyorlar. Bu şekilde Atatürkçü Düşünce’nin marjinal bir düşünce gibi -mesela terörle bağlantılı gibi- gösterilmesi hedefleniyor. Bu saldırıların genel başkanımız Şener Eruygur’un toplumla bütünleşme eylem planından sonra gerçekleşmesi de tesadüf olmasa gerek.

 

   Emrah ÖZDEMİR: 17 Mayıs Cumhuriyet Mitingi, malum basın organlarınca “Ergenekon Mitingi” olarak yansıtıldı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

   Öner TANIK: Burada iki nokta üzerinde duracağım. Birincisi; mitinge katılımı engellemeye çalıştılar. Yalan yanlış haberlerle korku ortamı yaratmak istediler. Bunu ahlaksızlık olarak nitelendiriyorum.

   İkincisi ise; seksen yıldır tahrip etmeye çalıştıkları Cumhuriyetin ve Atatürkçülerin bunca saldırıya rağmen hâlâ ayakta, dimdik durmalarını hazmedemeyişleridir. Bakın, Cumhuriyet mitingleri dünya tarihine geçmiş demokrasi şölenleridir. Bir tanesinde bir kişinin bile burnu kanamamış, bir tek esnafın camı kırılmamıştır. Bu haberleri yapanlar önce terör örgütüne destek mitingine dönüşen eylemlere baksınlar.

 

   Emrah ÖZDEMİR: Yaratılan ortama göre, katılımı nasıl buldunuz?

   Öner TANIK: Katılım beklediğimiz gibi oldu. Yaratılan korku ortamının yurtseverleri korkutamayacağından emindik. Halkımız baskılara boyun eğmeyeceğini bir kez daha gösterdi. Bu mitinge katılanlar, o korku çemberini elleriyle yırttılar ve çıktılar onun içinden. Sizin aracılığınızla hepsine teşekkür etmek istiyorum.

 

   Emrah ÖZDEMİR: Emekli Subaylar Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin mitinge katılmama kararını dernek olarak, nasıl karşıladınız?

   Öner TANIK: Derneğimiz bu kararı saygıyla karşıladı. Bu derneklerin üyelerinin Tandoğan’da olduklarını biliyorum; fakat kişisel düşüncem şu ki, böyle bir süreç içinde tüm ulusalcı güçlerin bir arada olması gerekiyor.  Çünkü artık çizgiler, konumlar daha da netleşti. Bu netlik içinde Anadolu deyimiyle “iki arada bir derede” olmamak, bulanık, sisli durmamak gerekir. Durursanız, bu durum, “dumanlı havayı seven kurdun” işine gelir.

 

   Emrah ÖZDEMİR: Ergenekon adı verilen süreçte, üye sayınızda ve üyelerinizden gördüğünüz destekte bir değişim oldu mu? Olduysa ne yönde?

   Öner TANIK: Üye sayımızda anormal değişiklikler olmadı. Derneğimiz olağan üye kazanımlarına devam ediyor. Ancak mevcut üyelerimizin ilgisi ve desteği arttı, dernek içinde birlik beraberlik duyguları güçlendi.

 

   Emrah ÖZDEMİR: Siz bu (Ergenekon) süreci, mantıksal olarak ele aldığınızda, nasıl değerlendiriyorsunuz?

   Öner TANIK: Şimdi bu konuyu “Emperyalizmin, Gladyonun işidir, ülkedeki Atatürkçülerin tasfiyesi planıdır” diyerek geçiştirebiliriz. Doğru da bulsam, ben kalıplaşmış cümlelerden çok, halkımızı daha yakından ilgilendiren ve anlayabileceği iki tespit üzerinde durmak istiyorum.

   Birincisi; yargı bağımsızlığının zedelenmesi ve halkın yargıya güveninin sarsılması konusudur. Bizler sanıldığı gibi davaya karşı değiliz. Belki gerçekten suçlular vardır, soruşturulması gereken konular vardır; bunlar doğaldır. Biz, soruşturma sürecindeki yönteme ve hukuksuzluklara tepki gösteriyoruz. İlgili ilgisiz herkesin bir kefeye konmasına, yandaş basına bilgi sızdırılmasına tepki gösteriyoruz. Deniz Feneri davasına konan yayın yasağının Ergenekon diye bilinen davaya neden konmadığını merak ediyoruz. İşte böyle yaparsanız, halkın yargıya güvenini sağlayamazsınız. Adaletin sağlanamadığı yerde, ülkede huzuru, iç barışı sağlayamazsınız.

   İkinci konu, daha çok gençlikle ve gelecekle ilgilidir. Bu konu bugün yurtseverlerin hedef alınmasından çok daha önemlidir; çünkü Atatürkçüler bedel ödemeye hazırdır, bu bedel dün de ödendi, bugün de ödenecektir. Peki “yaratıcı yeteneğini, eleştirme, sorgulama, konuşma” eylemini yitiren gençliğin bu ülkeye vereceği zararı kim karşılayabilecektir? Ergenekon gibi süreçlerle yaratılan baskı ortamında gençlik yaratıcı yeteneğini ortaya koyamaz. Bu, şu demektir;  Bilim ve sanat durur, geriye dönüş süreci hızlanır. İşte bizi bekleyen esas tehlike budur.

 

   Emrah ÖZDEMİR: Derneğinizin başkanı Şener Eruygur hakkında ortaya atılan haberler hakkında ne düşünüyorsunuz? Kendisi hakkında birkaç bilgi ve/veya anı aktarabilir misiniz?

   Öner TANIK: Bu haberlere üzülüyorum tabii. Bazen öyle abartıyorlar ki bu gazetelerin düştükleri duruma acıyorum. Öncelikle bizim künyemize bakmaları gerekir… Bakın, 1989’da genel başkanımızken öldürülen Prof. Dr. Muammer Aksoy nasıl bir demokrasi mücadelesi vermiştir? Bakın 1995’teki genel başkanımız Suphi Gürsoytrak’a; Adnan Menderes’in idamına ret oyu veren 3 generalden biridir. Bakın genel başkanımız Şener Eruygur’a; asker olmasına rağmen 1982 Anayasasına ret oyu vermiştir. İşte bu ADD’lilerin çerçevesini oluşturur.

   Genel başkanımız son derece demokrat, nazik ve güler yüzlüdür. Bir genel başkan düşünün ki gençlik kolu başkanı odaya girince ayağa kalksın, ceketinin önünü düzelterek selamlaşsın…Ben bu nezaketi çok az insanda gördüm. Bununla birlikte, duygulu ve esprilidir. En gergin toplantılarda bile espri yapar. Gençlik çalışmalarına büyük önem verir. Genç temsilcilerin en ciddi ve önemli toplantılara girmelerine olanak sağlar, rahatlıkla ulaşılır, hal hatır sorar, okul başarılarımızı önemser…

   Kısa bir anımı paylaşayım; bir mitingde yapacağım konuşma metnini yazdım ve genel merkezdeki başka bir yöneticimizle birlikte üzerinde fikir alışverişi yaptık. Yöneticimiz birkaç cümle eklemişti. Daha sonra genel başkanımıza götürdüm. Hızlı bir şekilde inceledi ve bir kelimenin üzerini çizdi. Gülerek “böyle bir kelime Türkçede yok, hoca kendisi üretmiş” dedi. Sonra da ekledi “sen bunu okuma, eğer neden okumadığını soran olursa atlamışım dersin”.

   İşte böyle, hiç kimseyi incitmek istemeyen bir kişiliği vardır…

 

   Emrah ÖZDEMİR: Gençlerin oluşturduğu e-dergimiz için, ADD’de gençlerin çalışma, görev ve yetki alma olanaklarını açıklayabilir misiniz?

   Öner TANIK: ADD gençlik kolları, ülkemizde Atatürk devrim ve ilkelerinin korunup geliştirilmesine katkı sunan gençlerin emeklerine katkı sağlamayı borç bilir. Bu noktada tüm gençlik oluşumlarının yakın işbirliğinin sağlanmasını ve sanal ortamda da etkinliğin arttırılması gerektiğini düşünüyorum. E-derginiz burada önemli bir boşluğu dolduruyor.

   Yönergemize göre bu tarz ilişkileri ve bağları kurma görevi genel merkez gençlik kolları MYK’ya ait. Biz de pozitif katkı sağlayabileceğimiz olanakları tespit edeceğiz.

 

iletisim@PolitikaDergisi.com

 

 

 

[Bu röportaj, Politika Dergisi Sayı 15’te yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 15’i indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.